Bu eser, Gönüller Sultanı Abdurrahim Reyhan (Erzincanî)



Yüklə 1,89 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə61/89
tarix01.08.2018
ölçüsü1,89 Mb.
#60441
növüYazı
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   89

                         GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4   -  www.gonullersultani.net 
                
239 
Ebu  Bekir  Sıddık  Hazretlerinin  hilafetinde  Halit  Bin  Velid'in 
kumandasında  bütün  köyler,  şehirler,  kasabalar  tarandı,  tetkik 
edildi. O mürtet olanların hepsini tek tek kılıçtan geçirdiler. Hatta 
sahabeden Cebele bin Eyham’ın otuz bin kişi askeri vardı. Bir çöl 
beyi,  Müslüman  olmuş,  çok  da  savaşlara  katılmış.  Hazreti  Ömer 
Hazretlerinin  hilafet  zamanında  Hazreti  Ömer  (r  a)  Hazretleri 
Hicaz'da Hac da tavaf yaparken kölenin birisi Cebele bin Eyham'ın 
ayağına basmış. Sen benim ayağıma bastın diye vurmuş yumruğu 
köleye  ağzındaki  dişlerini  kırmış.  Bu  da  gitmiş  Hazreti  Ömer'e 
şikâyet etmiş. Hazreti Ömer demiş ki;  
—Kısasa kısas. Sen bu kölenin dişlerini kırdın o da senin dişlerini 
kıracak. O da demiş ki; 
—Sen  beni  bir  köle  ile  bir  mi  tutuyorsun?  Askerim  var,  gücüm 
kuvvetim  var,  sonra  bu  kadar  savaşlar  yaptım.  Hazreti  Ömer  de 
demiş ki; 
—Savaşı yaptınsa kendi amelin. Allah indinde sen de bir köle ben 
de bir köleyim. Allah'ın emri kısasa kısas. Senin dişlerin kırılacak.  
Bakmış kurtulamıyor,  
—On dakika müsaade et. 
Demiş,  bir  mazeret  göstererek  izin  istemiş.  Ama  izin  almakla 
beraber otuz bin kişiyi alıyor, Rum'a dönüyor, sığınıyor, Hıristiyan 
oluyor.  Hülefa-i  Raşidin  zamanında  onunla  savaşılmış.  Rumlarla 
savaş  olduğu  müddetçe  Rum  komutanı  onu  cephe  kumandanı 
yapıyor,  çok  da  savaşçıymış.  Müslümanlara  çok  zayiat  veriyor. 
Müslümanlar  zaferleri  onun  tesiriyle  çok  çetin  kazanmışlar.  O 
mürtet işte.  
İşte  o  şeriattan,  İslamiyet’ten  dönene  mürtet  deniliyor.  Tarikattan 
dönene  ise  münkir  deniliyor,  aynı  şey.  Münkir,  inkârcı  demek. 
Tarikattan  çıkar,  inkar  etmezse  münkir  olmaz  ama  tarikatta  da 
hiçbir terakkisi olmaz.  
Tarikattan maksat terakkidir.  


                         GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4   -  www.gonullersultani.net 
                
240 
Nakşibendî Efendimizin dört tane Seyfettin isminde müridi varmış. 
Belki  müritleri  çoktur  ama  Seyfettin  ismindeki  bu  dört  tanesi 
normalde de ileride. Bunlar; Mahbub: Seyfettin, Makbul: Seyfettin, 
Makul: Seyfettin, Merdut: Seyfettin’miş.  
Makbul  Seyfettin  zaten  makbul  olmuş.  Evliyaullah'a  makbul  olan 
Resulullah'a da makbuldür, Allah'a da makbuldür. Yani Nakşibendî 
Efendimize  makbul  olan  Allah'a  da  makbuldür,  Resullullah'a  da 
makbuldür.  
Mahbub olan da, sevilen de güzel zaten. Evliyaullahın güzel dediği 
Allah'ın indinde de, Resulullah'ın indinde de güzeldir.  
Bir de makul. Makul de hoş görülmüş.  
Bir de Merdud, Merdud Seyfettin varmış. O Merdud Seyfettin ise; 
Nakşibendî  Efendimizin  zamanında  davetler  varmış.  Artık 
maddiyatı  olanlar  Nakşibendî  Efendimizin  ashabını  davet 
ediyorlarmış.  O  merdud  Seyfettin  de  ticaretle  çalışıyormuş.  Fakat 
bu davetteki maksadı; 
—  Ben  davet  edeyim  de  bana  dua  etsin,  malım  artsın,  on  iki  bin 
altın sahibi olayım. 
Niyeti  buymuş.  On  iki  bin  altın  sahibi  olmak.  Develeri  var,  işte 
adamları  var.  Tüccar,  memleketten  memlekete  mal  götürüyor, 
satıyor. Oradan oraya götürüyor, ihracat ithalat neyse yapıyor. Bu 
bir  gün  Nakşibendî  Efendimizi  müritleriyle  beraber  davet  etmiş. 
Çok  bol  yemekler,  çok  çeşitli  leziz  yemekler  de  yaptırmış. 
Nakşibendî  Efendimizin  zamanında  da  ziyafetlerde  yemeklerin 
peşinden  tatlı  geliyormuş.  Çeşitli  çeşitli  tatlı  geliyormuş.  O  da 
tatlıyı  yapmamış.  Masrafı  çok  güzel,  yemekler  çok,  çeşitli  bol 
yapmış;  tatlıyı  yapmamış,  tatlı  yok.  Şah-ı  Nakşibendi  Efendimiz 
latife ile demiş ki; 
—Mevlana Seyfettin, hani tatlı da yokmuş, tatlıyı niye getirmedin?  
Deyince  hoşuna  gitmemiş,  bu  kelam  ağırına  gitmiş.  İçerinde  bir 
itiraz kaynamış.  


                         GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4   -  www.gonullersultani.net 
                
241 
—Ben  bu  kadar  masraf  ettim  bir  de  tatlı  yok  dedi.  Cemaatin 
ortasında bunu bana nasıl söyler? 
Bu  itiraz  büyümüş  büyümüş  sohbetinden  kesilmiş.  Sonra 
Nakşibendî efendimiz buna demiş ki;  
—Senin  maksadın  on  iki  bin  altın  sahibi  olmak,  on  iki  bin  altın 
sahibi ol.  
Olmuş ama Nakşibendi Efendimize de itirazı büyümüş büyümüş ve 
bu sefer de inkar etmiş.  
Onun için biz de dikkat edelim. Allah bu nimeti bize nasip etmişse 
münkiri olmayalım, nimetimizin kıymetini bilelim.  
Neyle bileceğiz bu nimetin kıymetini?  
Amellerimize,  hatmemize  devam  edeceğiz,  günlük  dersimizi 
yapacağız. Evvabin namazını, teheccüd namazını, yani o kitapta ne 
yazılmışsa  onları  tatbik  edelim  bizden  ondan  fazla  bir  şey 
istemiyorlar. Ama onları eksik bırakmayalım.  
Bir de ihvanları sevelim, ihvanlarda kusur görmeyelim.  
Gazabımızı yenelim. Gazap; bizde mademki bir muhabbet varsa bu 
muhabbetin  zıddı  gadaptır.  Nasıl  ki  bir  ateşe  suyu  serpersin 
sönerse;  yanan  bir  ateşe  veya  yanan  bir  ışığa,  muma  üflersen 
sönerse, gadap da ne yapıyor? Muhabbeti söndürüyor.  
Sonra  bir  de  bizim  ahlak-ı  hamide  sahibi  olmamız  lazım.  Bütün 
amellerimizden  daha  da  çok  meşayihimizin  hoşuna  giden, 
meşayihimize makbul olan amel; güzel ahlak sahibi olmamızdır.  
Bunlar  öyle  ki  bir  mürit  birisini  incitirse  onların  hoşuna  gitmez, 
onlar  da  incinirler.  Hatta  bak  buyurmuşlar,  büyüklerimizin 
emirleri,  mübarek  Şeyh  Efendimiz  “iki  ihvan  birbiriyle  irdeleşirse 
bir tanesi ölür, bir tanesi yok olur”.  
Ama bu kim, hangisidir?  
Hangisi haksızsa o ölür.  


Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə