158
hamam, çarşı, Pazar yoktur. Baştanbaşa bağ ve bahçesi cihanı tutmuştur.
884
Bütün
halkı kuru üzüm, incir ve şıra ile geçimini sağlar.”
885
c- Dini ve Sivil Yapılar
Seyyahımız Bodrumda bulunan dini ve sivil yapılar hakkında çeşitli bilgiler
vermektedir. Fakat biz bunları eleştirecek pek eser bulabilmiş değiliz. Evliya’nın bu
yapılara ilişkin verdiği bilgiler şunlardır.
“
Bodrum’da Süleyman Han’ın kiliseden dönüştürdüğü bir camii var. Alçak
minareli küçük bir camiidir. Bundan başka mescit yoktur. Birde Evliya Çelebi Lonca
Mescidinden sadece isim olarak söz eder.
886
Dini yapılar bakımından diğer bir
eserde büyük limanın batısında bir sivri kaya üzerinde bulunan bir türbedir.
Kubbeyi Evliya “sanki Allahın bir nurudur” diye değerlendirir.
887
Evliya Çeşebi
Bodrum Kalesi’ni inşa eden Kral Bodrine’nin mezarının beyaz mermerden yapılmış
olduğunu ve bu mezarın Bodrum mahzenlerinin limana bakan köşesinde
bulunduğunu yazar ayrıca uradaki kral heykelinin kafası fetihten sonra İslam
askerleri tarafından kırıldığını da belirtmektedir.”
888
“
Evliya Çelebi sivil yapılar açısından da bağlar içerisinden Kapudan Memi
Paşa su kemerlerinden kalenin kuzey tarafında lonca kapısından dışarı lonca
mescidi dibinde bir çeşmeye bu su kemerlerinden su getirildiğinden söz eder. Bunun
büyük bir hayrat olduğunu söyler”.
889
884
Seyahatname, s.111
885
Seyahatname, s.111
886
Seyahatname, s.111
887
Seyahatname, s.111
888
Seyahatname, s.111
889
Seyahatname, s.111
159
Evliya Çelebi Allaha şükürler edip bu kaleyi seyrederek bütün kale gazileri
ile vedalaşıp İstanköy Adası’na geçmek için kalenin
kuzeyinden bağ ve bahçeler
içinde denizi ve Memi Paşa Kemerleri’ni seyrederek Bodrumdan ayrılmıştır.
890
VI. Diğer Yerleşim Birimleri
Evliya Çelebi Denizli’den ayrılıp Muğla’ya doğru yola çıktığında
Kızılcabörklü Köyü’nden geçmiştir buraya ilişkin verdiği bilgiler şunlardır. “
Burası
yüz elli akçe kazadır. Aydın Sancağı hükmündedir ama Menteşe hakinde
kurulmuştur. Yüz elli toprak örtülü bağlı bahçeli ve bir camili hamamı olmayan
Müslüman bir beldedir. Serdarı Şişli Hacı ismindeki kelam ve vukuf sahibi, kabul
gören ve sevilen bir kişidir.”
891
Evliya Çelebi buradan batı tarafına doğru beş saatte
Sovulmaz Pazarı adlı yere ulaşmıştır. “
Sovulmaz Dağı ve Sovulmaz Nehri arasında
büyük bir Pazar olur. Sovulmaz, Bozdoğan’ın başıdır. Bozdoğan Nehri Bozdoğan
Kasabası’nın içinden akarak Köşk Şehri önünde Menderes Nehri’ne karışır.
Sovulmaz Pazarı bölgesi Menteşe hakidir. Buradan batıya doğru giderken Tavas
Sahrası’nın ilerisinde kırk pınarlar kaynayıp akarak Sovulmaz Deresi’ne varırlar.
Burada karışarak Bozdoğan adını alır.”
892
Evliya Çelebi bu kırk pınarlar bölgesini
bir saatte geçerek Tilkili Kasabası’na gelmiştir. “
Davaz Kadısı ve Serdarı,
Kethüdayeri burada otururlar. Yüz elli akçe şerif kazadır ve otuz iki nahiye kuraları
vardır. Menteşe Paşası’nın hassı ve Subaşılığıdır.
893
Tilkili Kasabası üç yüz toprak
örtülü haneli, bir camili, bir mescitli, bir hanlı, bir küçük hamamlı, birkaç dükkânlı
küçük kasabacıktır. Bir dere kenarında suyu ve havası güzel, bağlı bahçeli bir
yerdir.”
Yeniçeri Serdarı Elhac Bekir Ağa’dan yardımcılar alan Evliya Çelebi buradan
yola çıkarak Tavas Vadisi içinde üç saat ilerledikten sonra Tavas’a gelmiştir.
894
Evliya Çelebi ilk olarak Tavas isminin kökeni hakkında şu bilgileri verir. “Tavas
Kalesi Yunan binasıdır. Gök yüzüne başını yükseltmiş şahin ve zağanos, baz yuvalı
890
Seyahatname, s.111
891
Seyahatname, s.105
892
Seyahatname, s.103
893
Seyahatname, s.103
894
Seyahatname, s.103
160
bir kaledir. Sene (…) tarihinde Menteşeoğullarından Mirza Bey fethederken savaş
sırasında “
Kalada adem az” buyurmuşlardır. Adem az sözünden bütün Türkler
Davaz Kalesi derler.
895
Daha önceleri kadı burada oturmakta imiş, hala yine paşa
hassıdır.
896
Tavas Kalesi Tavas sahrasının güneyinde, yüksek yalçın bir kaya
üzerinde dört köşe kudretli bir yapıdır. Çevresi üç bin adımdır. Doğuya bakan demir
bir kapısı vardır. Bu kapı önünde gayya kuyusu gibi bir hendeği vardır. Bu hendeği
celaliler içeri giremesin diye yapmışlardır. Ama zamn içinde toprakla dolmuş Eğer
bu topraklar boşaltılsa büyük bir set olurdu. Zira bu kale kayasının dört bir tarafı
gayya kuyusu gibi görünür. Ama taşra kalenin bazı yerleri yıkılmıştır.
897
Kale içi
hala gayet mamur haldedir, kayanın sivri burnu üzerinde küçük bir iç kaledir. Etrafı
üç yüz adımdır. Duvarının yüksekliği elli zirâ-ı meliki âlidir. İçinde elli adet toprak
örtülü ev vardır. Bir camisi var, han, hamam, çarşı ve pazarı yoktur. Dizdarı burada
oturur, iç el olduğu için askeri yoktur.
898
Tavas Kalesi taşrası oldukça büyüktür.
Tamamı üç yüz toprak örtülü ev vardır. Beş mahalle, beş mihraptır. On adet dükkân,
bir han, bir hamam, üç sıbyan mektebi, üç sebili, iki tekkesi, altı zaviyesi vardır.
Bedesteni ve imareti yoktur.
899
Bu kale varoşunda bağ yada bahçe yoktur, ama yer
yer acayip köhne üzüm asmaları vardır. Halkı altı ay Kaleden bir top menzili
uzaklıkta bulunan Kepez Dağı dibindeki bağlarda kalırlar. Buradaki evler dar değil
oldukça büyüktür.
900
Tavas Kalesi’nin kuzey tarafında kale temeli altından, bir yalçın
kaya içinden bir su kaynayıp çıkar sanki buz parçasıdır. Bütün kale halkı bu sudan
içerler.”
901
Evliya Çelebi Tavas Kalesi’nden güneye doğru yola çıkmıştır. Dört saat
uzaklıkta İskele Nehri kenarına gelmiştir. İskele Nehri, İskele Dağları’ndan geçip
Nazlı sahrasında Arpaz Kazası’ndan akarak Menderes Nehri’ne karışır.
902
895
Seyahatname, s.103
896
Seyahatname, s.103
897
Seyahatname, s.103
898
Seyahatname, s.103
899
Seyahatname, s.103
900
Seyahatname, s.103
901
Seyahatname, s.103
902
Seyahatname, s.104