PARANORMAL FENOMEN
deney ve araştırmalar, "altıncı his" denilen şeyin bir söylenti
ya da metafizik olmadığı konusunda ciddi deliller ortaya koy
muşlardı. Amsterdam Üniversitesi profesörlerinden psikolog
Dick Bierman, tüm zamanların en ciddi paranormal deney
lerinden birini geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğini öne
sürüyordu. Bir grup "sıradan" vatandaş, Hollanda'da bir has
tanede en son teknoloji ürünü cihazlarla incelenmişlerdi. Prof.
Bierman, beyin faaliyetleri ultrasonografik cihazlarla izlenen
deneklerden bir kısmı hakkında edinilen verilerin, bu insan
ların olayları önceden sezebilme yeteneklerine sahip
olduğunu kanıtladığını açıklamıştı. Elde edilen verilere göre
beynin işleyişi, bazı kritik olaylar olmadan hemen önce belir
gin bir biçimde değişerek yoğunluk kazanıyordu. Araştırma
sonuçlarını İngiliz Daily Mail Gazetesi'ne açıklayan Prof.
Bierman, "Şimdi araştırmayı daha da ileriye götürüp kimlerin
geleceği görmekte daha başarılı olduğunu keşfetmek istiy
oruz" demişti. Cambridge Üniversitesi'nin Nobel ödüllü pro
fesörü Brian Josephson da "Şu ana kadar bulunan deliller,
gelecekten bilgi almanın mümkün olduğu yönünde ikna edici.
Fizik biliminde bunu yalanlamak mümkün değil" diye konuş
tu. Son araştırmanın doğrulanması halinde, "aniden ürperme"
ve "dejavu" gibi herkesin yaşayabildiği paranormal olaylar da
bilimsel düzeyde açıklanabilecekti. Bu son deneylerden önce
yapılan bazı istatistiki çalışmalar da altıncı his konusunda
önemli ipuçları vermişti. Haberde ayrıca, 11 Eylül saldırıların
dan kıl payı kurtulanların da "aniden bastıran bir karamsar
lık" ve "tıbbi bir nedeni olmayan mide ağrısı" gibi hisler
yüzünden İkiz Kuleler'e gitmekten son anda vazgeçtiğine
işaret ediliyordu.
Kehanet konusunu büyük kahin Nostradamus'un oğlu
Sezar'a hitaben yazdığı mektupta kahinlik üzerine yazdığı
satırlarla özetlemek istiyorum:
272
"Bu unvanı üstünlük addederek kullanmak istemiyorum.
Çünkü, bugün 'ka h in ' dediklerine geçmişte gaipten
haber veren 'müneccim' derlerdi: Kelimenin anlam ı
itibari ile kahin her varlığın doğal şuurunun ötesine
uzanan nesneleri görebilen kişi demektir oğlum ... Ve bir
kahin, ilahi b ir aydınlanm aya uğrarsa, uzun süreler
içinde meydana gelecek olaylardaki sebep sonuç ilişkisi
ni fark etmeye başlar... Ve sonsuzluk, tüm zam anları
koynunda muhafaza etmektedir."
Kehanet ve kahinlik ile ilgili genel bir bilgi verdikten
sonra, geleceği öngörme ile ilgili çok önemli bir soruya cevap
aramaya çalışacağız. Daha sonra Nostradamus ve Edgar
Cayce'nin haricindeki güçlü kehanet yetenekleri olan ancak
ülkemizde adı pek bilinmeyen kahinlere kısaca da olsa yer
vereceğiz.
Geleceği Görme-Kehanet Mi Programlama Mi?
İnsanların çoğu kötü olayları önceden bildikleri takdirde
onların gerçekleşmesinin önüne geçebileceklerini zannederler.
Bu amaçla çeşitli yöntemler kullanan, yetenekli olduklarını
iddia eden kişilere giderler. Fakat genellikle olacakları önle
mek için yaptıkları tüm denemeler faydasız olur. Amerikalı
kahine Jane Dickson'un Robert Kennedy'yi onu bekleyen
tehlikeye karşı uyarmak için giriştiği tüm çabalar sonuçsuz
kaldı. Benzer durumlarda kahinlerin verdikleri çabalar çoğun
lukla amacına ulaşamaz.
Geleceği görme yeteneğine sahip birçok kişi, onun mutlak
değişmez olmadığını öne sürer. Onlara göre gelecekte olaylar
birkaç seçenekte gelişme özelliğine sahiptir. Bazı ünlü kahinler
gelecek hakkında konuşmaktan tamamen kaçınırlar. Bir
kişinin kaderi ile ilgili öngörüde bulunduklarında, dile
getirdikleri
öngörünün
gerçekleşmesinin
kaçınılmaz
PARANORMAL FENOMENLER
273
PARANORMAL FENOMEN
olduğunu düşünürler. Çok seçenekli geleceğin öngörülen bir
seçeneği ile ilgili konuşulmaya başlandığı anda çark dönmeye
başlar, o seçenekte belirlenmiş olan olay dizinine girilir, şartlar
ona göre oluşur ve değişir. Aynen bir bilgisayar programı gibi,
ekranda çıkan çeşitli seçeneklerden birine tıklamış ve süreci
başlatmış oluruz. Ünlü Amerikalı psikiyatr M. Barker, kaçınıl
maz son ile ilgili yaptığı araştırmalarım bir kitap haline getirip
yayınlar, "ölüm e kadar korku" isimli eserinde medyum ve
kahinlerin söylediği şekilde ve tam da aynı tarihte hayatını
kaybetmiş insanların öykülerine yer ayırır.
Bilimsel görüşlere göre, hayatının son gününü bilen
insanlar kendi kendine telkin ederek bunu gerçekleştirebilir-
ler. Rus tarihinde böyle ilginç bir örneğe rastlıyoruz. Söz
konusu trajedi daha sonra dünyaca ünlü Rus şair Pushkin'in
şiirlerinde yansıma bulacaktır. Sevdiği atın kendi ölümüne
sebep olacağı kehanetinin söylendiği Kont Oleg, atını kendin
den uzaklaştırarak, sözde tedbir almaya çalışır. Aradan birkaç
yıl geçer, kont, yardımcılarına atın akıbetini sorar. Atın bir
sene önce ölmüş olduğunu öğrendiğinde, alay ederek kalın
tılarını görmek ister. Kalıntıların yanına gittiğinde ayağını atın
kafatasına koyarak, "Bundan mı korkuyordum?" cümlesini
der demez, içinde yuvalanmış yılan tarafından ısırılır. Böylece
"En sevdiğin at, ölümüne neden olacak!" kehaneti gerçekleşir.
Üçüncü kişiler tarafından dile getirilen ölüm kehaneti,
ilgili kişinin bilinçdışı tarafından bir telkin olarak kabullenip,
ileriki zamanda onu gerçekleştirmek üzere bir süreç başlata
bilir mi? Veya kişi gördüğü bir rüyayı kehanet olarak yorum
lar ve bilinçdışı da buna inanırsa, kendi kendine bir otopro-
gramlama
uygulayabilir mi? Dahası tüm gerçekleşmiş
kehanetler bu türden bir telepatik veya otoendükleme midir?
VV.G.Roll'e göre kehanet, vahim ve dönülmez sonuçlara
yol açabilen bir geleceği programlama aracıdır: "Kendili-ğin-
den vakalara uygulandığında, korkutucu sonuçlar vermekte
dir. Bu teoriye göre, birkaç kayıtlı kaynağa başvurulduğunda,
274
Dostları ilə paylaş: |