79
t a h r i r ’ d e r e f o r m s e s l e r i
Ortadoğu’da Değişen Dengeler ve Mısır
3 ŞUBAT
2011
SETA’nın 03.02.2011 tarihinde düzenlemiş olduğu “Ortadoğu’da Değişen Dengeler ve Mısır”
başlıklı panele SETA’dan Talip Küçükcan oturum başkanlığı yaptı. Panele konuşmacı olarak Ko-
caeli Üniversitesi’nden Samir Salha, SETA Genel Koordinatörü Taha Özhan ve SETA Araştırma-
cısı Ufuk Ulutaş katıldılar.
Ortadoğu’daki durumu ve değişim sürecini uluslararası sistem perspektifinden analiz eden
Taha Özhan, 11 Eylül sonrası süreçte henüz kurulamayan yeni düzene ait boşlukta meydana
gelen bu ayaklanmalar, Ortadoğu’nun akıbetinin ne olacağı konusundaki soru işaretlerini ar-
tırdı. 1990 ile 11 Eylül 2001’e kadarki süreci sistemin arafta kaldığı dönem olarak nitelendiren
Özhan, 11 Eylül sonrası süreçte ise uluslararası sistemin henüz oturmadığını anlattı. Özhan böl-
gede bugün yaşanan gelişmeleri “Tunusami” kavramsallaştırmasıyla ele alırken Obama yöne-
timinin retorikten eyleme geçip geçmeme adına bir sınavda olduğuna da vurgu yaptı. ABD için
Mübarek’in gidişinin sadece bir aktör değişimi olduğunu, ama sistem değişimine ne ABD’nin
ne de İsrail’in sıcak bakmayacağını anlatan Özhan, Camp David düzeni denilen ve İsrail’in gü-
venliğini garanti altına alan sistemin kolay kolay değişmeyeceğini dile getirdi.
Ufuk Ulutaş ise Mübarek’in köşeye sıkıştığını ve elindeki bütün kozları oynamaya kararlı ol-
duğunu anlattı. Müslüman Kardeşler’in gösterilerin en başından beri akıllıca davrandığını ve
radikal İslamcı bir görüntüden kaçındığını ifade eden Ulutaş, yeni dönemde Mısır’da ordu göze-
timinde/vesayetinde Baradey+İhvan formülüyle yeni bir yönetim oluşmasının ilginç bir senar-
yo olarak karşımızda durduğunu anlattı. Ortadoğu’da artık tek aktörün ABD olmadığını anlatan
Ulutaş, Türkiye gibi diğer önemli aktörlerin de ciddiye alınması gerektiğini ve Ortadoğu’nun
geleceğinde Türkiye’nin çok önemli bir aktör olacağını savundu. Ortadoğu’da baskıcı rejimle-
rin artık miadını tamamladığını anlatan Ufuk Ulutaş, Türkiye’nin demokratik rejimiyle bu ül-
kelere örnek teşkil ettiğini ifade etti. Mübarek sonrası dönemde en kötü senaryonun Ömer
Süleyman’ın başa geçtiği bir senaryo, en iyi senaryonun da parlamenter demokrasiye geçilen
bir senaryo olduğunu anlatan Ulutaş, ordu vesayetinde bir Baradey+İhvan yönetiminin ise il-
ginç ama mümkün bir senaryo olduğuna dikkat çekti.
Samir Salha ise Mısır’da manzaranın hala net olmadığını ve görülmesi gereken çok denklem
olduğunu anlattı. Mübarek’in eski ve kurt bir politikacı olduğunu anlatan Salha, Mısır’daki süre-
cin kolay kolay sonuçlanmayabileceğine vurgu yaptı. 1952’deki subayların darbesinden bu yana
asker kökenli yöneticilerin liderlik yaptığı Mısır’ın bu devlet geleneğini kısa bir süre içinde ta-
mamen demokratik bir sürece tahvil etmesinin kolay olmayacağını anlatan Salha, Mübarek’in
elindeki tüm kozları sonuna kadar oynayacak bir lider olduğunu ifade etti. Salha, kimin Ortado-
ğu’daki süreçleri iyi takip ve analiz ederse sonuçta onun kazanacağını ifade ederken Başbakan
Erdoğan’ın çıkışını ilk başta “erken”, ama sonra “yerinde ve başarılı” bir çıkış olduğunu savun-
du. Ortadoğu’daki mevcut boşluğu Türkiye’nin somut adımlar atması halinde doldurabileceğini
ifade eden Samir Salha, Başbakan’ın şu anda tüm Arap ve İslam âleminde tavrını net bir biçim-
de ortaya koyan tek lider olduğuna dikkat çekti. Bölgesel bir toplantı ya da benzeri bir liderlik
rolüyle Türkiye’nin önemli bir boşluğu doldurabileceğini anlatan Salha, Türkiye’nin bölgedeki
rejimlere demokratikleşme noktasında samimi bir destek verebileceğini ifade etti.
80
ş u b a t 1 1
Tunus Devrimi’nin Ortadoğu’da yarattığı do-
mino etkisi, beklenilenden daha kısa bir sürede
kendisini gösterdi. Bölgenin kilit ülkesi Mısır’da
30 senelik Hüsnü Mübarek rejimini devirmek
amacıyla sokaklara dökülen Mısırlıların sayısı
milyonlarla ölçülür hale geldi. Ocak ayının son
günlerinde patlak veren gösteriler henüz nihai
amaçlarına ulaşamadıysa da Mübarek’in hare-
ket alanını iyice daralttı ve Mısır liderini son
kozlarını oynamak zorunda bıraktı.
Mübarek’i köşeye sıkıştıran üç ana gelişmeden
söz etmek mümkün. Bunlardan ilki, olayların
gidişatını öngörmeye çalışan ve önceleri ver-
dikleri beyanatlarda Mübarek’in reform yapma
gerekliliğine vurgu yapan ABD’nin detayları bel-
li olmasa da artık bir “geçiş” döneminden bah-
setmeye başlamasıdır. Camp David’den itibaren
İsrail’le barış yapma karşılığında Mısır’a büyük
miktarda maddi ve askeri yardımda bulunan
Amerika’nın, bölge politikalarının kilit ülkele-
rinden birisi olan Mısır konusundaki geçiş söy-
lemi hayati öneme sahipti. Hala net bir şekilde
muhalefetin arkasında olduğunu belirtmese de
bu geçiş söylemi bile “ABD artık Mübarek’i göz-
den çıkardı” iddialarının ortaya atılmasına yetti.
Amerikan yönetiminin tavrı net değil
Amerikan Yönetimi’nin ilk pozisyonunu müs-
pet yönde değiştirmesine rağmen hala net ve
kesin bir tavır ortaya koyamaması, birçok Orta-
doğu meselesinde olduğu gibi yönetim içerisin-
deki farklı ve bazen çatışan görüşlere bağlana-
bilir. İsrail’in Maariv gazetesinden Boaz Ganor,
ABD Başkanı Obama’ya Mısırlı generallerin
darbe için cevaz aradıklarını ve bunun mütte-
fikleri Mübarek’in nadir çıkış yollarından birisi
olduğunu söyleyen Ulusal Güvenlik Danışmanı
Tom Donilon’a Hillary Clinton’un karşı çıktığı
iddia etmişti. Donilon’a karşı Obama’nın Clin-
ton tarafında yer aldığının not edildiği yazı,
ABD yönetimi içerisindeki politika ayrılıklarını
göstermesi açısından önemliydi.
Mübarek için bir diğer dönüm noktası ise hem
Mısır’da hem de bir kısım dış basında çıkan
“Mübarek giderse radikal İslamcılar gelir” söy-
lemlerine rağmen gösterilere verilen uluslar
SETA YORUM
Mübarek Son Kozlarını
Oynuyor
İhvan, stratejisiyle gösterilerin radikalizm bağlamına hapsedilmesini engellerken
aynı zamanda rejim tarafından baskı ve sindirmelerle dolu tarihinin verdiği ihtiyatlı
hareket etme zorunluluğunu da elden bırakmamış oldu.
UFUK ULUTAŞ