KOZMİK VARLIK OLARAK İNSAN
- Genellikle baskılanmış duygu ve anılardan oluşan
kişisel bilinçaltı veya gölge benlik;
- Kendinden önceki nesillerin deneyimlerini içeren,
benliğin en derin kısmını oluşturan kolektif bilinçaltı.
Kolektif bilinçaltı, evrimsel sürecin içerisinde edinilen
it» rübeleri içermektedir. Bu bilgiler sık olarak rüya, halüsi-
n.ısyon ve fantazik öğelere bürünerek bilince ulaşmaktadır.
Iımg'a göre, kolektif bilinçaltının ideolojik unsurları (arketi-
l»lt*r, arkaik görüntüler), kalıtım yoluyla nesilden nesile
aktarılır. Bu yolla her insan, atalarından geçmiş çağların izleri
ni ve bilgeliğini devralır. Batının cesur psikoterapisti, arketip
itTİmini, sadece ırkla ya da soy sopla sınırlı olmayan, insanlık
(«şişesinin (ruhunun) derin bir tabakasını oluşturan, zihnin
evrensel eğilimlerini anlatmak üzere kullanmıştır.
Cari Gustav Jung, kolektif bilinçaltı-arkaik hafızaya ulaşa
bileceğimizi düşünüyordu. Ancak onun kesin kaynağını veya
.ıklatmanın yollarını bulamadı. Yalnızca böyle bir şeyin var
olduğunun kanıtlanabileceğini keşfetmişti. Dünya üzerindeki
herkes ortak atalan paylaşmaktadır. Görünen o ki, birçok
ı
h
tak anıyı da paylaşmaktayız. Ancak bu anılar, genellikle bil
inç yüzeyine yükselme şansı bulamadan, bilinçaltı arkaik
hafızada saklı olarak yatmaktadırlar. Diyebiliriz ki, içimizde
bütün insanlık tarihini şifrelenmiş bir halde taşıyoruz. Yalnız
hu devasa bilgi arşivine ulaşmanın yolları zordur ve bu olay
nadiren gerçekleşir. Tüm insanlarla paylaştığımız içgüdüleri,
ı hakanlıkları, davranış kalıplarını içeren kolektif bilinçaltı,
vKukluk dönemi deneyimlerinin de olduğu kişisel bilinçaltı
tabakasının altında yer alır ve ondan daha önce yaratılmıştır.
Imıg, kolektif bilinçaltının, kendini insanın yaratıcılığında ve
hayal gücünde, sanat, rüyalar, müzik ve efsanelerde ortaya
ı.ıkardığını düşünüyordu. Rüyalar, çeşitli vizyon ve fanteziler,
halüsinasyonlar, azımsanmayacak düzeyde kolektif bilinçaltı
63
PARANORMAL FENOMEN
na bağlı ve ondan besleniyordu. Ruhun en derin katmanları,
Jung'un arketip (ilk örnek) olarak isimlendirdiği tarih öncesi
kalıplar ile oluşturulmuştu. Atalarımızdan bize miras kalan bu
bilinçaltı kalıpları, bilinçli davranış kalıplarımızı şekil
lendirmede önemli paya sahipti.
Davranış kalıplan, içgüdüleri, düşünce ve tavırlar, bir
grubun veya türün tüm üyelerince paylaşılır, içselleştirilir ve
gelecek nesillere aktanlır. Bu aktarım genetik yolların dışında,
şu an açıklaması güç gibi gözüken bir mekanizma ile, "morfo-
genetik" bir yolla yapılmaktadır. Aşağıda verdiğimiz örnekten
sonra, konu daha anlaşılır hale gelecektir:
Biyolog Rupert Sheldrake, geçmişte fareler ile yapılan bir
deneyi devam ettirerek, yeni bir aşamaya getirmiş ve parap-
sikoloji yönünden çok önemli sonuçlara ulaşmıştır. Eski
deney, her yeni nesil farenin, belli bir labirentten çıkmayı daha
hızlı öğrendiğini ve öğrenme yeteneğinin kalıtım yoluyla
aktarıldığını göstermişti. Sheldrake, deneyi geliştirerek, yeni
nesil farelerin öğrenme başarısını doğrulamanın yanında, ayn
bir grup "aileleri labirentle hiç tanışmamış olan" farenin
davranışlarını inceledi. Biyolog, labirenti öğrenmemiş olan,
önceki deneyle hiçbir ilgisi olmayan fakat genetik açıdan
özdeş farelerden oluşan bu ayn grubun labirent içindeki
hareketlerini tespit etti. İlginçtir ki, bu fareler de, deneye
katılan fareler kadar hızlı bir biçimde labirentten çıkmayı
başardılar. Sheldrake, deneyde "morfik rezonans" olarak
adlandırdığı farklı bir mekanizmanın işlediğini, genetik kalıt-
sallığa göre alternatif bir bilgi aktarımından söz edilmesi
gerektiğini savundu. Dahası, Sheldrake'nin gözlemleri,
kristallerde de benzer bir fenomenin olduğuna işaret ediyor
du. Bir kristal molekülünün sıvı ortamda oluşması hayli uzun
bir zaman aldığı halde, ilk kristalin oluşumundan sonra onun
benzerleri çok daha kolay yaratılıyordu. 1986 yılında çocuklar
la yapılan çalışmalar sonucunda, morfik rezonans varsayımım
64
KOZMİK VARLIK OLARAK İNSAN
■ lıtekler nitelikte sonuçlar elde edildi. Bir grup Amerikalı
MHiığa, birkaç Japon şarkısı öğretilmişti. Şarkılardan biri,
\ li/.lerce yıldır bilinen ve söylenen, sevilen bir halk şarkisiydi.
I >i£er şarkılar, özellikle deneyi yapmak üzere bestelenen,
yepyeni şarkılardı. Deneyin sonucu, tahminleri doğrular nite
likleydi. Çocuklar eski olan şarkıyı, yeni bestelere kıyasla çok
• l.ılıa kolay öğrenmişlerdi.
65
KOZMİK VARLIK OLARAK İNSAN
G. KİŞİSEL KALITSAL
ENFORMASYON
Genetik hafızanın her bireye ayrı olarak sadece kendine
ııl olan kısmına kişisel kalıtsal enformasyon diyoruz. Arkaik
lahzadan ayrı olarak, kişiye özgü özellikler taşımaktadır. Bu
lıafıza tipi kendini en belirgin olarak tek yumurta ikizlerinin
lı.ıyat öykülerinde ortaya çıkarmaktadır.
Her ikisinin de adı John olan ikizlerin yaşamları kişisel
Lılıtsal hafızaya iyi bir örnek teşkil eder. Doğduklarından
I irmen sonra ayrı ayrı ailelerce evlat edinilen bebeklere John
İsmi verilmiş. Yetişkin olduklarında ikişer evlilik yapmışlar.
I Irr ikisinin ilk eşinin adı Angela, ikinci eşinin adı Jhin'miş.
İkisinin de Jhames Allain adında erkek çocukları olmuş.
İkizler çocukluklarında Baster adında köpek beslemişler, okul-
>l.ı matematikte başarılı olmuşlar, dilbilgisi dersinde zayıf
t .ılmışlar.
Daha değişik bir örnek ülkemizde "İkizlerin Kopya
I l.ıyatı" başlığı ile yazılı basına yansıdı. Osmaniye'nin Kadirli
İlçesine bağlı Kesim köyünde yaşayan Musa Genç ile
k.ıhramanmaraş Andırın ilçesine bağlı Kumarlı köyünde
\ .ışayan ikiz kız kardeşi Hürü Uyduran birbirinden habersiz
olarak aynı günde apandisit ameliyatı oldular. Haziran
.M)()9'da 84 yaşında iken aynı günde ölmeleri ile manşetlere
ı.ışındılar.
Dayısını
toprağa
vermek
üzere
geldiği
( »sıııaniye'de, Kahramanmaraş'taki annesinin ölüm haberini
.ildiğini belirten Hürü Uyduran'ın oğlu Veli Uyduran (67),
.mnesi ile dayısının birbirlerinden uzak olsalar bile sevinçleri
ni de üzüntülerini de hissettiklerini belirtir:
"Annem ve dayım arasındaki duygusal ve fiziksel
b a ğ la n tıla rı
doktorlara
da
sorduk.
Doktorların
67
Dostları ilə paylaş: |