Paul karl feyerabend 13 Ocak 1924'te Viyana'da doğdu. Avusturya asıllı abd'li filozof. Bilimsel gelişmenin ancak yeni kuramların eskilerini yadsımasıyla sağlanabileceğini ileri



Yüklə 8,94 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə29/135
tarix24.12.2017
ölçüsü8,94 Kb.
#17198
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   135

yurttaşların kendilerinden daha iyi kim değerlendirebilir? Önce bir toplum
“halkın”   ihtiyaçlarına   hizmet   eder   diye   ilan   verip   ardından   da   otist
uzmanlara (liberal, Marksist, Freudcu, her mezhepten sosyolog) buyrun
“halk” “gerçekten” neye ihtiyaç duyuyor, neyi istiyor belirleyin demek
saçmalıktır.   Şüphesiz   halkın   arzuları   da   dünyayı   hesaba   katmak
zorundadır,   yani:   eldeki   kaynakları,   komşuların   niyetlerini,   silahlarını,
politikalarını   -hattâ   geniş   tabanlı,   güçlü   arzu   ve   nefretlerin   bilinçdışı
olabileceği ve ancak özel yöntemlerle anlaşılabileceği ihtimalini. Platon’a
ve   onun   modern   ardıllarına   (bilimadamlan,   politikacılar,   iş   dünyasının
önde   gelenleri)   göre   uzmana   danışma   ihtiyacı   doğuran   nokta   işte
burasıdır. Fakat temel sorunlar hakkında uzmanların da güya onlara akıl
danışacak  halk kesimleri  kadar  kafası karışıktır  ve  önerecekleri çözüm
yolları en az sağduyuda -Örtük halde- mevcut yollar kadar çeşitlidir.
32
 Sık
sık vahim hatalar yaparlar. Dahası bir sorunun tüm nüfusu ilgilendiren
veçhelerini hiçbir zaman değerlendiremezler, ilgilendikleri yalnızca onun
es kaza kendi mevcut uzmanlık konumlarına denk düşen veçheleridir. Ve
bu   konum   çoğu   kez   yurttaşların   yüz   yüze   olduğu   sorunların   çok
uzağındadır.   Uzmanların   rehberlik   ettiği   ama   yerlerine   karar   vermeye
kalkmadığı   yurttaşlar   söz   konusu   miyoplukların   nerden   geldiğini
saptayarak   onların   giderilmesi   için   çalışabilirler.
33
  Jürili   her   duruşma
uzmanların tanıklığına içkin sınır ve çelişkilere çeşitli örnekler sağlar ve
jüri   üyelerini   muğlak   alanlarda   akla   yatkın   tahminlerde   bulunma
konusunda   cesaretlendirir.   Perikles   dönemi   Atina’sının   (günümüzün
bilimden mustarip demokrasilerinden farklıydı ve daha az yasakçıydı) si-
32. Örnek   olarak   Freudcuların,   varoluşçuların,   genetikçilerin,   davranışçıların,
nörofizyologların, Marksistlerin, teologların (merkezi organlardaki Katolikler; kurtuluş
teolojiçiieri) kaç çeşit insan doğası tanımladıklarını, eğitim, savaş, suç, vb., konularında
ne kadar değişik iddialarda bulunduklarını gözünüzün önüne getirin.
33. Robert Jungk nükleer güç üzerine ilginç ve kışkırtıcı kitabında 
(The New Tyranny,
New York 1979)  yurttaşların, bilimadamlarına oranla, bu konudaki bilimsel literatürü
çoğu kez daha yakından takip ettiklerini ve sahip oldukları farklı, daha geniş ilgi ve
istemlerle (örneğin çocuklannın geleceği) henüz bi- limadamlannın el atmadıkları çeşitli
sonuçları dikkate alabileceklerini kaydeder. Yurttaş inisyatiflerinin etkilerini somut bir
örnekte inceleyen bir çalışma için bkz. R. Meehan, 
The Atom and the Fault,
 Cambridge,
Mass. 1984.


yasi   düşüncelerini   dile   getiren   bir  Protagoras,  demokraside   yurt-
taşlar, diyecektir, bu tür bir  eğitimi  hayatının belli bir  ya  da  iki
döneminde almaz, yaşadığı her gün bu eğitimle doludur. Bilgilerin
bir   yurttaştan  diğerine  özgürce  aktığı bir   sitede  -küçük  ve  kolay
yönetilebilir Atina- yaşarlar. Bu sitede yalnızca  yalamazlar, onun
işlerini  de  yürütürler,  önemli   sorunları  genel  mecliste   tartışır   ve
zaman   zaman   tartışmaları   yönetirler,   mahkeme   süreçlerine   ve
sanatsal yarışmalara katılırlar, bugün “uygarlaşmış insanlık”ın en
büyük   oyun   yazarlarından   birkaçı   kabul   edilen   yazarların
(Aiskhylos,  Sofokles,  Euripides,  Aristofanes gibi yazarların hepsi
de   herkese   açık,   ödüllü   yarışmalara   katılırlardı)   eserlerini
eleştirirler,   savaşları   ya   da   ikinci   dereceden   seferleri   başlatır   ve
sona erdirirler, generallerin, denizcilerin, mimarların, gıda maddesi
tacirlerinin   raporlarını   alır,   dikkatle   incelerler,   dış   yardımları
düzenlerler,   önemli   yabancı   konukları   ağırlarlar,   oturup   zevzek
Sokrates’i, sofistleri dinler ya da onlarla tartışırlar -vb. Her zaman
uzmanlardan   yararlanırlar   -ama   bir   danışma   makamı   olarak,   ve
nihai kararları hep kendileri verirler. Protagoras’a göre yurttaşların
bu yapılaşmamış ama zengin, karmaşık, canlı ve katılımcı öğrenme
sürecinden edindikleri (öğrenme yaşamdan ayrılmamıştır, onun bir
parçasıdır - yurttaşlar bir bilgiyi ona ihtiyaç duyan belirli ödevleri
yerine getirirken kazanır, öğrenirler) bilgiler onların, en karmaşık
teknik sorunlar da dahil olmak üzere sitede yaşanan tüm olayları
değerlendirmelerine yeter. Şüphesiz özel bir durumla karşı karşıya
geldiklerinde   (günümüzden   bir   örnek   verecek   olursak,   yakındaki
bir   nükleer   reaktörde   sızıntı   tehlikesi   gibi)   yurttaşlar   daha   önce
bilmedikleri   şeylerle   uğraşmak   zorunda   kalacaklardır   -fakat   alı-
şılmadık konuları pratik olarak öğrenme konusunda ustalaşmalardır
ve en önemlisi de önlerindeki tekliflerin güçlü ve zayıf yanlarını
seçmelerine   imkan   veren   bir   perspektif   duyusu   geliştirmişlerdir.
Şüphe yok ki yurttaşlar da hata yapacak - herkes hata yapar- ve
bedelini ödeyeceklerdir. Ama hatalarının cezasını çekerken daha da
olgunlaşacaklardır;   oysa   gözden   ırak   uzman   hatalarından,   bunlar
herkesin başını derde soktuğu halde, ancak birkaç ayrıcalıklı kişi
ders çıkarabilir. Bu bakış açısını kısaca şöyle ifade edebiliriz:


R6: bir toplum için neyin doğru neyin yanlış, neyin yararlı neyin
yararsız olduğu konusunda son söz özel gruplara değil o toplumun
yurttaşlarına aittir.
İşte   Protagoras’ta   ve   Perikles   dönemi   Atina’sında   kalıntılar
arasında   bulduğumuz   düşüncelerin   kısa   ve   şematik   bir   açıklaması.
Bunların anıştırdığı bakış açısına 
demokratik görecilik
 diyorum.
Demokratik görecilik bir  
görecilik
  biçimidir; farklı sitelerin (farklı
toplumların)   dünyaya   farklı   şekillerde   bakabileceklerini   ve   farklı
şeyleri kabul edilebilir bulabileceklerini söyler.  
Demokratiktir
  çünkü
temel varsayımları (ilke olarak) tümüyle yurttaşlar tarafından tartışılır
ve karara bağlanır. Demokratik gö- reciliği herkese salık vermemiz
için çokça neden var, özellikle de Batı dünyasındaki bizlere; ama o
mümkün olan tek ve yegâne yaşam tarzı değildir. Birçok toplum farklı
bir şekilde inşa edilmiştir ama yine de üyelerine barınacakları bir yurt,
yaşamlarını sürdürecekleri araçları sağlamaktan geri kalmaz (bkz. R2
üzerine tartışma ve 31. Dipnot ve ilgili metin).
Demokratik   göreciliğin   ilginç   ataları   vardır,  Aiskhylos’un  
Ores-
teia
’sı   gibi:  Orestes  babasından   öç   alacaktır;   bu,  Apollo  ile   temsil
edilen   Zeus’un   yasalarına   uygundur.   Babasından   öç   almak   için
Orestes’in   annesini   öldürmesi   gerekir;   bu,   kan   bağı   akrabaların   öl-
dürülmesini   kabullenmeyen   Eumenides'i   harekete   geçirir.  Orestes
kaçar   ve  Athena’nm   sunağına   giderek   ondan   kendisini   korumasını
ister. Birbiriyle çelişen ahlâki doğruların yarattığı bu sorunu çözmek
için Athena, Orestes’in de katılımıyla Apollon ve Eumenides arasında
“akılcı bir tartışma” başlatır. Tartışmanın bir kısmı annenin kan bağı
akrabası   olup   olmadığına   ayrılmıştır.   Eumenides   bunu   evet   diye
cevaplamaktadır:  Orestes  bir kan bağı akrabasının kanını dökmüştür
ve cezalandırılmalıdır.  Apollon’un cevabı ise hayırdır: Anne, cenini
sıcak tutar, korur ve besler; anne doğurucu bir. ocaktır ama çocuğa
kanını vermez (bu görüş uzun zaman sonra kabul görecektir). Bugün
olsa   tartışma   deneylere   ve   uzmanların   kararına   başvurarak
çözülecektir: uzmanlar laboratuvarlanna çekilecek,  Apollon, Orestes
ve  Athena  da   onların   bulgularını   bekleyeceklerdi.   Dava   Atina
yurttaşlarından oluşmuş bir mahkemeye götürülür ve yurttaşlar durum
hakkında görüşlerini açıklarlar. At-


Yüklə 8,94 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   135




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə