1 uluslararasi azərbaycan felsefe araştirmalari fəLSƏFƏ VƏ sosial-siyasi derneğİ elmlər assosiASİyasi


Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2016, № 2



Yüklə 5,03 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə47/52
tarix26.11.2017
ölçüsü5,03 Kb.
#12669
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   52

Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2016, № 2 
 
 
- 138 - 
mamen  kapatan,  devleti  ve  toplumu  Erdoğan'ın  karizmatik  kişiliğinde  bü-
tünleştiren muazzam başarısını da görmek gerekiyor.  Dünyada çok az lider 
verdiği  bir  demeçle  milleti  sokağa  davet  ederek  böyle  bir  başarının  önünü 
açabilir, büyük bir milli ve demokrat direnişin ateşini yakabilir. Bu noktada 
yeniden,  yeni  Türkiye  sosyolojisinin  yanı  sıra,  Cumhurbaşkanı  Erdoğan'ın 
karizmatik kimliği ve toplum üzerindeki büyük etkisinin bu büyük direnişte 
çok büyük bir katkı sağladığının altının çizilmesi gerekir. 
Türkiye’de  17-25  Aralık’tan  itibaren  yürüyen  süreçte  FETÖ  örgütü-
nün devletteki kadroları bakımından ciddi bir sıkışma yaşadığı bilinmekte-
dir. 2016 Yüksek Askeri Şura’sında ciddi oranda ordudan FETÖ unsurları-
nın  temizleneceği  bilgisinin  ortaya  çıkması  öyle  anlaşılmaktadır  ki  FETÖ 
açısından darbe teşebbüsünün öne çekilmesini zorunlu kılmıştır. 
Türkiye’de gerçekleşen 15 Temmuz Darbe teşebbüsünün uluslar arası 
bir teşvikin etkisinde hayat bulduğu da uluslar arası tepkilerin gecikmesi ve 
kullanılan  ikircikli  dilden  anlaşılmaktadır.  Bunu  15  Temmuz  akşamı  özel-
likle  Avrupa  ve  Amerika'dan  gelen  ilk  tepkilerden  rahatlıkla  anlamak,  bu 
darbe  teşebbüsünün  arkasındaki  asıl  iradeyi  fark  edebilmek  mümkündür. 
Türkiye, Darbe teşebbüsü akşamı dostunu düşmanını açıkça ayırt edebilmiş-
tir. Selahaddin Halilov Türkiye’deki darbe teşebbüsünü değerlendirdiği ya-
zısında Ebu Turhan’a atıfla ‘ Büyük millet yalnızca kükreyip coşan değil za-
manında kendi mecrasına dönebilen millettir’ diyor( Halilov 2016: 12). Bu 
tespit o kadar önemli bir tespittir ki bu yüzden şimdi Türkiye’de düşmanla-
rın hayal kırıklığını derinleştirmek ve geleceği inşa etmek bakımından yapıl-
ması gerekenleri yapma zamanıdır. 
Aslına bakılırsa, genel olarak düşünüldüğünde Türkiye’de, FETÖ pa-
ralel devlet yapılanması dış destek dışında yılların ihmali ile devlet içerisin-
de çok ciddi yapılanabilmiş bir örgüt olarak ortaya çıktı. Darbe teşebbüsün-
de ciddi bir kapasite kazanabildiği ortaya çıktı. Bu boyutta düşünüldüğünde 
Türkiye’de  darbenin  püskürtülmüş  olmasının  ve  ardından  oluşan  topyekûn 
milli bütünleşmenin ve Yenikapı Ruhu’nun ne kadar değerli olduğu daha iyi 
anlaşılabilir. 
Türkiye’de  FETÖ’nün  uzun  bir  örgütlenme  hikâyesine  sahip  oldu-
ğundan yukarıda bahsedilmişti. Fakat Türkiye’nin özellikle son 10-15 yılda 


Müasir siyasət 
 
 
- 139 - 
temel  politikalarındaki  millileşmeye  karşı  bu  örgütün  açıkça  küresel  siste-
min yanında duruşu ve Türkiye ile mücadeleye girişmesi, zaman içinde fark 
edilen  bir  gerçektir.  Böyle  olunca  da,  Türkiye  kendi  bürokrasisi  içerisinde 
bu örgüte karşı tedbirler almakta oldukça ciddi bir zaman kaybetmiştir. Tür-
kiye’de 17-25 Aralık operasyonu bu mücadele sürecinin etki başlama tarihi 
olarak kabul edilebilir. 
Türkiye’de darbe teşebbüsünü başarısız kılan sebeplerden birisi de ör-
gütün durumu kavramadaki eksiği ve algı hatasıdır. Bu tür örgütlenmelerin 
en  büyük  zaafı,  kendi  içinde  yaratılan  örgüt  psikolojisinin  her  şeye  hâkim 
olduğu  yanılgısına kapılmalarıdır. Benzer nitelikli ezoterik örgütler gibi bir 
rüyalar  anaforu  üzerinden  var  olan  durumu  akıl  dışı  bir  yaklaşım-
la(Başdemir 2016:89) kavramaya kalkan örgüt, kendi üzerlerindeki baskının 
toplumda  zaten  geniş  bir  rahatsızlık  yarattığı,  AK  Parti’ye  ve  Cumhurbaş-
kanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı muhalefetteki itirazın, bazen de öfkenin 
rahatlıkla kendileriyle bir ittifaka dönüşebileceğini düşünmüştür. Dolayısıy-
la bütün bu şartlarda kalkışacakları bir darbe girişiminin rahatlıkla bir top-
lumsal desteğe kavuşabileceği yönünde bir kanaat geliştirerek örgüt kendisi 
açısından büyük bir hesap hatası yapmıştır. 
 
Darbe Teşebbüsünün Başarısızlığını Anlamak 
 
Siyaset sosyolojisinin kendi bağlamında, siyasal aktörlerin tek başına 
siyasi,  tarihsel  bir  rol  oynayamayacağını,  o  rolü  oynatan  bir  sosyolojinin, 
toplumsal ve politik koşulların var olması gerektiğini hatırlamak gerekir. Bu 
açıdan  bakıldığında,  Türkiye’de  Cumhurbaşkanı  Recep  Tayyip  Erdoğan’ın 
siyasi liderliği, aslında kendi cesaret ve özelliklerinden öte temsil ettiği sos-
yolojinin enerjisiyle örtüşen bir özellik taşıması bakımından özel ve önem-
lidir.  Darbe  sürecine  itirazda  Erdoğan’ın  rolünü  de  bu  bağlamda  değerlen-
dirmek gerekir. 
2016  yılında  Türkiye,  80  milyona  merdiven  dayamış  nüfusunun,  bü-
yük  çoğunluğu  şehirlerde,  yüzde  kırkının  metropollerde  yaşadığı,  büyük 
çapta okullaşma oranını gerçekleştirmiş, 200’e yakın üniversitesi, 4 milyon-
dan daha fazla üniversite öğrencisi olan ve yaklaşık 750 milyar dolar gayrı 


Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2016, № 2 
 
 
- 140 - 
safi  milli  hâsılayla  dünyanın  en  büyük  17.  ekonomisi  olabilmiş  bir  büyük 
güçtü. Türkiye derken Rusya dışında, Orta Avrupa’dan Asya’ya kadar böl-
genin en büyük ekonomisine, nüfus yapısına, endüstrisine ve etki alanına sa-
hip önemli bir ülkeden bahsediliyordu. 
Türkiye’de 2016’da aslında Erdoğan’ın temsil ettiği şey esas itibarı ile 
bir  kısmı  yukarıda  ifade  edilen  bir  sosyolojinin  temsilidir.  Çeşitli  defalar 
BM Genel Kurulunda Erdoğan’ın “dünya 5’ten büyüktür” İfadesini tekrarla-
masının anlamı da bu bağlamda daha iyi kavranabilir. Eğer bu sözü BM Ge-
nel Kurulu’nda nüfusu 4 milyon, GSMH’sı 2 milyar dolarlık bir küçük ülke-
nin lideri söyleseydi, bu ancak havada kalan bir sözden öteye gidemeyebilir-
di. 
Erdoğan açısından düşünüldüğünde, eğer sizin temelde temsil ettiğiniz 
80 milyonluk devasa bir sosyoloji varsa, bunlarla eklentili geniş bir Türk ve 
Müslüman dünya ve onların hassasiyetleri varsa; dolayısıyla bütün bu hassa-
siyetlerin bir temsilcisi olarak bir şey söylediğiniz zaman onun bir karşılığı 
kaçınılmaz olarak olacaktır. Türkiye ve Erdoğan açısından bu karşılığın ta-
bii bir de sert yüzü vardır. Bu karşılık ve sert yüz bugün Türkiye ve Erdo-
ğan’a  aynı  zamanda bir  düşmanlık, öfke ve saldırı sebebi  olarak da ortaya 
çıkmaktadır. 
Aklıselim bir biçimde şu soruları soralım ve cevap arayalım. Bugünkü 
Türkiye’de bir darbenin yanında kim yer alır? Bir darbe ile zor bir kapıdan 
belirsiz bir geleceğe kim yürümek ister? Birkaç meczup belki çıkar ama bili-
niyor  ve  göründü  ki  bu  sorunun  cevabı  kimse  istemez  oldu.  Bu  teşebbüse 
karşı herhangi bir etnik, dini, siyasi grup olumlu tepki vermedi. Kimse Tür-
kiye’nin bir oligarşiye ihtiyacı var demedi. O zaman hiç kimsenin bir ihtiyaç 
olarak  dillendirmediği,  destek  vermediği  bir  darbe  girişimi  niçin  yapıldı? 
Cevap basit: Çünkü küresel merkezlerin Türkiye’den beklentileriyle, Türki-
ye’nin  bu  küresel  merkezlere  verdiği  cevap  arasındaki  büyük  fark,  Türki-
ye’yi  yönetenlerin  avami  bir  dille  yeniden  hizaya  getirilmesi(!)  gerektiği, 
Küresel  sistem  açısından  Türkiye’nin  eski  bağımlılık  ilişkilerine  yeniden 
döndürülmesi gereği ile ilgilidir. 
 


Yüklə 5,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə