Lobiya kelimesi hangi DİldendiR? Ahıska



Yüklə 26,03 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix17.01.2018
ölçüsü26,03 Kb.
#21481


LOBİYA KELİMESİ HANGİ DİLDENDİR?

Ahıska’nın  da  içinde  bulunduğu  geniş  bir 

bölgede kullanılan birçok ortak kelime var. Bu 

kelimelerin bazıları modern Türkiye Türkçesin-

de bulunmamakta ve genelde bunların Gürcüce 

olduğuna hükmedilmektedir. Aynı coğrafyada 

yüzyıllardan  beri  komşu  olarak  yaşayan  top-

luluklar arasında kelime alış verişi çok normal 

bir hadise olsa da bunu tek taraflı olarak fazla 

abartmamak  gerekir.  Hâlbuki  bu  coğrafyada 

yaşayan Gürcü’den başka eski hâkim unsurlar 

vardı.  Meselâ  İskit/Saka,  Hun,  Hazar,  Kıpçak, 

Oğuz gibi Türk unsurlarının bölgede bin yıldan 

fazla  bir  zamana  damga  vurmuş  olduklarını 

unutmamalıyız.  Diğer  taraftan  VII.  Yüzyıldan 

itibaren bölgeyi etkisi altına alan Arapları ve Sa-

fevi Devleti nüfuzuyla yayılan Fars etkisini de 

göz  ardı  etmemeliyiz.  Bu  etkiyi  Gürcü 

kişi adlarında bile görüyo-

ruz.

Bu  bilgiler  ışığında 



kelimelerin  dünyası-

na bakarsak ne görü-

rüz?  Bölge  halkının 

İslâmiyet’e  girişiy-

le  birlikte  dinî  kay-

naklarla  gelen  Arapça  kelimeleri  göz  önünde 

bulundurmalıyız.  Posof’ta  halk  dilinde  yaygın 

beddualardan  biri  şöyledir:  “Muqariz  olasın!” 

Bu söz, yok olmak, zürriyeti kesilmek anlamındaki 

Arapça inkıraz ve bundan türemiş munkarız ke-

limesinin bozulmuş hâlinden ibarettir!

Buna benzer şekilde Ahıska bölgesinde kul-

lanılan birkaç kelimenin etimolojisini inceleme-

miz bize bu konuda daha sağlıklı bilgi verecek-

tir. Böylece, kültür dilimizde geçmeyen bazı ke-

limeleri  yanı  başımızdaki  Gürcülere  mal  etme 

hastalığından kurtulacağız.

Sözü  fazla  uzatmadan  bir  bilginin  1923  yı-

lında kaleme aldığı bir yazıyı nakledeceğiz. Bu 

yazıda konumuzla ilgili olarak birkaç kelimenin 

izahını okuyacak ve hatta şaşıracaksınız. İşte o 

yazıyı aslına bağlı kalarak ve biraz sadeleştire-

rek veriyoruz. Söz, zamanın İstanbul Üniversi-

tesi hocalarından Prof. Avram Galanti’nin:



1

1

 Avram Galanti (1873-1961), Yahudi asıllı bir Türk eğitimci, yazar ve 

siyaset adamıdır. 1915-1933 yılları arasında İstanbul Üniversitesinde 

Türk Etimolojisi İçin

2

Türk, eski bir millet ve onun eski bir kültürü 

vardır. Sosyoloji kanunlarına göre Türkler kom-

şularıyla lisan, örf ve âdet ve fikir alış verişin-

de bulunmuşlardır. Lisanları diğer lisanlar gibi 

tabiî değişikliğe uğramıştır. Hiçbir zamanda bir 

lisan  hâlis/saf  kalmadığı  gibi  Türkçe  de  hâlis 

kalmamıştır.  Etimoloji,  yani  iştikak  ilmi  (kök 

bilgisi) bu tür meselelerle uğraşır. Eski Türkçe 

etimoloji için Çince ve eski farsça, son zamanlar 

ve yeni Türkiye Türkçesi etimolojisi için Arap-

ça,  Farsça,  Aramice  (Süryanice)  ve  Yunanca 

lâzımdır. Saydığımız bu lisanları konuşanların 

mensup  oldukları  kavimler,  Türklerle  münase-

bette  bulundukları  için  onlar-

dan bize ve bizden de 

onlara pek çok şeyler 

geçmiştir. 

Türkiye  Yahudi-

lerinin  konuştuk-

ları  İspanyolcanın 

2500  Türkçe  ve 

4000  İspanyolca  olmak  üze-

re  6500  kelimeden  ibaret 

olduğunu, bu işle uğraşan 

bir dostum geçenlerde bana 

söyledi.  Mısır’dayken  Hidiv  Kütüphanesi’nde 

gördüğüm bir Almanca eserde, sekiz yüz küsur 

Türkçe  kelimenin  Sırpçaya  geçtiğini  okudum. 

Bu sekiz yüz küsur kelime, çeşitli kullanış şekil-

leriyle birer birer bu eserde sayılmıştır.

Bu iki misali, lisanların geçiş ve etki kuvvet-

lerini göstermek için verdim. Bu prensibe göre 

gerek eski Türkçede gerek son zamanlar ve yeni 

Türkiye  Türkçesinde  yabancı  kelime  çoktur. 

Bunları ayıran etimoloji’dir.

Türkçe olduğu zannedilen şu kelimelere ba-

kalım:


Süsen  kelimesi  çiçek,  büyük  bir  ihtimalle  zam-

bak çiçeği demektir. Bu kelime Samicedir.

3

 Babilce-



si  şeşano,  İbranicesi  şuşana, Aramcası  şuşanta  ve 

profesör olarak çalıştı. Harf ve dil devrimlerine karşı çıkmış bu sebe-

ple üniversite kadrosu dışında bırakıldı. Sonra milletvekili olmuştur. 

2

  Yeni Mecmua, Sayı: 10-76, Mayıs 1923.



3

  Sami, Arap, İbranî ve Süryanî gibi Orta Doğu halklarına verilen genel bir isimdir.

 

Yusuf URAMALI

Bizim AHISKA

36

Bahar 2014




Arapçası sevsen ve Arapçanın avam lisanında süsen.

Dalda,  gölge  demektir.  Bu  da  keza  Samice 

olup İbranicesi gölge demek olan sıl ve Arapçası 



zıll ile Farsçada vermek demek olan daden mas-

darının de kısmından meydana gelmiştir. Arap 

memleketlerinin pek çok yerinde z harfi d gibi 

telâffuz edildiğinden zıl/dal gibi ve de de halk 

dilinde da gibi telâffuz edildiğinden kelime dal-

da/dalda şeklini almış ve gölge veren anlamında 

genelleşerek gölge manasını ifade etmiştir. 

Bunun  gibi  Türkçe  olduğunu  sanıp  daha 

sonra Türkçe olmadığının farkına vardığım iki 

kelimeyi de izah edelim.

Lopya/lobya,  kuru  fasulye  demektir.  Ben 

Menteşe (Muğla) sancağına bağlı Bodrum ka-

zası ahalisindenim. Bodrum’da kuru fasulyeye 

lopya ve taze fasulyeye de fasulye derler. 1327 

(1911)’de İstanbul’a geldim. Bir gün lokantada 



fasulye (maksadım Bodrum tabiriyle taze idi) is-

tedim. Garson bana fasulye (İstanbul tabiriyle 



kuru fasulye) getirdi! Ben kendisine kuru fasul-

ye istemediğimi söyleyince, “Efendim, siz fasul-



ye dediniz, taze fasulye demediniz!” dedi. Ben de 

garsona lopya istediğimi söyleyince, “Biz böyle 



dilden anlamayız!” dedi. Ve kendi bakışına göre 

de  haklıydı.  Lopya  kelimesinin  Anadolu’nun 

bazı  yerlerinde  kullanılmasına  rağmen  Türk-

çe  değildir.  Bunun  aslı  Arapçadır.  Arapçada 



lobya,  bir  meyvenin  veya  bir  sebzenin  içi  ve 

çekirdeği demek olan lub’dan geliyor ve genel-

leşerek taze fasulyenin içindekine de lubya de-

nilmiştir.

4

 

Bu yazıyı yazmaktan maksadım, etimoloji-



nin ne kadar önemli olduğunu göstermek için-

dir.  Etimoloji,  tarih’in  yardımcı  ilimlerinden 

biri  olup  bazı  tarih  meselelerinin  çözümüne 

ve genellikle komşu kavimlerin sosyal, siyasî, 

iktisadî  ve  ahlâkî  münasebetlerinin  tespitine 

hizmet eder.

Türk  lisanının  tarihiyle  meşgul  olanların 

mutlaka  etimolojiye  vakıf  olmaları  lâzımdır. 

Etimolojiye vakıf olmak için de Türklerin kom-

şularının lisanlarına vakıf olmak zaruridir.



Dârülfünun Muallimlerinden 

Avram Galanti

4

 Meşhur sözlüklerden Ahderî-i Kebir’de de el-lûb, “Börülce hubu-



batından” şeklinde açıklanmıştır ki manaya uygundur. Y.U. 

37

Bahar 2014



Bizim AHISKA

Yüklə 26,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə