1578
* TAED
57
Aliye MUSAYEVA
Bunlara esasen böyle hesab ediyor ki, artık bu devirde ilmi üslubun bir kolunun temelleri ve
terimolojisi artık meydana çıkmıştı. Müellif bu devirde tabiat ilmine ait eserleri de arşivlerden
elde etmiştir ki, bunlar hastalıklar ve onların tedavisine, ilaçlara ait yazılmış kitaplar,
kitapçıklar, defterler ve verekeler halinde kalmış elyazmalardan ibarettir. Demirçizade bu
kaynaklardan istifade ederek tabiat ilimleri üzere devrin ilmi üslubunun seviyesini, seciyevi
hüsusiyetlerini müeyyenleştirir.
Müellif ictimai iilmlere ait Azerbaycanca eserleri tedkik edir, bir üslup nümunesi gibi
onları ümumileştirir.Yusuf Seyidov`un kaydettiği gibi XVIII. asrda Azerbaycan dilinde bir sıra
tarih kitapları, günlükler tezkire ve cünkler yazılmıştır, elyazmaları mevcud olmuştur. Bunlarda
tarihi hadiseler ,ayrı ayrı şahısların, hüsusen devlet başkanlarının, alim ve şairlerin hal
tercümeleri hakkında malumat verilir. Bunların dili ictimai ilimler üslubunu ifade edir. Bunların
dili hakkında Demirçizade böyle yazmaktadır: “Bu eserlerin dilinde ümumhalk sözleri, ifadeler
çoğunluğa sahiptir ve Azerbaycan dilinin gramer yapısı esas ve aparıcı mahiyettedir. Bu
eserlerde mevzularla elakedar olarak müeyyen hadise, zaman, mekan ve şahsiyetlerin faaliyyeti
hakkında verilen malumatlarda resmi, dini, ilmi anlayışları ifade etmek için bir sıra Arabi, Farsi
esaslı terimler, ifadeler de işlenmiştir”(3, s. 254).
Müellif bu deyilenleri hemin devire ait “Tarihi-zemani-Şah Abbas ibn
Hüdabende”,”Risaleyi-fezaili-Şami-Şerif”, “Safeviyye padşahları” adlı eserlerden getirdiği
nümunelerle esaslandırır. Demirçizade fikrine yekun vurararak yazıyor ki, içerisinde mühtelif
yer adları, şahıs adları, çoklu terimler olan bu eserlin nesr dili ile yazılması, aynı zamanda,
sintaktik bakımdan cümlelerin, söz birleşmelerinin yapısı da dikkati celb edir ve demek olur ki,
bu eserlerde sintaktik kayda-kanun bozulmamışdır.
Müellif XVIII. asrda dilin ilmi üslubunun dilçilik kolu hakkında da dolğun malumat
verir: “Medreselerde, mekteblerde Arap ve Fars dillerinin tedrisi ile alakedar olarak,
Azerbaycanca bir sıra tedris vesaiti mahiyyetli kitaplar ve kitapçıklar yazılmıştır. O zamanlar
hele böyle eserler de elyazması şeklinde yazılıp hüsusen medreselerde tedris vesaiti gibi istifade
olunurdu. Mehz böyle elyazmalardan bir kısmi bu güne gibi saklanılmıştır.” Seçkin ilim adamı
bu nümunelere dayanarak o devirin dilçilik üslubu hakkında fikir yürütüyor, bu devrin dilçilik
terimlerinin hele ancak Arap sözlerinden ibaret olduğunu kayd edir. Demirçizade bir eseri üslup
bakımından tahlil ederek yazıyor ki, bu beş verekden ibaret elyazması hem mevzuca, dilce, hem
izahat tarzıina göre çok değerli bir belge gibi dikkati celb edir. Bu eser Arapça`dan tercüme ve
tebdil olunmuştur, ama Azerbaycancası bir kadar dolğundur.
Prof. Dr. Yusuf Seyidov ve Azerbaycan Edebi Dili Tarihi Meseleleri Prof. Dr. E. Demirçizade Örneği
TAED
57* 1579
Müellif fikrine yekun vurarak böyle kanaete gelir ki, bu ilk eser ümumiyyetle
üslubiyyet mahiyetli dil birimlerinin mana ve makamlarına dair yazılmış ilk tecrübe
nümunesidir(3, s. 257).
Dilimizin önceki devirlerinde olduğu gibi XVIII. asırda da ictimai-siyasi üslubun resmi
dini-telim-tebliğ kolu da faal olmuş, bu maksadla eserler yazılmıştır. Demirçizade bu üslup
nümunelerini böyle nitelendiriyor: “Bu eserlerde dil üslup bakımından sadelik ve qelizlik
paralel yer tutur, yani sade konuşma birimleri dini kanun-kaidelerın tebliğine, telimine nail
olmak için arapça sözler ifadeler, terimler, dini ibareler ise telkin etmek, inandırmak ve
böylelikle de dini mefhumları ifade eden sözleri, ibareleri, duaları ezber menimsetmek
maksadile işlenilmişdir”(3, s. 258).
E. Demirçizade daha bir metlebe de işaret edir ki, bu eserlerde o devir için arkaikleşmiş
Azerbaycan sözlerinden istifade edilmiştir, ancak bu istifadede sade işlenen sözlerle dinle
elakedar sözlere fark konulmuştur. Mesela, kendu, kim, ol, nesne, varmak, ayıtmak gibi
sözlerden istifade olunmuştur, çünkü onların dini terim karşılığı yok idi, ancak tanrı, uçmak,
damu, suç gibi sözler işledilmemiştir, çünkü bunların Arapca dini terim sinonimleri var idi:
tanrı-allah; uçmak-cennet; damu-cehennem; suç-günah vs.
Monografinin sonunda müellif “Ümumi neticeler” adı ile XVIII. yüzyıl Azerbaycan
edebi dilinin incelenmesine yekun vurur ve bu ümumileşdirmeleri aşağıdakı istikametler üzre
aparır: Üsluplar ve Leksik Vahidlerde Ümumileşme, Fonetik ve Grammatik Vahidlerde
Ümumileşme Müellif aynı zamanda gösterir ki, bu devirde üsluplararası alakalar de artır,
ümumi milli dile doğru inkişaf eylemleri inkişaf edir, bütün istikametlerde sadeleşme süreci
gediyor. Demirçizade sabitleşmede böyle fonetik deyişmeleri kayda alır: b-m değişmesi: ben-
men, bin-min, kibi-gibi; k-h evezlenmesi: kanı-hanı, kaçan-haçan, kanda-harda, kamu-hamı, q-x
değişimi, baq-bak, çok-çoq, çıq-çık, yıq-yıx, kim-ki, birle-bile-ile ve s deyişmeleri.
“Azerbaycan Edebi Dili Tarihi” derslik-monografisi Azerbaycan dilçiliyi tarihinde
büyük hadise olsa da maalesef bu eser müellifin ölümünden sonra gün yüzü görmüşdür. Kitap
onun müellifinin dilimizin tarihine uzun yıller boyu apardığı semereli tedkikatın mühüm
neticesi, semereli mehsulu gibi meydana çıkmışdır. Bu eserle yanaşı abide şahsiyet, pedaqojik
üniversitede herkesin esil hakiki manası ile tanıdığı ve adlandırdığı professor bundan ilave de
XIX. ve XX. yüzyılın başlarındaki dilimizin vaziyeti ve onun nümayendeleri hakkında birkaç
tane M. F. Ahundov hakkında (M.F.Ahundovun Piyesalerinin Dili), Kasım bey Zakir hakkında