Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
500
delili için kullanılmasına karşı çıkanların yaptığı mantık ha-
tasını göstermek için Swinburne ise şöyle bir örnek verir:
797
Hasta ruhlu birinin, bir adamı kaçırdığını ve onu güçlü bir
silahın karşısına kaçamayacak şekilde bağladığını düşünün.
Daha sonra on desteyi karıştıran bir makine yapıyor ve bu
makineyi de silaha bağlıyor. Kurbana da diyor ki “Makine
her desteden bir kart açacak ve eğer her desteden çıkan kâğıt
kupa as olmazsa silah ateş açıp seni öldürecek.” Bunun üze-
rine makine çekiliş yapıyor ve tüm kâğıtlar kupa as çıkıyor,
sonra tekrar tekrar aynısı yapılıyor ve makine hep, her des-
tede kupa as gösteriyor ve adam ölmüyor; hasta ruhlu kişi de
adamı bırakıyor. Bu adam, doğal olarak, bir destenin kupa as
gösterme olasılığı 1/52, on destenin aynı anda kupa as gös-
terme olasılığı 1/52
10
olduğundan ve de bu olay tekrar tekrar
yapılmasına karşın makine hep kâğıdı kupa as olarak göster-
diğinden; bu makinenin hileli olduğunu veya destedeki tüm
kâğıtların kupa as olduğunu düşünüyor.
İnsancı İlke’nin verilerini gözlemci etkisiyle açıklayan bir
natüralist bu olayı duyunca, İnsancı İlke’yi açıklama şeklin-
den aldığı ilhamla kurbana “Eğer sen kupa asları görmesey-
din ölmüş olurdun, böylece bunları bize burada anlatamazdın.
Burada bunları bize anlatabildiğine göre başka türlüsü zaten
olamaz; bunda şaşırılacak bir şey yok. Tesadüfen kartlar böyle
gelmiş, bir hile arama” diyor.
798
Eğer bu benzetmede, kendi-
sine kartlarla ilgili anlatılanın yanlış olduğunu anlayan ada-
mın haklı olduğunu anlıyorsanız, İnsancı İlke ile ilgili verileri,
‘gözlemcinin kendisine uygun şartları gözlemesi’ ile açıklaya-
bileceğini sanan natüralistlerin açıklamalarının da yanlış ol-
duğunu anlayabilirsiniz.
797 Bu örneği biraz değiştirip aktarıyorum.
798 Richard Swinburne, The Existence of God, s. 138.
Tasarım Delili
501
KÖTÜ ÖRNEKLERİ İYİLERİNDEN AYIRT ETMEK
İstanbul, Nişantaşı’nda, Güzelbahçe Kliniği’nde doğan bi-
risi “Bu klinikte doğma olasılığım milyarda bir, bundan do-
layı bu klinikte doğmam özel bir tasarıma işaret ediyor” dese;
bu yaklaşım, elbette, kendi gözlemci etkisiyle olasılıkları se-
çen birinin, bunu, özel bir tasarıma atfetmesindeki yanlış
mantığın bir örneği olur. Çünkü bu şahıs, dünyadaki milyar-
larca ayrı evde veya klinikte de doğabilirdi; Nişantaşı’ndaki
kliniği ‘belirtecek’ (özel kılan) bir durum olmadığı için bu
mantık tamamen yanlıştır. ‘Belirtme’ ile kasıt, bir durumla,
ondan ‘bağımsız’ olarak var olan bir model arasındaki eşleş-
medir. Burada kilit kavram ‘bağımsız’ olmaktır. Olasılık açı-
sından olması düşük, hem de ‘belirtili’ (‘bağımsız’ olarak var
olan bir modelle eşleşebilen) olaylar tasarımı gösterir.
799
Az
önce söz edilen kötü örnek, attığı ok herhangi bir yere sap-
lanmışken, daha sonra okun vurduğu yerin etrafına hedef çi-
zip; kendisinin ne kadar keskin nişancı olduğunu savunan bir
insanın durumuna benzer.
Fakat aynı klinikte, sezaryenle doğan birisini düşünelim.
Bu kişi büyüdüğünde, doğduğu kliniğe gelse, kendinin sezar-
yenle doğmasında kullanılan aletleri, çocuğu anne karnında
gösteren cihazları ve diğer doğum ekipmanlarını incelese ve
“Bu klinikteki aletler doğum olayı için tasarlanmış” dese; buna
karşılık, “Sen bu doğum ekipmanları sayesinde doğdun, sezar-
yen olmasaydın ölecektin, şimdi senin varlığını mümkün kı-
lan koşulları, gözlemci etkisiyle seçerek bu aletlerin tasarlan-
dığını söylüyorsun, oysa böyle bir şey yok” diye cevap verilse,
herhalde bu cevabın saçmalığını anlarız. Bu cevabı saçma kı-
lan şey, bizim gözlemimizden tamamen ‘bağımsız’ bir şekilde
799 William A. Dembski, Üçüncü Tür Açıklama: Bilimlerdeki Zeki Tasarım Kanıt-
larının Saptanması, s. 32; Bu konu için ayrıca aynı yazarın Intelligent Design ve
No Free Lunch kitaplarına bakınız.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
502
doğum diye ‘belirtili’ bir olay ve bu olayın aşamaları ile komp-
likasyonlarına uygun aletlerin olması ve böyle aletlerin bilinçli
insan müdahalesi olmadan rüzgâr, sel ve benzeri doğa olayla-
rıyla tesadüfen oluşup, bu kliniğe gelmesinin imkânsızlığıdır.
Sonuçta olasılık hesapları açısından “tesadüfen” oluşması çok
düşük aletler ‘komplekslik’ kriterine sahiptir, ayrıca bu aletle-
rin varlığından ‘bağımsız’ bir olguyla (doğum) eşleştirilebil-
dikleri için, bu kliniğin ve aletlerin tasarlanmış olduğunu ra-
hatlıkla söyleyebiliriz. Bu sefer hedef bellidir; ok belli hedefi
vurduğu için iyi nişancılıktan bahsedilebilir.
Elinizde şu anda okuduğunuz kitabın bilinçle yazıldığını,
rastgele kelimelerin arka arkaya gelmesi veya mürekkebin dö-
külmesiyle oluşmadığını anlamanız; bu metinden bağımsız ola-
rak var olan Türkçe sözlerin ve Türkçe gramerin bu kitapla
eşleşebilmesi ile açıklanabilir. Mürekkebin rastgele dökülmesi
veya bir matbaanın rastgele harfleri arka arkaya basmasıyla bu
kadar çok Türkçe sözcüğün, Türkçe gramerine uygun şekilde
bir kitapta buluşması mümkün değildir. Bu kitaptan ‘bağımsız’
olarak Türkçe kelimeler ve Türkçe gramer vardır; yani hedef
‘bağımsız olarak belirlidir’ ve bu kitap, o hedefle eşleşebildiği
için bu kitabın tesadüfî süreçlerle oluşmadığını rahatlıkla söy-
leyebiliriz. Bu da, kilit kavram olan ‘bağımsızlık’ ile olasılık
hesapları açısından gerçekleşmesi çok düşük olan (kompleks
olan) bir olgunun bir araya gelmesinin neden tasarımı göster-
diğinin; şu anda elinizde okumakta olduğunuz bir örneğidir.
Hiç şüphesiz canlılar dünyasındaki olgular ve canlıların gen-
lerindeki bilgiler, bu kitaptan kat kat daha komplekstir; üste-
lik bunların fonksiyonelliğinin eşleşeceği ‘bağımsız’ olgular
da saymakla tüketilemeyecek kadar çoktur.
Tasarım delilini destekleyen birçok olguda ‘bağımsız’ bir
hedef vardır ve o hedefe uygun yapı, tesadüfen bir kez bile
oluşması olasılık hesapları açısından mümkün olmasa da
Dostları ilə paylaş: |