Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
269
yapılarının hepsi; mevcut türlerin -tarihlerinden bağımsız ola-
rak ele alınmalarıyla- incelenmeleriyle tespit edilmiştir. Bir
kimsenin, insanın maymunumsu canlılardan evrimleştiğine
inanmasaydı, insan kalbi hakkında daha farklı bir bilgiye sahip
olacağını veya kuşların sürüngenlerden evrimleştiğine inan-
masaydı, kuşların kanatları hakkında daha değişik bir bilgiye
sahip olacağını söyleyemeyiz. Tüm organların gerek molekü-
ler yapıları, gerekse diğer organlarla bağlantıları mevcut tür-
ler üzerindeki gözlemlere dayanır. İşte biyolojinin en önemli
bölümü gözlemsel ve deneysel desteğe sahip olan bu alandır.
Bir veterinerin, kuşun kanadı kırılırsa uygulayacağı te-
davinin veya bir doktorun, insanın kalp bölgesinde yapacağı
ameliyatın, bu teoriye inanmasından veya inanmamasından
kaynaklanan bir farklılığı olmayacaktır. Evrim Teorisi’nin doğ-
ruluğuna inanç, doğal seleksiyonun türlerin yok olmasında en
önemli mekanizma olduğu ve mutasyonlar ile coğrafi izolasyo-
nun türlerin değişiminde çok önemli olduğu hususlarını kabul
etmek için bile zaruri değildir. Bir biyolog, tüm bunların öne-
mini kabul etmesine karşılık, bunların, canlılardaki özellikle-
rin ortaya çıkışını açıklamada yetersiz olduğunu düşünebilir.
Nitekim günümüzdeki, Evrim Teorisi’ni reddeden veya bilim-
sel yetersizliğini savunan bilim insanlarının hemen hepsi; do-
ğal seleksiyon, mutasyon ve coğrafi izolasyonun canlılar dün-
yasındaki önemini kabul etmektedirler.
Evrim Teorisi’nin ortaya koyamadığı bilimsel yasalara
karşı, ‘insan türünün her bireyinin kan dolaşımının kalple
sağlandığı’ şeklinde, her bir tür için mutlak bir biyolojik yar-
gının veya ‘insan türünün bireylerinde kalbin genelde solda
olduğuna (bazen sağda olabilir)’ dair olasılıksal bir biyolojik
yargının varlığı ileri sürülebilir. Bu yargılar, fiziğin yasaları
gibi, örneğin yerçekimi yasaları veya hareket kanunları gibi
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
270
bütün evrene ait yasalar değildir. Biyolojinin incelediği canlı-
lar, salt bu dünyaya ait olduğu için bu tarzda evrensel bir bi-
yoloji yasası mümkün değildir. J.C. Smart, bir yasanın, uzay
ve zamanla sınırlandırılmamış olması gerektiğini, bu yüzden
biyolojide hiçbir yasanın bulunmadığını söylemiştir.
528
Bilim
felsefesinde neye yasa denip denemeyeceği üzerinde çok tar-
tışma yapılmıştır.
529
Bu tartışmalara girmemek için, biyolojik
türlere dair elde edilen bilgilere ‘yargılar’ dedim. Bu yargılar,
gözlemlerden yola çıkılarak yapılan genellemelerdir; karşınızda
oturan kişi insan ise, onun kan dolaşımını sağlayan bir kalbi-
nin olduğunu, teknolojik bir cihazla görmeden de öngörebili-
riz. Biyolojideki bu yargılar sayesinde ameliyatlar ve tedaviler
yapılır, gerekirse yapay organlar ve protezlerle canlı türlerin-
deki sorunlar çözülmeye çalışılır. Evrim Teorisi’nin doğru-
luğu veya yanlışlığı gibi bir önkabulden tamamen bağımsız
olarak geniş bir biyoloji alanı mevcuttur. Bu alanlardaki bil-
gilerin, bilimselliğin; gözlemsellik, deneysellik ve öngörü gibi
kriterlerinin hepsini karşıladığını söyleyebiliriz. Biyolojideki
mevcut türlerin incelenmesine dayalı bilimsel bilgiler; Popper
gibi filozofların ve Michael Denton gibi biyologların, Evrim
Teorisi’ne yönelttikleri bilimsel kriterleri karşılayamama eleş-
tirisinden de uzaktırlar.
Evrim Teorisi’ni apriori olarak doğru kabul edip tümden-
gelim kaynağı yapmadan da, canlıların sınıflaması gibi birçok
bilimsel çalışma gerçekleştirilebilir. Darwin’den önce birçok
ünlü biyolog canlıları homoloji temelinde, ama evrimi öngör-
meden sınıflandırmışlardı. 1980’li yıllardan itibaren ön plana
528 Paul Thompson, Biology, (ed: W. H. Newton-Smith, ‘A Companion to The Phi-
losophy of Science’ içinde), Blackwell Publishers, Massachusetts (2001), s. 17-18.
529 Örnek olarak şu makalenin okunmasını tavsiye edebilirim: Rom Hare, Laws of
Nature, s. 213-228; Michael Scriven, Explanations, Predictions and Laws, (ed:
Baruch A. Brody, ‘Readings in The Philosophy of Science’ içinde), Prentice-
Hall, New Jersey (1970), s. 88-104.
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
271
çıkan ‘cladism’in canlılar sınıflandırmasında da, fosilbilimden
gelen bilgiler göz önünde bulundurulmadan canlılar sınıflan-
dırılması yapılmaktadır. Cladism, Wilma George tarafından
‘evrim-dışı sınıflandırma’ olarak nitelendirilmiştir. Cladism,
Aristoteles’ten beri canlılar sınıflamasına hâkim olan, canlı-
ları birbirinin devamı olarak algılamayan yaklaşımı esas al-
mıştır.
530
Günümüzde birçok müzede de sınıflama ‘cladism’in
yaklaşımı çerçevesinde yapılmaktadır.
Türlerin karmaşık yapısı, gerçekte ‘tür’ün ne olduğunun
tarifinde önemli güçlükler çıkarmış ve canlılar sınıflaması ile
ilgili hiçbir model tüm güçlüklerin üstesinden gelememiştir.
531
Evrim Teorisi mutlak bir gerçek olarak kabul edilmeden de
(Evrim Teorisi’ne karşı agnostik yaklaşıp) canlılar, benzerlik-
leri temelinde sınıflandırılabilirler. Bütün canlı sınıflamaları
salt zihnin projeksiyonlarından ibarettirler; bu sınıflamalar an-
cak canlıları daha kolay tanımamız gibi pratik faydalara hiz-
met ederler. Zihnimizin bu projeksiyonlarının, canlılar dünya-
sında tam bir ontolojik karşılığının olduğunu düşünmek büyük
yanılgıdır. Bu hatanın tarihteki en ünlü örneği Linnaeus’tur,
üstelik o yaptığı canlılar sınıflaması ile Tanrı’nın düşüncele-
rini çözdüğünü söyleyecek kadar ileri gitmişti. Linnaeus’un
sınıflaması Tanrı’nın düşüncelerinin keşfi olmadığı gibi, Dar-
winci sınıflamalar da canlıların kökeninin mutlak bilgisini
vermekten uzaktır. Canlılar hiçbir sınıflamaya tam oturama-
yacak kadar istisnayı, çeşidi ve sürprizi barındırmaktadırlar.
Belki de canlı türlerini anlamanın en iyi yolu, her bir türü, sı-
nıflamalara bakmaksızın kendine has özellikleriyle ele almak
530 Michael Denton, Evolution A Theory in Crisis, s. 139-140.
531 Kevin de Queiroz, The General Lineage Concept of Species and The Defining
Properties of The Species Category, (ed: Robert A. Wilson, ‘Species’ içinde)
MIT Press, Cambridge (1998), s. 49-89.
Dostları ilə paylaş: |