zam dönüşüme ve
kaçınılm az ilerleyişine hayranlık belirten pa
sajlar bulmak da hiç zor değildir. Oryantalizm bağlamında da
çok tartışılmış olan, Hindistan’ın İngiliz emperyalizmince işga
lini tarihsel ilerlemenin selâmeti adına sineye çeken pasaj baş
ta gelmek üzere... Marx’ın ve Marksizmin anti-kapitalizmi, -sa-
dece ana akım değil, sapkın mezheplerinin de çoğu dahil-, ka
pitalizmi ‘durdurmayı’ ve ‘geri döndürmeyi’ değil, getirdiği top
lumsal dönüşüm imkânlarını bir kazanım olarak koruyarak aş
mayı önüne koyar. Demek istediğim, Marx’ta ve Engels’te ro
mantik anti-kapitalizmin yeri olmadığı değil; bu motiflerin bas
kın olduğunu söyleyemeyeceğimizdir.
Ama devam edelim, Marx ve Engels’te takılı kalmayalım. Zi
ra genel olarak sosyalizm ve hususen Marksizm içinde, roman
tik anti-kapitalizmi baskın hale getiren düşünürler ve gelenek
ler pekâlâ mevcuttur. Bunlar, kapitalizmin, insanlıkta bir tahri
bat yaptığı, insanın -özüne demeyeceksek- imkânlanna, haysi
yetine ters bir düzen kurduğu üzerinde dururlar. Löwy&Sayre
bu kadrodan dört düşünce insanını inceliyorlar: Doğrudan
doğruya Marksizm ve romantizm çerçevesinde Rosa Luxem-
burg ve György Lukâcs; sosyalizmle din ve ütopyacılığın etki
leşimi çerçevesinde Charles Peguy (Latin Amerika’daki Özgür
lük Teolojisinin de ilham kaynağıdır) ve Em st Bloch.
Romantik anti-kapitalizmin negatif ve pozitif saiklerini ayırt
edebileceğimizi düşünüyorum. Kapitalizme kahretmekle, onu
aşmayı düşlemek, ona alternatif tasarlamak arasındaki ayrım
bu. Aynı zamanda ikisi de ayrı ayrı
Pathos kaynaklan!
Romantik anti-kapitalizmin
negatif ve pozitif söylemi
Kabul etmeli ki, romantik anti-kapitalizmde daha
belirgin olan,
negatif saiklerdir. Zaten bir ‘anti’likten söz ediyoruz! Bu nega
tif söylem ve tahayyül kuşkusuz karşıtına tâbi olmanın getirdi
ği kısıtlılıkla malûldür. Burada ‘kötülükten büyülenme’nin tesi
rini de görebiliriz. Bir kahır duası olarak, kahriyye olarak anti-
kapitalizm! Her şeyin parasallaşmasınm, münasebetlerin gay-