5
gibi malzemeler taşınmıştır. Batıda olmayan veya az bulunması nedeniyle pahalı olan
malzemeler doğudan batıya taşınmış, doğuda olmayan veya az bulunan malzemeler batıdan
doğuya taşınmıştır. İpek Yolu üzerinden ticaret yapan tüccarların her müşterinin talebini
tek başına karşılamak için küçük miktarlarda ürün getirmeleri halinde birim maliyetleri
yüksek olacak ve karlılıkları azalacaktı. Müşteri taleplerinin birikmesini bekleyip toplu
halde ürün getirebilirlerdi ancak bu da çok uzun süreceği için müşterilerini kaçırma riski ile
karşı karşıya kalacaklardı. Bu durumda talep konusunda tahmin yürütüp toptan alımlar
yapmaları ve aldıkları malzemeleri satana kadar depolamaları gerekti.
İnşaat, imalat, tarım alanlarında olduğu gibi malzemelerin kolayca yüklenmesi, boşaltılması,
taşınması, indirilmesi, kaldırılması için elleçleme araç ve gereçlerine ihtiyaç duyuluyordu.
Malzeme çeşitliliğinin artması sonucu stokta bulunan malzemelerin miktarının ve yerlerinin
doğru olarak hatırlanmasını zorlaştırdı ve düzenli kayıt tutulmasını ihtiyaç haline getirdi.
Lojistik ticarette önemli bir yer tutsa da herkes tarafından kabul gören sistematik bir
prensipler bütünü mevcut değildi.
Lojistiğin orduların sefere çıktıklarında silah, cephane ve gıda gereksinimlerini giderme
ihtiyacından doğduğu düşünülmektedir. Eski Yunan, Roma ve Bizans ordularında
“Logistikas” denen, maliye ve tedarik konularından sorumlu subaylar bulunurdu. O
dönemlerde lojistik muhasebe ile eş anlamlı olarak kullanılıyordu.
Günümüzde kullanılan anlamıyla “Lojistik” kelimesinin Fransızcadaki “logistique”
kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Lojistik kelimesinin kökeni ile ilgili ortaya atılan iki
fikir vardır. Birincisi, bu kelimenin “levazım çavuşu” anlamı gelen “Marechal des Logis”
kelimesinden geldiğidir. İkincisi ise “barınmak, barınak sağlamak” anlamına gelen “loge”
kesilmesinden geldiğidir. “Logistique” kelimesinin ilk defa Napolyon ve Rus ordularında
görev alan İsviçreli General Antoine-Henri Jomini (1779-1869) tarafından kullanıldığı kabul
görmektedir. Jomini; “Traité de grande tactique” adlı kitabında, değişik asker sınıflarının
(piyade, süvari, topçu, istihkam, levazım gibi) hareketlerinin nasıl olması gerektiği ve bu
asker sınıflarının ihtiyaçlarının nasıl karşılanması gerektiği konularındaki görüşlerini
yazmıştır. Bu tarihten sonra yazılan Ordu Bilimi alanında yazılan kitapların büyük bir
kısmında lojistik konularına yer verildiği dikkati çekmektedir.
Birinci Dünya Savaşı’nda orduların lojistik performansı sonuca etki eden bir faktör olarak
öne çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda lojistik bir kez daha önemini göstermiş ve askeri
lojistik yaklaşımları geliştirilerek daha da sistematik bir yapıya büründürülmüştür. Bu
süreçte endüstri mühendisliği (1901), bilimsel yönetim (Taylor, 1911), seri üretim (Ford,
1927), yöneylem araştırması (1937) alanlarının ortaya çıkmasının önemli etkileri ve
katkıları olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında orduda kullanılan lojistik ve tedarik
zinciri yaklaşımları tedarik zincirleri gittikçe karmaşıklaşan ticari müesseseler tarafından da
benimsenmiş ve ticari stratejilerin önemli bir parçası haline gelmiştir.
1970 ve 1980’lerde Japonya’da Toyota firması tarafından geliştirilen Kanban ve Tam
Zamanında (Just-In-Time, JIT) kavramları lojistik fonksiyonlarını diğer fonksiyonlarla etkin
bir şekilde bağlamak amacı üzerine kurulmuştu. Japon firmalarının yakaladığı ticari
başarılar sonucu 1990’larda üretim zamanlarını kısaltmayı amaçlayan Hızlı Cevap (Quick
Response, QR) ve ticaret ortakları ile işbirliği yaparak kalite, zaman ve maliyet avantajları
yakalamayı hedefleyen Tüketiciye Etkin Cevap (Efficient Consumer Response, ECR)
6
teknolojileri geliştirildi. Bu teknolojiler sayesinde depolar; stok tutmak yerine hızlı malzeme
akışını sağlayan, müşteri taleplerine cevap vermede kullanılan tesisler haline geldiler.
Günümüzün lojistik zincirleri; tedarikçinin tedarikçisinden başlayarak son müşteriye kadar
uzanan çok sayıda öğe içeren; birbiriyle yarışan ve çelişen amaçlara sahip; interaktif,
dinamik ve karmaşık bir sistem olarak düşünülmektedirler.Büyük bir hızla küreselleşmeye
devam eden dünyamızda lojistik altyapıları ve becerileri yüksek ülke ve firmaların rekabet
avantajı elde ettiğini gözlemlenmektedir.
2.2.
Lojistiği Etkileyen Güncel Eğilimler
Sosyoekonomik değişimler ve ortaya çıkan yeni kavramlar ticareti ve doğal olarak lojistiği
de etkilemektedirler. Lojistik sistemleri bu gelişmeler doğrultusunda ortaya çıkan yeni
durumlara uyum sağlamaktadırlar.
2.2.1
Küreselleşme
Ulaştırma ve haberleşme teknolojilerindeki gelişmeler dünyayı giderek daha küçük, daha
erişilebilir bir hale getirmektedirler. Ülke sınırları, ticari bariyerler ve gümrük vergileri gün
geçtikte ortadan kaldırılmaktadırlar. Bu gelişmeler yeni ticari fırsatlara ve zorluklara sebep
olmaktadırlar. Günümüzün önde gelen firmaları birden fazla ülke ve hatta kıtaya yayılmış
durumda olan müşteri ve tedarik ağlarına sahiptirler. Öte yandan, lojistik teknolojilerinin
gelişmesi ile birlikte uluslararası rekabet kızışmakta ve uluslararası firmalar yerel
piyasalarda lider konumdaki firmaları zorlamaktadırlar. Bu nedenle lojistik uluslararası
ticari başarının kritik faktörlerinden biri haline gelmiştir ve lojistik ile ilgili hizmetlere olan
talep her geçen gün artmaktadır.
2.2.2
Sanayi Sonrası Toplum (Post Industrial Society)
Ekonomi bilimi, az ve yetersiz kaynakların etkin bir şekilde kullanılması üzerine
kurulmuştur. Bilim, sanayi ve teknolojideki gelişmeler günümüzde göreceli olarak bir bolluk
yaşanmasına neden olmaktadır. Artık hemen hemen her ürün veya mamulün alternatif
tedarik kaynakları mevcuttur. Bu derece çeşitliliğin olduğu bir ortamda ürün sağlamak tek
başına yeterli olmamakta, ürünle beraber doğru hizmeti sağlamak da hayati önem
taşımaktadır. Bu durum daha çok gelişmiş ülkeler için geçerli olsa da, gelişmekte olan
ülkelerde de benzer bir eğilim göze çarpmaktadır. Bu değişimin arkasındaki faktörleri
aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
•
Gelişmiş ülkelerde nüfus durağanlaşmakta ve hatta bazılarında gerilemektedir.
Göçmen nüfusun artmasıyla çok kültürlü ve heterojen toplumlar ortaya
çıkmaktadırlar.
•
Ortalama insan ömrünün uzaması ve doğum oranlarındaki düşüş nüfusun
yaşlanmasına sebep olmaktadırlar.
•
Geniş aile yapısı yerini çekirdek aileye bırakmakta ve bu da aileleri daha mobil hale
getirmektedir .
•
Temel ihtiyaç maddeleri (yiyecek, içecek, giyecek), ev aletleri ve inşaat malzemeleri
harcamaları azalırken iletişim, eğlence ve sağlık harcamaları artmaktadırlar.