60 Mark R. Cohen
"Onlardan farklı olma" kavramı, hadisten kaynaklandı.39 Teolog
ve hukukçu İbni Taymiyya. bu temayı, açıklayan önemli bir ki
tap yazdı. Şöyle yazıyordu:
Onlardan farklı olma, İslam'ın zaferinin nedenidir, peygam
berler göndermenin amacı ilahi inancın muzaffer çıkmasıdır. Bu
nedenle, bizzat onlardan farklı olma hareketi en büyük ilahi
hizmetlerden birini meydana getirir.40
Ve;
Gösteriş olsun diye yapmamaları koşuluyla Kutsal Kitaplara
inananlara kendi yeni ve eski dinlerinin gereklerini yerine ge
tirmelerine izin verilse bile, bir Müslüman' a, ister gizli olsun is
ter, açık yeni ya da eski bir dinin gereklerini yerine getirmesine
izin verilemez.41
İbni Taymiyya, Museviliğin ve özellikle Hıristiyanlığın etki
sine atfettiği buyrulmarmş bazı kutlamalardan ve Müslüman ev
liyalardan, türbe kültünden rahatsız oluyordu. Bu kaygı, kilise
babalarını rahatsız eden Musevileştirme sorununa akraba gibi
görünmesine karşın, aralarında önemli bir fark vardır.42 İslam'ın
doğuşundan yüzyıllar sonra yazan İbni Taymiya'nın kaygısı, bir
din olarak İslam'ı Musevilikten ya da Hıristiyanlıktan ayırmak
değil, İslami inancın anlığını ve üstünlüğünü korumaktır. Büyük
Hanbeli teolog, Müslümanların kendilerini zimmi'lerden ayırt
etmemeleri durumunda, İslam'ın hiyerarşik üstünlüğünün yok
olmasından ve Yahudilerle Hıristiyanların prestijinin güçlenece
ğinden endişe ediyordu. İbni Tayıniyya'nın retoriği, John Chry
sostom'unkinden daha az nefret içerir; zira ikisi, tehlikeyi farklı
şekilde algılıyordu. Antakya presbiteri, Roma İmparatorlu
ğu'nun resmi dini olarak kabul edilmesine karşın Hıristiyanlığın
kendisini hala güvensiz hissettiği bir zamanda yaşadı. Musevi
leştirme pratiklerinin Hıristiyanlığın özel hakikat iddiasını zayıf
latacağından ve paganizm üzerindeki yeni ve kırılgan zaferini
aşındıracağından endişe ediyordu. İbni Tayıniyya ise, Müslü-
Haç ve H i lal Altı nda Ortaçağda Yah u d i l e r 6 1
'
man olmayan azizlerin taklit edilmesini hem dini bir yenilik
(bid'a)
hem muzaffer İslam'ın _üstünlüğünden sapma olarak gö
rüyordu. Ne var
ki,
Müslümanları Musevileştirmenin,
Hıristi
yanlığın ya da Museviliğin daha sahici bir İslam sanılmasına yol
açabileceğinden kaygıl
anmı
yordu.
3-
Hıristiyanlıkta Yahudilerin
Hukuksal Konumu
R. W.
Southem'in
Making of the Middle
Ages'da yazdığı gibi,1
hukuksal statünün "bir halkın refahıyla ilgili bütün standartların
en aldahcısı" olduğunu kabul edebiliriz. Teori ile pratik arasında,
kaçınılmaz bir mesafe vardır ve ortaçağdaki Yahudiler için bu
kesinlikle geçerlidir. Yine de, böyle bir çalışmada Yahudilerin
hukuksal konumuyla ilgili bir değerlendirmenin yeri, başlangıca
yakın bir yerdir; çünkü, dinin yanı sıra hukuksal statü de, açıkça
bilebildiğimiz Yahudi-Yahudi olmayan ilişkileri sorununun en
erken yanıdır. Dahası, bu kitap karşılaşhrmalı bir inceleme oldu
ğuna göre, hukuksal konumun incelenmesi, başka türlü olandan
daha yararlı bilgiler verir.
İslam Yahudilerinin hukuksal statüsü ile Hıristiyanlık Yahu
dilerinin hukuksal statüsü arasında birçok benzerlik vardır. En
önemli benzerlik, her iki toplumda da Yahudilerin kendi Muse
viliklerini uygulamada fiilen tam bir özerkliğe sahip olmalarıdır.
Pratik bakımdan bu, ayin, evlilik ve boşanma gibi pek çok dini
amaç ve kişisel statü bakımından Yahudilerin Yahudi hukuku -
Talmud hukuku- ve Yahudi dini otoriteler tarafından eğitilip
icazet verilmiş yargıçlar tarafından yönetildikleri anlamına geli
yordu.
Hukuksal statü bakımından Hıristiyanlık ile İslam arasındaki
farklılıklar, hakim toplumun Yahudilere yönelik çelişkili
tutu
munu yansıhr ya da onun şekillenmesine yardım eder. Bölüm
2'de tarhşılan erken Hıristiyanlık ile erken İslam arasındaki din
sel
tutum
farklılığının yanı sıra, hukuksal yaklaşımdaki farklılık
lar da Müslüman dünyadaki daha düşük oranlı zulmü açıkla
maya yardım eder. Bölüm 3'te, Yahudilerin İslam' daki hukuksal
konumuyla analitik bir karşılaşhrmanın (bölüm=4) yolunu açmak
64 Mark R. Cohen
için, Yahudilerin Balı Hıristiyanlığındaki daha karmaşık hukuk
sal konumunu gözden geçiriyoruz.
Hıristiyanlıktaki Yahudiler Hukuku
Büyük hukuk bilgini Guido Kisch, Yahudi hukuksal statüsü
konusunu enine boyuna inceledi.2 Yahudilerle ilgili Hıristiyan
hukuksal malzemeye "Yahudiler hukuku" adını verdi. Kisch bu
şekilde, "Yahudiler hukuku"nu, bizzat Yahudiler tarafından ya
zılmış ve Yahudi yaşamın içine ve Yahudilerin çevreleriyle ilişki
lerine nüfuz etmiş geniş hukuksal malzeme için kullanılan "Ya
hudi hukuku" teriminden ayırt eder.
Hıristiyan ortaçağ, sayısız ve bazen üstüste binen hukuk sis
temine tanık oldu. Yaş
amını
hala sürdüren barbarlar çağındaki
Roma hukuku; Germanik kabile hukuku ya da" ananevi hukuk;
on birinci yüzyıl sonu ile on ikinci yüzyılda İtalya'da başlayan
canlanmış Roma hukuku; kilisenin düstur hukuku; sonunda
devlet hukuku şeklinde harmanlanan feodal ve toprak hukuku;
beledi hukuk vardı.3 Ortaçağ Hıristiyan hukuku ne kadar kar
maşıksa! Yahudiler hukuku da o kadar karmaşıkh. Genel olarak
hukuk gibi, o da zaman içinde gelişip değişti.
Roma Yahudiler Hukuku
Hıristiyanlıktaki Yahudiler hukukunun, en erkeni Roma hu
kuku olmak üzere sayısız kaynağı vardı. Yahudilerle ilgili çok az
sayıda Hıristiyanlık Öncesi Roma yasası varlığını sürdürmüş
olmasına karşın, Josephus'un Romalıların Yahudilere yönelik tu
tumuyla ilgili betimlemesi gibi hukuksal olmayan kaynaklar,
Romalıların Helenistik ve Pers antikitesinden miras aldıkları
hoşgörülü politikayı sürdürdüklerini gösteriyor. Musevilik, ta
raftarlarına dini amaçla toplanma ve "kendi atal
arının
hukukuna
göre yaşama" izni verilen bir
collegium
(birlik) olarak t
anını
yor
du.4 Collegium, çoğunlukla,
religio licita,
ya da "meşru din" yeri-
Dostları ilə paylaş: |