93
Doç.Dr. Gaffar ÇAKMAKLI MEHDİYEV
/
Ermenistan: Türk Dünyasına Karşı Milliyetçi İdeolojiden Tek
zamanı Taşnakların yürüttüğü politika sonucu burada 10.000 kişiden biraz fazla Türk kalmıştı. 1922’de
60.000 göçmen geri döndükten sonra Azerbaycan Türklerinin sayısı 72.596 kişi olmuştur”. Türklerin
toplum halinde yaşadıkları 5 kazadan - Aleksandropol, Nor-Bayazet, Eçmiadzin, Erivan, Şerur-Dereleyez
- kazalarından başka Yelizavetpol idari birimine giren Zengezur kazası (sonralar Qafan, Sisyan, Gorus,
Megri adlı bölgeleri), Kars iline dâhil olan Ağbaba bölgesi (sonraları Amasiya bölgesi), Tiflis idaresine
dâhil olan Lori-Pembek bölgesi (sonraları Alaverdi, Stepanavan, Kalinino, Noyamberyan bölgeleri),
Yelizavetpol quberniyası Kazak kazasının Dilican deresi (sonraları Şemseddin, İcevan, Dilican
rayonlarının arazisi, ayrıca Krasnoselsk bölgesi Akstafa (Gedikçay havzasının Azeriler yaşayan köyleri)
birleştirilerek Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti düzenlendi.. Genellikle, bu sınırlar içinde Ermeni
nüfusu 1831 yılında 161,7 bin kişi, 1879 yılında 797,9 bin kişi, 1913 yılında 1000,1 bin kişi, 1920 yılında
720 bin kişi, 1922 yılında 782 bin kişi, 1926 yılında 881,3 bin kişi olmuştur. 1926 yılı nüfus sayımında
gösterilmiştir ki, bu bölgede 84,5 bin kişi Azeri nüfus yaşamıştır. Azerilerin sayısı yüzde 9,5 kadar
inmiştir. Bunların 60 bin kişi kadarı 1920 yılından sonra önceki yurtlarına döndüler. Ermenistan'ın bu
sınırları içinde Azerbaycan Türklerinin 1916 yılında 333 bin kişiden 1926 yılında 84,5 bin kişiye inmesi
gösteriyor ki, Ermenilerin 1918-20 yıllarında İrevan idaresinde yaptıkları soykırım Zengezur kazasından
ve diğer bölgelerden de boş geçmemiş. Demek ki, Ermeniler tarafından planlı olarak gerçekleştirilen
jenosit politikası sonucunda Azerbaycanlıların kaybı 260 bin kişiden fazla olmuştur. O yüzden de şöyle
bir sonuca varabiliriz: 1916- 1926 yılları arasında Azerbaycanlı nüfusun artışı en az 10-12 bin kişi
olabilirdi. Bu rakam 1926 yılındaki mevcut sayıdan çıkarılıp telef olanların ve mültecilerin sayısına
eklenmelidir.
İkinci Dünya Savaşından sonra Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ye karşı toprak iddiaları ve bu süreçte
Ermenilerin etkin katılımı sonuçta Azerbaycanlıların kaderinde trajik olaylara neden oldu. 1945 yılının
Kasım’ında ÜİK (b) P MK Siyasi Bürosu yurtdışında yaşayan Ermenilerin Sovyet Ermenistan'ına
dönmesine (repatriasiyasına) izin verdi ve 2 Aralık'ta SSCB Sovyet Halk Komiserleri'nin ilgili kararı
basında yayınlandı. Bu adım, Sovyet yönetiminin Türkiye'ye karşı toprak iddialarını esaslandırmaya
çalışması ile ilgiliydi. Stalin Ermenistan'a yaklaşık 300-400 bin Ermeni göçürmek suretiyle tüm dünyaya
beyan etmek istiyordu ki, “bakınız Ermeniler kendi vatanlarına dönmüşler, fakat onların yaşaması için yer
yoktur. Türkiye Doğu vilayetlerini vermelidir”. SSCB'nin Türkiye'nin doğu vilayetlerine ait iddiaları
V.Molotov tarafından Türkiye Büyükelçisi S.Sarper’le 7 ve 18 Haziran 1945 tarihli konuşmalarında
duyurmuştu. Acilen SSCB'nin Türkiye'den koparmaya hazırlandığı arazilerin alanları ölçülmeye başlandı,
ilgili haritalar tertip edildi, bu toprakların Ermenistan ve Gürcistan arasında bölüştürülme çalışması
yapıldı. SSCB Dışişleri Komiserliğinde 1945 yılının Ağustos ayında hazırlanmış belgeye uygun olarak
Türkiye'den toplam alanı 26 bin kilometre olan toprak kopartılmalı idi. Onun 20,5 bin km. karesi
Ermenistan'ın, 5,5 bin km. karesi ise Gürcistan'ın payı olmalı idi. Savaştan zaferle çıkmış Sovyetler
Birliği Türkiye'den Kars ve Ardahan topraklarını alacağına o kadar emindi ki,hatta Siyasi Büro
A.Koçinyan isimli birisini Ermenistan Komünist Partisi'nin Kars İl Komitesi Sekreteri görevine atamıştı.
Fakat Türkiye'nin kendi topraklarının savunma meselesinde kararlılığı Sovyetlerin planlarını bozdu.
Ayrıca, Sovyetler Birliği Ermenistan'a gerekli sayıda yabancı ülkede yaşayan Ermeni göç ettiremedi.
1947 yılında çeşitli ülkelerden Sovyet Ermenistan'ına aktarılmış (repatriasiya edilmiş) Ermenilerin sayısı
sadece 60 bin kişi idi. Onlar da, buradaki durumu görüp geri dönmeye çalışıyorlardı. İş öyle bir noktaya
geldi ki, yüzlerce Ermeni, devlet sınırlarını ihlal ederek Türkiye'ye kaçtı. Bu durumda, göçürülmüşlerin
(repatriantların) ev, barınak sorununu iyileştirmek, onlara toprak vermek amacıyla 23 Aralık 1947 yılında
Azerbaycanlıları Ermenistan'dan Azerbaycan’a göçürmek (sınır dışı etmek) konusunda malum karar
verildi. Göçürülenlerin evlerini, mallarını mülklerini ellerinden zorla alıyorlardı. Sibirya'ya ve
Kazakistan'a sürgün edilenler gibi, onlara da beraberinde zaruri eşyalarını almaya izin veriyorlardı. 3
Mart 1948 tarihinde Ermenistan'ın SSC İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı ve Bakan Grigoryan’ın
imzaladığı Ermenistan Azerbaycanlı nüfusu arasında "Azerbaycan SSR 'e göçürülme ile ilgili durum
hakkında" raporunda Azerbaycan Türklerinin bu büyük trajediye tepkilerini daha net yansıtıyor. Bu
belgenin ayrıntılarına dikkat edelim:
Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu 23 Aralık 1947 tarih ve 4083 sayılı kararla, Ermenistan'da
yaşayan Türkleri "Azerbaycanlı" adı altında Azerbaycan'ın Kura-Aras Ovasına sürgün ettiler. Aynı
Bakanlar Kurulu iki-buçuk ay sonra, Stalin'in imzasını taşıyan 10 Mart 1948 tarih ve 754 sayılı kararla,
daha önceki kararın uygulamaya konmasını sağlamıştır. Karardan sonra, Ermenistan'daki Azeriler oradan
çıkarılmaya başlanmış ve işlem Stalin'in ölümüne kadar devam etmiştir. Söz konusu dönemde 150 bin
Azeri ata yurtlarından kovulmuştur. Ermeni tarihçilerine göre, geçen asrın başlarında, Ermenistan'daki
2300 köyün 2000'ini Azeri köyleri oluşturmaktaydı.