Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet ÇizgisindeKâmil Müslüman’ın Karakteri
173
imanı zayıf olan insanlardır. İmanı sağlam Müslüman ise bir kötülük
gördüğünde o kötülüğe hem sabreder
250
hem de o kötülüğü ortadan
kaldırmaya gayret eder.
251
Çünkü dini-inancı zayıf, gayrı ahlâka sahip
bir insandan her çeşit kötülük beklenir, kâmil Müslüman da onu bu-
lunduğu toplumda barındırmamalıdır. Kötü ve gayrı ahlâk sahibi bir
insan, bir toplumda kendine yer bulabiliyor, barınabiliyorsa o toplum
çökmeye mahkûmdur.
252
Bir toplumun çöküşünü hazırlayan sebep-
lerden biri de hiç şüphesiz insana ve çevreye zarar vereni görmez-
den gelip umursamazlıktır; Allah (c.c.) cahil ve haksız davranan bir
topluma asla yardım etmez
253
ve böyle bir toplumu da asla hidayete
erdirmez.
254
İnsanlar kendilerine ait özelliklerini değiştirmedikçe Allah
(c.c.) da onlar hakkındaki hükmünü değiştirmeyecektir.
255
İşte kâmil
Müslüman da böyle durumlarda çok dikkatli olmalı, her hangi bir kö-
tülüğü çoğunluk bunu yapıyor diye onu onaylamamalıdır. Yüce Al-
lah (c.c.) sakın çoğunluk sizi aldatmasın diye Müslümanları şöyle ikaz
eder: “Çoğu -insanlar- haktan hoşlanmaz”;
256
“Çoğu -insanlar- fasıktır,
257
yalancıdır
,
258
nankördür
,
259
gafildir
,
260
cahildir,
261
inkârcıdır”
262
buyura-
rak gerçek ve kâmil Müslümanların onlara uymalarını men eder.
263
250 Âl-i İmrân, 3/146; Asr, 103/3.
251 Fussilet, 41/34; Tirmizi, “Fiten”, 11.
252 “İçlerinde kötülük işlenen bir cemiyet, bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu hal-
de, seyirci kalır, müdahale etmezse, Allah’ın hepsini saran umumi bir belâ göndermesi
yakındır.”
, İbn-i Mâce, “Fiten”, 20.
253 Âl-i İmrân, 3/86.
254 Tevbe, 9/24.
255 Râ’d, 13/11.
256 Zuhrûf, 43/78.
257 Mâide, 5/49-103.
258 Şuarâ, 26/223.
259 Furkan, 25/50.
260 Yûnus, 10/92.
261 Ahzâb, 33/72.
262 İsrâ, 17/89.
263 Bakara, 2/168, 208; Nisâ, 4/38; Mâide, 5/49.
174
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
SONUÇ
Bu çalışmamızın sonucunda ortaya çıkan tetkik, kendisini yarattık-
tan sonra sayısız nimetlerle donatan Yüce Allah’a boyun eğen, O’nun
bütün emirlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirip yasakladığı tüm
nehiylerden uzak duran, kaza ve kadere razı olan, taklitçilikten uzak
sadece O’nun rızasını gözeten kâmil Müslüman’ın karakterini açık-
lamaya çalıştık. Yani bu çalışmamızda, İslâm dininin istediği kâmil
Müslüman’ın profilini çizdik. Kur’ân ve sünnetin her Müslüman’dan
istediği şey sağlam ve doğru inanç, sâlih amel ve olgun ahlâktır. Akıl-
lı ve feraset sahibi bir Müslüman, hiçbir insanın dünyaya geldikten
sonra başıboş bırakılmadığını ve her yapmış olduğu amelden dolayı
bir gün sorumlu tutulacağını çok iyi bilir. Çünkü insan görmese de in-
sanoğlunu her an gören, yaptığı bütün işleri bilen Allah vardır. Onun
için bu kâinat ve içindekiler de oyun-eğlence olsun diye boş yaratılma-
mıştır. Her insan, bir gün mutlaka öleceğini çok iyi bilir. Hesap günü-
nü inkâr edenleri de Yüce Allah: “Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve
gerçekten huzurumuza getirilip hesaba çekilmeyeceğinizi mi sandınız?”
(Mü’minûn, 23/115)
buyurarak ikaz etmektedir.
İslâm dini, ne Batı’nın felsefesi gibi insan aklını sadece aklî yorum-
larla doldurmuş, ne de Uzakdoğu’nunki gibi insan ruhunu incitecek
derecede ruhaniyetle meşgul edip yormuştur. Günümüzde en gelişmiş
ülkelerde insanların egosantrist felsefesiyle de insanın aklını yoğur-
mayan İslâm dini, insanın ahlâk ve terbiyesinde dengeli, düzenli, ölçü-
lü ve karşılıklı bir hayat programı çizip önüne koymuştur. Bu program
insanın aklına, ruhuna, nefsine, bedenine gereken özeni göstermiştir.
İnsan, aklını en iyi kullanan ve aklını en iyi yürüten varlıktır. Çünkü
akıl insana verilmiş büyük bir ödül, büyük bir nimet ve lütuftur. Allah
aklını kullanmayan insana yardım etmez. Bir insana, karşılıksız hiç
kimsede olmayan kıymetli bir ödül verilse, o insan ödülü bir kenara
atıp değerlendirmese, ödülü veren kimse bir daha ona ödül vermeyi
arzu eder mi? Bütün canlılarda kalp olduğu gibi beyin de vardır, fakat
insanın beyni çok farlıdır. Çünkü Yüce Allah insana, kendi ruhundan
üflemiş, vasıflarından bir kısmı ve özellikle akıl cevheri ile insanı do-
natmıştır. İnsan aklını kullanır ve değerlendirirse hem dünyada hem
de ahirette en iyiye, en doğruya ve en güzele ulaşır; aklını kullan-
maz ise hayatın çileli ve zahmetli yoluna katlanmak zorunda kalır.
İşte kâmil Müslüman denilen kişi, aklını kullanarak kendisine düşen
kulluk görevini eksiksiz bir şekilde yerine getirip, kimsenin kimseye
fayda veremeyeceği o hesap gününde O’nun huzuruna temiz bir kalple
çıkmaya hazırlanır. Kâmil Müslüman olmak, çok zor da olsa imkân-
sız değildir. Bu dereceye çıkabilmek için insanın, Kur’ân ve sünneti
yaşaması, takva sahibi insanların yaşam öyküsünü örnek alıp kendi
hayatına mal etmesi yeterli olacaktır.
Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet ÇizgisindeKâmil Müslüman’ın Karakteri
175
KAYNAKÇA
ABDÜLBÂKÎ, Muhammed Fuâd, Mu’cemu’l-müfehres, Dâre’l-fikir yayınevi, Beyrut 2000.
ACLUNİ, Ebü’l-Fida İsmail b. Muhammed, Keşfü’l-hafa, Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye Yayın-
ları, Beyrut 2009.
ALTUN, Ahmet, Namazın Sırları, Ensar Neşriyat, İstanbul 2006.
ATEŞ, Süleyman, İslâm Tasavvufu, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul 2004.
BEYHAKÎ, Ebû Bekir Ahmet b. Hüseyin b. Musâ, Kitabü’z-Zühd, çev. Enbiya Yıldırım,
Semerkand Yayınları, İstanbul 2013.
BİLMEN, Ömer Nasûhi, Büyük İslam İlmihali, Sadeleştiren: Mehmet Tâlu başkanlığında
ilmî bir heyet, Çelik Yayınları, İstanbul 2002.
BUHÂRÎ, Muhammed b. İsmail, Sahîhu’l-Buhârî, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992.
CEBECİOĞLU, Ethem, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Anka Yayınları, İstan-
bul 2005.
DEMİRCAN, Adnan, Cahiliye Arapları, Beyan Yayınları, İstanbul 2014.
DEMİRCAN, Ali Rıza, İslâm Nizamı, Otağ Matbaası, İstanbul 1978.
EREN, Şadi, İnsan ve Şeytan-Şeytanın Tuzakları ve Korunma Yolları, Nesil Yayınları,
İstanbul 2008.
ERKAL, Mehmet, “Zekât”, DİA, c. 44, İstanbul 2014.
GAZÂLÎ, Ebû Hamid Muhammed b. Muhammed, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, çev. Ahmet Serda-
roğlu, Bedir Yayınevi, İstanbul 2014.
HANBEL, Ahmet ibn, Müsned, çev. Zekeriya Yıldız, Hüseyin Yıldız, Hasan Yıldız, Ocak
Yayınları, İstanbul 2014.
HAKKI, Erzurumlu İbrahim, Marifetnâme, Sadeleştiren: M. Fuad Başar, İstanbul 1984.
HAŞİMÎ, Muhammed Ali, Kur’ân ve Sünnet’te Müslüman Şahsiyeti, çev. Resul Tosun,
Risale Yayınları, İstanbul 2000.
HEYSEMÎ, Nureddin, Mecma’uz-Zevâid ve Menbau’l-Fevâid, Ocak Yayıncılık, İstanbul
2012.
İBN-İ MÂCE, Sünen-i İbn-i Mâce Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları, İstanbul 2012.
İlmihal, İman ve İbadetler
, TDV Yayınları, Ankara 2014.
KARA, Mustafa, Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul 2011.
KÂŞÂNÎ, Abdürrezzak, Tasavvuf Sözlüğü, İz Yayıncılık, İstanbul 2015.
KÂŞÂNÎ, İzzeddin, Tasavvufun Ana Esasları, çev. Hakkı Uygur, Kurtuba Kitap, İstanbul
2010.
KUŞEYRÎ, Ebu Kasım Abdulkerim, Kuşerî Risâlesi, haz. Süleyman Uludağ, Dergâh Ya-
yınları, İstanbul 1999.
KÜÇÜK, Hülya, Tasavvufa Giriş, Dem Yayınları, İstanbul 2011.
MUHASİBİ, Ebû Abdullah Haris b. Esed, er-Ri’aye (Kalb Hayatı), Işık Yayınları, İstanbul
2005.
MÜBAREK, Ebû Abdirrahman Abdullah b., Kitabu’z-Zühd ve’r-Rekâik, çev. İshak Do-
ğan, Armağan Kitaplar, Konya 2006.
MÜSLİM b. el-Haccâc, Sahihu Müslim, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992.
NESÂÎ, Ahmed İbn’u Şuayb İbn Ali İbn Sinan Ebû Abdurrahman, Sünenu’n-Nesâî, Çağrı
Yayınları, İstanbul 1992.
NÎSÂBÛRÎ, Hakim, el-Müstedrek Ale’s-Sahihayn, çev. Mehmet Beşir Eryarsoy, Konevi
Yayınları, İstanbul 2013.
ÖZBUĞDAY, Şükrü, Cana Kıyma Kan Davası ve İntihar, Diyanet İşleri Başkanlığı Ya-
yınları, Ankara 2005.
ÖZTÜRK, Yaşar Nur, Kur’ân ve Sünnete Göre Tasavvuf, Yeni Boyut Yayınevi, İstanbul
2003.
Dostları ilə paylaş: |