Tasarım Delili
395
sonra zencilerin atletizmde başarısız olmaları, yasaklı olduk-
ları müsabakalara bakarak kararlaştırılmaktadır.
Zencilerle ilgili örnekteki saçmalığı hemen anlayacak bir-
çok insan, ne yazık ki Tanrı’nın varlığından bahsedilmesini
yasaklayan bilimsellik iddiasındaki bir anlayışla, Tanrı’nın var-
lığına (tasarım delilinin doğruluğuna) dair hiçbir delil olmadı-
ğını savunan bilimsellik iddiasındaki bir anlayışın farkını an-
layamamakta; bu ikisini birbirine karıştırmaktadırlar. Bu tip
sebeplerden dolayı, bence metodolojik natüralizmin pasif ate-
izmi felsefî natüralizmin aktif ateizminden, birçok zaman, te-
izm açısından daha tehlikelidir. Çünkü felsefî natüralizmin ve
ateizmin apaçık Tanrı’yı inkârlarında teistler tavırlarını ona
göre alırlar, karşı cephenin evreni ve canlıları bu şekilde yo-
rumlamalarının sebebinin ateizmlerinden kaynaklandığını ra-
hatça anlayarak savunmaya geçebilirler. Oysa felsefî natüra-
lizmi ve ateizmi peşinen (apriori) gerçekmiş gibi kabul eden
metodolojik natüralizmin, evreni ve canlıları yorumlayışında
bir fark yoktur; Tanrı’yı yok kabul etmekle, Tanrı yokmuş gibi
kabul ederek yapılacak evren ve canlılar üzerine yorumda bir
fark olmayacaktır. Fakat metodolojik natüralizmin tehlikesi,
bazılarının bu yöntemi objektif zannetmesi ve başka türlüsü-
nün mümkün olamayacağını düşünmeleridir.
Eğer bilim objektif bir uğraş olacaksa, bilimin bize sunduğu
verileri değerlendirirken, neden natüralizm gibi doğa-dışının
varlığını baştan reddeden bir metodu veya felsefeyi benim-
seyelim? Ortaçağda olduğu gibi “Peşinen Tanrı’nın varlığını
kabul edip bilimsel araştırmalarınızı yapın” demenin yanlış
olduğu anlaşılınca “Peşinen Tanrı yokmuş gibi bilimsel araş-
tırmalarınızı yapın ve sonuçları ona göre değerlendirin” de-
mek mi gerekiyor? Neden, Tanrı’nın varlığını veya yokluğunu
peşinen kabul etmeden, bilimsel verilerin bizi götüreceği yere
kendimizi bırakmıyoruz? Bilimin amacı doğruyu bulmaksa,
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
396
neden bilimin neyi söyleyip söyleyemeyeceğini baştan belir-
leyerek bilimsel aktiviteyi sınırlıyoruz?
701
Tasarım delili, evren üzerine araştırmalarımızın bizi bi-
linçli, kudretli bir Tasarımcı’ya ulaştırdığı iddiasındadır. So-
nuçta bu kanıtlama şekli, evren ve canlılar üzerine bilgisizliği-
mizdeki açıkları Tanrı’ya imanla doldurmaya, yani ‘boşlukları
doldurarak Tanrı’ya (God of the gaps) ulaştırmaya çalışmaz;
tam tersine, evren ve canlılar üzerine bilgimizi (bilimsel ve-
rileri) değerli kabul eder ve bu verilerden yola çıkarak sonuca
ulaştırır. Olması gerekli objektif tavır, evren ve canlılar üze-
rine bilgilerimizin -teizmi veya natüralizmi peşinen kabul et-
meden- gerçekten de bizi bu sonuca götürüp götürmediğini
değerlendirmektir. Bence, böylesi objektif bir tavır, bizi, tasa-
rım delilinin güvenilirliğine ve modern bilimin bize sunduğu
verilerin bu kanıtı güçlendirdiğine ulaştıracaktır. Bu bölümde
bu yaklaşımın doğruluğu gösterilmeye çalışılacaktır; evrende
ve canlılar dünyasında bu kanıtı destekleyecek veri o kadar
çoktur ki, hiç şüphesiz bu kitapta bu konuya ayrılan yer, bu
konunun genişliğine göre çok sınırlıdır.
Teizm açısından asıl sorunun Evrim Teorisi olduğu ka-
naatinde değilim. Bu yüzden, ‘tasarım delili’ ifadesi yerine,
genelde Amerika’da kendilerini Evrim Teorisi’ne karşı ko-
numlandıran ‘akıllı tasarım’ (intelligent design) hareketiyle öz-
deşleştirilmemek için ‘akıllı tasarım’ ifadesini kullanmamaya
çalıştım. Bence, asıl sorun, natüralist felsefeye hizmet edecek
şekilde Evrim Teorisi’nin kullanımıdır. Pekâlâ, teizmle ve ta-
sarım deliliyle uyumlu bir Evrim Teorisi anlayışı olması da
mümkündür. Fakat natüralizm ile uyumlu bir tasarım delili
olamaz; çünkü doğanın müdahale almayan kapalı bir sistem
701 Alvin Plantinga, Methodological Naturalism, (ed. Jitse Van Der Meer, Facets
of Faith and Science içinde) University Press of America, Lanham (1996); Al-
vin Plantinga, When Faith and Reason Clash: Evolution and Bible, Christian
Scholar’s Review, (Eylül 1991).
Tasarım Delili
397
olduğunu savunan natüralizme karşı doğanın tasarımlanmış
olduğunu savunan tasarım delilinin zıtlıkları tanımlarından
bile anlaşılabilir.
Bana göre, teizm ile ateizm arasındaki asıl zıtlık, Evrim
Teorisi ile türlerin bağımsız yaratılışı arasında değil; fakat na-
türalizm ile tasarım delili arasındadır. Teistlerin ayrı mezhep-
leri, ayrı dinleri olabilir; önceki bölümde belirttiğim gibi Ev-
rim Teorisi’ni kabul eden teistler olduğu gibi, reddeden teistler
de vardır. Fakat tüm bu farklı fikirlere rağmen, hatta metodo-
lojik natüralizmi bilimsel bir yöntem olarak benimseyen te-
istlere rağmen, hiçbir teist, felsefî natüralizmi benimseyemez;
felsefî natüralizmin, bütün teistlerin ortak ötekisi olduğu söy-
lenebilir. Evrim Teorisi’nin bu tartışmada önem kazanma se-
bebi, natüralizmin, yani ateizmin hizmetçisi yapılmaya çalı-
şılmasından kaynaklanmaktadır.
Bazılarının zannettiği gibi, önce ateist bir Evrim Teorisi
anlayışının doğruluğu gösterilmiş, sonra da canlıların doğa
içinde kalınarak açıklanmasının mümkün olduğundan yola çı-
kılarak natüralizm temellendirilmiş değildir (Ateist olmayan
Evrim Teorisi anlayışları bu söylediklerimizin muhatabı de-
ğildir). Tam tersine, sadece doğa içinde kalınarak tüm varlığın
açıklamasının yapılabilmesi için, yani natüralizmin doğru ola-
bilmesi için, salt doğa içinde kalarak açıklamalar yapan ateist-
natüralist bir Evrim Teorisi anlayışının doğru olması gerektiği
anlaşılmış ve bu, bahsedilen zihniyetteki kişilerce benimsen-
miştir. Sonuçta bu kişilerce benimsenmiş iki tane önkabul
vardır: Ateist bir Evrim Teorisi anlayışının doğruluğu göste-
rilmeye çalışıldığında, natüralizm önkabulüne başvurularak
ateist bir Evrim Teorisi anlayışının alternatifsiz olduğu söy-
lenmektedir; bu ‘alternatifsizlik’ sadece natüralizmin doğa-
dışının varlığını peşinen reddeden anlayışı ispatlanabilseydi
mümkün olurdu. Natüralizmin doğruluğuna ise, canlıların
Dostları ilə paylaş: |