Radyo telev zyon s nema anab L m dali lat n amer ka



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə43/60
tarix04.02.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#23973
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   60

 
 
132 
(Johnson,  2005:  34).  1960’larda  politik  idealizm  ve  film  biçimi  önemliyken, 
günümüzde öncelikle seyirci sayısı önemli olmuştur (Johnson, 2005: 14).  
 
Latin  Amerikalı  yeni  sinemacılar,  Fransız  yeni  dalgasına  benzer  bir  yapı 
oluşturmaktadır.  Her  bir  sinemacı  ayrı  ayrı  kendi  sinemasal  dilini  oluşturmaya 
çalışmakta  ve  kendi  ekonomik  koşullarını  kendisi  oluşturmaktadır.  Yeni  Latin 
Amerika  sineması  1960’ların  muhalif  sinema  hareketleri  gibi  ortak  bir  payda 
oluşturamamış  ya  da  belirli  bir  akım  çevresinde  toplanamamıştır.  Yeni  sinema  bir 
akımdan  çok  farklı  seslerden  oluşan  bir  bütünlük  sergilemektedir.  talyan  yeni 
gerçekçiliği, 1960’ların sinema hareketlerine olduğu gibi 2000’lerin yeni sinemasına 
da  esin  kaynağı  olmayı  sürdürmektedir.  Yeni  gerçekçiliğin  sinema  biçimi,  halkın 
içinden  halkı  anlatması,  amatör  oyuncular  ve  şartlarla  ucuza  film  yapabilmeyi 
olanaklı  kılması  yeni  sinemanın  da  özellikleri  arasındadır.  Yeni  Latin  Amerika 
sineması  kendi  sinemasal  geçmişinden  de  etkilenmektedir.  Cinema  Novo  gibi 
muhalif  sinema  hareketlerinin  yanı  sıra  geleneksel  türlerin  de  etkisi  yeni  sinemada 
görülmektedir.  1960’ların  sinema  hareketlerinden  farklı  olarak  Latin  Amerika’nın 
sinema  geçmişi  yeni  sinemacılar  için  yabancı  sinema  hareketleriyle  beraber  etkili 
olmaktadır. Latin Amerika sinemasının tarihsel bağlantıları kuvvetlidir (Nagip, 2003: 
xix). 
  
Yeni Latin Amerika sineması, genel olarak devletten ve büyük yapımcılardan 
bağımsız  hareket  edebilen  bir  sinemadır.  Ekonomik  olarak  küçük  yapımcılara 
dayanan ama ortak yapımlar sayesinde ayakta durabilen, sanatsal kaygıları göz ardı 
etmezken  bir  yandan  da  gişe  başarısı  sağlayabilen  bir  sinemadır.  Bir  yandan 


 
 
133 
küreselleşmenin etkisiyle  uluslararasılaşırken, aslında  konularını yerellikten  alan ve 
uluslararası festivaller sayesinde dünyaya açılabilen bir yapı sergilemektedir. 
 
Latin  Amerika  popüler  kültüründe  sinemanın  boşalttığı  alana  televizyon 
yerleşmiştir. Televizyon kanallarında yayınlanan telenovela adını alan diziler popüler 
kültüre  egemen  olmuştur.  Bu  dizilerin  en  önemli  özelliklerinden  birisi  yerli 
olmalarıdır.  Kendi  ülkelerine  ait  hikâyeler  anlatırlar.  Medya,  ulusal  kimliğin 
oluşmasında  ensrümental  bir  yol  oynamaktadır  (Shaw,  Dennison  2005:  3)  ve 
ulusallığın  ve  yerelliğin  tanımlayıcısı  konumuna  gelmiştir.  Yeni  sinema 
televizyondan çok fazla etkilenmektedir. Öncelikle, telenovelaların ulusallık biçimini 
almıştır. Yeni sinemanın özellikle gişe başarısı kazanan yapımlarında yerellik önemli 
bir  kesimi  oluşturmaktadır.  Sinema  seyircisi  yabancı  yapımlardan  sıkılmış  ve  yerli 
olana  ilgi  göstermektedir.  Yeni  sinema  aynı  zamanda  televizyon  yıldızlarından  da 
yararlanmaktadır.  Sinemanın  oyuncuları  arasında  popüler  kültür  ve  televizyon 
yıldızları önemli bir yer tutmaktayken, sinema oyuncuları da televizyon yıldızlarına 
dönüşebilmektedir.  Televizyon,  gecekondulardaki,  favelalardaki  hayatı  anlatırken, 
zengin-fakir  karşıtlığını  da  vermektedir  (Chanan,  1998)  ve  Latin  Amerika 
sinemasının klasik türlerinin devamı niteliğindedir.   
 
Yeni  Latin  Amerika  sinemasında  “üçüncü  sinema”  örnekleri  azınlıktadır. 
Sinemada  daha  çok  “birinci  sinema”  ve  “ikinci  sinema”  örnekleri  bulunmaktadır. 
“Üçüncü  sinema”  düşüncesi  belgesellerle  devam  etmektedir.  Bunların  arasında 
Fernando  Solanas’ın  belgeselleri  önemli  bir  yer  tutmaktadır.  Solanas’ın  2000’li 
yıllarda  yönettiği  Yağma  Anıları  (Memoria  del  Saqueo,  Arjantin,  2004)  ve 


 
 
134 
Kimsesizlerin  tibarı 
(La Dignidad de los Nadies, Arjantin, 2005) “üçüncü sinema” 
örnekleri  arasındadır.  Solanas,  bu  belgesellerinde  Arjantin’in  yakın  tarihini  anlatır. 
1970’li yılları anlatan Milli Stad (Estadio Nacional, Carmen Luz Parot, Şili, 2001) ve 
Raymundo
  (Ernesto  Ardito  /  Virna  Molina,  Arjantin,  2002)  gene  “üçüncü  sinema” 
örnekleri  arsında  sayılabilirler.  Otobüs  174  (Onibus  174,  Jose  Padilha  /  Felipe 
Lacerda, Brezilya, 2002) ve Gecekonduda  syan (Favela Rising, Matt Mochary / Jeff 
Zimbalist, Brezilya, 2005) ise Brezilya’da Rio’nun favelalarını ve kimsesiz çocukları 
anlatmaktadır.  Otobüs  174’de  gerçek  bir  otobüs  kaçırma  olayı  gösterilirken, 
sokaklarda  büyümüş  olan  bu  olayın  failinin  geçmişi  ve  onu  bu  suça  iten  nedenler 
üzerine  de  durulur.  Gecekonduda  syan’da,  Brezilya’da  bir  yandan  polis  diğer 
yandan  uyuşturucu  tacirleri  tarafından  uygulanan  şiddet  gösterilirken,  bu  ortamın 
içinden  bir  müzik  grubunun  oluşmasını  ve  alt  gruplarla  beraber  100’lerce  genç  ve 
çocuk  için  alternatif  bir  gelecek  yaratma  çabasını  anlatmaktadır.
 
Bu  belgeseller, 
Solanas ve Getino’nun “üçüncü sinema” teorilerine benzer özellikler taşırlar. 
 
 
Yeni  Latin  Amerika  sinemacıları  eskiden  farklı  olarak  Avrupa  yerine  Latin 
Amerika’da  eğitim  görmüşlerdir.  Bunun  doğal  sonucu  olarak  topluma  daha 
yakındırlar  ve  eski  sinemacılardan  sınıfsal  olarak  da  farklılaşmaktadırlar.  Sinema 
artık yönetici sınıflara yakın insanların yapabileceği bir sanat dalı olmaktan çıkmıştır. 
Latin  Amerika’nın  genç  sinemacılarının  yanı  sıra  1960’lardan  beri  sinema  yapan 
yönetmenler  de  çalışmalarına  devam  etmektedir.  Bu  kuşağın  içinde  eski 
militanlıklarını  sürdürenler  bulunurken,  popüler  alana  kayıp  politik  sinemadan 
uzaklaşan yönetmenler de yer almaktadır. Üçüncü kuşağı ise, 1970’ler ve 1980’lerde 


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə