Aşkın Gözyaşları I -şems Tebrizi



Yüklə 0,68 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə43/50
tarix15.10.2018
ölçüsü0,68 Mb.
#74403
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   50

penceremin önünden geçerken biraz hesaplı hareket etmen icap eder.
Genç Alâeddin Çelebi, bu sözlere kırılmış, biraz sertçe cevap vermişti:
— Kimin evini kimden kıskanıyorsun şeyhim.
Bu  söz  o  günden  itibaren  aramızdaki  soğukluğun  iyice  buz  tutmasına  sebep  olmuş,
gönlüm  incinmişti.  Alâeddin’in  densizliğine  karşı  içimden  ona  şiddetli  bir  sesle  bağırmak
geçti. Mevlâna’nın hatırı olmasa bir şimşek bakışımla onu oraya sererdim.
Önceleri  bana  karşı  gelen,  Konya’dan  uzaklaşmama  sebep  olan  topluluk,  aslında
yatışmış  değildi.  Konya’ya  döndükten  sonra,  benden  özür  dilemelerine  rağmen  pusuda
bekliyor,  fırsat  gözlüyorlardı.  Bu  sefer  aralarına,  şehrin  ileri  gelen  birkaç  softasını  da
almışlardı.  Alâeddin  Çelebi  gibi  bıçkın  bir  delikanlıyı  da  saflarına  katmışlardı.  Muhalif
cephem kalabalıklaşıyordu.
Bir  gün  medresenin  bahçesinde  dervişlerle  sohbet  ediyordum. Alâeddin  destursuz  olarak
sözümü kesti:
—  Bu  dünyanın  kutbu  dedem  ve  babamdır.  Siz  mum  alevinden  medet  bekliyorsunuz,
diyerek beni tahrike yeltendi.
— Mevlâna’da ledün ilminden inciler vardır. O konuşurken sözlerinin kimseye faydası olup
olmayacağını hesaba katmaz, ama ben çocukluğumdan bu yana Allah ilhamı ile konuşurum.
Birini  sözümle  cezbelendirir,  akıllandırır,  terbiye  ederim.  Bakmayın  benim  hırçınlığıma,
sözüm haylazı terbiye eden kırbaçtır.
— Sen rüzgâr gibi yıkıcısın, bıçak gibi kesicisin. Senin sözlerinde beladan başka ne var?
—  Mevlâna  konuşunca  uslu  kedi  gibi  dinliyorsunuz.  Ben  konuşunca  yırtıcı  kaplan  kesilip
üzerime atlamak için fırsat kolluyorsunuz. Oysa o benim söylediklerimin aynısını konuşuyor.
O  sessiz,  ben  sesli  konuşuyorum.  Fark  yok  aramızda,  Mevlâna  beni  takip  eden  bir  taklitçi.
O  ne  güzel  bir  taklitçi,  diye  cevap  verdim.  Alâeddin  homurdanmaya  başladı.  Hiç  tereddüt
etmeden devam ettim:
— Boşboğazın biri boğazından hırıltı çıkarıyor. Evlat sakin ol. Herkes kendi yürek kitabını
okur.  İçin  mezbaha  gibi  kan  revan.  Gözün  lavlar  püskürtüyor.  Denizime  gel  de  seni
dinlendireyim.
Alâeddin  birden  ayağa  fırladı,  üzerime  doğru  yürümeye  başlayınca  ben  de  yerimden
kalktım  asayı  ona  doğru  fırlatacaktım.  Dervişler  onu  tutarak  dışarı  çıkardılar.  Olay  şehre
yayılır yayılmaz, benden nefret eden fitneciler Alâeddin Çelebi’yi bir kenara çekerek:
— Bu ne cüret. Yabancı bir adam gelsin, kırk yıllık baba ocağına evlâdını sokmasın, bu
görülmüş  şey  mi?  Diye  onu  dolduruşa  getirerek  Onun  toyluğundan  faydalanmaya
çalışıyorlardı.  Hayatta  bir  aşksızlara  bir  de  başkasının  ağzına  bakan  zavallı  ahmaklara
acırım. Böyleleri ne yalak, ne aciz yaratıklardır. Alâeddin de bu zavallılardandı. Başkasının
ağzı  ile  konuşmayı  severdi.  Sünepe,  uyuz  ve  silik  bir  delikanlıydı  o  kadar.  Bakmayın  siz
ileride beni şehit edenlerin içerisinde Alâeddin de var dı diyenlere. Bir tavuğu kesecek kadar


yüreği olmayan ürkeğin tekiydi. Birden palazlanan saman çöpüydü o kadar.
Alâeddin,  çevredekilerin  dolduruşu  bir  taraftan,  Kimya  ile  evlenişim  diğer  yandan  öyle  bir
hale  gelmişti  ki  neredeyse  üzerime  çullanıp  boğacak  azgın  bir  kuduz  köpek  haline  gelmişti.
Gözleri şimşekler çakıyordu. Ancak ısıracak köpek dişini göstermezdi.
Benim bulunduğum meclislere izinsiz giriyor, söze karışıyor, beni tahrik etmek için elinden
geleni  yapıyordu.  Fitneciler  bu  duruma  kıs  kıs  gülüyordu.  Durumu  Mevlâna’ya  açtım.
Üzüleceğini  bilerek  uzun  süredir  sabrediyordum.  Benden  duysun  istedim.  Bir  şey
söylemeden odadan dışarı çıktı. Doğruca Sultan Veled’in yanına gitmiş:
— Şimdi anlıyorum, Âdem babamızı. Bir yanda asi Kabil, diğer yanda asude Habil. Sivrilik
ve  yumuşaklık.  Âdem  babamızın  ciğer  acısını  anladım.  Arif  Sultan  Veled’im  ve  isyankâr
bıçkın Alâeddin’im. Söyle ben ne yapayım oğlum?
—  La  tahzen  baba.  Allah  var,  sıkıntı  yok.  Alâeddin;  cahil,  kanı  kaynayan  bir  yaştadır.
Seni  sever,  muti  bir  evlattır.  Onun  hırçınlığı  çevredeki  fitnecilerin  sayesindedir.  Ben  onunla
konuşurum usulünce. Düzelir zamanla, sen dert etme babacığım.
Sultan  Veled  çok  mûnis,  yumuşak  huylu  babası  gibi  ilim  düşkünü  bir  yağız  yiğitti.  Onu
daha önceleri de sevmiştim. Ve çok seviyordum. Bambaşka bir hali vardı. Mevlâna’ya lâyık
bir oğuldu. Gerek dergâhtaki bana hizmetlerinde, gerekse Şam’dan beni getirirken edep ve
terbiyesi  ile  beni  kendisine  hayran  bıraktırdı.  Oğlum  olsaydı  Sultan  Veled  gibi  olmasını
dilerdim.  Beni  nerede  görse  halimi  hatırımı  sorar,  bir  arzum  olup  olmadığını  öğrenmek
isterdi.  Sohbetlerime  katılmak  için  icazet  ister,  ağzı  açık  pür  dikkat  beni  dinlerdi.  Sözlerimi
sonradan  kâğıda  not  aldığını  duydum.  Bu  durumu  öğrendiğimi  duyunca  gelip  özür  dilemişti.
Ben de “Önemi yok, sen yazabilirsin gökkubbe altında kelâmlarımı kalem kalem yazdırmayı
dileseydim  kâtip  olarak  seni  seçerdim”  dediğimde  öyle  bir  sevindi  ki  yanaklarımı  kuzunun
koyunu öptüğü gibi öptü.
— Yeter evlat, dudağınla abdest almışçasına yıkandı yüzüm.
Güldü. Sevinçle:
— Hakkınızı helâl ediniz efendim diyerek yanımdan ayrıldı.
Sultan Veled babasına verdiği söz üzere Alâeddin’i bir kahvehanede nargile içerken bulur.
Kahvedekileri gözü ile süzünce hemen hemen hepsinin berduş ayak takımı olduklarını anlar.
— Ne işin var bu eli boşların yanında. Senin yerin gönlü hoşların meclisidir kardeşim.
— Bir ailede iki âlim yeter, ben fazlayım zaten.
— Bu ne biçim konuşma. Sen Mevlâna oğlusun unutma.
— Babam ne buluyor bu Şems denen delide.
—  Ah  kardeşim,  gözlerin  ne  kadar  da  puslu.  Bir  şulesi  var  ki  Şems’in,  aydınlığının
berraklığı gökyüzüne sığmaz. Ah kardeşim, sözlerin ne kadar paslı. Şems’in öyle muhabbeti
var ki sanırsın cennet dile gelmiş konuşuyor.
—  Gökyüzünüz  de,  güneşiniz  de  sizin  olsun.  Ben  biraz  da  gayya  kuyusunun  karanlığını


Yüklə 0,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə