ra solun somut, âcil sorunlara getirdiği açıklamalar, haddinden
fazla ‘makro’, soyut hatta afâkîdir. Sözgelimi yoksulluğu “sis
tem sorunu” olarak görüp hayırseverlik faaliyetlerini küçüm
süyor hatta itibarsızlaştırıyor; veya suç ve şiddeti kapitalist yoz
laşmanın gölge fenomenleri sayarak mağdurlara ilgisiz kalıyor,
cânilere mazeret uyduruyordur. Çare aranan vahim durumlar
karşısındaki bu ‘platformu reddetme’ tavrı, sarkastiğe yaklaşan
alaycılık suretinde bir sinizmdir. Daha ‘soylu’ biçimiyle ise, Sto-
isizm biçiminde tezahür eder solun sinizmi - teoriye tıpatıp uy
madığında somut koşullarla meşguliyete gönül indirmeyen bir
sofu ahlâkçılıktır.
Yine Demirel’den örnekleyelim... Özellikle solun ciddi bir
toplumsal hareketlilik yarattığı 1960’lı ve 70’li yıllarda, anti-ko-
münist milliyetçi demagoji haricinde, Demirel’in (açıktan sos
yal demokrasiyi/CHP’yi hedeflemekle beraber ‘daha sol’a da ni
şan alan) temel anti-sol motifi budur: Sol, “fukaralık istismar
cılığı”, “fukaralık tellallığı” ile meşguldür, oysa “şikâyet, çare
değildir”;
menfîlik yararsızdır
,y ap m a k lâzımdır. 1966’da Almus
Barajı açılışında, şöyle karalar sol aydınları:
Olduğu yerde, milletin ıstırabına şiirler yazarak, kendileri re
fah ve rahatlık içinde yaşayıp, büyük Türk milletinin ıstırapla
rından habersiz kalmak, bu ıstırapları belirli maksatlar için dil
lendirmek veya dillendirme yoluna gitmekle bu tabloyu yapa
bilmek imkanı yoktur.2
1976’da YSE toplantısında, şöyle der:
Benim isyanım karanlığadır. ‘Vay canım, sen karanlıktasın...’
Aydınlığa kavuştur. ‘Vay efendim sen karanlıktasın...’ Bu söz
2
Süleyman Demirel,
Bir Ömür Suyun Peşinde, ABC, İstanbul 2005, cilt I, s. 189.
Yine barajlı bir anekdot: En fiyakalı ve umutlu zamanlarını
yaşayan Cemal Ab-
dülnasır, Mısır’ı ziyaret eden Che Guevara’yı Assuan barajında gezdirirken şöy
le demiştir: “Devrim
işte bu... Günlerce kayaları yerinden oynattık, tüneller kaz
dık, makineleri yerleştirdik. Toplumu bunlar değiştirir.”
Kuşkusuz Demirel’in so
la çatışından farklı olarak, karşılıklı hayırhâhlıkla yaptıkları tartışmalarda, Che,
devrimin “toplum içindeki faaliyet yönüne”, Nasır’m ifadesiyle “romantik yö
nüne” ilgi duymakta, Nasır ise “sönük ve yıpratıcı görünen, toprağı işleme, fab
rika kurma" işlerini öne çıkartmaktadır. Bkz. Hasaneyn Heykel,
Kahire Dosya
sı,
çev. Berin Büktaş, Bilgi Yayınevi, Ankara 1974, s. 275-7.