Arap bahari sonrasi



Yüklə 314,08 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/10
tarix22.11.2017
ölçüsü314,08 Kb.
#11685
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

15

s e t a v . o r g

ARAP BAHARI SONRASI KÖRFEZ GÜVENLİĞİ VE SAVUNMACI AKTİVİZM

rılacaktır. Dolayısıyla İran ve İhvan üzerinden 

şekillenen ve tarafların birbirlerine karşı pazarlık 

motivasyonu olarak kullandıkları bir güvenlik 

yaklaşımı güvene dayalı, uzun vadeli ve çözüm 

üreten bir müttefiklikten ziyade güncel ve tak-

tiksel adımlara mahkum, itimat edilmeyen bir 

ortaklık resmi ortaya koymaktadır. 

Körfez ülkeleri Mısır’ın askeri gücüne, 

buna mukabil Mısır da Körfez ülkelerinin cö-

mert yardımlarına ihtiyaç duymaktadır. Her 

ne kadar Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt’in 

Sisi rejiminin arkasında güçlü desteği olsa da 

en nihayetinde bölgesel bir güç olarak Mısır 

hazır kıta bir diplomatik angajman içerisinde 

olmayacaktır. Dolayısıyla KİK içerisinde de Sisi 

yönetimine bakışın değişebileceği ihtimalinin 

belirdiğini söylemek mümkündür. Yayımlanan 

ses kayıtları sonrasında KİK içerisinde rahatsız-

lık oluştuğunu da hatırlamak gerekmektedir.

29

 

Suudi Arabistan’ın yeni kralı ile birlikte dış 



politikada Mısır’a yönelik bakışın da değişebi-

leceği göz önünde bulundurulduğunda, Körfez 

ülkelerinin yakın dönemde olmasa dahi orta 

vadede Mısır politikasında yenileme sinyali ver-

mesi öngörülebilir. Aslında Körfez güvenlik po-

litikaları açısından Sisi’nin hiçbir ağırlık oluş-

turamadığını ve Mısır diplomasisinin herhangi 

somut bir destek sağlayamadığını söyleyebiliriz. 

Dolayısıyla başta Suudi Arabistan olmak üzere 

Körfez ülkelerinin bölgesel düzende geçiş süre-

cinin akışı içerisinde güvenlik ihtiyaçlarına göre 

yeni bir değerlendirme yapması kaçınılmazdır.



İRAN NÜKLEER 

ANLAŞMASI VE 

BÖLGESEL GÜVENLİK

Son yıllarda yaşanan güvenlik sorunlarına ilaveten 

bir de Obama yönetiminin İran’a yönelik askeri 

müdahaleden ziyade diplomatik çözüm çabala-

rıyla neticeye ulaşma yönündeki kararlılığı Körfez 

29. “Egypt’s Sisi ‘Planned to Demand’ Cash from Gulf States”, Al 

Jazeera, 13 Şubat 2015.

ülkelerini oldukça rahatsız etti.

30

 İran ile P5+1 



ülkelerinin (BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri 

ve Almanya) 14 Temmuz’da imzaladıkları nükleer 

anlaşmayı –ABD yönetiminin baskısıyla– Kör-

fez ülkeleri her ne kadar olumlu karşıladıklarını 

açıkladılarsa da, tarafların anlaşmaya bakış açıları 

oldukça farklıdır. Obama yönetimi nihai anlaş-

manın sağlanmasıyla birlikte İran’ın daha kontrol 

edilebilir bir noktaya çekilmesi, özellikle ekono-

mik ambargoların kaldırılmasıyla uluslararası 

toplumla daha sağlıklı bir ilişki kurması ve elbette 

nükleer silah hususunda daha sıkı bir denetlemeye 

tabi tutulması amacını taşımaktadır.

31

 Buna mu-



kabil Körfez ülkeleri ise İran ile imzalanan nükleer 

anlaşmanın bölgede İran’ın nüfuz alanını daha da 

genişleteceği, ekonomik kazanımlarını bölgesel 

yayılma araçlarına yönlendireceği ve böylelikle 

güçlenmiş bir İran’ın Körfez güvenliğini eskisin-

den daha yüksek seviyede tehdit eder hale geleceği 

yönünde güçlü bir kanaate sahiptir. Dolayısıyla 

nükleer anlaşmanın bölgesel istikrarı doğrudan 

tehlikeye atan bir süreci tetikleyeceği düşüncesin-

dedirler. Bu açıdan Körfez ülkeleri için çift taraflı 

bir şüpheyi içeren bir süreç yaşanmıştır. 

Birincisi, nükleer anlaşma ile birlikte iddia 

edilenin aksine İran’ın bölgesel hedefleri ve nükleer 

hırslarından vazgeçmeyeceği, dolayısıyla sınırlandı-

rılmış bir İran’ın mümkün olmadığı kanaatidir. 

İkincisi, çok özel bir ilişki içerisinde olunan 

ABD’nin artık gerekli savunma ve askeri angaj-

manlara yanaşmayacağına dair oluşan şüphedir. 

İran ile varılan nükleer anlaşmanın temel ge-

rilim sebebini oluşturduğu ABD-Körfez ülkeleri 

ilişkilerinin iyileştirilmesi ve İran ile ilgili kaygı-

ların giderilmesi amacıyla Başkan Obama KİK 

üyesi ülke liderleriyle 13 Mayıs’ta Beyaz Saray’da, 

14 Mayıs’ta da Camp David’de bir araya geldi.

32

 

30. Murat Yeşiltaş, “Nükleer Anlaşma, ‘Yeni İran’ ve Normalleşme 



Sancısı”, Star Açık Görüş, 19 Temmuz 2015.

31. Hasan B. Yalçın, “İran Nükleer Müzakereleri”, SETA Ana-



liz, Sayı: 130, (Haziran 2015); Talha Köse, “İran Nükleer 

Mutabakatının Muhtemel Bölgesel Sonuçları”, SETA Perspektif

Sayı: 110, (Temmuz 2015).

32. Dan Roberts, “Obama Summit with Arab Allies Begins Despite 

Saudi King’s Absence”, The Guardian, 14 Mayıs 2015.



16

ANALİZ 


s e t a v . o r g

Ancak zirveye altı Körfez ülkesinden sadece Ka-

tar ve Kuveyt liderleri katılırken Suudi Arabis-

tan, Bahreyn, Umman ve Birleşik Arap Emirlik-

leri liderleri katılmadılar. Kral Selman’ın zirveye 

katılmamasının sebebi Tahran ve Washington 

arasında yaşanan yumuşamaya bir tepkinin ve 

Obama’nın bölgedeki politikalarından duyulan 

rahatsızlığın tezahürüydü. Körfez ülkelerine İran 

tehdidinden ziyade kendi ülkeleri içerisindeki 

problemlere eğilmesi gerektiği yönünde telkin-

lerde


33

 bulunan Obama aynı zamanda ciddi bir 

ikna çabası da sergiledi. Nükleer anlaşma son-

rasında Eylül ayında Kral Selman Washington’a 

kapsamlı bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyareti takip 

eden aylar içerisinde olağanüstü rakamlara ulaşan 

silah satışlarının onaylanması, endişelerin dindi-

rilmesi amacına matuf olduğu söylenebilir.

Elbette diğer başlıklarda olduğu gibi bu ko-

nuda da KİK üyelerinin nükleer anlaşmaya yöne-

lik benzer tasarruflarda bulunmadığını söylemek 

mümkündür. Katar, Umman ve Dubai Emirliği 

İran’a karşı daha itidalli ve yakın tutum sergile-

meye özen göstermekte ve nükleer anlaşmanın 

bölgesel gerilimin azalmasına yardımcı olacağını 

mütalaa etmektedirler. Nükleer anlaşma sonrası 

Umman’la İran arasında 60 milyar dolarlık gaz 

anlaşması imzalanması bunu ispatlar niteliktedir.

34

 

Umman, Tahran yönetiminin politikalarını kendi 



iç istikrarına tehdit olarak görmemekte ve Hür-

müz Boğazı’nı paylaştığı komşusuyla iyi ilişkiler 

içerisinde olmak istemektedir. Hatta Birleşik Arap 

Emirlikleri’ndeki (BAE) Dubai ve Abu Dabi’nin 

İran’a yönelik birbirinden farklı tutumlar sergile-

meleri şaşırtıcı olmamaktadır.

Bu yakınlaşmanın bölgede özellikle Körfez 

ülkeleri tarafından en başından itibaren endi-

şeyle izlendiğini tahmin etmek zor değildir. Bu-

nunla birlikte başta Körfez ülkelerinin güvenlik 

eksikliğinin ABD endeksli bir askeri mevcudiyet 

tarafından sağlanıyor olması ve petrole dayalı kü-

33. Thomas L. Friedman, “Iran and the Obama Doctrine”, The 

New York Times, 5 Nisan 2015.

34. “Iran, Oman Sign Deal to Study Sub-Sea Gas Pipeline”, Times 



of Oman, 22 Eylül 2015.

resel ekonomik bağımlılığı, küresel güç ABD’nin 

hilafına hareket etmesini imkansız kılmaktadır. 

24 Kasım 2013’te İran ile P5+1 arasında nükleer 

programa ilişkin müzakerelerde geçici anlaşmaya 

varılmasından günümüze kadar Körfez ülkeleri, 

sadece ABD’den toplam 33,615 milyar dolar gibi 

yüksek meblağda silah alımı gerçekleştirmiştir. Bu 

meblağda 26,835 milyar dolar Suudi Arabistan’a, 

4,665 milyar dolar BAE’ye, 1,965 milyar dolar 

Kuveyt’e ve 150 milyon dolar Bahreyn’e aittir.

35

 



36

2014 yılında dünyanın en fazla silah ithal 

eden ilk on ülkesinin 28 milyar dolar harcadığını 

göz önünde bulundurduğumuzda Körfez ülkele-

rinin nasıl olağanüstü bir harcama yaptığına dair 

bir fikir sahibi olabiliriz.

37

 Aynı yıl KİK üyesi ül-



keler yaklaşık 113,7 milyar dolar, İran ise 15,7 

milyar dolar savunma harcaması yaptı. Buradan 

da anlaşılacağı üzere Körfez ülkelerinin savun-

ma harcamasında İran’a oranla yaklaşık yedi kat 

daha fazla bir bütçe kullandığını görmekteyiz. 

Hatta Tablo 2’de de daha net görüldüğü üzere 

sadece Suudi Arabistan’ın savunma harcama-

sı bölgedeki diğer güçlü aktörler olan Türkiye, 

Mısır, İran ve İsrail’in toplamından dahi daha 

35. Defense Security Cooperation Agency, http://www.dsca.mil/

major-arms-sales.

36. “The Military Balance 2016”, IISS, https://www.iiss.org/en/

publications/military-s-balance; http://www.sipri.org.

37. Alan Tovey, “Charted: the World’s Biggest Arms Importers”, 



The Telegraph, 8 Mart 2015. 

TABLO 2. BÖLGE ÜLKELERİ 

SAVUNMA HARCAMALARI

 (MİLYON DOLAR)

Kaynak: The Military Balance ve SIPRI verilerinden derlenmiştir.

36

0

5,000



10,000

15,000


20,000

25,000


30,000

35,000


40,000

45,000


50,000

55,000


60,000

65,000


70,000

75,000


80,000

85,000


2010

2011


2012

2013


2014

Suudi Arabistan

Mısır

İsrail


Türkiye

İran



Yüklə 314,08 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə