Güle Güle Çocuklar



Yüklə 0,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə26/37
tarix18.06.2018
ölçüsü0,92 Mb.
#49571
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   37

B+  YAZ

  73


rans gösterme –atıf” ortalama yılda yüzde 4,5 artarken, Türkiye ise yüzde 

22’lik bir hıza erişti!

Yine  1981-  2006  arasında  en  çok  bilimsel  yayın  yapan  üç  üniversitemiz 

şöyle: Hacettepe 9.729 yayınla birinci, İstanbul Üniversitesi 8.841 yayın-

la ikinci ve Ankara Üniversitesi 7.980 yayınla üçüncü sırada. ODTÜ de he-

men 5.711 yayınla arkadan geliyor. 

Türkiye’de nüfus başına düşen yayın sayısı da, 1990’da 21’den 2006’da 

252’ye ulaştı!

Burada şunu söyleyebiliriz: Türkiye son yıllarda araştırma makalesi sayısını 

en hızlı arttıran üç ülkeden biri olmaktadır. Diğerleri Çin ve Güney Kore. An-

cak, bilimsel makale artışımızda, bu iki ülkeye kıyasla çok temel bir farklılığı-

mız var: Çin ve Güney Kore’de bilimsel yayınların artış nedeni, bu ülkelerin 

ekonomik ve yüksek teknolojik vizyonlu ulusal bilim ve teknoloji politikala-

rının ürünü-sonucu olması. Bu nedenle, bu iki ülkede bilimsel-teknik araş-

tırmaların hem etki dereceleri hem de patent-ekonomik ürün ve katma de-

ğer çıktıları, Türkiye ile kıyaslanamayacak derecede yüksek. Üniversiteleri-

mizdeki araştırmaların belki de yüzde 95’inin, ekonomi-sanayi bağlantılı ve 

ürün çıktı özelliği taşımadığı, bir eleştiri konusudur!



Kişisel başarılar

Burada bilim insanlarımızın kişisel bazdaki başarılarına da değinmek gere-

kir. Prof. Mehmet Doğan’ın araştırmasından (2007) bazı sonuçları aşağı-

ya alıyoruz:

• Ülkemizde yaşayan bilim insanlarımızdan en  fazla makalede yer alanların 

başında Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Salim Çıracı ve İTÜ’den emekli 

Özer Bekaroğlu geliyor. İÜ’den Hasan Yazıcı, yurt dışından, ABD’de yaşa-

yan Aziz Sancar, Miral Dizdaroğlu, Münci Kalayoğlu ve Gazi Yaşargil on-

ları izliyor.

•  Eserlerine  başka  bilimciler  tarafından  en  çok  atıf  yapılan  bilimcilerimiz: 

Yurt içinden:  Hacettepe Ü.’den Özden Sanal, Bilkent Ü.’den M. Öztürk, 

Salim Çıracı, İTÜ’den Celal Şengör. Yurt dışından Aziz Sancar, Miral Diz-

daroğlu, Münci Kalayoğlu.

• En çok yayın yapanlar: Başkent Ü.’den Mehmet Haberal, Fatih Ü.’den 

Sinasi  Özsoylu,  Aziz  Sancar,  Gazi  Yaşargil,  Yusuf  Yağcı,  Hasan  Yazıcı,  

KHC Baser.



Yenilikçilik bilinci yayılıyor

Herşeye rağmen ülkemizde AR-GE eğiliminin arttığını belirtmeliyiz. Sana-

yiciler,  ekonomi  dünyası,  küreselleşen  dünyada  rekabetçi  olabilmek  için, 

öncelikle  üretimde  ve  üründe  yenilikçi  (inovatif)  olmanın  önemini  gide-

rek  kavrıyor.  Örneğin  Arçelik,  yenilikçiliğin  başını  çekiyor.  Avrupa  Patent 

Ofisi’nde 600 kadar patenti var! Hem TÜBİTAK hem TTGV (Türkiye Tek-

noloji Geliştirme Vakfı), şirketlerin ürüne ve üretime yönelik yenilikçi proje-

lerine önemli destek veriyor. Yeni AR-GE yasası da, yabancı kuruluşların 

ülkemizde uluslararası düzeyde AR-GE merkezleri oluşturmasına da ola-

nak veriyor. 



Temel sorular ve yanıtları…

Türkiye neden “bilim ve teknoloji üretme kültürü”nde yoksul ve geri? 

Bunun temel bir nedeni, Osmanlı’nın Rönesans, aydınlanma, bilimsel dev-

rimlerin  bütün  başlangıçlarını  ıska  geçmesidir.  Osmanlı  kültürü,  bilim  ve 

teknolojik  yapılanmaya  izin  vermedi.  Türk  tebaanın  matbaayı  kullanması 

bile ancak 300 yıl sonra olabildi! Batıda pek çok buluş, onlarca yıl sonra 

Türkiye’ye gelebildi. Şüphesiz, Avrupa’da bireyin en az birey olabildiği ülke 

de Osmanlı idi! 

Neden bilim kültürü açığını bunca yüzyıl kapatamadık? 

Genç  Cumhuriyet,  bilim  kültürü  olarak  Osmanlı’dan  sözü  edilebilecek  bir 

miras devralmadı! Atatürk, bilim kültürü temelini kurmak için uğraştı. Mane-

vi miras olarak da sadece akıl ve bilimi bıraktığını açıkladı! Halkın aydınlatıl-

ması için bilgi-üretim temelinde büyük kampanyalar ve yayınlar yürütüldü. 

1933 Reformu ise üniversite devriminin adıdır! Alman ve Fransız bilim in-

sanlarının ülkemize getirilmesi ve başarılı öğrencilerimizin ülke dışına eği-

time gönderilmesi de! Cahit Arf’tan tutun, Ekrem Akurgal’a kadar, Türki-

ye biliminin kilometre taşlarını oluşturan kişiler, hep o dönemin öğrencile-

ri arasından çıktı! 

Genç Cumhuriyet, bilimin mühendislikle ve pratikle birleştirilmesine önem 

verdi! Bir dizi fabrikanın kurulmasına, Cumhuriyet’in yetiştirdiği mühendis-

lerimiz, teknikerlerimiz öncülük etti! Ayrıca, çok sayıda araştırma merkezi 

kuruldu! Atatürk bilime o kadar duyarlılık ve bilgiyle yaklaştı ki, 1932 yılında, 

henüz feshedilmeyen Darülfünun’a gittiğinde şu soruyu yöneltti: “Yaban-

cı bilim insanlarının araştırmalarında bahsettiği ve referans gösterdiği, kaç 

tane  bilim  insanımız  var?”  Bu  soru,  bilimsel  araştırmaların  evrensel  stan-

dartlarını sorgulamaktır! Ne yazık ki, Atatürk’ten sonra bu soruyu yönelten 

bir devlet adamı da Türkiye’ye gelmedi! Bilim üreticiliği güçlü köklere sahip 

olmalı. Ve devletçe, ülkece güçlü olarak desteklenmelidir ki, yaygınlaşsın 

ve her alanda çiçek açsın!

Bilim kültüründe yoksullukla, ekonomik gerilik arasında bir ilişki var mı? 

Şüphesiz! Bilim ve teknolojide evrensel ve üretken bir ülkenin ekonomisi 

de güçlü olur. Bu bir olgudur.  Nitekim, bilime ve teknolojiye stratejik önce-

lik veren ülkelerin hepsinde, ekonomik atılımları görüyoruz.



Türkiye BT açığını kapatabilir mi? 

Şüphesiz! Bunun örnekleri var. Pek çok Avrupa ülkesi! Finlandiya, İsveç, 

İspanya, Güney Kore, Japonya ve diğer Asya Kaplanları ve Çin… Ülkemi-

zin ulusal bilim ve teknoloji politikaları şarttır! Bilgi ve bilgiye dayalı üretim 

en büyük güçtür!

B+



Yüklə 0,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə