Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
208
inancın’ çalışmaları yönlendirmesine sebep olmaktadır. Gözle-
nen tüm türler, gözlenemeyen bir sürece ‘apriori bir inanç’ ile
değerlendirilmekte; bu türlerin kökenine dair ‘inançlar’ yay-
gın paradigmayla şekillenmektedir. Mevcut paradigmaya uy-
mayan gözlemler olduğunda, Kuhn’un dikkat çektiği gibi bu
gözlemler göz ardı edilir ve durumu kurtarıcı (ad hoc) düzen-
lemelere gidilir. Böylece bilimsel faaliyet, mevcut paradigma-
nın dayattığı kurallarla, Kuhn’un benzetmesine göre ‘bilmece
çözme faaliyeti’ gibi sürer.
429
PARADİGMA HATIRINA PARADİGMAYA RAĞMEN
Evrim Teorisi’nin ortaya konmasında ve kabulünde; belli
bir dönemin bilimsel, felsefi, teolojik, politik, sosyolojik ve
iktisadi durumunun büyük etkisi olmuştur.
430
Böylece, Evrim
Teorisi kendisinin de içinde yer aldığı daha geniş bir paradig-
manın parçası olduğu gibi, canlıların kökenine dair doğa ta-
rihi çalışmalarında ise kendisi bir paradigma olmuştur. Her
ne kadar Theilhard de Chardin ve Whitehead gibi birçok te-
olog, biyolog ve filozof, Evrim Teorisi’ni Tanrısal müdahale
ile beraber ele almışlarsa da, Kuhn’un özellikle önemine dik-
kat çektiği ders kitaplarını incelememiz, mevcut paradigmada,
yaygın olarak, Evrim Teorisi’nin, Tanrısal müdahalenin dışlan-
masıyla sunulduğunu göstermektedir. Evrimci filozof ve bilim
insanlarının teist ve ateist yaklaşımlarındaki çeşitliliğin ders
kitaplarına yansıdığı söylenemez. Mevcut ders kitaplarındaki
bu durumun anlaşılması için, bilimsel analiz kadar sosyolojik
ve mevcut bilimsel eğitimle ilgili tarihsel analize de ihtiyaç
olduğu, bilim sosyologlarının ve Kuhn’un yaklaşımlarına da-
yanılarak söylenebilir. Örneğin Kilise’nin tarih boyunca eği-
timdeki tekelinin ve bunun yol açtığı zararların, laikleşme ve
429 Thomas S. Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı, s. 94-111.
430 Thomas S. Kuhn, The Essential Tension, s. 139-140.
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
209
sekülerleşme ile ilgili süreçlerin de bu konuyla alakalı olduğu
tespit edilebilir.
Bilim alanında devlet politikalarına bağlı olarak çalışma-
ların gerçekleştiğini vurgulayan Paul Feyerabend, “Bilim pek
çok ideolojiden yalnızca biridir ve din devletten artık nasıl ay-
rıysa, bilim de devletten öyle ayrılmalıdır” der.
431
‘Tanrı’nın
müdahalesinden’ bahsetmek bazılarına göre laikliğe aykırı gö-
züküyor olabilir. Oysa Evrim Teorisi’ne alternatif bir açıklama
olan türlerin bağımsız yaratıldığı görüşü; ancak ‘Tanrı’nın mü-
dahalesi’ savunulursa mümkündür. O zaman bilime ait ders
kitaplarında Tanrı’dan bahsetmeyi peşinen inkâr eden bir yak-
laşım, Evrim Teorisi’nin alternatifsiz olmasına da yer açmak-
tadır. Elektriğin incelenmesi, radyoaktif elementler üzerinde
çalışma veya karaciğerin fonksiyonlarının belirlenmesi ‘Tan-
rısal yaratış’tan bahsetmeden de ele alınabilmektedir. Tanrı’ya
inanan, bu verileri Tanrısal tasarımın delili olarak görürken;
ateist, bu oluşumları salt doğa yasalarının oluşturduğu tesa-
düfler olarak açıklamayı tercih edecektir. Fakat her halükarda
elektrik, radyoaktif elementler veya karaciğer ile ilgili aynı ve-
riler kabul edilebilir. Oysa canlıların kökenine dair bir incele-
mede, Tanrı’nın yer aldığı bir varlık anlayışı (ontoloji) alter-
natif bir imkân sunmaktadır. Bu ontoloji, ‘türlerin bağımsız
yaratılışı’nın da ‘evrim’in de mümkün olabileceğini; terci-
hin Tanrı’nın seçimine bağlı olduğunu kabul edecektir. Oysa
‘Tanrı’dan bahsetmemek’ veya ‘Tanrı’yı inkâr’ peşinen (apri-
ori) bir ilke olarak kabul edilince, Evrim Teorisi’ni kabul et-
mek dışında bir alternatif kalmamaktadır.
Canlıların kökenine dair bilimsel bilginin yetersizliği itiraf
edilirse, mevcut paradigmanın kabul etmeye yanaşmadığı teo-
lojik açıklamaların hâkimiyetinden çekinilmektedir. Gelişmiş
431 Paul Feyerabend, Özgür Bir Toplumda Bilim, 2. Basım, çev: Ahmet Kardam,
Ayrıntı Yayınları, İstanbul (1999), s. 140-142.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
210
mikroskoplar kendiliğinden türemenin mümkün olmadığının
anlaşılmasına sebep olmuş ve sadece doğanın içinde kalarak
bir açıklama arayanlara Evrim Teorisi/Teorileri dışında bir al-
ternatif kalmamıştır. Doğanın tüm müdahalelere kapalı olarak
sadece materyalist sebeplilik ilkesi ile işlediğine dair ‘natüra-
list önkabul’ olmasa, Evrim Teorisi’nin günümüzdeki gibi ge-
niş ölçüde kabul görmeyeceğini savunan Philip Johnson haklı
gözükmektedir.
432
Bu da bilim, felsefe ve din üçgenindeki en
hararetli tartışmanın neden Evrim Teorisi ile ilgili olduğunu
ortaya koymaktadır. Daha önce görüldüğü gibi, aslında Evrim
Teorisi, bir teorinin matematiksel verilere dayanması, gözlem-
sel ve deneysel verilerinin olması, yanlışlanmaya açık olması
gibi mevcut paradigmaca da çok önemsenen kriterleri karşıla-
yamamaktadır. Fakat ‘sadece doğanın içinde kalarak açıklama
yapmak’ (Tanrı’dan hiç bahsetmemek) gibi bilimsel çalışma
alanındaki mevcut paradigmanın çok önemli bir koşulunu Ev-
rim Teorisi karşılamakta alternatifsiz olduğu için paradigma
hatırına paradigmaya da rağmen kabul edilmektedir.
MATEMATİKSEL YASALARIN OLUŞTURDUĞU
FARK: BIG BANG TEORİSİ VE EVRİM TEORİSİ
Evrim Teorisi ile bazı açılardan benzeyen Big Bang
Teorisi’ni incelediğimizde, bir teorinin tarihsel uzun bir sü-
reçle ilgili olmasına rağmen matematiksel yasaları olmasının
getirdiği avantajları daha iyi anlayabiliriz. Big Bang Teorisi
ile Evrim Teorisi’nin önemli benzerlikleri bulunmaktadır. Big
Bang Teorisi ile on beş milyar yıl önce başlayan, başlangıcını
gözlemleyemediğimiz evrenin meydana gelmesine dair bir sü-
reç savunulur; Evrim Teorisi ile birkaç milyar yıl önce başla-
yan, başlangıcını gözlemleyemediğimiz, canlıların oluşumuna
432 Philip E. Johnson, Darwin on Trial, s. 146.
Dostları ilə paylaş: |