Eti maden maden terimleri SÖZLÜĞÜ muammer öcal*, GÜltekin güNGÖR ve mahmut şÜKRÜ GÖK



Yüklə 2,68 Mb.
səhifə39/48
tarix25.06.2018
ölçüsü2,68 Mb.
#51300
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   48

SONDAJ KULESİ , Sondaj takımlarının kuyuya indirilip çekilmesi, muhafaza borularının indirilmesi veya çakılması, kuyuda tahlisiye işlemlerinin gerçekleştirilmesi v.b. işlerin yapılmasını sağlayan beton ve çelik temel üzerine monte edilmiş veya uygun bir araca bindirilmiş ağaçtan veya çelikten özel şekilde imal edilmiş kule. Petrol sondaj kulesi API ve DIN standartlarına göre normlandırılmıştır. Kuleler makine kapasitesine göre onlarca veya yüzlerce ton yükü taşıyabilecek şekilde imal edilirler. Kule, tepesinde çeşitli operasyonlar için kullanılan vinç makaraları (krown-block) ve balkonla donatılmıştır. En çok kullanılan kule tipleri,

1- Tek bacak kule (Single pole mast)

2- İki bacak kule (Jack - knife mast)

3- Üç bacak kule (Tri - poldmast)

4- Dört bacak kule (Four pole mast)

5- Kafes tipi kule (Box type mast)

6- Teleskopik kule (Telescopie type mast) dir.

Sondaj kulesi makinenin üzerine monte edilmiş olabileceği gibi, ayrı ünite şeklinde taşınarak sondaj yapılacak yerde makine üzerine kurulabilir. Seçilecek olan kule tipi, sondaj makinesinin montaj özelliklerine ve derinlik kapasitesine göre değişir ve derinlik kapasitesine göre en az 1,5 emniyet katsayısı ile imal edilirler. —> Kule.



SONDAJLI İŞLETME METODU, Yeraltında bulunan, petrolü artezyen tazyikinden yararlanılarak veya pompa ile, tuzu su pompalayarak eritmek, kükürdü de sıcak su pompalayarak ergimiş hale getirmek, bazı madenleri yerinde liçinge tabi tutmak ve kömür damarlarını gazlaştırmak suretiyle üretime almak için sondajlardan yararlanılarak uygulanan (üretim) işletme metodu. Denizlerde ve göllerde ayaklar üstüne kurulan platformlardan da yararlanılarak deniz dibinden sondaj yapılmak suretiyle de petrol havzaları işletilmektedir (On-shore, Off-shore drilling), —> Solüsyon madenciliği. Fraş metodu.

SONDAJ METOTLARI, Sondajların amaçlarına, derinliklerine, matkapların çalışma şekline, kullandıkları devridaim maddesine, bu maddenin devridaim yönüne, kuyu çaplarına, kuyu istikametine, kuyudan alınacak numunenin cinsine, kullanılan özel takımlara, kuvvetin nakil şekline göre sınıflandırılmaları. (1) Amaçlarına göre; prospeksiyon, arama, stratigrafik istikşaf, jeolojik etüd, sismik, kuyu açmaya yardımcı; maden ocaklarında havalandırma, nakliye, kablo-, boru nakli; —> Temel, Petrol, Maden işletme, Jeotermal sondajları. (2) Derinliklerine göre; sığ, derin, çok derin. (3) Matkapların çalışma şekline göre; —> Döner (rotari), Darbeli, Döner (rotari)-darbeli, Dövmeli (down the hole), Halatlı dövmeli, (4) Kullandıkları devridaim maddesine göre; sulu, çamurlu, ağır çamurlu, havalı, kuru. (5) Devridaim maddesinin yönüne göre; normal sirkülasyonlu; —> Ters sirkülasyonlu, (6) Kuyu çaplarına göre; dar çaplı, geniş çaplı, çok geniş çaplı. (7) Kuyu istikametine göre; düşey, eyik, başyukarı, başyukarı-eyik, —> Yönlendirilmiş (saptırılmış), (8) Kuyudan alınacak numunenin cinsine göre; karotsuz (sedimanlı), karotlu, karotsuz-karotlu, toz (kırıntı). (9) Kullanılan özel takımlara göre; kablolu, elmaslı, vayrlaynlı, turbinli. (10) Kuvvetin nakil şekline göre; elle, makineyle, morsetli, döner (rotari) tablalı, vibrasyonlu, yüksek sıcaklıkta eritme; şeklinde sondajlar sınıflandırılabilir. Yapılacak işe en uygun sondaj metodu bu sınıflandırma içinden seçilir. —> Tablo s. 349.

SONDAJ SAPMASI, —> Sapma.

SONDAJ SAPTIRMA KAMASI, 1) Sondajı istenen bir yöne saptırmak için sondaj kuyusunun dibine yerleştirilen, saptırma yönüne doğru eyik ve oyuk bir yüzeyi olan uzun, ince çelik kama. 2) Whipstock.

SONDÖR, 1) Sondaj makinesi yanında vasıfsız işçi olarak çalıştırılmaya başlatılıp yetiştirilen; sırasıyla anahtarcı, derikmen, sondör muavini derecelerinden sonra kendisine müstakil makine idaresi emanet edilerek vinç başına geçirilen vasıflı işçi. 2) Orta öğretim kademesinden sonra sondörlük kursuna tabi tutularak yetiştirilip sondör muavini yapılan; tecrübeli bir sondör yanında yetiştirilerek kendisine müstakil makine kullanma becerisi kazandırılan teknisyen. 3) Sondaj makinesi operatörü. 4) Bir sondaj makinesini makine tekniğine uygun olarak kullanıp bir sondaj kuyusunu ilk metresinden son metresine kadar, her derinlikte açan, donatan, işleten, gerekli numuneleri alan, sondaj makinesi çevresindeki ekibi çalıştırıp yöneten vasıflı eleman.

Vardiya usulü çalışan bir sondaj kulesinde bütün vardiyaların sorumluluğunu taşıyan ve vardiyaların ahenkli çalışmasını sağlayan sondöre başsondör; sondaj işyerini de birlikte yönetebilen sondöre sondaj amiri (tulpuşer) denir.



SONDÖR ELDİVENİ, Sondajda çalışan personelin ellerini her türlü etkiden bilhassa sondaj halatının kopan ince tellerinden koruyan deri eldiven.

SONSUZ HALAT İLE NAKLİYAT, Bir taraftan herhangi bir enerji kaynağı ile harekete geçirilen tahrik tertibatını haiz bir sürtünme tamburu, diğer tarafta bir dönüş makarası ve üzerinde tutucu tırnaklar bulunan halatın, tamburun çalışması ile sonsuz hareket kazanmasını sağlayan sistem. Çift raylı ocak arabası nakliyat sisteminde dolular ileri doğru sürülürken boşları aksi istikametten gelir. Böyle bir sistemde halat yerine zincir de kullanılabilir.

SONSUZ HALATLI ÇEKME DÜZENİ, Kesintisiz bir halatla karşılıklı iki uçtaki kasnaklar yardımı ile hareket ettirilen, dolu ve boş arabaları karşıt yönlerde ve aynı anda taşıma düzeni.

SOSYAL GÜVENLİK, Mesleki, fizyolojik ve sosyo-ekonomik nitelikteki risklere karşı fertleri korumak ve bu risklerden doğan zararları gidermeyi amaçlayan sistem.

SOYULMUŞ ÇUBUKLAR, —> Uzun hadde ürünleri.

SÖKÜM, Ocakta terkedilecek yerlerdeki tahkimat malzemesinin bulundukları yerlerden kurtarılması işi. Bu işi yapmak için kullanılan araçlara söküm makinesi, tumba makinesi veya söküm vinci; söküm işini yapan işçilere de sökümcü denir.

SÖKÜMCÜ, —> Söküm.

SÖKÜM MAKİNESİ, —> Söküm.

SÖKÜM VİNCİ, —> Söküm.

SÖLESTİN (Sr SO4), Bünyesinde % 56,4 SrO içeren; sertliği 3-3,5; özgül ağırlığı 3,97 gr/cm3; çizgi rengi beyaz; camsı bir parlaklığa sahip, renksiz-mavimsi beyaz, beyaz, mavi, bazen kırmızımsı, şeffaf, yarı-şeffaf bir mineral. Yaygın olarak sedimenter kayaçlarda özellikle dolomitlerdeki boşlukların çeperlerinde, anhidrit ile birlikte evaporit çökellerde, hidrotermal damarlarda, nadiren bazik magmatik kayaçlarda oluşur ve genel olarak sölestin damarlarda, kireçtaşı, dolomit, marn ve jips gibi minerallerle birlikte bulunur. —> Stronsiyum.

Sölestinden elde edilen stronsiyum karbonat (SrCO3), televizyon tüpü üretiminde, ferrit çubuk yapımında, piroteknikte, hafif fişek ve ışıklı sinyal sistemlerinde, çinkonun elektrolitik yoldan üretilmesinde, renkli televizyonların x- ışını tehlikesini azaltan filtrelerin yapımında kullanılır. Dünyada üretilen stronsiyumun % 40 kadarı televizyon tüpü üretiminde, % 25 kadarı elektronik sanayiinde, % 25 kadarı pirometalurjide, % 5 kadarı da metalurji rafinasyonunda tüketilir.

Cam ve elektrik sanayiinde kullanılan stronsiyum karbonatin özellikleri s. 350’deki cetvelde gösterilmiştir.

Ingiltere’de pazarlanan sölestinde aranan kimyasal analiz ise şöyledir:

SrSO4 en az % 95, BaSO4 en çok %2, silis en çok %2, kireç en çok % 0,5, Fe2O3 en çok % 0,5.

Genel olarak denilebilir ki, ticari işlem gören sölestinde SrSO4 oranı %90ile %97 arasında değişir.



SÖMİKOK, Taşkömürünün kok fırınlarında 950½C civarında damıtılması sonunda geri kalan, % 10-15 civarında uçucu madde ihtiva eden, antrasit ayarında kok.

SÖNMEMİŞ KİREÇ, —> Kireç.

SÖZLEŞME, Mukavele, akit. İki veya daha çok kişinin bir hukuki bağ yaratmak, bu bağı değiştirmek ve ortadan kaldırmak amacı ile karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanları ile yaptıkları hukuki işlem.

SPG, —> Sıvılaştırılmış petrol gazları (LPG).

SPİNEL, Gemolojik karakteri olan AB2O4 benzeri kimyasal bir bileşim gösteren izometrik kristal. A = Mg, Fe++, Zn, Mn++ ve Ni; B = Al, Fe++, Mn++ ve Cr olabilir. —> Gem.

SPİNEL ZIMPARA , —> Zımpara.

SPİRAL AYIRICILAR, 0,1-3 mm arasında tane büyüklüğündeki kömürleri, Reichert tarafından geliştirilen en az 10-12 dönümlü olan; 8’li veya 16’lı bataryalar halinde kullanılan ayırıcı. Bu ayırıcılar Humprey spiralinin mineral endüstrisinde uygulamaya başlamasından sonra poliüretan ve cam elyafın kullanımı ile spiral tasarımında gelişmeler sağlanmıştır. Çapları 70-100 cm arasında değişen bir spiral ile 2-4,5 t/h arasında kömür yıkamak mümkün olmaktadır. Bu ayırıcı, tabaka halinde akan malzemenin, sabit bir yüzeyde ve akışkan bir ortamda özgül ağırlık farklarına göre zenginleştirilmesi esasına dayanır. —> Kömür yıkama yöntemleri.

SPİRAL SİSTEM, Bir açık işletmede, yolun çevreyi dolaşarak tabana inmesi şeklinde planlanan taşıma sistemi. Yeraltı işletmelerinde de kuyu, vinç veya bant başyukarısı yerine spiral şeklinde açılan galeri sistemiyle lastik tekerlekli araçlardan yararlanılarak cevher ve ocak taşımacılığı da yapılır.

SPİRAL TAŞIYICI, Oluk veya boru içerisine yerleştirilmiş bir spiralin dönmesi suretiyle, katı maddeleri taşıyan ünite. —> Helisel boru nakliyatı, Helisel (spiral) burgu.

SPİRAL TULUMBA, Spiral şeklinde bükülmüş bir hortumun, daire şeklindeki bir tablanın üzerine spiralin merkezdeki ucu tablanın ekseninde diğer ucu da dairenin çevresinde yerleştirilmesi sonucu elde edilen tulumba. Tabla dairenin ekseni boyunca iki yatak üzerine oturtulur; daire çevresindeki ucu bir sıvı veya palp tankının içine dalacak şekilde yerleştirilip spiralin daire ekseni etrafında döndürülmesi suretiyle sıvı + hava karışımı çevreden alınıp daire merkezinden sevkedilir.

SPİTZKASTEN, 1) Genellikle cevher bulamacının içindeki şlamın veya suyun ayrılmasında kullanılan sivri ucu alta yönelik büyük piramit. Ebatları, bulamaç akımı istikametinde büyüyen bataryalar şeklinde kullanılmakta olup, tane ağırlığına göre cevher tanelerini sınıflandırmaya da yarar. Küçük boyutlu piramitlerin bir oluk içine seri halde yerleştirilmesi ile elde edilen bataryaya reo yıkayıcısı veya reolavör denir. 2) Konik ayırıcı.

SPONTANE YANGIN, —> Kızışma.

STABİLAYZER, 1) Derin sondajlarda takım dizisinin arasına muntazam aralıklarla konan ve dönme esnasında takımın vibrasyonunu önleyen özel tij. 2) Elmaslı sondajlarda karotiyer iç gömleğinin vibrasyonunu önleyen özel parça.

Petrol sondajındaki stabilayzer, orta sert çelikten yapılmış boru şeklindeki bir çekirdek etrafına derin girintili çıkıntılı (6 ila 12 girinti-çıkıntı) şekilde vulkanize edilmiş kauçuk parça olup, takriben 4” 1/2’lik bir drill-pipe’ın basınç kaybına denk bir basınç kaybına sebep olur.



STADYA, Topografik ölçme için imal edilmiş alet dürbünlerinin gözleme (optik) eksenlerine dik olarak konulan ve birbirine dik olacak şekilde yerleştirilmiş kıl şebekesi düzeni. Stadyalar daire şeklinde bir halkaya birbirine dik gerilmiş ince iki madeni tel germek veya bunun yerine bir cam üzerine çizilmiş çok ince çizgilerden de yararlanarak yapılır.

STAMP, Kuyu, kör kuyu, sondaj vb. yerlerde geçilmiş jeolojik formasyonları, yatım hakkında bilgi vermeksizin, bir ölçek dahilinde gösteren kesit.

STANDART HOBEL İŞLETMECİLİĞİ, —> Hobel işletmeciliği.

STANDART KATOT BAKIRI, Bakır muhtevası % 99,9’dan aşağı olmayan ve gümüş muhtevası da bakırdan sayılan elektrolitik bakır. —> Katot bakırı.

STANDART KUYU KAZI METODU, Tabanında yapılan ateşlemeden sonra çıkan postası kürekle veya mekanik bir araçla kovaya yüklenip dışarı alındıktan sonra gerekirse muvakkat tahkimat yapılarak derinleştirilen ve belirli derinleştirmeden sonra ilerleme durdurularak beton veya tuğla ile daimi tahkimatı yapıldıktan sonra kazıya devam olunan; su geliri 2 m3/dk’ya kadar olan ve sağlam kayaçlarda uygulanan kuyu kazı usulü.

STANDART TOPOĞRAFİK HARİTA (ST), Ülke pafta bölümleme sisteminde üretilen ve yükseklik bilgilerini içeren 1/5000 ölçekli pafta.

STANDART TOPOĞRAFİK KADASTRAL HARİTA (STK), Kadastral bilgilerin bulunduğu standart topoğrafik harita.

STANDARTLAŞMA (Standardizasyon), 1) Sanayide isimlendirme, işaretleme, çeşitler, sayısal değerler, şekiller, boyutlar gibi çok sayıda zuhur eden hususların bir sisteme oturtulup basitleştirilmesi işlemi. Standartlaşmanın amacı; üretimin basitleştirilmesi, ucuzlatılması, çeşitlerinin ve stoklarının azaltılması, teslim süresinin kısaltılması, yedek parçaların birbirleri yerine ikamesinin sağlanması vb’dir. 2) Normlaşma. 3) Örnek ve temel olarak alma. Yeryüzünde uluslararası, ulusal, bölgesel ve branş içi etkisi olan çok çeşitli standartlar mevcuttur: DIN (Alman), (BS) İngiliz, GOST (Sovyetler Birliği), TSİ (Türkiye) standartlarının bazıları ülkelerinin dışında da tanınmaktadır. API (American Petroleum Institute) standartları petrol sondajları sanayiinde, DCDMA (Diamond Core Drill Manufacturers Association) maden sondajları sanayiinde yaygın ve geçerli standartlardır. Kimya sanayii içinde de bu sanayiye yön veren standartlar mevcuttur. Daha birçok ülkenin kendi etki alanı izinde uyguladığı, bu terim çerçevesine sığmayan, standartları mevcuttur. Ülkemiz standrdizasyon II. Beyazıt zamanında başladı. Kanunname-i İhtisabı Bursa (1502) fermanında bazı gıda maddeleri, dokuma, deri, kösele, ayakkabı, tarım araçları gibi şeylerin hammadde özellikleri, saflık derecesi, yapım usülleri, yapımın denetleme düzeni ilgililere duyuruldu. Cumhuriyet döneminde 1930’da Ticarette Hile ve Tağşişin Men-i ve İhracatın Murakabesi Kanunu, 1936’oa 3018 sayılı yasa çıkarıldı. Bu yasayla Standardizasyon Dairesi kurulmuş oldu. 1954 yılında Türk Standartları Enstitüsü kuruldu ve nihayet 1960’da 132 sayılı yasayla bugünkü statüye kavuşturuldu.

STANDART TİP GALERİ, Tahkimat malzemesi ikmalinde, ilerleme için gerekli araç ve gerecin temininde, kullanılmasında vb. işlerde kolaylık sağlamak için boyutlar itibariyle standartlaştırılmış galeri.

Türkiye’de standartlaştırılmış galeri kesitleri şöyledir:

Kazı Kesitleri

Fay- Tahki- Made- Be-

dalı mat- ni tah ton

Kesiti sız m2 m2

Galeri tipi m2 m2

B5 5 5.5 6.8 7.8

B8 8 9 10.2 11.4

B10 10 11 12.5 13.75

Tip III 12 13.3 14.8 17.6

B14 14 15.5 17.3 20.5

Tip IIIA 16 17.8 19.7 22.4

B18 18 20 22.2 25.2

TipIV 21 23.3 25.9 29.4

STANDART TİP KALAY, Rafine kalay muhtevası % 99,75 olup, ağırlıkları 12 kg’dan az veya 50 kg’dan çok olmayan külçe veya kütük kalay.

STARYA, Navlun mukavelesi ile yük taşımağa bağlanan bir gemiye tanınan yükleme, boşaltma günleri sayısı. İstarya, ıstalya veya astarya olarak da kullanılır. Starya, geminin her bakımdan yükleme veya boşaltmaya hazır olduğunu bildiren hazırlık (ihbar) mektubunun kaptan tarafından kiracıya verilmesi ile başlar. Mukavelede tersine hüküm bulunmadığı, kiracı da bu günleri kullanmadığı takdirde pazar ve tatil günleri staryaya sayılmaz. Yükleme veya boşaltma günlerinin sayısı navlun sözleşmesiyle tesbit edilmiştir. Bu süre, yükün miktarına, limanda bu iş için kullanılan araç ve gereçlerin kapasitelerine ve dolayısıyla sağladıkları kolaylıklara göre değişir. Starya günleri, belirlenen hafta içi günler, havanın çalışmağa uygun olduğu günler, hava bakımından çalışmağa elverişli hafta içi günler gibi özellikleriyle belirtilir.

STATİK AĞIR ORTAM (AĞIR MAYİ) AYIRICILARI, Ayırma hücresine akıtılan ağır mayi içine verilen malzemenin yoğunluğu ağır mayi yoğunluğundan az olanlarının ortamın tabii akışı ile veya taraklar yardımı ile ayrılması, batan kısımların da sistemden uzaklaştırılması prensibine dayanan zenginleştirme üniteleri.

Statik ağır ortam ayırıcıları derin ve sığ ayırıcılar olarak iki grup halinde toplanabilir. Bunlar arasında en önemli farklılık derin ayırıcılardan üç ürün almanın daha kolay olmasıdır. Sığ ağır ortam ayırıcılarında yoğunluk kontrolü çok önemlidir. Derin ağır ortam ayrıcılarında ise ağır ortamı sağlamak için kullanılan katı madde kayıpları fazla olabilmektedir. 6-300mm kömürler statik ayırıcılarla zenginleştirilebilirler.



Chance kum konisi, Wemco konik ayırıcısı, Derin tromp ayırıcısı derin ayırıcıların; DSM ayırıcısı, Tromp ayırıcısı, Drewboy ayırıcısı, Teska ayırıcısı, Norwald ayırıcısı, Wemco Tambur ayırıcısı, ise; sığ ayırıcıların tipik örnekleridir. —> Ağır mayi ile ayırma, Ağır mayi, Kömür yıkama yöntemleri.

STATİK DEPRESYON, Boru-, galeri-, ocak dışında ve içinde ölçülen statik basınçlar arasın-daki fark. Bu farka üfleyici havalandırmada “Kompresyon = p–pBar” veya “Statik Yukarı Basınç” emici havalandırma da “—> Depresyon = pBar – p” veya “Statik aşağı basınç” denir. —> Total depresyon.

STEATİT, —> Sabun taşı.

STERLİNG SİLVER, —> Gümüş.

STİBİN (Sb2S3), En çok bulunan bir antimuan cevheri. Pirit, galen ve arsenik mineralleri ile birlikte nadiren de saf olarak bulunur. Düşük ısıda (100-200°C) epitermal yataklarında filonlarda teşekkül eder. Çelik grisi renginde ve parıltısı metalik olup, sertlik derecesi 2, özgül ağırlığı 4,5 gr/cm3tur. Ekseriya bükük, eğri kristaller halinde bulunur. Antimuan matbaa harflerinde, kurşun, kalay ve diğer alaşımlarda kullanılır.

STİM, 1) Buhar. 2) —> Basınçlı hava.

STOCK, Batolite benzer ama ondan küçük intruzif kütle. Dairevi, eliptik yahut muntazam olmayan kesite sahip olup normal durumda, kenar cıdarları düşeye yakındır.

STOCK PILE, 1) Gemi nakliyatı aksadığında stok yerinde biriken maden. 2) Birikme. 3) Maden fiyatları aşırı ucuzladığında veya fiyatları makul seviyelerde tutmak için gerektiğinde satışa çıkarmak üzere madeni satmayıp stokta tutma şeklindeki satış politikasına verilen ad.

STOK, İşletmenin normal faaliyet döneminde satılacak, tüketilecek veya faaliyetler içinde değişime uğrayacak maddi mallar.

STOKERLİ KAZANLAR,—> Mekanik beslemeli ızgaralı yakıcılar.

STOKERLİ YAKICILAR, —> Mekanik beslemeli ızgaralı yakıcılar.

STOKVERK, Her istikamette, mineralize olmuş, ince çatlakları bulunan cevherleşmiş kayaç.

STOP, —> İşaretleşme.

STRATİGRAFİ, Jeolojik devirlerde tortul tabakaları meydana getiren çökellerin düzenli bir şekilde istiflenme durumunu inceleyen bilim dalı.

STRATİGRAFİK BİRİM, Jeolojik zamanların belirli bir döneminde oluşmuş kayaç sisteminin bir parçası. Büyük birimlerden küçüğe doğru sistem, seri vb. olarak isimlendirilir.

STRASS, En saf malzemeden oluşan ve yontulduğu zaman elmas görünüşü veren bir —> Kristal(2).

STRİPA PROSESİ, Ağır ortamda +0,5 mm’ye kadar olan ağır minerallerin zenginleştirilme-sinde uygulanan bir metod. Bu proseste titreşimli bir tekne içerisine, tabandan basınçlı su verilmek suretiyle, cevherin tabana oturması önlenir. İlk kez İsveç demir cevheri konsantrasyonunda uygulanmıştır. Şimdiye kadar imal edilen en büyük “stripa” teknesi 6 m boyunda ve 1,25 m eninde olup kapasitesi 100-150 t/saat demir cevheridir (1996). —> Şekil.

STRİPPİNG ŞOVEL,—> Aktarıcı kazıcı.

STRONSİYUM (Sr), İskoçyanın “ Strontian” kurşun ocaklarında çıkarılan bir mineral içinde keşfedildiği için bu ismi alan, doğada karbonat (stronsiyanit-Sr CO3) ve sülfat (sölestin-SrSO4) şeklinde bulunan bir toprak alkali element. Stronsiyumun özgül ağırlığı 2,5gr/cm3 olup, 800°C de erir ve atom ağırlığı 87,63 dür. Stronsiyum hidroksit, şekeri melastan ayırmak için kullanılır ve şekerle çözünmeyen bir bırleşik meydana getirir. Stronsiyum, baryum karbonatla birleştirilerek, vakum lambalarının oksit katotlarının yapımında kullanılır; bu lambalarda stronsiyum regulatör rolü oynar.—> Sölestin.

ABD ve Japonya’da üretilen renkli TV tüplerinde yüksek voltajlar uygulandığından Sr kullanılmaktadır. Yüksek voltajda, daha çok x-ışını yayılımını, atom çapı geniş olan Ba ve Sr elementleri emebilmektedir ve belirli bir frekansta yayılan x-ışınları için stronsiyumun daha koruyucu olduğu düşünülmektedir. Avrupa’da daha düşük voltajlı renkli TV’ler üretilmekte ve genelde Ba kullanılmaktadır.

Stronsiyumun diğer bir kullanım alanı ferritlerdir. Ferritler otomotiv sanayiinde, demir cevheri seperatörlerinde, fotokopi makinalarında ve özel alaşımlarda kullanılmaktadır. Ayrıca aleve verdiği kırmızı renk dolayısıyla havai fişekler ve sinyal maddeleri üretiminde; cam, boya, ilaç sanayiinde; çinko elektrolizinde kullanılmaktadır. Genelde stronsiyum tüketimi stronsiyum karbonat şeklinde olmakta ve karbonata dönüşüm işlemi Almanya, ABD ve Japonya tarafından yapılmakta olup, bu ülkeler önemli sölestin ithalatçılarıdır.

Stronsiyum karbonatın %69 kadarı renkli TV tüpü, % 15 kadarı elektroseramik olarak, %3 kadarı çinko rafinasyonunda, %5 kadarı piroteknikte, %1 kadarı seramik ve cam endüstrisinde, % 3 kadarı havai fişek vb. imalatında kullanılır.



STRÜKTÜR, 1) Jeolojide, bir bölgenin jeolojik yapısını oluşturan kayaçların durumları, özellikleri ve varsa deformasyonlarını ifade eden kavram. 2) Petrografide, kayaç kitlesinin yataklanma, sürüklenme, birleşme, kırılma, kaynaşma gibi belirginliklerini açıklayan kavram. 3) Yapı. —> Tekstür, Doku.

STUP, Cıva üretiminde ara ürün olarak elde edilen ve içinde metalik cıva bulunan koyu gri veya siyah renkli çamur. Bu çamur, cıva buharının kükürt ve organik maddelerle birleşmesinden ve baca gazlarında mevcut toz, arsen ve antimon oksitleri vb. maddelerin toplanmasından oluşur. Stup sönmemiş kireç ilave edilerek, mekanik karıştırıcılarla karıştırılır ve böylece organik maddeler bağlanır. Ağırlığı dolayısıyla stuptan ayrılan metalik cıva, deliklerden geçerek, hemen yakında olan hazneye akar.

SUB (Sab), —> Redüksiyon.

SU ALTI İŞLETME, Bir üretim katının altında teşkil edilen veya bir ayakta alt taban yolunun altında, ayağa ilave olarak çalışılan üretim yeri. Buralardan yapılan üretim üst kata nakledilir ve havalandırmaları da yukarıdan aşağıya doğrudur. Bu durum drenaj, suyun yukarıya pompalanması suretiyle yapılır.

SU AYIRICI, Basınçlı havadan randımanlı bir şekilde yararlanmak için —> Basınçlı hava şebekesinin uygun yerlerine monte edilen düzen.

SU BARAJI, —> Bekleme barajı.

SU BAŞLIĞI , 1) Devridaim sıvısını pompanın basma hortumundan alıp, döner vaziyetteki tijlerin en üst noktasından tijlerin içine naklini sağlayan düzen. 2) Svivel. —> Şekil s. 356.

SU BUHARI (H2O), Suyun ısı etkisiyle dönüştüğü renksiz ve kokusuz gaz hali. Ocak havasına karışan çeşitli gazlar arasında özellikle yoğunluğu 0,598 kg/m3 olan su buharı önemli rol oynar. Ocak havasındaki su buharı miktarı havanın basıncına ve ısı derecesine bağlıdır. —> Hava.

Doymuş hâlde su buharı içeren hava ısısının azalmasıyla, su buharı, sis ve nisbeten soğuk yüzeylerde damlacıklar halinde çöker.

Ocak havasında su buharının azlığı veya fazlalığı çalışanların iş kabiliyeti ve iş verimi üzerinde iyi ve kötü etkiler yaratmakta olduğundan ocağa verilen taze havanın mümkün olduğu kadar kuru hava olarak gönderilmesi gerekir. Buna karşılık ocak havasının kuruluğu veya kurutulması, kömür tozunun patlama imkân ve tehlikelerini artıracağından bu gibi ocaklarda durumun ayrıca göz önünde bulundurulması gerekir.

SU BORUSUNUN TAKOZA ALINMASI, Basınç kaybının az olması ve kullanım ömrünün uzun olması için, açık ocak sularının drenajında kullanılan su borularının direksiz ve düzgün döşenebilmesini temin amacı ile boru bağlantı altlarının takoz ile beslenmesi.


Yüklə 2,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə