Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
89
“
ya da
sorularına cevap veren siyaset felse-
fesinin bir teorisidir. Toplum sözleş-
mesi, kanuna uymak için üstü kapalı
bir antlaşmadır. Üstü kapalıdır çünkü
yüksek sesle “Kanuna uyacağıma söz
veriyorum,” demeyiz. Bunu söylemi-
yor. Bunu sadece varsayıyoruz.
Bizimki gibi özgür bir toplumda te-
mel olarak üç seçeneğimiz vardır:
1- Her şeyi bırakabiliriz,
2- Kanunları değiştirmeye çalışabili-
riz,
3- İkisini de yapmayıp kanunlara uy-
mayı zımnen
kabul edebiliriz;
‘Toplum Sözleşmesi’ budur.
İ
roni (Eski Yunanca
),
söylenenin tam tersinin kaste-
dildiği ifadedir. Söylenen ya da
yapılan eylem, ciddi görüntüsü al-
tında, karşıt söylenceyi ya da eylemi,
çelişki noktasına çekmeyi hedefler.
Mizahtan farkı olarak,
ironi daha
eleştirel yaklaşır. İroni mimik, jest ve
tonlama ile söylemek istenenin altını,
dolaylı çizer.
Sokrates’in diyalog yöntemi iki aşa-
madan oluşur. Birincisi ironidir. Sok-
rates, muhatabının kesin doğru ol-
duğunu düşündüğü bilgileriyle ilgili
çeşitli sorular sorarak bu bilgilerin
gerçekte tartışmaya açık olduğunu
kanıtlar. İkinci aşama ise
tir.
Sokrates bu aşamada yine ustaca sor-
duğu sorularla muhatabının zihninde
doğuştan var olduğunu düşündüğü
gizli bilgileri ortaya çıkarır. Toplum
içinde kullanımı anlık zekâ ve vücut
dili tecrübesi gerektirir, zira kişilere
geçirmesi bazen kolay olmayabilir.
İnsanlar demek istediğinizi anlamaz
ve cümlenin kendi anlamına takılır-
larsa, zaman sizin için bir kaç sani-
ye durabilir.
Bu fikir, eski Atina’daki Sokrates da-
vasına (M.Ö: 469-399) kadar uzan-
maktadır (Platon,
). Dava başlamadan önce jürinin
kendisine karşı olduğunu bilmesine
rağmen Sokrates suç (gençleri yoldan
çıkarmak) kararını kabul etti, hüküm
korkunçtu: Ölüm.
Peki, neden böyle oldu?
Çünkü Sokrates alenen söylememiş
olsa da onların kurallarına uygun bi-
çimde yaşamayı kabul etmişti. Orada
doğmuş, orada yetişmiş, eğitim almış
ve himaye edilmişti. Hattâ Atina’yı
savunmak için orduda bile savaş-
mıştı. Asla kaçmamış ve kanunları
değiştirmeyi düşünmemişti. Kısacası
Sokrates, Atina ile toplum sözleşme-
si imzalamıştı, sonuç ne olursa olsun
üstü kapalı bir antlaşma.
Ancak bu Nâzım Hikmet’e uyma-
maktadır. Nâzım, isteyerek seyahat
eden bir göçmen değildi – kelime-
nin tam anlamıyla oraya düşmüştü.
Özgür bir toplumdaki üç seçenek
arasından (bırakmak, değiştirmek ya
da kurallara uymayı zımnen kabul
etmek) Nâzım, umutsuzca bırakıp
gitmeyi değil de ‘
’ diye meydan
okuyarak yıkmayı haykırıyor. Çünkü
23 yaşındaki duyarlı bir genç adamın
kurallara uymak için zımni bir söz-
leşmesi yoktu bu yüzden bir toplum
sözleşmesine de sahip değildi.
Cüretkâr ve tuhaf Sokrates tarih bo-
yunca filozoflar ve muhalifler için bir
kahraman olmuştur. Sokrates hiçbir
şey yazmamıştır. Bunun yerine ko-
nuşmuştur. Sıklıkla Atina
sın-
da dolaşmıştır. Bu Yunanca kelime
genellikle “
” olarak çevri-
lir ama böyle bir çeviri Sokrates’in
günlerini manavda geçiriyormuş gibi
algılanmasına neden olabilir. Sokra-
tes’i şehir merkezinde düşünmek en
iyisidir. Şehrin en önemli olayları
burada meydana gelir. En iyi dedi-
koduyu (muhaberat/istihbarat) bura-
da duyarsınız. Şehir merkezi hayata
bağlandığınız zemindir.
Ve antik Atinalılar bu bağlılığa büyük
önem veriyorlardı. Bütün vatandaş-
lara açık (sadece zenginlere değil!)
katılımcı demokrasi icat ettiler ve
katılmayanlara ise
ya da
diyorlardı. Bu hareketli or-
tamda tuhaf Sokrates herkesle konu-
şup tartışıyordu. Zengin Atinalılara
ve
hakkında-
ki inançlarını sorgulatmak gibi kutsal
bir görevi olduğunu düşünüyordu.
Sokrates bu açık ve teşvik edici de-
mokrasinin bir sonucuyken aynı
zamanda bu demokrasiyi sertçe
eleştiriyordu. Sokrates kapalı ve ta-
hammülsüz Sparta şehrine hayranlık
duyuyordu. İnsanlara
ya da
hakkında sorular sordu-
ğunda aldığı yanıtlar hep karmaşık
ya da belirsiz oluyordu. Sokrates her
zaman bu insanların inançlarının ye-
tersiz görünmesini sağlayacak bazı
örnekler ya da durumlar bulabiliyor-
du. Hiç de şaşırtıcı değil. Bugün bile,
akla yatkın bir durumda iyi bir insan
olmak demenin ne demek olduğunu
tanımlayamasalar bile birçok kişi iyi
bir insan olmaya çalışmaktadır.
,
ve ilgili kavramlar üzerine
çalışmakla alakalı felsefenin bir par-
çasıdır. Bizler genellikle
“Dürüstlük
en iyi yoldur, deriz. İyi bir insanın
doğruyu söylemesi gerektiği aşikâr-
dır. İyi bir insan olmak nasıl olur da
doğru bir şey yapmak anlamına gel-
mez? İyi bir insan olmak demek ne
demektir?
Yanıtları bilmiyorum. Etik zor bir
iştir. Eski Yunan’da temel felsefî fi-
kirleri tanımlama çabaları her zaman
için Sokrates’in olumsuz diyalektik
sorgusu altında başarısız oldu. Ati-
nalılar
iyi ya da
olmanın ne
demek olduğunu bilmiyor olsalardı
o zaman şehri yönetemezlerdi. Sok-
rates;
ve
Anadolu Aydınlanma Vakfı
Düşünüyorum Bülteni