Tanıl Bora Sol, Sinizm, Pragmatizm



Yüklə 355,86 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/71
tarix06.02.2018
ölçüsü355,86 Kb.
#26294
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   71

itirazı yoktur,  hatta kaldırılmasına pekâlâ taraftar olabileceğini 
imâ etmektedir. Fakat bu sözlerdeki asıl imâ, Erdoğan’ın/hükü­
metin, başörtüsü yasağını  kaldırmaya gücünün yetmediği, yet­
meyeceğidir.  “Yaptırmazlar”  rayihâsı  da  vardır  Demirel’in  bu 
meydan  okuyuşunda:  politik  iradeyi,  parlamenter  çoğunluğu, 
onun  gözde  kavramıyla  “millet  iradesi”ni  baskı  altında  tutan 
veya  ‘denetleyen’  mihraklara,  otoriteye,  güç  yetirilemeyeceği- 
ni imâ ediyordur.  Onun söyleminde aslolan, gerçek olan da bu- 
dur.  ‘Doğru’ sayılana ya da en azından pekâlâ ‘doğru’ olabilecek 
olana  gücün  yetmiyor  oluşu,  o  doğruları  iptal  eden  en  önemli 
doğrudur.  Realizmin bir metafizik haline geldiğini görürüz bu­
rada. Sinizmin güdümünde bir pragm atizm  görürüz. Bir acz hali­
ne ilişkin alaycı ve imâli tutumdan,  bir ‘doğru’  türetilmektedir. 
Yapılandan, yapılabilir olandan öte bir hakikat kaynağı tanıma­
yan  bilgikuramsal  görüşüyle  pragmatizmin,  popüler  pejoratif/ 
horlayıcı anlamı da budur:  faydacılık, oportünizm...
Demirel’in  sinik  pragmatizminde,  AKP’nin  türban  hoşnut­
suzluğunu  sinizmle  itham  eden  bir yan  olduğunu  da  görmez­
den  gelemeyiz.  Sorguladığı  durumu  değiştiremeyeceğinin  ka­
bulüyle  hatta  bilinciyle  davranan,  bu  acz  veya  imkânsızlığı  iç­
selleştirmiş,  sadece  teşhirle  ve  ‘söylenmekle’  kalan bir söylem, 
siniktir;  daha  doğrusu,  sinizme  kayma  istidâdı  taşır.1  Politik 
atâlet hali yaratan sinizm istidâdına  karşı,  Demirel,  pragmatiz­
mi  çıkanyordur.
Ama  asıl,  sola  doğrultulan  bir  silâhtır  bu!  Tümüyle  sağın, 
-o n u n  yanı  sıra  sosyal  demokrasinin  d e-,  sosyalist  sola  karşı 
söyleminde,  onu  sinizmle  itham  eden  ve  buna  pragmatizmin 
‘yapıcılığıyla’  mukabele  eden bir  damar  olagelmiştir.  Anti-ko- 
münizmden  çok  daha  geniş bir  derin  kökleri  olduğunu  söyle­
yebileceğimiz bu anti-sol karalama, solu, pejoratif/horlayıcı an­
lamıyla  sinik  bir  tutuma  indirger.  O  coşkun  radikalizmi  için­
de aslında bir aldırmazlık, kayıtsızlık halidir buna göre sol.  Zi­

Demirel’in sinizmi,  kıyıcı alaycılık,  müstehzilik ifade  eden  ‘düz’  anlamıyla si- 
nizmdir.  AKP’nin  tutumunun  meyyal  olduğu  sinizm  ise,  B irikim ’in  Kasım 
2005 sayısındaki  “Sol ve sinizm"  başlıklı yazımda Peter Sloterdijk’ten yararla­
narak tanımladığım türden bir sinizme daha yakındır.


ra solun somut, âcil sorunlara getirdiği açıklamalar, haddinden 
fazla  ‘makro’,  soyut  hatta  afâkîdir.  Sözgelimi  yoksulluğu  “sis­
tem  sorunu”  olarak görüp  hayırseverlik  faaliyetlerini  küçüm­
süyor hatta itibarsızlaştırıyor; veya suç ve şiddeti kapitalist yoz­
laşmanın gölge fenomenleri sayarak mağdurlara ilgisiz kalıyor, 
cânilere  mazeret  uyduruyordur.  Çare  aranan vahim  durumlar 
karşısındaki bu  ‘platformu  reddetme’  tavrı, sarkastiğe yaklaşan 
alaycılık suretinde bir sinizmdir. Daha ‘soylu’ biçimiyle ise, Sto- 
isizm biçiminde tezahür eder solun sinizmi -  teoriye tıpatıp uy­
madığında somut koşullarla meşguliyete gönül indirmeyen bir 
sofu ahlâkçılıktır.
Yine  Demirel’den  örnekleyelim...  Özellikle  solun  ciddi  bir 
toplumsal hareketlilik yarattığı  1960’lı ve 70’li yıllarda, anti-ko- 
münist milliyetçi  demagoji  haricinde,  Demirel’in  (açıktan sos­
yal demokrasiyi/CHP’yi hedeflemekle beraber ‘daha sol’a da ni­
şan  alan)  temel  anti-sol  motifi budur:  Sol,  “fukaralık istismar­
cılığı”,  “fukaralık  tellallığı”  ile  meşguldür,  oysa  “şikâyet,  çare 
değildir”; menfîlik yararsızdır,y ap m a k lâzımdır.  1966’da Almus 
Barajı açılışında, şöyle karalar sol aydınları:
Olduğu  yerde,  milletin  ıstırabına  şiirler yazarak,  kendileri  re­
fah ve rahatlık içinde yaşayıp, büyük Türk milletinin ıstırapla­
rından habersiz kalmak, bu ıstırapları belirli maksatlar için dil­
lendirmek veya  dillendirme yoluna gitmekle bu  tabloyu yapa­
bilmek imkanı yoktur.2
1976’da YSE  toplantısında, şöyle der:
Benim  isyanım  karanlığadır.  ‘Vay  canım,  sen  karanlıktasın...’ 
Aydınlığa  kavuştur.  ‘Vay  efendim  sen  karanlıktasın...’  Bu  söz­

Süleyman Demirel, Bir Ömür Suyun Peşinde, ABC,  İstanbul  2005, cilt I, s.  189. 
Yine barajlı bir anekdot: En fiyakalı ve umutlu zamanlarını yaşayan Cemal Ab- 
dülnasır, Mısır’ı ziyaret eden Che Guevara’yı Assuan barajında gezdirirken şöy­
le  demiştir:  “Devrim  işte bu...  Günlerce  kayaları yerinden  oynattık,  tüneller kaz­
dık,  makineleri yerleştirdik.  Toplumu bunlar değiştirir.”
 Kuşkusuz Demirel’in so­
la çatışından farklı olarak, karşılıklı hayırhâhlıkla yaptıkları tartışmalarda, Che, 
devrimin  “toplum  içindeki  faaliyet  yönüne”,  Nasır’m  ifadesiyle  “romantik yö­
nüne” ilgi duymakta, Nasır ise  “sönük ve yıpratıcı görünen, toprağı işleme, fab­
rika kurma"  işlerini  öne çıkartmaktadır.  Bkz.  Hasaneyn Heykel, Kahire Dosya­
sı,
 çev. Berin Büktaş, Bilgi Yayınevi, Ankara  1974, s.  275-7.


ler o adamı karanlıktan kurtarmıyor ki.  Ne düşünüyorsun, ka­
ranlıktan kurtarmak için?3
Solun  toplum  eleştirisindeki,  politik  ülküsündeki  radikaliz­
mi  (o  radikalizmin  kendisini  ne  derece  kâmil bir şekilde  orta­
ya  koyduğu  sorusunu  bir kenara bırakalım)  görmezden gelen, 
onunla yüzleşmeyen bir pragmatizm vardır burada.  Ve kuşku­
suz  bu  geçiştirmenin  kendisinde  de  sinik bir  yan  vardır:  Dev­
rim i/devrim ciliği
  ‘yapılabilirliğin’  dışında  görerek  alaya  alma­
nın  sinizmi...  Demirel’in  parlak  bir  temsilcisi  olduğu  sağ  ide­
oloji,  politikayı  tamamen  idarenin  alanına,  teknokratik  aklın 
hudutları  içine  hapseder.  Çözümden,  çareden,  “alternatiften, 
yap m ak’
tan anlaşılan, münhasıran somut, maddî  (esasen İktisa­
dî)  işler olur:  imar etmek,  taş üstüne  taş koymak,  hizmet...  po­
litikanın radikal ve ütopik cevherini öldüren bu tutumun sihir­
li sözleridir.  Politikanın dekadanlaşm asıdır bu.
Sol ve sinizm
Sadece Demirel’in değil, sadece Türk sağının da değil,  evrensel 
olarak sağcılığın,  başta sol  olmak üzere radikal politik fikirlere 
karşı hep başvurageldiği  iddiadır bu:  radikalizmi/solu  sinizmle 
itham  eder ve  bunun  karşısına  pragmatizmi  çıkartır.  Az  evvel 
belirttiğim gibi, solun radikal meydan okumasını alaya alışıyla, 
kendisi de bir sinizmdir.
Fakat bu  tutarsızlık ve  yol  açtığı,  meşrulaştırdığı  dekadan­
lık, sağın bu silâhının tesirini azaltmaz. Belki de sol/radikalizm/ 
devrimcilik karşısında  sağcılığın,  bütün  ‘yerli’-millî  ideolojile­
rin  berisindeki  evrensel  dayanağı  budur.  “Şeytanın  avukatı” 
klişesine razı olarak söyleyelim; sol açısından da acıtıcı bir yanı 
vardır bu hücumun. Solu, kamu vicdanı veya Gramsci’nin tabi­
riyle halkın sağduyusu karşısında zora sokabilen bir zayıf nok­
tadır. Asıl önemlisi, sosyalizmin, kendi ‘dünyayı değiştirme’ id­
diası karşısında mahçub duruma düşebildiği bir noktadır.
Solda sinizm meselesini,  12 Eylül sonrası Türkiye bağlamın­

A.g.y., s.
  266.


Yüklə 355,86 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   71




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə