64
IV. Uluslararası Türk Kültür Coğrafyasında Eğitim ve
Sosyal Bilimler Sempozyumu
27-30 Haziran 2018/Bakü-Azerbaycan
IV. International Symposium on Educational and
Social Sciences in Turkish Cultural Geography
27-30 June 2018/Baku-Azerbaijan
Doğu Batı Paradigması Bağlamında Moral Sermaye
Habib ÖZGAN
Gaziantep Üniversitesi
ozgan@gantep.edu.tr
Özgür Sami AKGÜL
Milli Eğitim Bakanlığı
ozgursami@hotmail.com
ÖZET
Giriş
İnsanlık tarihi aslında bir mücadele tarihidir. Tabiatla, başka milletlerle ve elbette cehaletle yapılan bir
mücadele… Sanayi devrimi bu mücadeleyi daha sistemli ve etkili yönetmek için önemli bir kırılma noktası
olmuştur. Sanayi devrimiyle seri üretime geçen insanlar daha karmaşık işlerin üstesinden gelebilmek için örgütler
kurmuşlar, bu sayede işlerin daha hızlı ve daha verimli yapılmasını sağlamışlardır. Ancak bu durum insanları
basit
birer
makine
dişlisi
gibi
gören
Klasik
Yönetim
anlayışına
götürmüştür.
Her örgüt varlığını sürdürebilmek için sermayeye ihtiyaç duyar. “Gelir yaratma yeteneğine sahip her türlü mali
veya fiziksel varlık” (Türk Dil Kurumu, 2017) olarak maddi bir çerçevede tanımlanan sermaye kavramı, Klasik
Yönetim anlayışından günümüze kadar pek çok açıdan değişikliğe uğramış, derinlik kazanmıştır.
Örgütlerin yapıları, amaçları ve hizmet alanları onların ihtiyaç duyduğu sermayenin türünü belirler. Ekonomik
olmayan sermaye türlerine Valvarde (1990) Moral Sermayeyi eklemiştir. Moral Sermaye, ahlaki kuralları
kullanarak insanların iyiyle kötüyü ayırt edebilmelerini sağlayacak bir sosyal yapı geliştirmeyi amaçlar.
Örgütlerde uzun süreli bir birikim sonucu oluşan Moral Sermaye, örgütün insan kaynağına kazandırdığı
değerlerle bireyin davranışlarında olumlu değişiklikler meydana getirmeyi hedeflemektedir. Eğitim örgütleri
açısından iyi insan yetiştirme noktasında önemli bir role sahiptir.
Yöntem
Araştırma yöntemi olarak literatür tarama yöntemi kullanılmıştır. Literatür tarama yönteminde
araştırma problemi alanında var olan yazılı kaynaklar (kitaplar, makaleler, bildiriler) ve çeşitli internet
sitelerinde var olan bilgiler bir araya getirilir (Büyüköztürk, Akgün, Karadeniz ve Demirel, 2014). Moral Sermaye
kavramının ilk kez kullanıldığı 1990 yılından başlanarak literatür taranmıştır.
Bulgular
Valvarde (1990) Moral Sermayenin tarihini Victoria dönemi hayırseverlik faaliyetlerine bağlamakta ve
o dönemde fakirlere yapılan yardımlarla onlarda karakter oluşturulmasını amaçlayan faaliyetlerin Moral
Sermaye yatırımı olduğunu ifade etmektedir. Aslından Moral Sermaye’nin başlangıcını Ahiler’e kadar götürmek
mümkündür. 13. yüzyılda Anadolu’da ortaya çıkan Ahilik her ne kadar bir esnaf ve sanatkâr birliği olarak
kurulmuş olsa da dini, sosyal ve ekonomik boyutları da olan bir sistem olarak faaliyet göstermiş sosyal bir yapıdır.
Tartışma
Bu bölümde Moral Sermayeyle ekseninde konuyla ilgili fikir yürüten Valvarde (1990), Sergiovanni
(1992), Swartz (2010), Kane (2001) gibi literatürde adı geçen Batılı araştırmacılarla Mevlana, Yunus Emre, Sadi
ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi Doğulu düşünürlerin görüşleri Doğu-Batı Paradigması bağlamında ele alınacaktır.
Meriç (1985) şu soruyu sorar: Goethe “Ya örs olacaksın ya çekiç.” derken Sadi: “ Dünyanın bütün toprakları bir
tek insan kanını akıtmaya değmez.” diyor. Kim haklı?
Öneriler
Bu bölümde Moral Sermayeyle ilgili tarihsel ve kültürel temel ortaya konduktan sonra bundan sonra
yapılacak çalışmalar hakkında önerilerde bulunulacaktır.
65
IV. Uluslararası Türk Kültür Coğrafyasında Eğitim ve
Sosyal Bilimler Sempozyumu
27-30 Haziran 2018/Bakü-Azerbaycan
IV. International Symposium on Educational and
Social Sciences in Turkish Cultural Geography
27-30 June 2018/Baku-Azerbaijan
Kazak Jırav Ve Akınlarının Dilindeki Farklı Gramer Yapıları
Ercan PETEK
Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi
Türk Dili Okutmanı
e-posta: ercanp22@gmail.com
ÖZET
Kazaklar oldukça zengin bir sözlü edebiyat kültürüne sahiptirler. Bu sözlü edebiyat kültürü içerisinde
jırav ve akınların mirası özel bir önem taşımaktadır. Jırav ve akınların mirası edebi yönden araştırılmış olmakla
birlikte Türkiye türkolojisinde bu eserler üzerine ciddi bir dil incelemesi yapılmamıştır. Kazakistan’da yapılan dil
incelemeleri de sınırlıdır. Kazak edebiyatında ve Kazak edebiyat tarihi eserlerinde jırav ve akınların eserleri
“Kazak Hanlığı Devrindeki Edebiyat” başlığı altında ele alınmaktadır. Bu eserler sözlü edebiyat ürünleridir. Söz
konusu şiirler yalnızca Kazaklar arasında değil, Türk dünyasının diğer toplulukları tarafından da sözlü edebiyat
ürünleri olarak kabul edilmekte ve söylenmektedir. Tarihî kaynaklar 12. yy.dan sonra Kazakistan’ın batısında
Oğuz nüfusunun bulunmadığı yönünde bilgiler verse de özellikle 15. ve 16. yüzyıllarda bu bölgede ömür süren
Kazak jırav ve akınlarının dilinde Oğuzca unsurlar olduğu görülmektedir. Meselâ, I. teklik şahıs zamirinin ilgi
hâliyle çekimi (meniñ yerine menim “benim”); belirsiz gelecek zaman I. teklik şahıs olumsuz çekimi (ökinbespin
yerine ökinben “pişman olmam”); emir kipi (jırav ve akınların dilinde, birkaç örnekte, 1. teklik şahıs çekiminde -
(A)yIn yerine -AyIm) vb. 20. yy.ın başında Mangışlak bölgesine gezi düzenleyen Richard Karuts isimli bir gezgin
de bu bölgede yaşayan iki Türkmen boyuyla karşılaştığını ifade etmiştir. Çağdaş Kazakça ile karşılaştırıldığında
15-17. yy. jırav ve akınlarının dilinde farklı gramer yapılarının kullanıldığı görülmektedir. Dikkate değer diğer
bir nokta ise bu farklı yapıların genellikle Kazakistan’ın batı diyalektlerinde kullanılıyor olmasıdır. Bu yapıları
kullanan jıravlar da Kazakistan’ın batısında yaşamışlardır. Biz bu makalede 15-17. yy.lar arasında yaşayan
Kazak jırav ve akınlarının sözlü edebiyat ürünlerindeki farklı gramer yapıları üzerinde durduk.
Anahtar Kelimeler: Kazak jırav ve akınları, Oğuzca
Dostları ilə paylaş: |