95
tüketilmiĢ olduğu varsayılarak, bu yiyim alanlarında yaklaĢık olarak kaç D. micans
bireyinin yiyim yaptığı hesaplanmıĢtır. Bu yiyim alanları için hesaplanan böcek
miktarları ile ağaçkakan oyuklarının sayıları karĢılaĢtırılarak geçmiĢ yıllara ait
etkinlik hesaplanmıĢtır. Bu etkinlik miktarı aktüel miktara eklenerek birikimli etkinlik
hesaplanmıĢtır. Bu kuĢların etkinliği R. grandis‟in etkinliği ile karĢılaĢtırılmıĢtır.
Yükselti basamaklarına ve meĢcere kuruluĢlarına göre bu kuĢların aktivitelerindeki
değiĢiklikler değerlendirilmiĢtir.
ġekil XX. Büyük alaca ağaçkakan, Dendrocopos major
Bulgular ve TartıĢma
Bu araĢtırma kapsamında toplam 4289 ağaç incelenmiĢ ve D. micans‟ın bu
ağaçların %15‟ine zarar verdiği ve %9.9‟unda zararını sürdürdüğü tespit edilmiĢtir.
Toplam 32831 D. micans bireyi değerlendirilmiĢtir. R. grandis‟in etkinliği, bulunduğu
galerilerde %86, bulunduğu deneme alanlarında %24 ve tüm alanda %12 olarak
hesaplanmıĢtır. Ağaçkakan türlerinin bulundukları alanlarda %12.7 ve toplam
alanlarda %5.3‟lük aktüel ve %14.6 birikimli bir etkinliğe sahip oldukları
saptanmıĢtır. Ağaçkakan oyukları 143 deneme alanından 57‟sinde tespit edilmiĢtir.
Artvin‟de 1985, Giresun‟da 1990 ve Trabzon‟da 1998 yıllarında baĢlatılan
biyolojik mücadele çalıĢmalarında bugüne kadar üretilen yaklaĢık 5 000 000 adet R.
grandis toplam 120 000 ha alana salıverilmiĢtir (Alkan 1985, 2000, Alkan ve Aksu,
96
1990, Alkan-Akıncı vd. 2004). Böylece R. grandis üretiminde milyonlarca dolar
harcanarak %12‟lik bir etkinlik sağlanabilmiĢtir. Oysa ağaçkakanlar hiçbir
manupulasyon olmadan doğal yoldan %5.3‟lük bir etkinlik sağlamaktadır.
Deneme alanlarının %24‟ü 700-1300 m‟ler arasına, %52‟si 1300-1700 m‟ler
arasına ve %24‟ü de 1700-1900 m‟ler arasına rastlamıĢtır. Ağaçkakan oyuklarının
%34.7‟si 700-1300 m arasında, %43.5‟i 1300-1700 m arasında ve %21.8‟i 1700-
1900 m arasındadır. Ancak alınan deneme alanlarının sayıları dikkate alındığında
deneme alanı baĢına ortalama oyuk yoğunluğunun 700-1300 m‟ler arasında 37.1,
1300-1700 m‟ler arasında 21.9 ve 1700-1900 m‟ler arasında ise 23.3 olmaktadır.
700-1300 m‟ler arasındaki oyuk sayısı diğer yükseltilere oranla %17 dolayında fazla
olmuĢtur. Oyuk sayısının böcek yoğunluğuna bağlı olarak da değiĢebileceği göz
önüne alınmalıdır. Böcek miktarlarının bu yükselti basamaklarına dağılımları
sırasıyla %14, %57.8 ve 28.2‟dir. Deneme alanlarına düĢen ortalama böcek
miktarları ise yükselti basamaklarında sırasıyla 19.5, 37.5 ve 39 „dur.
Sonuç olarak birinci yükselti basamağında deneme alanına düĢen ortalama
böcek sayısı 19.5 iken oyuk sayısı/böcek sayısı oranı 1.91 olmaktadır. Ġkinci ve
üçüncü yükselti basamaklarında deneme alanlarına düĢen ortalama böcek sayıları
37.5 ve 39 olurken, oyuk sayısı/böcek sayısı oranı 0.58 ve 0.59 olmaktadır. Bu
durumda 700-1300 m‟ler arasında ağaçkakanların etkinliği, 1300-1700 ve 1700-
1900 m‟ler arasındakine oranla yaklaĢık 3 kat daha fazla olmaktadır. Tüm bu
sonuçlara bağlı olarak ağaçkakan yoğunluğunun 700-1300 m‟ler arasında daha fazla
olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunun en önemli nedeni, bu kuĢakta yapraklı ve iğne
yapraklı karıĢık veya saf ormanlarla diğer bitki türlerinin yakın alanlar içinde yoğun
olarak bulunmasıdır.
Ağaçkakan türleri yuva ve uyku oyuklarını hem geniĢ yapraklı hem de iğne
yapraklı ağaçların dikili kuru, kısmen kurumuĢ ve devrik bireylerinde açmaktadırlar.
Ormandaki silvikültürel iĢlemler sırasında, belli alanlarda ağaçkakanların yuva ve
uyku oyukları için uygun ağaçlar bırakılmalıdır. Dikili kuru ve kısmen kurumuĢ
ağaçların bulunduğu yaĢlı orman parçaları veya mevcut doğal yaĢlı ormanlar
korunarak, bu kuĢların yoğunluğu arttırılabilir ve daha fazla harcama yapmadan
zararlı böceklerle mücadelede daha yüksek bir etkinlik sağlanabilir. Küçük
ağaçkakanların korunması için planlamanın, geniĢ yapraklı ağaç türlerinin baskın
olduğu en az 40 ha büyüklüğünde ve en fazla 200 ha‟a bölünmüĢ bir ormana
odaklanması gerekmektedir (Wiktander et al. 2001). Tehlike altındaki bir tür olan
alabaĢ ağaçkakan ile ilgili planlama kararları, yaĢlı meĢelerin korunmasına ve
97
tesisine odaklanmıĢtır; gelecekte de oyuk açmaya uygun ağaçların bulundurulması
dikkate alınmaktadır (Pasinelli 2000). Finlandiya‟da aksırt ağaçkakanın yok olmasını
önlemek için ağaçkakanın tercih ettiği geniĢ yapraklı orman ağı önerilmiĢtir
(Virkkala et al. 1993). Ayrıca ağaçkakan türlerinin çeĢitliliği ile diğer orman kuĢları
türlerinin sayısı arasında da pozitif bir iliĢki bulunmuĢtur (Mikushski et al. 2001).
Ladin ormanlarımızın en zararlı kabuk böceği türü konumundaki Ips
typographus (L.) (Coleoptera: Scolytidae)‟un zarar yaptığı ormanlardaki, inceleme
alanları içinde ağaçkakanların fazlasıyla etkin oldukları ve bu böceğin zarar verdiği
ağaçlarda D. micans‟takine oranla çok daha fazla oyuk oluĢturdukları tespit
edilmiĢtir. Ancak, bir ağaç üzerindeki I. typographus miktarı D. micans‟a oranla çok
daha fazla olduğundan tam bir değerlendirme için çok daha kapsamlı bir sayım ve
hesaplamanın yapılması gerekmektedir. Ancak belirlenen ortalama böcek miktarları
ile bu böceğin zarar verdiği ağaçlar üzerinde gözlemlenen oyuk miktarları bu
kuĢların I. typographus üzerinde de D. micans‟takine yakın bir etkinliğe sahip
olduklarını ortaya koymaktadır.
6. Türkiye’de Orman Zararlıları ile Biyolojik Mücadele
6.1. Çam Keseböceğine KarĢı Biyolojik Mücadelede
Calosoma sycophanta L. (Coleoptera: Carabidae) Üretimi
Lepidoptera tırtıllarının bir avcısı olarak, Calosoma sycophanta L.‟nın önemi
yıllardır bilinmektedir. Lymantria dispar (L.) ve Euproctis chrysorrhoea (L.)‟nin
1900‟lerin baĢında New England‟daki kapsamlı salgınları sırasında C. sycophanta‟nın
bu alanlara yerleĢtirilmesi için kararlı gayretler gösterilmiĢtir. Öncelikle Avrupa‟dan
sağlanan 2364 avcı böcek, 1905 ve 1910 yılları arasında salıverilmiĢ ve yerleĢtirme
baĢarıyla sonuçlanmıĢtır (Burgess 1911). YerleĢmesinden sonra, bu böceğin yıllık
yayılıĢı ile ilgili ayrıntılı çalıĢmalar yapılmıĢtır (Burgess and Collins 1915). C.
sycophanta genç larvalarının hareketli bir kağıt yüzey üzerinde aldığı yolun
çizilmesiyle, besin veya uygun nem koĢulları olmadan bu larvaların 1.7 mil kadar
yol alabildikleri belirlenmiĢtir (Burgess 1911). Mevcut kaynaklardan C. sycophanta
erginlerinin genellikle çok çevik ve atik olduğu (Burgess 1911; Burgess and Collins
1915, 1917), bu türün yayılıĢının larva erginlerinin toprak yüzündeki hareketlerinin
Dostları ilə paylaş: |