87
Doç. Dr. Feyzan VURAL/Anadolu Düğünlerinde Kadınlarca İcra Edilen Vurmalı Çalgılar
eskiden çok sayıda delbekçi kadın olduğunu ancak, bunların çok azaldığını ifade etmiştir. 25 yıldır delbek
çalan Aysel Yıldız ise gelirini, delbekçilikten kazandığını belirtmiştir (Delbekçiler…Musiki Dergisi
Nisan 2015). Fethiye’de yaklaşık 10 adet kalan kadın delbekçilerden Türkan Abacı ve Ayşe Gencer,
eskiden her düğünde çaldıklarını belirterek, “Delbekle ağırlık olarak Fethiye yöresine has türkü ve
manilerin yanı sıra dualar söylüyoruz” demişlerdir (www.haber3.com 2011). Bu ifade, yani dualar
eşliğinde delbek çalınması, geleneğin Orta Asya kam davulları ile olan bağlarını da yansıtmaktadır.
Gencer, “Eskiden her düğünde, kına gecesinde delbek olmadan gelin çıkmaz, asker yola
koyulmazdı. Ancak şimdi ise belli başlı kişiler düğünlerinde ve asker uğurlamalarında delbekçi
çağırıyorlar” diyerek, delbekçiliğe ilginin azaldığını ifade etmiştir. Uzun yıllardan beri düğünlerde,
eğlencelerde, çoğu zaman da sadece kadınların bulunduğu ortamlarda genellikle iki kişi, bazı durumlarda
da üç ya da dört kişi birlikte delbek çalıp şarkı söylemektedir. Çoğu zaman bir un kevgirini alıp, oğlak
derisiyle kaplayarak kendi çalgılarını yapan kadınlar, delbeğin olmadığı durumlarda tencere, tava, sini
gibi birtakım malzemeler kullanarak, bu çalgıların ritimlerine sesleriyle, şarkılarıyla eşlik etmektedir
(Töret 2014: 372). Özellikle Fethiye ilçesinin Günlükbaşı mahallesinde oturan, yaşları seksen ve üzeri
olan sözlü kaynaklar, eskiden özellikle nazar kesme, kurşun dökme, kırklama ve tuz düğünü
uygulamalarında kendilerine müracaat edildiğini belirtmektedir. Benzer şekilde ay ve güneş
tutulmalarında da, yöredeki bazı kişiler tarafından tamtamcı olarak hatırlanan bu kadınların yardımı
istenmekteydi. Yine kına gecelerinde, kadınlar arası eğlencelerde, evlenen kızın evliliğinin güzel geçmesi
için elinde delbeği ile dualarla birtakım maniler okurlardı. Delbekçi kadınların ettiği dualar ile aile
hayatına adım atan kızın mutlu bir evlilik geçireceğine inanılırdı. Öyle ki, yeni evlenen kızın delbekçi
duasını almadan evlenmesi uğursuzluk sayılırdı. Aynı şekilde delbekçiyi kızdıran, üzen ve delbekçinin
bedduasını alan kişilerin bir daha işlerinin rast gitmeyeceğine inanılırdı (Çelik 2010: 22; Töret 2014: 373
). Bu bilgiler, delbekçi kadınların, Orta Asya Türklerindeki kadın kamlarla olan bağlarını göstermektedir.
Daire: Büyükçe ve dar enli bir kasnağın kenarına zil takılarak, bir yüzüne deri gerilmek suretiyle
yapılan, 30-40 santim çapında bir çalgıdır. Daire, diğer benzer çalgılara göre daha dar enlidir. Kasnağı,
genellikle ceviz ağacındandır. Düğünlerde kadınlarca kullanılabilmektedir.
Bendir: Dairenin genellikle dini müzikte kullanılan zilsiz şeklidir. 50-60 santim çapındaki çalgı,
bender, mazhar olarak da adlandırılabilir. Kasnak üzerine kıymetli ağaçlardan yapılan kaplamalar, fildişi,
sedef ve bağa işlenerek yapılan süslemeler ya da deriler üzerine yazılan hatlar görülebilir. Kimi zaman
dini müziklerin yapıldığı düğünlerde kadınlarca çalındığı görülür. Son dönemlerde kadınlar arasında
yaygınlaşan bendir, kadına şiddet konusuna dikkat çekmek isteyen kadınlarca Tunceli, Bodrum, Mardin
gibi yerlerde protesto eylemlerinde çalınmıştır.
Erbane: Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde çok sevilerek çalınan bir sazdır. Erbane,
daha çok kadın çalgısı olarak bilinir. Bendire benzemekle birlikte, içindeki metal halkalar ile ondan
ayrılan bu çalgıya, kimi tarikatların ayinlerinde de sık yer verilmektedir. Bunlarla birlikte düğünlerde de
kullanılmaktadır. Son yıllarda artan dini yönelimlerin de etkisiyle, erbaneye olan ilgi giderek
fazlalaşmıştır. Erbane kursları, pek çok ilde açılmış durumdadır. Erbaneler ve bendirler üzerinde, kimi
resimlerin yer alması da son yıllarda yaygınlaşmıştır.
Yukarda belirtilenlere ek olarak kadınlar vurmalı çalgılar bulamadıkları zaman, düğünlerde tencere,
leğen çalarak da eğlenmişlerdir.
B. Parmak Uçlarıyla ve Avuç İçinde Çalınan Vurmalı Çalgılar
Kaşık: Vurmalı / çarpmalı bir Türk Halk çalgısıdır. Şimşir ağacından yapılanı makbul olmakla
birlikte, meşe ağacından yapılanına da sıkça rastlanır. Kaşıklar, Halk Oyunlarında ve Halk Müziğinde
kaşık havaları denilen kırık hava türlerinde kullanılır (Uzunbaş 2012: 6-7). Genellikle oyuncuların
ellerinde yer alan kaşık, kısa ya da uzun saplı olabilir ve farklı tutuş biçimleri mevcuttur. Çoğu kez
tahtadan yapılan kaşıklar, sırtları birbirine gelecek biçimde avuç içinde ya da diz ile el arasında vurularak
çalınır.
Kaşık, Anadolu’nun pek çok yöresinde kullanılır ancak özellikle Silifke ve Konya yöresi halk
oyunlarında çok yaygındır (Magep Ankara: 2007:78). Bolu, Bursa, Kastamonu, Mersin, Niğde, Antalya
gibi illerde de revaçtadır. Düğünlerde kadınlar tarafından en fazla çalınan vurmalılardandır. Örneğin
Adana ve civarında kız evinden gelin alma esnasında, kadınların leğene vurarak, kaşık çalarak, başörtüsü
sallayarak oynamaları gelenekler arasında yer almıştır (Başçetinçelik 2009: 27). Çankırı yöresinde kaşık
ve zilli maşa ile oyun oynamak öylesine yaygınlaşmıştır ki, halk oyunlarında bu çalgıların nasıl
kullanılacağı kurallara bağlanmıştır. Örneğin Halk Oyunları Modüler Programında “Zerdali Dalı mısın” ,