1 40 Mark R. Cohen
le uğraşmakla ilgili en tipik Yahudi gerekçelerini kendi Yahudi
sine söyletir:
Sanki bütün dünya bize karşı birleşmiş gibi bu şekilde sınır
lanmış ve kapatılmış olduğumuza göre, yaşamamıza izin veril
miş olması bir mucizedir. Açık ya da gizli saldırılara karşı bizi
koruyacak hiç kimse bulunmadığı için, ne tarlalara ne bağlara ne
de toprağa sahip olmamıza izin veriliyor. Sonuç olarak sefil ya
şamımızı sürdürmek için bize bırakılan tek kazanç yolu, yaban
cılara faizle para borç vermektir; fakat bu da, bununla baskı allı
na alındıklarını düşünen yabancılar için bizi en nefret edilir kişi
durumuna getiriyor.20
Yahudilerin düzenli bir vergilendirilebilir gelir akışını sür
dürmelerini güvenceye almak için laik yöneticiler, Hıristiyanlara
borç vermeyi hoş görüp desteklediler -örneğin, Hıristiyanların
Yahudilere borçlarını ödemelerini sağlamak için Hıristiyan
mahkemeleri kullanarak beklenildiği gibi bu durum, yönetimin
'Yahudileri borç vermeye teşvik etmesini kraliyet hazinelerini Hı
ristiyanların cebinden çıkan paralarla doldurmanın dolaylı; bir
yolu olarak gören Hıristiyanlar arasında Yahudilere yönelik nef
reti arthrdı.
Bu gözlem, yeni Hıristiyan burjuvaziden borç alan ve borçla
rını
nakit olarak ödeyebilecekleri beklenen hali vakti daha iyi
olanlar için de geçerlidir. Hıristiyan yoksullar, borçlarını zama
nında ödememeleri durumunda elveda diyecekleri bir malı (ço
ğunlukla bir giyecek) rehin vererek borçlanırlardı. Doğal olarak,
onlar da, bağımlı oldukları Yahudi rehinecilere sevgi beslemi
yorlardı, Guido Kisch'in belirttiği gibi: "Tefeciliğin, halkın nefre
tini kazanma pahasına Yahudilere resmi koruma sağladığı belir
lemesinde doğruluk payı vardır."21
Yahudi tefecilere Hıristiyan bağımlılığı, yüksek ve geç orta
çağdaki Yahudi-Hıtjstiyan ilişkilerinde başlıca sürtünme nokta
sını oluşturdu, Görmüş olduğumuz gibi, Hıristiyan öğretinin
Haç ve H i lal Altında Ortaçağda Yah u d i l e r 1 4 1
temel ilkesi -hiçbir Yahudinin herhangi bir Hıristiyan üzerinde
güce sahip, olmaması ilkesi- Yahudilerin Hıristiyan kölelere sa
hip olmasını, ya da kamu görevlerinden bulunmalarını -ikisi de
Yahudileri, Hıristiyanlann üstünde bir yere koyar- yasaklayan
erken Hıristiyanlıktaki yasaların temelini oluşturur. Bu ilke,
1215'te kamu görevlerinden Yahudilerin çalışhnlmasını yasakla
yan ve Yahudi tefeciliğini sınırlayan Dördüncü Lateran Konsey
buyrukl
arının
da habercisiydi.
Yahudi tefecilere bağımlılık, Hıristiyan ile Yahudi arasındaki
uygun hiyerarşik ilişkinin uygunsuz bir şeklini yarattı. William
C.
Jordan, on üçüncü yüzyılda Kuzey Fransa'nın Pieardy bölge
sindeki Yahudi tefeciliğiyle ilgili incelemesinde, bu uygunsuzlu
ğun popüler kültür düzeyinde etkisini değerlendirir. Jordan, ah
laksız bir kredi kaynağı olarak görülen şeye bu bağımlılığın, aşa
ğı sınıflar arasında Yahudi karşıh düşmanlığı beslediği kurgu
sunu yapar. Gösterdiği kanıt, Hıristiyan borçluların yüksek
oranda kadını da kapsadığını gösterir. Bu kadınlar, kentin Hıris
tiyan kısmındaki evlerinden ayrılıp, borç almak ya da borç öde
mek için yasak Yahudi bölgesine gitmek zorundaydılar. Jordan
şunu varsayar:
Çocukları varsa, birlikle götürürlerdi. Bu türden bir davranış
-Hıristiyan-Yahudi ilişkilerinin genel bağlamı ve bir Yahudiden
borç alma eylemine rengini veren bağımlılığın doğal, olmayan
yanı dikkate alındığında- iki cemaat ya da cemaatlerin belli un
surları arasındaki düşmanlığın kalıcılaşmasında, belki de yoğun
laşmasında önemli bir etkendi.22
"Faizcilik nefretin babasıdır" tezini kanıtlamak için, Yahudi
tefeciliği ile kovuşturma arasındaki ilişkiyle ilgili daha ayrıntılı
araşhrmalar yapmak gerekir. Stuart Jenks, Yahudi karşıh şiddetli
kovuşturmaların gerçekleştiği arada (1298, 1336-1337, 1348-
1.349) Kutsal Roma İmparatorluğu'nda Franconia'daki (Würz
burg) Hıristiyan borçlular ile Yahudi tefeciler hakkındaki şika-
l 42 Mark R. Cohen
yetlere istatistiksel çözümlemeyi uygulayarak bu teoriyi sınadı.
Kredi işlemleri ile Yahudi nefreti patlamaları arasında hiçbir ba
ğınhya rastlarnadı.23 Fakat, bu kesin sonuç değil. İncelenen borç
lular, çoğunluğu sıkınhya düştükleri için borç alan üst sınıf
kır
sakinleri ve toprak sahibi Hıristiyan kibar takımıydı; oysa kay
naklar, Yahudileri kovuşturanları kentliler ve yoksullar olarak
tarif eder. Bu bireyler, Yahudi rehinecilerin müşterileri, borçları
nı
ödemedikleri için teminatlarına el konulmuş ve bu nedenle
bölge mahkemesine taraf olarak çıkmış olabilirler.24
Yahudilere borçlu olmayı zulümle ilişkilendiren başka kanıt
lar da var. 1190'da, İngiltere'de York'taki Yahudilerin katliamıyla
ilgili raporlar bunun bir örneğidir. Kutsal Topraklar'a başka bir
haçlı seferi çağrılarıyla ateşlenen dinsel gerilimin doruğa ulaşhğı
bir zamandı. 1189'da, Londra Yahudilerine karşı bir isyan, Ric
hard l'in taç giyme töreni sırasından gerçekleşen bir olayla pat
ladı. Kralın Kutsal Topraklar'a saldırı için bir ordu oluşturmak
üzere Kıta'ya gitmesinin ardından İngiltere kentleri Yahudilere
şiddetli saldırılara
tanık
oldu. En kötüsü, binlerce Yahudinin öl
düğü York'ta gerçekleşti; Öyle
ki,
cemaat bir süre tarihsel kayıt
lardan silindi. Hıristiyan vakanüvislerin 1190 York olaylarıyla il
gili anlahmları, sald
ırının
öncelikli nedeninin bazı baronlukların
Yahudi tefecilere olan borçlarını silme arzusu olduğunu belirtir.
Yahudileri, hem tefecileri hem diğerlerini, katlederek ve borç se
netlerini yok ederek bunu başardılar.2s
R.
B. Dobson, York'taki
katliamın, kraliyet otoritesinin s
ınırını
aşmasına karşı büyüyen
bir baron ayaklanmasının, 1215'te Manga Carta'nın imzalanma
sıyla sonuçlanan bir ayakl
anmanın
parçası olduğunu ileri sür
dü.26
Başka nedenlerle de tefeciliğin Yahudiler için riskli bir iş ol
duğu anlaşıldı.
On
üçüncü yüzyılda başlamak üzere, yüksek or
taçağda Kuzey A vrupa'nın ekonomik çiçeklenmesi, Hıristiyan
tefecileri kredi işine çekti. Bunlara Yahudi rehinecilerin karşısına
rakip olarak çıktılar. Kuzey Fransa'dan (Cahors kentinden), ya
Dostları ilə paylaş: |