Tasarım Delili
407
durmaksızın, sürekli olarak ilerleyeceğimizi söyler; evrende
tamamlanmış sonsuzların varlığını kabul ettiğimizde para-
doksların içine düşeriz.
Genelde yanlış anlamalara sebep olan doğal sayı dizisini
ele alalım: 0, 1, 2, 3, 4... Bu sayı dizisinin sonsuza gittiğini
söylerken aslında bu sayı dizisinin bir hedefe gittiğini söyle-
miyoruz, bu sayı dizisinin 1 arttırılmak suretiyle sürekli ilerle-
diğini söylüyoruz. Bu yüzden sayı dizilerinin hiçbiri sonsuzu
tamamlamaz, sürekli ilerler, eğer bir yerde bu sayı dizisi du-
ruyorsa zaten ‘sonsuz’ kavramının tanımına aykırıdır; çünkü
‘sonu’ vardır.
Bu tariften sonra evrenin zamanının geçmişte ve gelecekte
sonsuz olduğunu iddia edenlerin, bu farklı iki iddiasını birbi-
rinden ayırmalıyız. Evrenin geçmiş ve geleceğini, Cantor’un
bahsettiğim sayı dizileri gibi düşünenler, evrenin geçmişinin
sonsuz olduğuna dair söylemi çok düşünmeden kabul edebil-
mektedirler. Evrenin sonsuza gittiğini söyleyenler, evrendeki
zamanın sürekli olarak hiç durmadan ilerlediğini söylemiş olur-
lar; bunda bir sorun gözükmemektedir. Geleceğe doğru bu şe-
kilde ilerlemeye ‘potansiyel sonsuz’ diyenler olmuştur. Bu ta-
nım, açıkladığımız sonuç açısından bir şey değiştirmez. Fakat
ben, bu tanımı kullanmayı bile uygun bulmuyorum. Çünkü
‘potansiyel’ ifadesi gerçekleşme gücüne sahip olmayı çağrış-
tırabilir. Oysa sonsuza giden bir süreç, sonsuzun tanımı ge-
reği hiçbir zaman durmaz, sonsuza hiçbir zaman ulaşılmaz,
zaten sonsuz diye bir nokta yoktur, sonsuz varılacak bir he-
def değildir, o ancak hiç durmadan ilerlemeyi ifade eder. Sü-
rekli ilerlemenin neresinde durursak duralım bu tamamlanmış
bir sonsuz değildir. Oysa evrenin geçmişinin sonsuz olduğunu
söyleyenler, sonsuzun tamamlandığını, evrenin yaşının ‘ger-
çekleşmiş sonsuz’ olduğunu söylerler. Bunun öncekinden ne
kadar farklı bir iddia olduğunu çok iyi anlamak gerekmektedir.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
408
Görüldüğü gibi burada ‘sonsuz’a, süreklilik dışında; bir
bitmişlik, bir tüketilmişlik ifade eder gibi yaklaşılmaktadır
ki bu ‘sonsuz’un tanımıyla çelişkilidir. Yaşadığımız zaman-
dan on yıl öncesinden öncesi de, yüz yıl öncesinden öncesi
de, milyar yıl öncesinden öncesi de buna göre sonsuzdur. Fa-
kat o zaman on, yüz veya milyar yıl eklemeyle yılların sayı-
sının hiç artmamış olması gerektiği gibi bir saçma sonuçla
karşı karşıya kalırız (çünkü sonsuz bir sayıyla toplanınca
yine sonsuz olur; artmaz). Bundan anlaşılması gereken; ge-
lecek zamanın sonsuz olmasıyla geçmişin sonsuz olmasının
çok farklı olduğudur, bu çok önemli fark, birçok kişinin gö-
zünden kaçmıştır. Geçmişi sonsuz kabul etmenin mantıksal
saçmalıklara yol açması kaçınılmazdır ve bu paradoksların
tek çözümü, geçmiş zamanın sonsuz olmayıp, bir başlangıcı
olduğunu kabul etmektir.
Bizim, sonsuz zaman geçtikten sonra içinde bulunduğu-
muz zaman diliminde olduğumuzu söylemek; sonsuz +1’in
olabileceğini, sonsuzun geçilebileceğini söylemek demektir
ki bu, sonsuzun tanımına aykırıdır. ‘Sonsuz’ kavramını ev-
rendeki herhangi bir gerçeklikte karşılığının olmadığını kav-
rayamayanlar bunu gözden kaçırmışlardır. Bunu kısaca şöyle
gösterebilirim:
1- Evrenin ya başlangıcı vardır ya da sonsuzdan beri var-
dır.
2- Sonsuz, sürekli olarak ilerleyen ve ilerlemeyle tamam-
lanmayanı ifade etmektedir.
3- Evrendeki geçmiş zamanın sonsuz ise bizim bu nok-
tada var olabilmemiz için sonsuzun geçilmiş olması la-
zımdır.
Tasarım Delili
409
4- Sonsuz geçilemeyeceğine göre (2. maddeye göre) ve bi-
zim var olmamız inkâr edilemeyeceğine göre, evren-
deki geçmiş zaman sonsuz olamaz.
5- Öyleyse evrenin bir başlangıcı vardır (1. ve 4. madde-
lere göre).
710
Evrenin bir başlangıcı olması gerektiğine dair felsefî argü-
manlar, bu kitapta yer verilenden daha geniş bir hacimde ele
alınmayı hak ediyor. Fakat bu kitabın hacmi buna elvermediği
için bu konuyu burada kesiyor ve evrenin başlangıcı olması ge-
rektiğini destekleyen bilimsel kanıtları incelemeye geçiyorum.
ENTROPİ YASASI IŞIĞINDA EVRENİN
BAŞLANGICI MESELESİ
Eğer Hamlet’in “Olmak ya da olmamak; işte bütün me-
sele bu” sözünü, Hamlet’i taklit eden bir materyalist felsefe-
nin ideoloğu, kendi felsefesini ifade etmek için adapte etseydi
herhalde şöyle derdi: “Evrenin ezelî olup olmaması; işte bütün
mesele bu.” Bilimsel alanda evrenin başlangıcı olması gerek-
tiğine dair ilk veri entropi yasası ile geldi. Entropi yasası, ter-
modinamiğin ikinci yasası olarak da bilinir; özellikle Rudolf
Clausius’un 19. yüzyılın ikinci yarısındaki çalışmaları ile or-
taya konmuştur.
711
Bu yasayla, enerjinin, sürekli olarak, daha
çok kullanılabilir bir formdan daha az kullanılabilir bir ya-
pıya doğru değiştiği söylenir. Kısacası, evrende düzensizlik
sürekli artmaktadır ve bu tek yönlü, tersine döndürülemez bir
süreçtir. Arthur Eddington, entropi yasasının, tüm doğa ya-
saları içinde en önemli yere sahip olduğunu söyler. Edding-
ton, evren hakkındaki bir teorinin, Maxwell’in formülleriyle,
hatta daha önceden yapılmış bazı deneylerle uyumsuz olsa bile
710 Caner Taslaman, Big Bang ve Tanrı, s. 79-80.
711 Michael Guillen, Dünyayı Değiştiren Beş Denklem, çev. Gürsel Tanrıöver, TÜ-
BİTAK Popüler Bilim Kitapları, Ankara (2001), ss. 171-222.
Dostları ilə paylaş: |