DAVRANIġ PSĠKOLOJĠSĠ DERS NOTU:
DERSĠN AMACI: psikoloji biliminin görüşleri doğrultusunda, trafik ve yol güvenliği ile
ilgili bilgiler vermektir. Trafikte davranış belirleyicisi olan etmenler, faktörler ve bunların
davranış üzerindeki yansımaları üzerinde durulacak, genel anlamı ile trafik psikolojisi ile
ilgili bilgilendirmeler yapılacaktır.
DAVRANIġ NEDĠR?
Bireyin gözlenebilir tüm hareketleri “davranış” olarak adlandırılır. Davranışın ortaya
çıkması için onu ortaya çıkarıcı bir faktöre yani tetikleyiciye ihtiyaç vardır. Örneğin aniden
yola fırlayan bir yaya kornaya basma davranışının tetikleyicisidir. Aynı doğrultuda; her
davranış mutlaka bir sonuç doğurur. Korna çalma davranışının sonucu olarak yaya kenara
çekilir.
Davranışı anlayabilmek için neden ortaya çıktığını yani tetikleyicilerini ve doğurduğu
sonuçları ele almak gerekir. Trafik kuralları açısından düşünecek olursak; trafik ışıklarını,
zaman kaybetmek istemediği için kırmızı ışıklarda geçen bir sürücüyü düşünelim. Zaman
kazancı bir tetikleyici görevindedir ve hız artışını doğurur. Hız artışının sonucu olarak da
radar cezası yeme ortaya çıkmaktadır. Yani hız arttırma davranışının tetikleyicisi olan
zaman kazancı ceza yeme sonucunu doğurmaktadır.
DAVRANIġ PSĠKOLOJĠSĠ
Davranış bilimi olarak tanımlanan psikoloji biliminin amacı, insan ve hayvan davranışını
incelemektir. Psikoloji biliminin çalışma alanları her geçen gün artmaktadır. Son on yıllık
süreç içinde çalışma alanlarının arasına trafik ortamı da girmiştir. Bu çerçevede trafikte
insan davranışlarının incelenmesiyle başlayan çalışmalar, güvenli sürücülük, sürücülük
becerileri, yol ve araç ile sürücünün etkileşimi, yaya davranışı gibi çeşitli konuları
incelemektedir.
TRAFĠK PSĠKOLOJĠSĠ
Genel çerçevede baktığımızda dünyada trafik psikolojinin tarihi çok eskilere
dayanmamaktadır. Bu alandaki ilk çalışmalara bakmak gerekirse; ilk olarak 1920 yılında
yapılan ulaşım psikolojisi toplantısını görmekteyiz. 1921 yılı itibariyle sürücü seçiminde
psikolojik süreçlerin gündeme geldiğini görmekteyiz. Bu yıllarda, otobüs sürücülerinin
yetenek testinden geçmeleri bir koşul olarak getirilmiştir.
1955 – 1970; arasında ise kaza sayısının hızlı artışı zorunlu yasal kuralları gündeme
getirmiştir; emniyet kemeri, hız limitleri, alkol v.s. Ancak 1960 – 1980 yıllarında araç
sayısındaki artışa paralel olarak kaza sayısında da artış olmuştur. Bu da sadece kural
koymanın yeterli olmadığını göstermiştir. Yol güvenliği iyileştirme politikaları, resmi
araştırma kurumlarının oluşturulması, medyadaki kampanyalar, ergonomiye (Ergonomi:
İş Bilim) ilişkin araştırmalar trafik psikolojisinin gelişmesine neden olmuştur. Bu dönemle
birlikte psikoloji, kazaların insana bağlı nedenlerini araştırmaya başladı, riskleri inceledi
ve öğrenme kuramlarını kullanarak kişileri daha iyi sürücü olmaları için eğitmeye başladı.
Psikologlar iş analizi tekniğini geliştirerek; sürücü koltuğu, paneli ve trafik işaretlerini en
iyi şekilde tasarlamaya destek olmuşlardır.
1960’larda Avrupa’da kaza oranlarının artması ile güvenli sürücülük konularında her yaş
ve cinste araca göre kampanyalar oluşturulmuş ve her sürücünün kurallara uyması için
güvenliği öğrenmeleri amaçlamıştır. Tutumlar ve davranışlar arsındaki ilişki incelenmeye
başlanmıştır.
1990lı yıllarla birlikte psikologlar artık tüm dünyada ve özellikle de Avrupa’da trafik
psikolojisi
alanına,
yol
güvenliğine
katkı
sağlamak
amacıyla
çalışmalarını
yoğunlaştırmışlardır. Bu alandaki, en yetkin olduğu konular; sürücü seçimi, sürücü
rehabilitasyonu, geliştirmesidir.
Trafik Ortamı kapsamında psikoloji biliminin ve psikologların temel amacı; trafik
toplumunu tehlikeli sürücülerden korumaktır.
Uzun vadede toplumun trafik kültürünü iyileştirmek, riskli sürücülere düşüncelerini
değiştirtmek ve modern trafik ortamına uyum sağlamlarına yardımcı olmak.
SÜRÜCÜLÜK NEDĠR?
Gibson ve Crooks’a göre sürücülük belli bir zeminde, bir araç yardımıyla (araba), bir varış
noktasına hareket etmektir. Buradaki en temel aktivite aracın hız ve yönünü belirlediği bir
yörüngeye (yol) girmek ve bu yörüngenin mekansal kısıtlıklarına (yolun yapısı) uyarak,
karşılaşılan engellere çarpamadan (diğer araçlar, yayalar vb.) ilerlemeyi başarmaktır.
Bu nedenlerle sürücülük, çevresel bilginin uygun zaman ve uzaklıkta sürücüye ulaşmasını
ve daha sonraki trafik ortamını tahmin etmeyi sağlayan görme algısı (Algı: dünyaya
ilişkin bilgilerin alınmasını sağlayan sistemdir; beş duyu ile olur. Bunların en önemlisi
görme algısıdır. ) ile olur. Kişi bir sonra yapacağı davranışı bu bilgilere göre ayarlar ve
karar verir.
Psikoloji bilimi sürücü davranışı ile ilgili çeşitli tanımlamalar yapmakla birlikte temel
model tanımlardan biri olarak Hugue’nin sürücü davranış modeline değinilebilir.
HUGUENĠN SÜRÜCÜ DAVRANIġ MODELĠ
Hugue’ne göre sürücü davranışını meydana getiren ve bir bütün olarak ele alan 3 temel
birleşen vardır.
A.
YATKINLIKLAR
-
SÜRÜġ UYGUNLUĞU: Sürücünün araç sürmek için fiziksel ve psikolojik yatkınlığı
olarak tanımlanmaktadır. Bunlar bireyin kazada rol oynayan bazı becerilerden
yoksun olmasıdır. Örn; görsel algı (görsel olarak dış dünyayı yani çevreyi algılama
becerisi), seçici dikkat(çevredeki farklılıkları yakalayabilme becerisi), tepki
zamanı(tepki vermedeki süre/ne kadar hızlı tepki verdiği).
-
SÜRÜCÜ NĠTELĠKLERĠ: Araç kullanmak için sonradan edinilen fiziksel ve
psikoloji niteliklerdir. Örn, araç kullanmayı öğrenme, deneyim, öğrenilen kazanılan
algılar, beklentiler ve belleğin rolü v.b.
-
SÜRÜCÜ KAPASĠTESĠ: Sürücünün o esnadaki araç kullanma becerisi, uygunluk
ve kapasitesinden az olabilir. Örneğin; alkol, ilaç yorgunluk etkileri.
B.
HAREKET BELĠRLEYĠCĠ (Tutumlar, Bilgi Asimilasyonu, Motor Beceriler)
-
DAVRANIġIN BELĠRLEYĠCĠ OLAN TUTUMLAR: Rahatsız edici uyaranlara
verilecek tepkileri, kişinin alternatif tepkiler arasında sıralaması. Kişinin kendi
değer sistemine göre hareket etmesi.
-
BĠLGĠ ASĠMĠLASYONU/BĠLGĠ ÖZÜMSEME: Nesnelerin koşulların gözlenmesi
ve değerlendirilmesi.
-
MOTOR BECERĠLER: Vücut ve vücudun parçalarının zaman ve mekâna uyumlu
bir biçimde hareket etmesi. Bedenin koordinasyonu.
C.
DURUMSAL ETKENLER:
-
RUTĠN DURUMLAR: Hareketlerin karar ve seçim gerektirmeyecek şekilde
otomatik olarak işlemesi. Öğrenme sonucunda hareketlerin otomatikleşmesi.
Acemiliğin atılması.
-
KARMAġIK DURUMLAR: Alternatif tepkiler arasında seçim yapılmasını gerektiren
durumlar. Genellikle acil durumlar.
SAPKIN SÜRÜCÜ DAVRANIġLARI
Yolda yapılması uygun olmayan sürücü davranıĢları “sapkın sürücü” davranıĢı
olarak isimlendirilir. Sürücü davranışını inceleyen farklı araştırmalar, sapkın sürücü
davranışını farklı şekillerde sınıflandırmıştır. Ancak sıklıkla sapkın sürücü davranışı
temelde ikiye ayrılmıştır. Bunlar hatalar ve ihlallerdir. Sapkın sürücü davranışının bu iki
farklı şeklinin psikolojik kaynaklarının farklı olduğu gibi, önleme şekillerinde de farklı
olduğu düşünülmektedir. Ortak bir görüş, hataların bilginin yanlış işlenmesi sonucu
ortaya çıktığı, ihalelerin ise motivasyonel (Motivasyon: istekleri, arzuları, gereksinimleri,
dürtüleri ve ilgileri kapsayan genel bir kavramdır. Açlık, susuzluk, cinsellik gibi bedensel
ihtiyaçlar temelli olan güdüler “dürtü” olarak isimlendirilir. İnsana özgü olan başarma
isteği gibi yüksek dürtülere de gereksinme yani ihtiyaç denir. Güdülere organizmayı
uyarır ve faaliyete geçirir, organizmanın davranışını belli bir amaca doğru yöneltir.
Motivasyon davranışa enerji ve yön verir. ) nedenlerinin olduğudur. İhlallerde sürücünün
davranışı niyetlilik içerirken, hatalarda niyetlilik söz konusu değildir. Hatalar, bireylerin
bilişsel işlevler ile açıklanabilirken, sosyal bir olgu olan ihalelerle ancak organizasyonel ya
da toplumsal bağlamda ele alındığında anlaşılabilir.
Hatalar sıklıkla planlanan eylemin sonucuna ulaşması olarak tanımlanmıştır. Reason ve
arkadaşları temelde 2 tip hatadan bahsetmektedirler.
1.
Dalgınlıklar ve Unutkanlıklar: Eylemin istemeden niyetten sapmasıdır.
Örneğin; sinyal vermek isterken, silecekleri çalıĢtırmak, trafik işaretlerini yanlış
okuyup, yanlış yola girmek, kontağı çevirmeden gaza basıp arabayı hareket ettirmeye
çalışmak, arabayı park ettiği yeri karıştırmak, hangi viteste olduğunu hatırlamayıp elle
kontrole etmek, A yönüne gitmeyi planlarken B yönü sık kullandığı bir yol olduğu için
kendini birden B yönüne giden bir yolda bulmak, uzun farları açık unutup başka bir
sürücünün uyarmasıyla farkına varmak gibi…….
2.
YanlıĢlıklar: İstenen amaca ulaşmak için planlanan eylemin yolunun yanlış
olması.
Örneğin; geçmeye çalıştığı aracın hızının yanlış tahmin edilmesi, bir kavşakta yanlış yere
girme, park edeceği boşluğu yanlış tahmin edip park ederken bitişikteki aracı sıyırma,
ana yoldan sola dönüp, yaklaşan aracı görmeden tali yola girme gibi.
Daha ileriki dönemde araştırmacılar dalgınlıklar ve unutkanlığı da birbirinden
ayırmışlardır. Dalgınlık bahsedildiği gibi; eylemin planlandığı gibi olmamasıdır. Örneğin;
sinyal vermek isterken silecekleri çalıştırmak ya da trafik işaretlerini yanlış okuyup yanlış
yola girme gibi. Unutkanlıklar ise; alışılagelmiş bellek yetersizliklerini içermektedir.
Örneğin; henüz gittiği yolu hatırlamayarak ya da trafik ışıklarında, üçüncü viteste
kalmaya çalışmak gibi. Diğer yandan yanlışlıklar hedeflerin seçimi, bu hedeflere ulaşma
yolunu ya da her ikisini de kapsayan yargısal ve/veya sonuç çıkarmaya yönelik
süreçlerdeki eksikliklerden kaynaklanmaktadır.
Hatalar genellikle bireyin zihinsel süreçleriyle (dikkat, algı gibi süreçler) açıklanırken,
ihlaller; davranışların alışkanlıkları, normlar, kurallar gibi süreçlerle düzenlendiği sosyal
ortamda tanımlanabilmektedir.
İhlaller potansiyel olarak tehlikeli bir ortamda, güvenliği sağlamak için gerekli kurallardan
ve gerekli uygulamalardan bilinçli olarak sapma, bilinçli olarak kuralı çiğneme olarak
tanımlanmaktadır. Örneğin; kırmızı ışıkta geçme, bilerek hız sınırının üstüne çıkma,
öndeki sürücünün yavaş gitmesinden sabırsızlanarak sağından geçme gibi. Bu
uygulamaların her zaman resmi olarak ifade edilmesi gerekmez. Örneğin; güvenli bir
sürüş biçimi yada kabul edilebilir davranış olarak kabul edilen gayri resmi bir yerel kurala
(örneğin; iki şeritli kırsal bir yolda çok yavaş araba kullanmak gibi) uymayarak da ihlal
yapılabilir.
Hatalar ve ihlaller arasındaki kavramsal sınırlar kesinlikle katı ve değişmez değildir. Her
ikisi de aynı olay silsilesinde var olabilir. Kuralları ihlal etmeden hata yapmak
mümkündür. Benzer olarak bir ihlalin mutlaka hata içermesi gerekmez.
TRAFĠK ORTAMINDA GÜVENLĠ DAVRANIġLAR
Bir kaza olduğunda, aynı kazanın bir daha tekrarlanmaması için nedenlerinin araştırılması
ve ortadan kaldırılması zorunludur. Ancak; en önemli görev, insan hayatına ve maddi
kayıtlara yol açan kazaları üretebilecek riskleri; henüz bir kaza yaşamadan evvel kontrol
ederek, kazaları önlemektir.
Kazaların önemli bir bölümü önlenebilir nitelik taşır. Sürücünün trafik ortamında, kazaları
engellemek için tehlikeleri öngörerek ve doğru davranışları sergileyerek araç kullanması
“güvenli sürücünün” en önemli özelliğidir.
SürüĢ yeteneğini etkileyen faktörler.
a.
YaĢ: Yaş değiştiremeyeceğimiz özelliklerimizdendir. Ancak bunları göz önüne alıp
davranışlarımız düzenleyebiliriz. Genç olduğumuz dönemlerde daha çok fiziksel
yeteneğimiz ve daha az deneyimimiz vardır. Yaşlandıkça fiziksel yeteneklerimiz
azalır. Ve sabrınız artar. Her yaş grubundaki kişiler bunları anlamalı ve göz önünde
bulundurarak araç kullanmalıdır.
b.
ĠĢitme: Çoğu sürücü araç kullanırken görüş yeteneklerinin en önemli duyu
olduğunu düşünürler. Ancak bulgular işitmenin de göremediklerimizi fark etmemiz
açısından önemli olduğunu belirtmektedir.
c.
GörüĢ: Araç sürüşü esnasında en yoğun görevi yapar, bu nedenle görüşümüzü
engelleyen bir durum varsa, bunu kontağı açmadan düzeltemeyiz. (farlar,
aynalar, camlar, güneşlikler gibi).
d.
Hastalık ve Ġlaç kullanımı: Ne zaman hasta olacağımızı veya ilaç kullanmamız
gerektiğini kontrol edemeyiz, ancak araç kullanırken hastalığımızı göz önünde
tutarak sürüşümüzü ayarlayabiliriz.
e.
Yorgunluk:Yorgunluk ve dalgınlık otobanlardaki sessiz katildir. Araç
kullanmayacak kadar yorgun olduğunuz gösteren tipik durumlar aşağıdaki gibidir.
Düşüncelerimiz karışır
Dikkatimiz kolayca dağılır.
Esnemeyi engellemeyiz.
Gözlerimiz kapanır ve dalar gider.
Geçtiğimiz son birkaç kilometreyi hatırlamayız.
Şeritten saparız, yakın takip yaparız, trafik işaretlerini kaçırız v.b. ……
Uyuklamaya başladığımızda mümkün olduğunca çabuk dinlenmek için durmalıyız.
f.
Hız ihlali (Risk davranışı başlığı altında anlatılacaktır.)
g.
Alkollü araç kullanma (Risk davranışı başlığı altında anlatılacaktır.)
RĠSK DAVRANIġI
Risk belirsizliğe işaret eden bir sözcüktür. Doğrudan olumlu ya da olumsuz bir
göndermeyi içermemektir. Risk alma davranışının olumlu veya olumsuz sonuçları olabilir.
Fakat günlük yaşamda “risk alma” denildiğinde olumsuzluk akla geliyor. Risk kavramı
yerine riziko veya zarara uğrama tehlikesi kullanılabiliyor.
Trafik psikolojisi alanında da olumsuz sonuçlara yol açan, trafik kazalarına neden
olabilecek risk alma davranışları üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Psikolojide risk alma
davranışını ergenlik döneminde normal olarak gören yaklaşımlar mevcuttur. Risk alma
davranışı; normal, uyumsuz, sapan, norm dışı, kuraldışı davranış yada sapma olarak
tanımlanıyor. Psikoloji literatüründe risk alma davranışını zihinsel süreçlere, sosyal
öğrenmelere, kişisel eğilimlere veya tümüne dayandırarak açıklayan çeşitli kuramsal
yaklaşımlar vardır. Zihinsel süreç yaklaşımları kişinin yarar/kar ve bedel/zarar hesabı
yaparak davranış konusunda karar verdiğini söylemektedir.
“Karar alma” yaklaĢımı Ģu yaklaĢımları içermektedir:
1.
Olası seçeneklerin belirlenmesi
2.
Her seçenekte izlenecek yolların belirlenmesi
3.
Sonuçların istenirliğinin belirlenmesi
4.
Eylem
gerçekleştirildiğinde
sonuçların
gerçekleşme
olasılığını
değerlendirmesi
5.
Mantıksal olarak savunulabilir kurallarla bu basamakları birleştirme
Kişi, davranışının olumlu sonuçlanma olasılığının yüksek olduğuna karar verdiğinde bu
davranışı gerçekleştirmektedir.
Hız kurallarını çiğneme ve alkollü araç kullanımı trafik ortamı için riskli sürücü
davranıĢı kapsamında tanımlanmaktadır.
HIZ ĠHLALĠ
Hız limitlerini aşmanın insanın davranışına nasıl yansıdığı ve hız kurallarına uymanın
neden bu kadar önemli olduğunu pek çoğumuz atlamaktayız.
Hız artışı sürücünün sürüş sırasında çevredeki bilgileri toplama sürecinde, ayırt etme ve
tanımlama için gerekli süreyi yok etmektedir. Burada esas önemli nokta ise hiç bir
sürücünün (deneyimli-deneyimsiz, kadın, erkek, genç-yaşlı vs...) bu etkiden
kaçınamamasıdır.
Bir kaç kilometre/saat'lik hız artışı yanlış algılama ve tahmine sebebiyet vermesi sonucu
kazaya neden olabilecek bir tehlike olarak pusuda beklemektedir.
Şehir içi hız limiti olan 50 km/saat'lik hızdaki bir çarpışmada dahi araçta oluşacak
muhtemel darbe derinliği 0.75sn olacaktır. Bu sizce önemsiz bir hasar mıdır? Hele bu
hızla çarptığınız bir bariyer değil de insan ise belki aracınızdaki hasar daha az olabilir.
Ancak yaya üzerindeki hasar ile büyük ihtimalle onun yaşamına son vermiş olabilirsiniz.
Eğer hızınızı normal hız limitlerine yanı 50 km/saat hıza çektiğinizi düşündüğünüzde; tüm
ölümlerin %30'unun, tüm yaralanmaların ise %100'ünün yani tamamının gerçekleştiği
hıza çıkmış olursunuz. Buradan çok çarpıcı bir sonuç çıkmaktadır. Buna göre toplam
ölümlerin %30'u ve toplam yaralanmaların ise hemen hemen tamamı Ģehir içi
hız limitleri altında oluĢmaktadır. Saydığımız hızlarda bile çok büyük ölüm ve
yaralanma risklerini üzerimize alıyoruz.
HIZ KÖRLÜĞÜ:
Hız ne kadar artarsa, sürücünün bakış alanı o oranda daha uzağa odaklanır. Bunun
sonucunda sürücü yol kenarında neler olduğunu, tehlike yaratabilecek gelişmeler olup
olmadığını denetleyemez.
“Hız körlüğü, artan hız sonucunda sürücünün görüş açısının düşerek, çevresini
tam olarak algılayamaması anlamına geliyor”. Yani yüksek hızda sürücü tüm olayları
çok geç fark etmektedir. Saatte 35 kilometre hızla giden bir otomobil sürücüsünün görüş
açısı 104 derece iken, hız 130’a çıktığında görüş açısı 30’a kadar düşüyor. Görüş açısı hız
arttıkça kademeli olarak düşüyor. Bu da yolculuğu güvensiz kılıyor.”
Ayrıca, 80 kilometre hızla giden bir otomobilde bulunanların, 30 kilometre hızla
gidene oranla ölüm riski 20 kat daha fazladır.
Hız körlüğü çevre yolu üzerindeki yerleşim yerlerinden geçerken 'yaya trafiği' açısından
büyük tehlike oluşturuyor. Bu nedenle transit yolların şehir geçişlerinde 50 kilometre hızın
üzerine çıkılmaması gerekiyor.
Alkollü Araç Kullanma
Sürücü, alkolmetre ile yapılan test sonucunda alkollü çıkarsa; 2918 Sayılı Karayolları
Trafik Kanununun 48/5 maddesi gereğince para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten
men edilir ve sürücü belgesi (6) ay süreyle Trafik Polisince geri alınır.
Aynı sürücü aynı suçu 2. kez işlerse; yine kanunun ilgili maddesi gereğince para cezası ile
cezalandırılır, aracı trafikten men edilir ve sürücü belgesi (2) yıl süreyle Trafik Polisince
geri alınır. Aynı sürücü üçüncü kez alkollü olarak araç kullanırken tespit edilirse, kanunun
ilgili maddesinde belirtildiği şekilde para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten men edilir
ve sürücü belgesi (5) yıl süreyle Trafik Polisince geri alınır. Ayrıca (6) aydan az olmamak
üzere hafif hapis cezası uygulanılır. (5) yıl süreyle geri alınan sürücü belgesi sahipleri, 5.
yılın sonunda, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri muayenesinden geçmek
zorundadır. Durumu uygun olanların belgesi iade edilir.
Alkollü araç kullanmaktan dolayı sürücü belgeleri geri alınan sürücüler, sürücü belgesine
el koyan Trafik birimine veya en yakın Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne alıkoyma
süresinin bitiminde dilekçe ile başvurarak sürücü belgelerini geri alabilirler.
Meydana gelen trafik kazaları incelendiğinde sürücülerin bir anlık dikkatsizlikleri sonucu
kazaların meydana geldiği görülmektedir. Bu nedenle de alkollü araç kullanmanın kaza
nedenlerinin başında gelmektedir.
Güvenli alkol limiti yoktur en doğrusu, hiç alkol almadan araç kullanmaktır.
Bilimsel araştırmalar alkolün hiç bir seviyesinin sürücülük için güvenli olmadığını
göstermektedir. Bütün ülkeler yasal alkol limitini belirlerken konuyu tıbbi, psikolojik ve
sosyal yönüyle değerlendirerek bir karara varmakta, belli bir riski kabul ederek bu
limitleri belirlemektedirler.
Motorlu araç sayısının artmaya başladığı 1900'lü yılların ilk dönemlerinde, hızla oluşan
trafik kurallarının yanı sıra, giderek alkollü sürücülük için de önlem alma ihtiyacı
hissedilmiştir. Başlangıçta bu sınırın ne olması gerektiği ve nasıl ölçüleceği konusunda
sorunlar yaşanmışsa da dünyada özellikle konuyu inceleyen bilimsel çevrelerin görüşü her
zaman kan-alkol sınırının daha da aşağıya çekilmesi yönünde olmuştur. Bir başka deyişle
yasal limitin altında olmanın sadece trafik cezasını engellediği, ancak can güvenliğini
garantilemediği kabul edilmektedir.
Alkolün etkileri açısından yaş, cinsiyet, sürücülük deneyimi gibi bazı faktörlere bağlı
olarak bireyler arasında farklılıklar görülmekteyse de, bunlar güvenli sürücülüğü
garantileyecek kadar büyük farklar olmadığı gibi, tartışmalı sonuçlar olarak
değerlendirilmektedirler. Bununla birlikte genel olarak araştırmalar 0.2 promil düzeyinden
itibaren alkol düzeyi arttıkça sürücülük üzerinde olumsuz etkilerinin de arttığı yönünde
birleşmektedir. Bu sınır kimi ülkeler tarafından kabul edilmiş bulunmaktadır.
ÜLKEMİZDE YASAL ALKOL SINIRI
Ülkemizde ticari araç sürücüleri ve kamu hizmetinde çalıĢan sürücülerin alkollü
olarak trafiğe çıkmaları tümüyle yasaklanmıĢ,
Diğer sürücüler içinse yasal sınır olarak bir litre kanda yarım gram alkole eşit
olan, 0.50 Promil belirlenmiştir.
Bu halk arasında yanlış bir biçimde "yüzde elli alkollü olmak" diye ifade edilmekte, hatta
bunun mümkün olduğu sanılmaktadır. Bu tümüyle yanlış bir bilgidir. Bu yanlışlık
genellikle promil değerinin nasıl hesaplandığının iyi bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.
Promil hesabında alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak bir orantı kurulur.
Örneğin 0.50 promil 100 mililitre kanda 50 miligram alkol bulunduğunu gösterir ve
buradan gidilerek, 50:100=0.50 promil kabul edilir. Ağırlığı hacme oranlamak
matematiksel olarak çok mantıklı değilse de, karmaşık ve çok küçük sayılarla uğraşmak
zorunda bırakmadığı için tercih edilen bir ifade biçimidir. Eğer hacim oranları dikkate
alınacak olursa, 0.50 promilin gerçekte kanda %0.025 oranında alkole eşit olduğu (on
binde 2.5 !) görülür. İnsan vücudu yüzde elli alkol oranı bir yana, %0.5 oranında alkole
bile (binde 5 ya da bir litre kanda 4 gram alkol bulunması) tolerans göstermekte çok
zorlanır, hatta bu düzeydeki kan-alkol oranı pek çok kişide ölüme yol açar.
ALKOL DÜZEYĠNĠN HESAPLANMASI VE ALKOL-KAN ORANLARI
ÖLÇÜM
DEĞERĠ
Promil
Hesabı(miligram
alkol/mililitre kan)
1 Litre kanda ne
kadar alkol var
hacim
olarak
kandaki
alkol
oranı*
0.2 Promil
20 mg alkol/100 ml kan
(20:100=0.2)
0.2 gram alkol
%0.025 (binde 0.25
alkol)
0.5 Promil
50 mg alkol/100 ml kan
(50:100=0.5)
0.5 gram alkol
% 0.063 (binde 0.63
alkol)
0.8 Promil
80 mg alkol/100 ml kan
(80:100=0.8)
0.8 gram alkol
% 0.1 (binde 1
alkol)
1 Promil
100 mg alkol/100 ml kan
(100:100=1)
1 gram alkol
% 0.13 (binde 1.3
alkol)
1.5 Promil
150 mg alkol/100 ml kan
(150:100=1.5)
1.5 gram alkol
% 0.19 (binde 1.9
alkol)
2 Promil
200 mg alkol/100 ml kan
(200:100=2)
2 gram alkol
% 0.25 (binde 2.5
alkol)
3 Promil
300 mg alkol/100 ml kan
(300:100=3)
3 gram alkol
% 0.38 (binde 3.8
alkol)
4 Promil
400 mg alkol/100 ml kan
(400:100=4)
4 gram alkol
% 0.5 (binde 5
alkol)
5 Promil
500 mg alkol/100 ml kan
(500:100=5)
5 gram alkol
% 0.6 (binde 6
alkol)
* 1 mililitre alkolün ağırlığı 0.789 gram, 1 gram alkolün hacmi 1.268 mililitredir
ALKOLÜN VÜCUT VE DAVRANIġLAR ÜZERĠNDEKĠ ETKĠSĠ
ÖLÇÜM
DEĞERĠ
VÜCUT VE DAVRANIġ ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ
0.2 Promil
ruh halinin değişmesi, vücut ısısında hafif bir yükselme, davranışlar
üzerindeki kontrolün azalması
0.5 Promil
belirgin bir gevşeme, dikkatin azalması, koordinasyon ve muhakeme
bozukluğunun başlaması. YASAL SINIR
0.8 Promil
koordinasyon, algı ve muhakemede belirgin bozulma, tepki
zamanının, kendini kontrol etme becerisinin zarar görmesi
1 Promil
sarhoşluk belirtileri, muhtemel mahcup edici davranışlar, bir an neşeli
bir an üzgün olmak gibi ruh halinde gidip gelmeler
1.5 Promil
ayakta durma, yürüme ve konuşmada güçlük çekme, denge ve
koordinasyonun kaybedilmesi, belirgin olarak sarhoşluk hali
2 Promil
ağrı ve diğer fiziksel duyumların azalması, ağlama ve gülme arasında
gidip gelmek gibi belirgin duygusal tutarsızlıklar
3 Promil
reflekslerin azalması, bilinçte bulanıklık, pek çok kişide bilinç kaybı
ALKOL ĠÇEREN ĠÇECEKLER
Bir çok içkide bulunan alkol oranı (içkinin alkol derecesi) çok farklıdır ve bu nedenle ne
kadar alkol alındığının belirlenmesi çok güç olabilir. Ayrıca alkolün vücutta yakılması
zaman isteyen bir iştir ve bu da kişinin vücut ağırlığı, karaciğerinin büyüklüğü, genel
sağlık durumu başta olmak üzere pek çok faktöre göre farklılık göstermektedir. Bu
nedenle bir çok kişi aldığı alkol miktarı konusunda yanılgıya düşmektedir.
Vücudunda 6 litre kan bulunduğunu varsaydığımız bir yetişkinin kan dolaşımına 3 gram
alkol karışması halinde yasal sınıra ya çok yaklaştığı ya da aştığı düşünülebilir. Aşağıda,
içinde yaklaşık olarak 12 gram alkol bulunan içki miktarları belirtilmiştir Bu içkilerin
içerdiği alkol miktarı göz önünde bulundurulduğunda bir yetişkinin tehlikeli bir sürücü
haline gelmesinin çok zor olmadığı görülür. Özellikle "hafif" içki olduğu düşünülerek bira
ve şarabın çok fazla içilmesinin sürücüleri çok zor durumda bırakabileceğine dikkat
edilmelidir.
Ülkemizdeki Alkolün Yasal Sınırı
0.5 Promil
1 duble rakı
2 kadeh şarap
2 bardak bira
ALKOLÜN VÜCUTTAN ATILMASI
Pek çok kişi alkol aldıktan sonra kahve içerek, egzersiz yaparak ya da biraz kestirerek
alkolün vücuttan atılmasını hızlandırabileceğini düşünür. Oysa bunların alkolün yakılması
üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Bunun için karaciğerin çalışmasına ve zamana ihtiyaç vardır.
Alkol alındıktan sonra muhakeme yeteneği, algılayış giderek bozulurken bunun
sonucunda sürücülük becerileri azalmakta, buna karşılık yine bozulan muhakeme
yeteneği ve azalan duygusal kontrol nedeniyle kendine güvende yersiz bir artış meydana
gelmektedir. İşte bu çelişkili değişim sürücülük için daha da tehlikeli bir duruma yol
açmaktadır. Bu nedenle alkol aldıktan sonra ne yapacağını düşünmek yerine içmeye
başlamadan önce bazı kararlar almak daha yararlı olabilir. Bunlar eğer araç kullanılacaksa
hiç içmemek, eğer içilecekse araç kullanacak bir kişi bulmak olabilir. Özellikle eğlenmek
için çıkılan akşamlarda özel araç kullanmak yerine taksi ya da toplu taşım araçlarını tercih
etmek uygun olacaktır. Hiç şüphe yok ki alkolün etkileri konusunda doğru bilgilenen ve
bu tür kararları alkol almadan önce vermeye çalışan sürücüler bu konuda en doğru
davranışı da yine kendileri seçebilirler.
SÜRÜġ YETENEĞĠNĠ ETKĠLEYEN ZĠHĠNSEL SÜREÇLER
a.
Öfke: Öfke, çoğunlukla istediğimiz herhangi bir şeyin gerçekleştirmesine bağlı
olarak yaşanan hayal kırıklıkları, engelleme, bireysel değerimize yönelik herhangi
bir saldırı gibi durumlarda ortaya çıkan bir duygudur. Bu duygunun kontrol
edilmesinde en önemli kriter oto-kontroldür. Kendi duygularımızın farkında
olmalıyız, öfkemizin kaynağını belirlemeye çalışmalıyız ve bu kaynak nedeni
ortadan kaldırmak için, adeta bir problem çözer gibi sakin ve sistematik bir yol
izlemeliyiz. Öfkenin; tepkisel olarak sergilenmesi kimseye fayda sağlamaz. Biz
farklı ortamda problem çözmeye çalışan kişi olmalıyız.
b.
Stres: Sürüş güvenliğimize ve çevremizdekilere tehlike yaratan bir başka süreç de
strestir. Modern hayatta çeşitli zorluklar stres yaratır ancak zeki sürücüler bir
çarpışmanın veya trafik kuralını ihlalin sadece streslerini daha da fazla arttıracağını
farkındadırlar.
GÜVENLĠ SÜRÜCÜLÜK ve ÖFKE KONTROLÜ
A.
Öfkeli Sürücülük;
-
Nezaket Eksiliği
o
Sol şeritten yavaş sürme
o
Yaya geçitlerinde yol vermeme
o
Diğer araçlara yol vermeme
o
Dar yoldan gelen araçlarla inatlaşma
-
Kuralları Ġhlal Etmek
o
Aşırı hız
o
Sık şerit değiştirme
o
Hatalı çıkış
o
Sinyal vermede şerit değiştirme
o
Durak harici durma
-
Öfkeli Araç kullanma
o
Diğer bir sürücünün yaptığı davranış karşısında duyulan kızgınlığın ifade
edilmesi
o
Kızgın biçimde kornaya basma
o
Flaşörleri kullanma
o
El ve yüz hareketleri
o
Bağırma
o
Düşmanca bakışlar
o
Yakın takip
o
Yol kesme
o
Yarışma
B.
Destekleyici Sürücülük;
-
Sorumlu Sürücülüktür
-
Usta Sürücülüktür
-
Güvenli Sürücülüktür.
Herkes bazen öfkeli sürücü olabilir.
Öfkeli sürücü olmanın tehlikeleri;
-
Kazaya neden olabilir.
-
Stres yaratır.
-
Fiziksel zarara neden olur (araca ve kendine)
-
Maddi yük getirir
-
İşten atılma ve kanuni sorumlulukla karşı karşıya kalma olarak özetlenebilir.
GÜVENLĠ SÜRÜġ DAVRANIġLARI
a.
Kontrol ve Sorumlulukla ilgili bazı önemli noktalar:
Araç içerisinde davranışlarınızı kontrol eden tek kişi sizsiniz.
Kendi yargılarınızı vermek durumundasınız ve aracınızı diğer sürücülerin
rasgele davranışlarının kontrollerini bırakmamalısınız.
Araç sürerken kontrol edemeyeceğiniz durumların olduğunu unutmayın (ışık,
hava, yol, trafik ve diğer sürücüler). Siz sadece kendi hareketleriniz ve bu
durumlarla nasıl başa çıkabileceğiniz kontrol edebilirisiniz.
Her verdiğiniz kararın bir sonucu vardır. Güvenli bir sürüş için bunları
düşünerek hareket etmelisiniz.
Kötü sürüş trafikte aksamalara ve kazalara neden olmaktadır. Bu kazalar ölümle
sonuçlanabilir.
b.
Güvenli Sürücü AlıĢkanlıkları:
Arabayı sürmeye başlamadan önce rotanızı kilometre kilometre düşünün ve
planlayın.
Yol şartlarını inceleyin.
Diğer sürücüler ne yaparsa yapsın kendi kontrolünüz kaybetmeyin.
İki saniye veya iki saniye üstü araç takip mesafesi kurallarını kullanın.
Herhangi bir kaza durumuyla ilgili olarak plan yapın. Tehlikeli durumları
tanımaya çalışın, doğru davranışı doğru zamanda göstermeye çalışın.
Her zaman emniyet kemeriniz takın.
Kazaların en sık olduğu noktalar; yerleşim yeri giriş ve çıkışları, eşdüzey
kavşaklar, anayol tali yol birleşimleri, rampalar, akaryakıt istasyonları giriş ve
çıkışları, virajlardır.Buraların birer tehlike faktörü olduğunu bilerek bu
tehlikeleri öngörerek aracınızı kullanın.
SÜRÜCÜLÜKDE PROFESYONELLĠĞĠ SAĞLAYAN ĠLKELER VE ÖZELLĠKLER
Sağlığına önem veren
İş emniyetine ve çevre temizliğine önem veren
Trafik kurallarına uyan
Yayalara saygılı
Trafik levhalarını önemseyen
Eğitimli
Asabi olmayan
İşine bağlı
Argo kelimeler kullanmayan
Yola çıktığında evini ve çocuklarını unutmayan
İnsanları seven
Dürüst
Kılık kıyafeti düzgün
Hız kurallarına dikkat eden
Saygılı
Şirket kurallarına uyan
Araç bakımına riayet eden
Alkollü araç kullanmayan
Emniyet kemeri kullanan.
Başkalarının hakkını istismar etmeyen
İşini, ne kadar tehlikeli olduğunun bilincinde olarak yapan
Düzenli sağlık taramasından geçen
Trafik rahat ve emniyetli davranan
Maddi sorunları halletmeye çalışan
Ailesine düşkün
Uykulu ve yorgun araç kullanmayan
Reflekslerine önem veren
Dinlenme zamanlarını yararlı şekilde kullanan
Hız sınırları ve trafik levhalarının önemini bilen
Anlayışlı olan kişiler profesyonelliğin kurallarına uymaktadırlar.
PROFESYONELLĠĞĠN DOĞURDUĞU SONUÇLAR VE KAZANÇLAR
Ülke imajı
Şirket imajı
Çevre sağlığı
Kazasız trafik ortamı
Can ve mal güvenliği
Verimlilik
Hedefleri gerçekleştirme imkânı
Kalite
Müşteri memnuniyeti
İşveren memnuniyeti
Kendinin ve ailenin memnuniyeti
Ülke ekonomisine katkı
Dostları ilə paylaş: |