81
1.4
Diğer Spinopelvik Parametreler ile Korreksiyon Kaybı Arasındaki
İlişki
Diğer spinopelvik parametrelerde sakral slop açısı ve pelvik tilt açısı ile
korreksiyon kaybı arasında yapılan korelasyon analizlerine dayalı istatiksel
çalıĢmalarda anlamlı bir iliĢki bulunamamıĢtır.
(Tablo 9 )
Korreksiyon kaybı
SS
Pearson Korrelasyon
-,046
Anlamlılık
,804
N
31
PT
Pearson Korrelasyon
,092
Anlamlılık
,621
N
31
Korreksiyon kaybı
PI
Spearman‟s Korrelasyon
,157
Anlamlılık
,399
N
31
SS
Spearman‟s Korrel
asyon
,044
Anlamlılık
,814
N
31
Tablo 9:
Korreksiyon kaybı ile sakral slop açısı ve pelvik tilt arası iliĢki
82
2.
TARTIġMA
Omurga, birbirine iki zıt kavram olan sağlamlık ve esneklik özelliklerini
bünyesinde kaynaĢtırır.
Ġnsan fizyolojik postürünü en az enerji harcayarak
oluĢturmak ve korumak üzere özelleĢmiĢtir. Frontal ve sagital düzlemde ortaya
çıkan patolojiler omurganın postürü korumak için harcayacağı enerjiyi
ve
omurlara, kaslara, ligamanlara binen yükü artırır; omurga eklemlerinde erken
d
ejenerasyon, paravertebral kaslarda aĢırı gerginlik, pelvis ve alt extremitelerde
kompansatuar değiĢikliklerin oluĢmasına sebep oluĢturur.
Kifoz hastalarında oluĢan
postür bozukluğu
ağrı
, solunum
, dolaĢım ve
sinir sistemi hastalıklarına yol açabilir. Postür bozukluğu nedeniyle intervertebral
eklemlerde ve disklerde aĢırı yüklenmeler; hastanın postürünü düzeltmek
amacıyla arka eleman
l
ar ve paravertebral kaslarda gerilmeye bağlı olarak ağrı
ortaya çıkabilir. Özellikle torakal bölgeyi içeren deformiteler total ve vital akciğer
kapasitesinde azalma ortaya çıkar
ar
ak solunum sıkıntısının ve kalp
hastalıklarının geliĢmesine yol açabilir. Özellikle enfeksiyon, tümor, travma
sonrası ani oluĢan kısa ve dar açılı kifoz deformiteler
sonrasında spinal kord ve
kök basısı
na
bağlı nörolojik defisitler oluĢabilir.
Christinseen
59
ve ark. omurganın sagital kavislerinde deformitesi olan
hastalardaki semptomları belirlemek amacıyla 1962 ile 2007 yılları arasında
yayınlanmıĢ 54 makaleyi incelemiĢler. Bu çalıĢma sonucunda vertebranın
sagital kavislerinin deformiteleri ile omurga ağrısı arasında anlamlı iliĢki
bulamamıĢlar fakat sırasıyla temporomandibular hastalıklar, pelvik organ
83
prolapsusu, günlük aktivitelerde kısıtlanma ve ölüm ile arasında ılımlı iliĢki
olduğunu saptamıĢlar.
Hastaların
polikliniğimize baĢvuru nedenleri arasında birinci
nin
sırt ağrısı
ve ikincinin kamburluk olduğunu belirledik. Bu semptomları boyun ve bel ağrısı
takip etmekteydi. Operasyon sonrası iki hasta dıĢında tüm hastaların
operasyondan memnun olduğunu
belirledik. Operasyondan memnun olmayan
hastalardan birincisinde
rodların kırıldığı ve deformitenin artığı görüldü. Diğer
hasta
operasyon sonrası
ellerin
de uyuĢmanın geliĢtiği ve sürekli GABA inhibitör
ilaçları kullandığını belirtti.
Torakal
bölgedeki fiz
yolojik kifozun ar
tarak normal sınırları dıĢına çıkması
sagital denge çizgisinin öne doğru kayması ile sonuçlanır; azalması ise sagital
denge çizgisinin arkaya doğru yer değiĢtirmesine sebep olur. Lomber lordoz ile
sakral slop açısı arasında direk iliĢki olduğu bilinmektedir.
4,22,34
Lomber bölge
veya sakropelvik bileĢkeyi etkileyen hastalıklar sagital dengeyi bozarak torakal
kifozda artma veya azalma gibi kompansatuar değiĢikliklere yol açar.
Torakal kifoz açısı
radyolojik olarak torakal birinci vertebra
üst yüzeyi ile
torakal onikinci vertebra alt yüzeyi arasındaki açıdır. Bazı yazarlar skapula ve
kolların üst torakal seviyelerdeki omurlarla üst üste geldiği için torakal kifoz açısı
ölçümleri için torakal 2, 3, 4 ve 5. omurların seçilebileceğini belirtme
ktedirler.
Jackson
54
ve ark. y
aptığı
çalıĢmada torakal birinci vertebra hastaların %50‟inde
torakal dördüncü vertebra hastaların %91,4‟ünde net olarak görülmüĢtür.
Stagnara‟nın
4
yaptığı çalıĢmalarda sagital plan ölçümlerinde pozisyonel
değiĢikliklere bağlı olarak deformite açısal değerlerinde küçük hatalar olabileceği
anlatılmıĢ.
Voutsina
s ve MacEwen‟ın
5
yayınlarında
; torakal ve lomber
84
vertebraların sagital düzlem def
o
rmitelerinin Cobb yöntemi kullanıldığında 2
+1
derece sapma olabileceği bildirilmiĢlerdi
r.
Carman
60
ve ark. yaptıkları
çalıĢmalarda farklı kiĢiler tarafından yapılan ölçümler arasında 3,3 derecelik
farklılıklar olabileceğini saptamıĢlardır.
Yapılan farklı çalıĢmalarda skolyoz
defor
miteli hastaların Cobb yöntemi ile ölçümleri sonrası 3,9 ile
12,6 derece
arası hata payı olabileceği görülmüĢtür.
25, 26, 33, 60
Dimar
61
ve ark. 2008 yılında
yaptığı araĢtırmada spinal ve pelvik açıların farklı gözlemciler arası, aynı
gözlemcinin farklı ölçüm zamanları arası ve bilgisayarlı ölçümü sonrası
değiĢiklikleri incelemiĢ. Bilgisayarlı ölçüm araçlarını en keskin ve hata payı en
düĢük yöntem olduğunu belirlemiĢ.
Vakalarımızın açılarının ölçümünde ölçümü
yapan kiĢiler arası ve ölçümün yapıldığı zaman arası ölçüm farklılıkları geliĢti, bu
durumlarda iki açı arası ortalama değer alındı.
Jackson ve Mcmanus‟un
7
lomber omurga cerrahisi geçirmemiĢ,
spondilolistezis ve klinik deformitsi olmayan ve yaĢ ortalaması 38,9 derece olan,
100 sağlıklı eriĢkin ile yaĢ ortalaması 39,4 olan 100 mekanik tip bel ağrısı olan
eriĢkinde yaptıkları çalıĢmada T1
-
T12 vertebaları arasında torakal kifozu Cobb
metodu kullanılarak ölçüm yapmıĢlardır. Sağlıklı eriĢkinlerde torakal kifoz
değerini en düĢük
22, en yüksek 68 derece ve ortalama değeri ise 42.1
+8.9
derece olarak bulmuĢlardır. Hasta grupta ise torakal kifoz değerini en düĢük 20,
en yüksek 70 derece ve ortalama değeri ise 42,6
+10,1 derece olarak
belirtmiĢlerdir.
Voustinas ve McEwen‟ın
5
20 yaĢ altı ve spinal deformitesi olmayan 419
kız ve 251 erkek toplam 670 çocukta yaptıkları çalıĢmada yaĢ gruplarına göre
T2-
T12 arası kifoz açısını değerlendirmiĢlerdir. BeĢ ile dokuz
yaĢ arası grupta
kızlarda 37,4 derece, erkeklerde 35,8 derece ve ortalama 36,7 derece; 10
-14
yaĢ arası grupta kızlarda 37,5 derece, erkeklerde 37,6 derece ve ortalama
37,5
Dostları ilə paylaş: |