Panteleimon kilisesi mevcut idi. Yine bu civarda, Prokop
'a göre, Justinianus î. 'un yaptırdığı bir darülaceze ile
Mökadion denen sahilde (Anadolu-Kavağı 'nın
şimalinde), yine onun tarafından, Mikâil namına inşa
ettirilen bir kilise bulunuyordu.
Burası türkler devrinde bâzı yalıları ihtiva eden,
bilhassa istihkâmları bakımından ehemmiyetli bir yerdi.
Kösem Vâlde Sultan 'm (Mahpeyker) inşa ettirdiği
Anadolu-Kavağı mescidi ile kale hâricinde Midillili
Hacı Ali Reis 'in 1001 'de, kalenin inşasından 32 sene
evvel, yaptırdığı cami ve Kavak ustalarından Elhâc
Mehmed Ağa'mn 1106'da, yine kale dışında, inşa
ettirdiği cami (Yeni-Câmi ) bu
semtin XVII. asırda oldukça kalabalık bir yer olduğunu
gösterir. Evliya Çelebi 'nin de, limanından 300 gemi
eksik olma? demesi, bunun bir delilidir. Kavak ustası
veya Kavak dizdarı buranın mülkiye âmiri idi. Burada
Üsküdar mollasının bir naibi bulunurdu. Eskiden
mevcut misafirhane 1143'te Mehmed Kethüda
tarafından tamir ettirilmişti. Diğer taraftan öteden beri
ehemmiyet verilen beynelmilel karantina işleri için,
1254 'te, meşhur Kavak tahaffuzhanesi ihdas edildi.
Anadolu-Kavağı 'ndaki kaleden başka daha şimalde
bulunan Ceneviz-Kalesi 'nde (Yoros kalesi) Bayezid II.
'in yaptırdığı bir mescid (Yoros kalesi mescidi) vardı.
Burada Hızır-taşı denen ve her kes tarafından ziyaret
edilen meşhur bir taş vardı.
Yûşâ t e p e s i . Herculis Kline („Herkül 'ün yatağı")
ve Umur-Yeri Chalkedonluların Daphne namına inşa
ettikleri adak yerinden dolayı, Daphne Psychonous veya
insana Iaurus Nymphaion Chalkedonion adını
taşıyordu. Mamafih burada, bir aralık, Amykos adını
taşıyan bir mevki vardı ( Pauly-Wissowa). Bundan sonra
Sivri-Burun ( Selvi-Burnu ) Aietou rhymchos ve
Bithinyah bir kirala izafetle adlanan Mou-kaporis (
Hünkâr-İskelesi koyu ) mevkii gelir. Burası, güzel bir
liman ile birlikte, derince bir koydur. Tournefort 'a
göre, çok bereketli olan bu sahilde her köy bir meyve
adını taşıdığı gibi, Monocolos ve Moucaporis burunları
arasındaki köy de, Toca ( „kirazlı" ) adı ile mâruf idi.
Yûşâ tepesi ( Cebel-i Yûşâ ), Boğaziçi 'nde sahile en
yakın ve en yüksek bir tepedir ( Yoros dağı adı
hakkındaki rivayetler için bk. hladikat al-cavümi', II,
147 v.d.;). Burada Osman III. sadrâzamlarından
Mehmed Said Paşa 'nu bina ettirdiği bir mescid vardır
(1169). Mehmed Said Paşa bu sırada, halk arasında
Yûşâ peygambere izafe edilen ve çok uzun olan
mezarın etrafına kârgir bir duvar inşa ile müstakil
türbedar tâyin etti ve kandil yakmak için, hademe ve
hücreler yaptırdı. Cami Abdülaziz devrinde yeniden
tamir olundu ( bu tepeye Yûşâ tepesi ve orada gelengidene
gösterilen uzun boylu mezara (ki, bu sebeple
fransızlar tepeye Mont de Geant derler), Yûşâ
peygamberin mezarı adını veren efsânelerden biri Musa
peygamberin Macma' al-bahrayn ( Boğaziçi ) 'e geldiği
zamanda yanındaki Yûşâ peygamberin o sırada burada
vefat ederek, tepeye gömüldüğü efsânesidir (Hâlbuki
tepeye, Karadeniz 'den ilk görülecek en yüksek tepe
olmak dolayısiyle, Fenikeliler tarafından Yûşâ='Yesu' (
»kurtarıcı" ) adı verilmiş olması da muhtemeldir).
Dağın altında Tokat bahçesi, Tokat köşkü
684 BOĞAZİÇİ
vardı; bu köşk Fâtih ve Kanunî 'den sonra evvelâ 1093
'te ( Başvekâlet arşivi, Cevdet, saray, 3901), bilâhare
1159 (1746)'da Mahmud I. tarafından, çok güzel bir
tarzda, yeniden yaptırıldı ve şâir Nevres 'in yazdığı
güzel bir tarih-ile Kasr-ı humâyunâbâd denildi ('Izzi,
var. 63 v.d.). Bu köşkün yanında Mâ-i carî bahçesi adı
ile bir mesire vardı ki, bu isim zamanla Macar şekline
girmiş, bahçeye Macar-Bahçesi, Yûşâ tepesinin sahile
indiği buruna" Macar burnu, hattâ Yûşâ tabyasına
Macar-Tabyası, yahut Macar-Kalesi denilmiştir.
A k - B a b a ve D e r e s k i köyleri.Boğazın
Rumeli kıyısında Büyük-Dere'den içeride bulunan
Bahçe- Köy ve Belgrad köylerinin ( bk. BEND )
Boğaziçi ile alâkası ne kadar kuvvetli ise, Tokat
deresinin cenûb-i şarkîsinde uzanan ve Beykoz 'a iki
saatlik mesafede bulunan romantik bir vadideki bu
köylerin de Boğaziçi ve onun tarihi ile rabıta ve
münasebeti o nisbette sıkıdır. Adı Fâtih devrindeki
şahsiyetlerden birine bağlanan Ak-Baba köyünde (Ak-
Baba sultan adı hakkında bk. Evliya Çelebi ), Murad
III. zamanında ve müteakip devirlerde büyük bir rolü
olan kethüda Canfeda Hatun 'un yaptırdığı bir cami
yakınındaki bir bağda menbaı bulunan Kara-Kulak
Ahmed Ağa 'ya nisbetle Karakulak denen meşhur
suyun bulunduğu Dereski köyünde de, Selim III.
devrinde valide kahyası Yusuf Ağa'nın eseri olan
san'atkârâne bir çeşme ve köşk (Âli, Kanh al-ahbâr,
basılmamış kısımlar, var. 475; hladikat al-cavâm? ;
Ma-hâh al-miyâh) ile şeyhülislâm Molla Fenarî
Mehmed Efendi ( ölm. 954 ) 'nin yaptırdığı Dereski
mescidi kayda değer. Evliya Çelebi 'ye göre, bundan
başka, bu civarda meşhur olan Â.1-İ Bahadır, Koyun-
Korusu ve Alemdağı mesireleri vardır. Ahmed Midhat
Efendi 'nin burada bir çiftliği bulunuyordu ve içinden
çıkan Sırmakeş suyu, Boğaziçi 'nin diğer iyi suları gibi,
İstanbul 'da tevzî olunurdu.
S ü t l ü c e ve Umu r-Yeri. Macar-Bornu "nu takip
Dostları ilə paylaş: |