105
Bizce, marjinalizmin başarısının öne çıkan sebebi, 19. yüzyılın sonlarında
kapitalist üretim tarzında meydana gelen sosyoekonomik dönüşümler ve bu süreçte
sınıfların birbirlerine karşı maddi ve ideolojik konumlarıdır.
Klasik iktisadın teorik eksiklikleri ve iktisadın profesyonelleşmesinin,
marjinalizmin yaygın kabul görmesinde etkileri olduğu kuşkusuzdur. Ricardo’nun
tarımda azalan getiri ve ücretlerin artışının kârları düşüreceği teorileri ampirik olarak
yanlışlanmıştı. Malthus ve Mill’in ücret fonu teorisinin açıklayıcılığı çok zayıftı ve
ciddi ölçüde eleştiri almaktaydı. Mill’in ücret fonu teorisini reddi, klasik iktisat
açısından işleri daha da kötüleştirmişti; klasik iktisadın “çağdaş iktisatçılar arasında
giderek azalmakta olan saygınlığına” darbe indirmişti (Kurmuş, 2009: 80). 19.
yüzyılın ortalarından itibaren iktisadın moral felsefeden ayrı bir bilim olarak
tanınmaya ve profesyonelleşmeye başlaması da klasik politik iktisadın düşüşünde
etkiliydi. 18. yüzyıl gibi erken bir zamanda sosyal bilimcileri etkileyen Newtoncu
bilim, 19. yüzyılda felsefeye galip gelmişti (Gulbenkian
Komisyonu, 2014: 18-19).
Fakat klasik politik iktisattan marjinalizme
geçişte gerçekleşen dönüşüm,
teorik
açıklayıcılığı daha yüsek ya da matematiksel kesinlikte bir iktisat teorisi
kurulmasından daha fazlasını ifade eder:
30
Gerçekleşen, bilimdeki bir paradigma
30
İktisatta matematiğin kullanılması gerektiğine inanan Walras, tıpkı Jevons gibi, teorilerini oluştururken
matematik kullanmayan iktisatçıları eleştirdi: “Konular matematiksel dil kullanarak, çok daha az kelimeyle, çok
daha kesin ve açık biçimde açıklanıyorken, Ricardo’nun daima ve John Stuart Mill’in
Principles of Political
Economy’de defalarca yaptığı gibi, son derece zor ve yanlış şekilde, gündelik dil kullanma konusundaki ısrarın
sebebi nedir” (Walras, 2014: 28)? Yani Walras, Ricardo ve Mill’in hâlihazırdaki teorilerinin matematiksel olarak
ifade edilebileceğini ve bunun yapılması gerektiğini düşünüyordu. Fakat Ricardo ve Mill’in teorilerinin Walras
açısından en önemli problemi bu değildi; nitekim bunlardan tamamen farklı bir iktisat teorisi kurdu.
107
Senior, malların değerlerinin kaynağının emek olduğunu, dolayısıyla
sermayenin de birikmiş emek olduğunu reddetti. Sermaye birikimini kapitalistlerin
kaçınması
31
ile açıkladı.
Emek değer teorisine bu erken
dönem tepkiler, kapitalizmin
henüz karakteristik
biçimine ulaşmadığı bir aşamada ortaya çıkmıştır. Marjinalizmin hâkim teori olarak
kabul gördüğü 1880-1890’lar, kapitalist üretim tarzının ve dolayısıyla bu üretim
tarzına ait sınıfların gelişmişlik düzeyinin farklı bir aşamasını temsil eder. 1826-1847
arasındaki daralma döneminin ardından gelen 1848-1872 yılları, kapitalist ekonomide
büyük genişlemenin yaşandığı bir dönemdi. Bu dönemin temel özelliği, “sermayenin
üzerinde yükseldiği temelin hem coğrafi olarak genişlemesi hem de derinleşmesiydi”
(Kaymak, 2008: 42).
Tablo 7. İhracatın değeri, 1820-1913 (1913 fiyatlarıyla milyon $)
Ülke
1820
1840
1860
1880
1900
1913
Büyük Britanya
73
189
579
1.502
1.497
2.555
Almanya
-
106
240
549
1.097
2.454
Fransa
56
86
260
578
818
1.328
İtalya
35
-
-
251
312
485
Belçika
16
29
87
224
386
717
Hollanda
-
-
-
166
267
413
Birleşik Devletler
31
97
229
833
1.733
2.380
Japonya
-
-
-
22
92
315
Kaynak: Fontana (2006b: 229).
1820-1913 yılları arası dünya ihracatının seyrini Tablo 7’ den takip edebiliriz.
Tabloya göre 1840-1880 arasında dünya ticaretinde öne çıkan ülkelerin ihracatı
dramatik şekilde yükselmiştir.
31
Marx’a göre kapitalistin "kaçınması", “işçilerinin sadece canlı kalmaları için mutlak gereken geçim araçlarını
sağlayacak ücreti vermekten bile kaçınma!"dır (Marx, 2011: 632).