Eti maden maden terimleri SÖZLÜĞÜ muammer öcal*, GÜltekin güNGÖR ve mahmut şÜKRÜ GÖK



Yüklə 2,68 Mb.
səhifə29/48
tarix25.06.2018
ölçüsü2,68 Mb.
#51300
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   48

MİNERALERİN ISI ÖZELLİKLERİ, Minerallerin ısı geçirme veya geçirmeme durumu. Isı geçirme bakımından mineraller “ ısı geçiren “ (diaterman) ve “ısı geçirmeyen “ (adiaterman) olarak ikiye ayrılır; Çoğunlukla bunlar optikçe saydam ve saydam olmayan minerallere uyarlar. Fakat bazı saydam mineraller biraz adiaterman (kalsit jips vb.) yahut büsbütün adiaterman (buz) olduğu gibi, bazı saydam olmayan mineraller de (siyah mika vb.) diaterman dır. Minerallerin ısı geçirmeleri de mineralin cinsine göre çeşitlidir. Bu özellikleri ile bazı mineraller belirlenebilir.

Bir mineralin ısısı hamlaç alevi ile yükseltilerek ergimesi sağlanabilir. Bunun için küçük ve ince mineral parçaları kullanılır. Örnekleri ile birlikte, yedi ergime noktası ölçüsü şöyledir.

1. Stibin : Alkol lambası veya mum

alevinde ergir 590°C

2. Kalkopirit : Hamlaçta kolaylıkla ergir 900°C

3. Almandit : Hamlaçta daha güç ergir 1180°C

4. Aktinolit : İnce parçalar hamlaçta

kolaylıkla ergir 1350°C

5.Ortoklas : İnce parçalar güç ergir 1460°C 6. Enstatit : Sadece ince parçalar hamlaçta

ergitilebilir 1570°C

7. Kuars : Hamlaçta ergimez

1570°C’dan fazla



MİNERALLERİN KIRILMA YÜZEYİ, İyi dilinim göstermeyen minerallerin darbe tesiri ile mineralin parçalanması sonucu meydana gelen kırık yüzeylerinin şekli. Minerallerde kırılma yüzeyi dilinim yönünde veya başka bir yönde kırılma şeklinde olabilir. Yeni meydana gelmiş kırıklar, mineralin gerçek rengini gösterir. Bu olaya kırılma ve ortaya çıkan yüzeye de kırılma yüzeyi denir. Bu kırılma yüzeylerinin özellikleri minerallere göre farklı olur ve mineralin tanınmasında kullanılır. Kırılma yüzeyi midye kabuğu (konkoidal) şekilli (çakmaktaşı antrasit, obsidiyen), düz (opal), yassı (pandermit), yassı olamayan (simitsonit), çengelli (gümüş) ,girintili çıkıntılı (kuars), toprağımsı (kaolin, kil) olur. —> Refraksiyon.

MİNERALLERİN MIKNATISIYET ÖZELLİKLERİ, Minerallerin mıknatıs kutupları tarafından çekilme veya itilme durumu. Mineraller mıknatısıyet özellikleri bakımından ikiye ayrılır; mıknatis kutupları ile çekilen minerallere“ paramagnetli, para mıknatıslı” (demirli mineraller) ve itilen mineraller ise “ diamagnetli, diamıknatıslı” (gümüş, bizmut, kalsit) mineraller denir. Demirli minerallerin mıknatıs ile çekilme özellikleri dolayısı ile demirli mineraller (örnek augit, hornblend, olivin, magnetit vb.) demirsiz (örnek feldspat, lösit vb.) minerallerden ayrılabilir.

Bir demir cevheri olan manyetit, tabii bir mıknatısdır. Aluminyum, nikel ve kobalt alaşımı da mıknatıslıdır, manyetit ve pirotit parçalarını çeker. Bazı manganez, nikel ve demir-titanyum cevherleri hamlaçta ısıtıldıklarında mıknatıslanır.



MİNERALLERİN OPTİK ÖZELLİĞİ, İnce mineral parçaları veya tozları arasından geçen X ışınlarının moleküllerinin yapısına göre bir şekil meydana getirmesi. 2) İnce mineral kesitlerinin, adi ve polarize ışıklı mikroskop altında ışığın minerallerin içinden geçerken kırılması sonucu şekiller meydana gelmesi. Bu özellikler minerallerin optik özelliğini teşkil eder ve tanınmalarına yardımcı olur.

MİNERALLERİN PARLAKLIĞI (CİLASI) , Mineralin yüzey özelliğine kırılma karinelerine (-belirtilerine, - indislerine), ışığı massetme özelliklerine tabî olan ve özellikle, yansıyan ışıkta göze çarpan görünümü. Bu bazı literatürde minerallerin cilası olarak da tanımlanır. Cilalı görünüm, en çok cilalı, çok cilalı, cilalı, az cilalı, en az cilalı olarak derecelendirilir. Cilalı olmayan minerallere “ Donuk Mineral “ denir. Tebeşir kaolen gibi mineraller donuk mineral, galenit ve pirit gibi minerallerde “ parıltılı (parlak) mineraller diye iki gruba ayrılır.

Minerallerin parlaklıkları, parıltısı veya cilaları bilinen cisimlerin görünümleri ile karşılaştırı-larak belirlenir ve —>a) Metalcila, —> b) Elmascila, —> c) Camcila,—> d) Yağcila, —> e) Sedefcila, —> f) İpekcila olarak isimlendirilir. Eger minerallerin parlaklıkları pek bariz değilse bu kelimelerin başına “ yarı” kelimesi getirilir. Diğer parlıklık terimleri ise topraksı, ipek gibi, yağlı, inci, sakızımsı gibi kelimeler ile ifade edilir. Minerallerin parlaklıkları en çok-, çok-, orta-, az-, enaz parlak derecelere ayrılarak da gösterilebilir.



MİNERALLERİN RENKLERİ, Minerallerin görünüşünde tesiri olan renk, çizgi rengi ve parlaklık (cila) özelliklerinden ilki. Renk bir çok metalik cevherlerin tanınmasında emin olunabilinecek bir ipucudur. Fakat kuars, korendon, kalsit, flüorit, agat, grenat, turmalin ve diğer bazı minerallerin içindeki katışıklar sebebiyle renkleri çok değişik olabilir. Bu yüzden renkleri ile mineralleri tanımada çok dikkatli davranmak ve yeni kırılmış yüzeylere bakmak gerekir. Bazı metalik cevherlerin yüzeyindeki donuklaşmış tabakaya dikkat etmeli, bu husus esas renkten farklı olmakla beraber, yine mineralleri tanımada yararlı olabilir.—> Renksiz mineraller, Renkli mineraller, Mineral çizgisi, Çizgi rengi.

MİNERALLERİN SERTLİĞİ, —>Sertlik.

MİNERALİZATÖR, Madenlerin bileşimlerine girerek onları mineral veya cevher haline sokan ve bu madenlerin yeryüzünün yakın yerlerine kadar çıkmalarına vasıta olan elementler. Mineralizatörlerden oksijen, klor ve fluor gibi elementler doğada katı halde bulunmazlar. Madenlerde oksijensiz bileşikler teşkil eden kükürt, selenyum, tellür, arsenik ve antimuan gibi mineralizatörler birinci grup mineralizatör-leri; molibden, vanadyum, krom, tungsten ve manganez gibi asit haline geçebilen madenlerin cevherleri ise ikinci grup mineralizatörleri teşkil ederler.

MİNERALİZE ZON, Bir veya daha fazla sayıda faydalı mineral konsantrasyonu gösteren jeolojik formasyon.

MİNERALOJİ, —> Jeoloji.

MİRA, Topoğrafik ölçümlerde kullanılan, kuru çam veya dişbudak ağacından imal edilen 3-5 m. uzunluğunda ağaç lata. Bu lata üzerinde cm bölümleri bulunur ve mira ucundan mesafeleri rakamlarla belirlenir; mira bölümlerinin okunmasını kolaylaştırmak için mira bölümleri kırmızı-beyaz ve siyah-beyaz boyanır.

MİSKET, —> Tirfil.

MİSPİKEL, —> Arsenik.

MİTSUBİSHİ YÖNTEMİ, Bakır izabesi için geliştirilen; ergitme, cüruf temizleme ve konvertisaj olmak üzere, birbirlerine yolluklarla bağlanan üç ayrı fırından oluşan, pirometalurjik prensiplere dayanan ve sürekli bakır üretiminde kullanılan yöntem. Bu yöntemde mat ve cüruf yer çekimi ile fırınlar arasında akar. Mitsubishi ergitme fırını dairesel kesitlidir. Cüruf temizleme fırını, bir sıraya dizilmiş üç grafit “ prebaked” elektrodlu ve oval şekilli 1200 KVA’lık bir elektrikli “settling” (dinlendirme-oturma) fırınıdır. Mitsubishi konverterinin çapı, ergitme fırınından daha küçük olup ergitme fırınına benzer. Ergitme veya izabe fırınının işlevi, konsantre ve flaksları (erimeyi kolaylaştırıcı katkılar) ve bu arada konvertisaj (tavlama) fırınından geri dönen cürufu izabe etmektir. Konsantre ve flaks devamlı olarak basınçlı hava ile birlikte fırına gönderilir. İzabe (ergitme) fırınından çıkan mat ve cüruf; cüruf temizleme fırınına gider. Cüruf temizleme fırınında mat ve cüruf ayrılır ve gerekli olduğu zaman pirit ve / veya kok ilavesiyle cüruf temizlenir. Buradan çıkan mat konvertisaj (tavlama) fırınına gider, burada mat işlenerek blister bakır haline gelir ve cüruf ise konveyörler veya hava taşıyıcıları yoluyla ergitme fırınına geri döner. Bu yöntemde mat tenörünün % 65 Cu, mattan ayrılan cürufun bünyesindeki bakırın ise % 0,5-0,6 olduğu ilgili literatürde belirtilmektedir.

MOBİL ÖRTÜ KAZI KÖPRÜSÜ, Büyük açık işletmelerde örtükazı tarafından toprak döküm sahası tarafına bantlarla örtü kazı malzemesinin naklinde kullanılan geniş açıklıklı, hareketli raylı veya paletli köprü. —> Şekil.

MODEM, Telefon hatları üzerinden bilgisayar-lar arası veri iletişimi sağlayabilmek için geliştirilmiş cihaz.

MODÜL, Boksit cevherlerinde Al2O3/SiO2 oranını ifade eden kavram. Bu oranın Beyer metodu ile alüminyum elde edilen tesislerde en az 7 olması istenir. Modülün 7’den büyük olması alüminyum üretimini daha ekonomik yapar.

MOEBİUS METODU, Gümüşün elektrolitik rafinasyonu ile elde edilmesinde; gümüş nitrat çözeltisinin elektrolit olarak kullanıldığı yöntem. Bu yöntemde pH sürekli olarak 1-2’de tutulur ve bunun için HNO3 ile aktive edilir. Katotlar paslanmaz çeliktir. Hücreler seri bağlıdır ve hücre voltajı 2-3 volttur. Ekstrakte edilen ürünler 999’luk kristal gümüş ve altın anot çamurudur. Kristal gümüş, sıcak ve demineralize edilmiş su ile yıkanır, sonra bir potalı fırında ergitilip 999’luk külçe veya granül şekline çevrilir.

MOHS SERTLİK SKALASI, Belirli minerallerin sertliklerini ölçü olarak alan, mineral sertliğini pratik saptama usulü. Buna göre Talk (1), Jips (1,5-2), Halit (Kayatuzu-2), Kalsit (3), Fluorit (4), Apatit (5), Ortoklas (6), Kuars (7), Topas (8), Korandon (9) ve Elmas (10) değerlerinde sertliği temsil ederler. Bu sayılar sertlik için bir ipucu niteliğinde olup, sayı aralıklarındaki sertlik farkları birbirlerine eşit değildir. Mesela elmas ile korendon arasındaki sertlik farkı korendon ile topas arasındaki sertlik farkının binlerce mislidi.

MOL BAĞI, Ağaç, direk, domuzdamı vb. üzerine oturtulan, ahşap ve çelik elemanlardan oluşan eklemli bir bağ türü. Bu bağlarla yapılan tahkimata mol tahkimat denir. —> Mafsallı tahkimat.

MOLET, 1) Asansörlerde şövalman tepesinde bulunan ve üzerinde cer halatının geçtiği (oluklu kasnak) makara. 2) Cer makarası.

MOLET KORUYUCU, İhraç kuyularında kafes veya skipin gereğinden fazla yükselmesi halinde molete çarpmasını önleyen düzen.

MOLİBDEN, Simgesi Mo olan, krom grubundan, kırılgan, gümüş beyazlığında, tabiatta oldukça nadir bulunan metalik element. Özgül ağırlığı 10, 2 gr/cm3, ergime sıcaklığı 2622½C’dir. Genellikle MoS2 (Molibdenglanz) ve PbMoO4 (Vulfenit) şeklinde zuhur eder. Çeliğin asitleştirilmesinde Ni, W yerine veya onlarla birlikte alaşım unsuru olarak bünyeye girer. Ayrıca elektronikte, kimya ve tekstil sanayiinde önemli kullanma yerleri vardır. Ti ile birlikte karbürleri çok sert bir madde olan titaniti meydana getirir.

MOLİBDEN ÇELİĞİ, Vanadyum çeliğinin özelliklerini taşıyan ve vanadyum çeliği yerine kullanılan alaşım.

MOLOZ, 1) Dağ yamaçlarını örten köşeli kayaç yığınları. 2) İnşaat artığı.

MOLOZ KAYMASI, Çimentolanmamış gevşek kayaç döküntülerinin ve toprakların, çok ıslanmış kil gibi kaygan bir düzlem üzerinden aşağıya doğru kayması veya yuvarlanması.

MOLOZ TAŞLAR, Mermer işletmeciliğinde ocaktan çıkarılan ve bir işçinin kaldırıp işleyebileceği ebatta kırılan (en çok 100 kg), inşaata elverişli tabiî taşlar.

MONEL ALAŞIMI, Bakır, nikel ve demirden oluşan bir bakır alaşımı.

MONİTOR, 1) Maden ocaklarında bir kundak üzerine yerleştirilerek çalıştırılan ve yumuşak toprakların kazılması, sürüklenmesi ve agregalarından ayıklanması için kullanılan basınçlı su fışkırtıcısı. İçinde altın bulunan kumların işlenmesinde monitor kullanılır. 2) Bir imalatın kalitesini kontrol etmeye yarayan alet. 3) Bilgi işlem makinelerinde, aralarında hiç bir bağlantı bulunmayan birçok programın gerçekleştirilmesini denetlemek imkanı veren kontrol programı.

MONOHİDRAT YÖNTEMİ, Trona cevhe-rinden doğal —> Soda külü üretim yöntemle-rinden biri. Bu yöntemde trona cevheri 163-240° C sıcaklıkta döner fırında kalsine edilir ve —> Ağır soda külü ile yan ürün olarak CO2 ve su elde edilir. Kimyasal olarak: 2 Na2 CO3. Na HCO3. 2H2O —> 3 Na2 CO3+5H2O+CO2. Kalsine edilen malzeme su verilerek çözün-dürülür. Çözünmeyen kısımlar (empüriteler) çöktürülerek veya filtre edilerek çözeltiden ayrıştırılır. Elde edilen çözeltinin bir kısmı buharlaştırılarak sodyum karbonat monohidrat (Na2 CO3 H2O) kristalleri çökeltilir. Sodyum klorür ve sodyum sülfat gibi çözünen diğer empüriteler ise çözeltide kalır. Kristaller sıvı santrifüj işlemi ile empüritelerden ayrılır. Daha sonra sodyum monohidrat kristalleri 150°C’de dehidratasyona tabi tutulur, soğutulur ve satışa hazır hale getirilir. —> Solvay yöntemi, Seskikarbonat yöntemi.

MONOKLİNAL KIVRIM, —> Kıvrım, Fleksür.

MONOLİTİK REFRAKTER MALZEME, Değişik refrakter agregaların (ateş tuğlası, şamot, kalsine boksit, eritilmiş alümina, sinter magnezit, krom-magnezit vb.) uygun tane boyutuna kırılıp, uygun bağlayıcılarla karıştırılması sonucu elde edilen ürün.

MONORAY, Çalışma zamanının korunması ve ergonomik sebeplerden dolayı, çalışanların yeraltında mekanik usülle naklinde kullanılan, ayrıca malzeme nakli yapılabilen ve galerilerde muayyen bir yüksekliğe monte edilmiş raylara asılan düzenlerin hareketi ile sağlanan nakliye sistemi.

MONTAJ, 1) Bir tesisi veya bir makineyi işler hale getirmek için bu tesisi veya makineyi teşkil eden ünitelerin veya parçaların uygun şekilde bir araya getirilmesi işlemi. 2) Sondaj makinesinin lokasyona yerleştirilip delmeye başlayabilecek hale getirilmesi işlemi. 3) Kurma.

MONTE ETMEK, Bir makinenin parçalarını yerli yerine takmak.

MONTMORİLLONİT, —> Bentonit.

MONTÖR, 1) Montaj yapan kimse, kurgucu. 2) Montajcı.

MORMAS ZIMPARA , —> Zımpara.

MOR NECEF, —> Kuars.

MOREN, 1) Buzullarla taşınarak buzulun erimesi sonucu bir yerde çökelmiş çakıllar. 2) Buzultaşı. Buzul içinde bulundukları yer ve seviyelere göre dip-, kenar-, yüzey morenleri vb. şekilde de isimlendirilirler. Üzerlerinde, buzul hareketinden oluşan çizikler bulunur. Buzullarla taşınmış tek bloklara “Avare blok” denir.

MORSET, Genellikle elmaslı sondajlarda güç kaynağından gelen dönme hareketini tije ileten aynı zamanda matkap üzerine baskı uygulayan düzen.

MOSTRA, 1) Yeryüzünde bir madenin açığa çıkmış ve çıplak göz ile görülen kısmı, yani maden yatağının yüzeyi ile yeryüzünün ara kesiti. 2) Aflörman.

MOTORCU, Ocakta lokomotif sürücüsü.

MOTORİN, —> Dizel yakıtı.

MSA-METAN DETEKTÖRÜ, Amerikan Mine Safety Appliance Company Pittsburgh firması tarafından geliştirilen, içinde ısıtılabilen bir telin üzerinden geçirilen havanın içindeki metanın yanması sonucu tel direnç artışının ölçülmesine dayanarak havadaki metan oranını tesbite yarayan aygıt.

MUADİL OCAK AÇIKLIĞI, 1) Bir ocağın hava akımına karşı gösterdiği dirence muadil (denk, eşdeğer) olan kesit (s). 2) Orifis ekivalan. Bu kesit m2 olarak ifade edilir. Bu alanın geçen hava miktarı (Q m2 /sn) ve hava basıncı (depresyonun) (h mm su sütunu) ile ilgisi;

Q

S= 0,38 ———



šh

formülü ile ifade edilir. Bu formülden

Q2

h=0,145 ——— bulunur.

S2

Seri galerilerde h = h1+h2+h3+...+hn olduğundan,

1 1 1 1

h = 0,145Q2 (––– + ––– + ––– +...+–––)



S21 S22 S23 S2n

formülü ile ifade edilir. —> Seri galerilerde muadil ocak açıklığını hesaplamak için geliştirilen aşağıdaki grafik, Seri havalandırma.



MUCARTA, Mermer işletmeciliğinde kullanı-lan, iki ağzı yassı ve dişli çekiç.

MUCARTALI, Mermer İşletmeciliğinde taşların imalâttaki yerinde görünen yüzlerinin mucarta ile işlenmiş hali.

MUHAFAZA BORUSU, 1) Elmaslı sondajlar-da kuyunun yıkılmasını önlemek, derin petrol ve su sondajlarında su veya petrol kuyusunun uzun süre açık kalmasını sağlamak, petrol ve su üretimini emniyetle gerçekleştirmek için sondaj kuyularına yerleştirilen standart çelik borular. 2) Keysing.

MUHTEMEL REZERV, İki boyutu ile belirlenmiş olan ve devamlılığı konusunda görünür rezerve nazaran daha büyük risk taşıyan maden kütlesini belirleyen bir kavram olup, prospeksiyon çalışmaları, jeolojik ve jeofizik etüdleri tamamlanan, madenin muhtemel bulunduğunu gösteren jeolojik etkenler bilinmekle birlikte kuyu, yarma, galeri gibi madencilik faaliyetlerinin veya sondajların çok geniş aralıklarla yapılmış olması nedeniyle sınırları ve devamlılığı görünür rezervde olduğu kadar, kesinlikle tarif edilemeyen ve dolayısiyle işletme hesaplarına ve planlama çalışmalarına esas teşkil edilebilecek belirliliğe erişmesi için ilave arama çalışmalarını gerektiren rezerv sınıfı.

Pratikte muhtemel rezervin hata sınırı genellikle ± 20-40 olarak kabul edilir.



MURASSA, 1) Kıymetli taşlarla süslü; murassa taç, murassa kılıç gibi. 2) Yarı kıymetli taştan yapılmış tesbih.

MURÇ, 1) Mermer ocaklarında kullanılan, genellikle akis çivilerinin yuvalarını açmak için kullanılan, 30 cm boyunda, 2 cm çapında ucu sivri çelik çivi. 2) Mermer işletmeciliğinde 1-2 cm çapında 20-30 cm boyunda sivri uçlu çelik taş işleme aleti.

MURÇLAMA, Mermer işletmeciliğinde taşların murçla işlenmesi.

MURÇLU, Mermer İşletmeciliğinde taşların imalâttaki yerinde görünen yüzlerinin murçla işlenmesi hali.

MURPHY YASASI, Bir işi yapabilecek durumda olanlar onu yaparlar, yapamayanlar onu öğretirler, öğretemeyecek dahi olanlar ise o işin yapılmasını emrederler.

MURG, 1) İçinden 1 gr/m2 basınç altında 1m3/sn hava geçen galeri, kuyu, hava borusu, vb. tesis parçasının gösterdiği direnç. 2) 1 kg/m2 depresyon ölçü biriminin binde biri.

MUTLAK AĞIRLIK GÜCÜ (MAG), Patlayı-cı emülsiyonların bir parametresi olup, patlayıcının her bir birim ağırlığı içindeki mevcut termokimyasal enerjinin mutlak miktarıdır. Bu değer kal/g olarak ölçülür.

MUTLAK HACİM GÜCÜ (MHG), Patlayıcı emülsiyonların güçlerini değerlendirebilmek için gerekli parametrelerden biri olup; her bir birim hacmindeki mevcut termokimyasal ısı enerjisinin mutlak miktarı. Bu değer, patlayıcının enerji randımanın en temsili göstergesidir; çünkü onun yoğunluğuna bağlıdır ve kal/cm3 olarak ifade edilir.

MUVAKKAT TAHKİMAT, 1) Galeri ve kuyu açılması sırasında daimi tahkimatı yapmaya imkan sağlamak üzere yerleştirilen geçici tahkimat şekli. 2) Üretim yerinde çalışanların iş güvenliğini sağlamak için şeytan bağı adı verilen tek çatal ve kısa sarma kullanılarak yapılan tahkimat. 3) Alına dik sarma ile çalışan ayaklarda ikinci çatal yeri açılıncaya kadar sarmanın tutulmasını sağlamak üzere vurulan çatal. —> Şekil.

MUVAZ, Kuyu içinde, kılavuzun tesbit edildiği yatay kiriş.

MUVAZ KASASI, Kuyu içinde gidaj raylarını (kayıtlarını) sabit bağlamak için kuyu içine yerleştirilen kirişleri, kuyu cidarına yerleştirmek için bırakılan boşluklar. Muaz kasası (boşluğu) bırakılmayan kuyularda kuyu cidarına saplama ile —> Konsol yerleştirilerek aynı iş görülür.

MUYLU, —> Mil.

MUYLU EKSENİ, Takeometre ve teodolitin dürbün eksenine dik olan, dürbünün dönme hareketini ve âlete bağlantısını sağlayan eksen. Âlet yüksekliği, muylu ekseninin zeminden yüksekliğidir.

MUZAYYİK HAVA, Sıkıştırılmış (tazyikli) hava. —> Basınçlı hava.

MÜESSESE, 1) Sermayesinin tamamı bir iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olup, ona bağlı işletme veya işletmeler topluluğu. 2) Teşekküllere bağlı tüzel kişiliği haiz ve faaliyetlerinde belirli ölçüde (sınırlı sorumlu) özerk olan işletme veya işletmeler grubu. 3) Bir coğrafi bölgede kurulmuş birbirleri ile bağlantılı üretim faaliyetlerinde bulunan (son ürün veya birtakım prosesler itibariyle) bir tek yönetimle yönetilen fabrika veya fabrikalar grubu.

MÜHENDİS YEMİNİ, Ben bir mühendisim. Mesleğimle iftihar ediyorum. Mesleğime karşı yerine getirmeye kararlı olduğum sorumlulukla-rın bilincindeyim. Mühendis olarak sadece dürüst bildiğim işlerde çalışacağım. Beni bir işin başına getiren ve benden görev bekleyen kişiye ve kuruluşa karşı üstün sadakatla ve bütün gücümle çalışacağım. Gerektiği anda bilgi ve becerimi kamu yararına esirgemeden harcıyacağım. Mesleğimin yüksek şerefini kıskançlıkla muhafaza ederken, bu meslekte hizmet veren ve aynı amaca yönelik gayret sarfeden meslektaşımı koruyacağım. Ancak gerekirse mesleğe lâyık olmadığını gösteren bir kişiyi uyarmaktan çekinmeyeceğim.

Ülkemin gelişmesinde meslektaşlarımın verdiği hizmetlerin payı büyüktür. Onlar sayesinde doğanın madde ve enerji kaynakları yararlı kılınmıştır. Yine onlar sayesinde bilimsel prensiplerin ve deneyimlerin verdiği bilgi, uygulama sahaları bulmuş ve canlı birer anıt olarak dikilmiştir. Bunlar yanında ben ne kadar çalışsam azdır. Bu bakımdan bütün gayretimi mühendislik bilgilerinin yararlı kılınmasına adayacağım. Bu arada özellikle genç arkadaşlarıma karşı, mesleğimin bütün gelenek ve bilgilerini öğretmeye çalışacağım. Bitaraflık, sevgi, hürmet ve mesleğimin şerefine bağlılık duygularından asla ayrılmayacağım. Söz veriyorum.



MÜHENDİSİN SÖZÜ, —> Mühendis yemini.

MÜHRE, Tezhip (yaldızlama) san’atında aharlı (nişasta ve yumurta karışımından oluşan cilâ), kâğıdın üzerindeki pürüzleri gidermek için kullanılan ve zeberced veya akikten yapılan, ahşap saplı küçük el âleti.

MÜHRESENK, 1) Balgamtaşı. 2) Güzel sanatlarda bezemeleri ve yaldızları mühre-lemekte (parlatmak, düzeltmek, cilâlamak) kullanılan bir sapın ucuna takılmış akik türünden bir taş.

MÜMKÜN İŞ ORANI, Ağır iş makinelerinin fiili iş saati ve vardiye esnasındaki mecburi duruş saatleri toplamının; çalışılması mümkün iş saatine bölünmesiyle elde edilen oran.

MÜMKÜN REZERV, Boyutları hiçbir şekilde belirlenmemiş olan ve varlığı ancak ümit edilen maden kütlesini ifade eden kavram olup, prospeksiyon çalışmaları, jeolojik ve jeofizik etüdleri kısmen tamamlanmış olup, genel jeolojik yapıya ve varlığı belirlenmiş olan diğer rezerv sınıflarına dayanak bulunacağı ümit edilen, fakat arama işlemlerinin yapılmamış veya yok denecek kadar yetersiz olması nedeni ile lokasyonu ve uzantıları hiçbir şekilde tarif edilemeyen, dolayısı ile işletme ve planlama çalışmalarında rezerve katılmayan rezerv sınıfı.

Mümkün rezerv, işletilebilirlik açısından yapılan ekonomik hesaplara dahil edilmez. Mümkün rezerv; belirli mümkün rezerv ve tahmini mümkün rezerv olmak üzere ikiye ayrılır.

Pratikte mümkün rezervin hata sınırı genellikle ± % 50’nin üzerinde kabul edilir.

MÜNFESİH, Hakların hiçbir bildirime gerek kalmaksızın otomatik olarak fesh olunması.

MÜRDESENK, Kurşun karbonat veya serüz.

MÜŞTEREK İŞLETME METODU, Maden yatağının derinlere doğru uzanması halinde; açık işletmenin ve kapalı işletmenin müştereken yürütülmesi. Genellikle açık işletmenin ekonomik sınırlara erişmesi, aynı yatağın farklı özellikleri haiz kesimlerinin alınması zorunluğu, açık iletmenin drenaj veya taşıma problemleri, müşterek işletme metodunun uygulanmasını gerektirir.


Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - N


NABİT,
Tabiatta saf olarak bulunan metalleri nitelendirmek için kullanılan sıfat (nabit altın, nabit bakır gibi.)

NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ, Atom numarası 57 olan lantan ile atom numarası 71 olan lutesyuma kadar 15 elementten oluşan lantanitler grubu ile bu grupla kimyasal benzeşimleri olan, 21 atom numaralı standiyum ve 39 atom numaralı yitriyumla birlikte toplam 17 adet element grubu. Bunlar 1) Hafif nadir toprak elementleri veya seryum grubu (lantan, seryum, praseodinyum, neodinyum, prometyum, samaryum, europyum); 2) Ağır nadir toprak elementleri veya yitriyum grubu (gadolinyum, terbiyum, disprosyum, holmiyum, erbiyum, thulyum, yitterbiyum, lutesyum, yitriyum, skandiyum); olarak iki gruba ayrılırlar. Nadir toprak elementleri doğada serbest halde bulunmazlar. Nadir toprak oksitlerin % 95’i; bastnazit, monazit ve ksenatimde bulunur.

Nadir toprak elementleri; oksit, klorür, florür, karbonat, nitrat, hidrat, silikat ve fosfat gibi tuzları karışık oksit, ayrı ayrı metaller, yitriyum dışındaki elementlerden oluşan mischmetal (karışık metal), yüksek saflıkta metal ve alaşımlar halinde üretilmekte ve tüketilmektedir. Nadir toprak elementlerin % 36’sı katalizör olarak, % 31’i metalurjide, % 30’u cam ve seramik sanayiinde, % 3'ü ise diğer alanlarda kullanılır.



Yüklə 2,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə