İşitme'nin sınır keskinlikleri az çok birbirine karışabilir. Renk duyusun-
da hemen bütün insanlar aynı şeyi kavramakta şaşırmazlar. Meğerki
Edison hastalığı gibi renkleri tersine çeviren bir körlük olmasın...
Renk farkları nedir? Fizikte en basit biçimiyle titreşim denilen ola-
yın dalga uzunluğu farklarıdır
-
. Başlıca üç türlü ışın vardır. Bunların
birbirlerinden ayrılışları, titreşirken çizdikleri dalga uzunluklarına göre
değişir. Örneğin, Röntgen ışını (10-9-10-7) cm'dir. Elektrik dalgaları
(10-1-10-6) cm uzunluğundadırlar.
İnsan gözünün görebildiği dalga uzunlukları (10-5-10-2) cm'dir.
Bu dalgaların duyu üzerinde bıraktığı izlere IŞIK deniyor. Işık dalgası
için ölçü birimi 1 mm'nin 1/1000x1000'idir. Buna Milimikron (mp): Bir
milimetrenin binde birinin binde biri, adı verilir.
Yağmur çiseleme günlerinde gökyüzünde çizilen Ebemkuşağı'nın
bütün renk farkları, titreşim dalgasının (mp) uzunluğuna göre şöyle
değişir:
Rengin İki Renk
Rengin Adı Milimikronu Arasındaki Fark
Mor 410 -
Yeşil 480 70 milimikron
Mavi 520 40 milimikron
Sarı 570 50 milimikron
Portakal rengi 630 60 milimikron
Kırmızı 675 45 milimikron
Dalga uzunluğu 410 milimikronun altına düşen bir titreşimin ren-
gini göremeyiz. Orada renksizlik başlar.
Bütün bu kesin ve mutlak renk farkları gördüğümüz gibi nitelik
farklarıdır. Ama biz bunların sayıca belli nicelikte: 40, 45, 50, 60, 70
milimikron sayıda rakamlarını değiştirdik mi, bu nicelik değişikliği he-
men başka bir nitelik yaratır. Daha fazla nicelik birikimine yer kalmaz;
ardından nitelik değişikliğine atlanır. Mavi renge 40 milimikron uzunluk
katılır katılmaz, mavilik niteliği kalkar, yerine yeşillik niteliği geçer.
Yumurtadan civciv, Formel Mantığa kalsa, yumurta içinde gözle
görülmeyecek kadar bir tavuk minyatüründen çıkar. Bugün mikroskop
sayesinde böyle bir minyatür iddiası çocukları bile güldürür. Çünkü,
yumurta içindeki canlı hücre, mikroskop sayesinde tavuk kadar büyü-
tülebilir. Ama tavuk müsveddesi görülemez.
Tek başına yumurta hücresi civcivin yetişmesi için yetmez. Yu-
murta hücresini horozun tohumlaması gerekir. Böylece iki zıt cins
hücrenin birbirine girmesi, civciv yetişmesi için ilk zıtların bir araya
gelmesiyle olur.
Zıtları birleştirmiş yumurtanın gelişimi nasıl olur? Önce hücre iki-
ye, sonra dörde, vb. parçalanarak çoğalır. Bu ilk çoğalış, aynı hüc-
re tiplerinin sayıca, nicelikçe artması ve birikmesi olur. Sonra çeşitli
basamaklara ayrılmış nitelik değişiklikleriyle, hep birbirine benzeyen
hücrelerden civciv organları teşekkül eder.
Bütün anlatılan doğa, organizma ve toplum olayları diyalektik ge-
lişim içinde her değişikliğin uzunca nicelik birikiminden sonra nitelik
atlayışına geçmek demek olduğunu ispatlar.
D) BÜTÜNLÜĞÜYLE DİYALEKTİK SÜREÇ
Buraya dek Varlığın (Doğanın ve Toplumun) her gelişiminde di-
yalektik gidiş, süreç (prose) bulunduğunu belirttik. Bu belirtişimizde
öğretici ve alfabetik davranmak zoruyla, daha çok diyalektik gidişin
elemanlarını ayrı ayrı ve teker teker ele aldık.
Kendiliğinden anlaşılacağı gibi, gelişim ve diyalektik süreç bir tek
BÜTÜNDÜR. Gelişim gidişinin hiçbir elemanı ötekilerinden ayrıca ve
tek başına kımıldayamaz. Bütün diyalektik elemanlar (Hegel'in de-
yimiyle: MOMENTLER) birbirleriyle karşılıklı etki-tepki halinde ilişkili
bulunurlar. Bütün canlılıklarıyla bir arada işleyerek yaşarlar.
Diyalektik gelişim sürecinin bütünlüğünü verebilmek için buraya
dek söylediklerimizi toptan ele almalıyız. Bunun için önce iki genel
kavramın üzerinde durmalıyız:
1- Evrim ve Devrim anlayışı,
2- İnkârın İnkârı anlayışı...
Bu iki anlayış belirdikten sonra, her ikisinin birden aynı anlamı na-
sıl perçinlediklerini, varlığın her alanında: Doğada, Toplumda, Tarihte,
Düşüncede vb. görülen açık ÖRNEKLERİ ile açıklamalıyız.
I- EVRİM-DEVRİM
Diyalektik gelişim sırasında şu basamaklara rastlanır:
Birinci basamak: Zıtlıkların Birliği Şarttır.
Tez ve Antitez bir araya gelmelidir. Tavuk yumurtası ile horoz to-
humu buluşmalıdır. Bu olmadıkça, gelişim için gerekli ilk NEDEN, yani
asıl motor gücü, işletici zemberek ortada yok demektir.
İkinci basamak: Sayı Birikimi Şarttır.
Yani Tez ile Antitezin bir araya gelmesi yetmez. Bir araya gelen
zıtların, çarpışan canlılığı ile gelişimi sağlamasına elverişli ŞARTLARI
bulmaları gerekir. Yumurta tohumlandıktan sonra sürekli 400 °C ısıya
girmelidir. O zaman hücrelerin ikişer ikişer çoğalarak, dut meyvesin-
deki tanecikler gibi bir araya geldikleri görülür. Buna MORULA (Dut-
çuk) adı verilir.
Üçüncü basamak: Nitelik Sıçrayışı Şarttır.
Bir an gelir ki, nicelikçe, yani sayıca değişiklik daha fazla çoğa-
lamaz. Yumurta hücreleri Dutçuk halinde büyürken, ansızın Morula
hücreleri yeni bir düzene girerler. Aralarındaki mesafe bir bağırsak içi
gibi boşalıp uzar. Hücrelerin kendileri de başkalaşırlar. Böylece mey-
dana gelen yeni biçime GASTRULA (Midecik) adı verilir. Morula'ya nis-
petle Gastrula bambaşka bir niteliktir.
Yumurta içinde kısa zamanda görülen bu değişiklikler, Doğa içinde
ilk tek hücrenin yüz binlerce yılda geçirmiş olduğu gelişimlerin özeti-
dir. Yumurta kabuğu içinde böyle sayısız yüz binlerce yılı temsil eden
yığınla biçim ve nitelik değişiklikleri olur. En sonra bildiğimiz civciv
bütün organlarıyla meydana gelir.
Ne var ki civciv gene yumurta içindedir. Dışarıdan bakanlar için or-
tada henüz görünür yumurtadan başka bir şey yoktur. Civcivin ortaya
çıkması için bir sıçrama daha gerekir. Yumurtanın kabuğu delinmeli,
civciv dışarı fırlamalıdır. Kabuk delinmezse, içindeki yavru ölebilir.
Görüyoruz, yeni bir gelişim mutlaka nicelikten niteliğe atlayış ile
tamamlanır. Kantite [Nicelik] ve sayı çoğalışına TEKÂMÜL (Evolusyon:
Evrim) denir. Nicelikten yeni bir Kaliteye [Niteliğe] atlayışa İNKILÂP
(Devrim: Revolusyon) adı verilir. Evrim bir süre başarılmadıkça devri-
me varılamaz. Ama evrimin ardından devrim gelmezse, bütün gelişim
boşa gider. Kabuğunu yarıp çıkamayan civciv cılk olur, ölür.
II- İNKÂRIN İNKÂRI ANLAYIŞI
Diyalektik gelişim sürecini toptan özetlersek, onun göze çarpan üç
momenti vardı:
1- TEZ,
2- ANTİTEZ,
3- SENTEZ...
Bu üç momentsiz hiçbir gelişim olamaz. Bu üç moment arasındaki
ilişki nasıl gerçekleşir?
Basitçe ve tereyağdan kıl çekerce, birisinden ötekisine geçiş bi-
çiminde süreç olmaz. Öyle basit ve tedrici geçiş momentleri, ancak
Formel Mantık için, daha doğrusu Formel mantığın anlayış hayalha-
nesinde vardır...
Formel Mantık niçin böyle bir eğilimde kurulmuştur?
Çünkü, kapitalist sınıfı kendi devrimini başardıktan sonra, artık
devrim istememektedir. Devrimi toptan inkâr edebilmek için, Varlıkta
öyle bir değişikliğin bulunduğunu inkâr etmekten başka iş ve yürüne-
cek başka kestirme yol yoktur.
Ne var ki Varlık, Doğa, Toplum ve Düşünce hiçbir zaman tek bir
sosyal sınıfın keyfine ve isteğine uymamıştır ve uyamaz.
Dostları ilə paylaş: |