12
Aristoteles için kabul edilebilir geçimin miktarı da, bu doğrultuda, iyi bir yaşam
sürme fırsatına erişebilme perspektifiyle belirlenir. İyi bir yaşam, erdemli eylemlerin
yapıldığı yaşamdır ve bunu gerçekleştirebilmek için gerekli maddi donanıma sahip
olunmalıdır. İyi yaşam her zaman birtakım maddi malların varlığını gerektirir
(Aristoteles, 2014b: 243, 268; 2014a: 21). Geçim, bu malların sağlanmasına
yetmelidir.
Aristoteles, “iyi yaşam” düşüncesiyle tutarlı olarak, iyi yürütülen bir şehirde,
yurttaşların, aşağılık işleri yapmaktan kurtulmuş olmaları gerektiği fikrine sahiptir.
Aşağılık işler, vücudun durumu üstünde bozucu bir etkisi olan bütün uğraşlar ve para
karşılığı yapılan bütün işlerdir çünkü bu işlerle uğraşan kimselerin erdemlerini ve
yeteneklerini geliştirmeye zamanları olmaz. Aristoteles, yurttaşların aşağılık işlerden
kurtulmalarının bir yolunu göremez, bu yüzden, en iyi devlette, işçinin yurttaş
yapılmamasını önerir.
Antik Çağ düşünürleri, maddi zevkleri ve istekleri küçümseme eğilimindeydiler.
Platon’a göre yurttaş için iyi hayat, maddi sahipliklerce zengin olunan bir hayat değil,
ölçülü ve sağlam bir hayattır. Kişilerin hayatında da, toplumun hayatında da
kötülüklerin kaynağı olan şey, başkalarından çok mal edinmek hırsıdır.
Aristoteles’e göre, zenginliğin kendisi, amaç olmamalıdır. Zenginlik, iyi bir
yaşam için yeterli mali bağımsızlığı yaratacak bir araçtır (Aristoteles, 2014b: 24).
Amaçları salt servet biriktirmek olan insanları eleştirir:
Bazı kimselerin kafalarına bunu koymalarının nedeni, iyi yaşama değil, yalnızca yaşama
istekli olmalarıdır; yaşam isteği sınırsız olduğu için, ona yararlı olanı da sınırsız olarak
isterler. (…) Böylelikle, bu da mülkiyet sahibi olmaya bağlı göründüğü için, tüm
etkenlikleri para kazanma üstünde odaklaşır ve para kazanmanın ikinci türü de [değiş
13
tokuşa dayalı para kazanma] bundan ileri gelir. (…) Bütün yetilerimizi böyle [para
kazanmak için] kullanmak ise doğaya aykırıdır (Aristoteles, 2014b: 27).
Para kazanmayı iki kategoriye ayırarak inceler: Biri zorunlu ve kabul edilecek
niteliktedir; diğeri, ticari olanı, değiş tokuşa dayanır (ibid, s. 29).
10
Zorunlu nitelikteki,
yalnızca tarafların gereksinmesini karşılayacak kadardır, faydalı malların başkalarıyla
takas edilmesidir; süreç bundan ileri götürülmez. Bu faaliyet Oikonomia (ev idaresi)
olarak adlandırılır. Değiş tokuşa dayanan para kazanmaya ise kınanmayla bakılabilir
çünkü doğadan değil, insanların birbirleriyle alışverişlerinden çıkmaktadır. Amacın
salt para kazanmak olduğu bu faaliyet ise Chrematistics (krematistik) olarak
adlandırılır.
Platon’un alışveriş konusundaki düşünceleri daha katı ve kısıtlayıcıdır:
Şimdi bir kötülük daha söyleyeceğim, bak bakalım en büyüğü bu değil mi? (…) Bütün
mallarını satma ve başkalarınınkini satın alma serbestliği, her şeyi elinden alınmış bir
insanın, devletin hiçbir parçasıyla ilişiği olmadan toplum içinde kalması, ne tüccar, ne
işçi, ne atlı, ne yaya asker olmadan yalnız ve yoksul olarak yaşaması. (…) Bunu önlemek
için de hiçbir şey yapmadıkları da meydanda. Yoksa kimi alabildiğine zengin, kimi çıplak
kalasıya yoksul olmazdı (Platon, 2011: 278).
Platon için bilim de, insanı iyiye götürdüğü ölçüde yararlıdır. Nitekim, en yüksek
bilimin konusu, “iyinin ta kendisi, ideasıdır” (ibid, s. 219).
[N]esnelere gerçekliğini, kafaya da bilme gücünü veren iyi ideasıdır. Bunu iyi bil. Bilinen
şeyler olarak gerçeğin ve bilimin kaynağı odur. Ama, bilim ve gerçek ne kadar güzel
olursa olsunlar, şuna inan ki, iyi ideası onlardan ayrı, onların çok üstündedir. Görünen
dünyada ışığın ve gözün güneşle yakınlığı olduğunu düşünmek doğru, ama onları güneş
10
Para kazanmanın doğal ve en uygun (doğru) türünün bazı kârlı dalları 1)hayvan yetiştiriciliği, 2)toprak
sürme bilgisi, 3)arıcılık ve insana faydalı kuşları ve balıkları yetiştirme bilgisidir. Öteki yollar 1)ticaret, 2)-faizle-
ödünç para vermek, 3)vasıflı ya da vasıfsız işçi olarak ücretle çalışmaktır (ibid, s. 30).
14
saymak yanlış olduğu gibi, kavranan dünyada da bilim ve gerçeği yakın saymak doğru,
ama onları iyinin ta kendisi saymak yanlıştır. İyinin yeri elbette ikisinin de üstünde, çok
yükseklerdedir (ibid, s. 225).
Görüldüğü gibi, Antik Çağ yazılarında ücret, adalet, ahlak ve iyi yaşam
perspektifiyle açıklanmıştır. İnsan, toplumsal yaşam içindeki işlevinden,
toplumsallığından ayrılmadan değerilendirilmiştir. İyiliği, erdemi, mutluluğuyla ideal
toplumu oluşturan en önemli unsurdur ve bu ideallere uygun bir yaşam sürmelidir.
Antik Çağ’dan Orta Çağ’a gelindiğinde, Avrupa’da Hristiyanlığın ortaya
çıkması, düşüncede ve maddi yaşamda egemen olması ve artan nüfusla birlikte
toplumun ekonomik yaşamında görülen gelişmelerle, iktisat düşüncesi de değişime
uğramıştır.
Orta Çağ, maddi yaşam ve düşüncede dinin egemen olduğu bir dönemdi.
Yaşamın ritmi kilise tarafından kontrol ediliyor, politik, felsefi, hukuki, iktisadi
düşünceler de teolojinin bir yönü olarak görülüyordu.
İktisat, bağımsız bir disiplin olarak gelişmemişti. Orta Çağ iktisadi düşünceleri,
ekonomik yaşamın mekanikliğiyle değil, etik ve ahlak sorularıyla doluydu (Wood,
2004:1).
12. yüzyıl sonlarında Avrupa ekonomisi büyük bir dönüşüm geçirdi. Nüfus arttı.
Nüfus artışı yoğun tarıma, toprağın ıslahına, marjinal toprakların ekime açılmasına
neden oldu. Nüfus artışı ayrıca pazar için yoğunlaştırılmış üretime, yerel pazarların
genişlemesine, iç ticaret ve sanayinin gelişmesine yol açtı. Dış ticaret de uyarıldı,
fuarlar yapılmaya başlandı. Doğuyla yeni ilişkiler, yeni ticaret rotaları oluşturdu ve
yeni metalar batı pazarlarına ulaştı. Kasabalar ve şehir kültürü gelişti. Yatırım ve
I.2. Orta Çağ’da Ücret Düşüncesi
Dostları ilə paylaş: |