Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə126/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   122   123   124   125   126   127   128   129   ...   138

MEKTUPLARINDAN SEÇMELER

6 Kasım  1915

Hans  Schmid'e

l O z U N   uzun  düşündükten  sonra,  anlamaya karşı  direnme  sorunu 

daha  bir  açıklığa  kavuştu.  Konuya  ışık  tutan  da,  İsveçli  Brigitta  oldu 

(1303-1373).  Bir «vizyonunda», Tanrı ile konuşan Şeytanı görmüş, şöyle 

diyor  Şeytan  psikolojisi  üzerine:  «Kamını  nice  doldurursa  doldursun,  o 

doymak bilmez açgözlülüğüyle hırsı gene de tatmin olmaz; hani dünyayı 

buyur,  deseler,  yer yutar da,  bu kez gözlerini gökler egemenliğine  diker. 

Bende de  buna benzer bir  açgözlülük  var.  Cennette,  Arafta ne  kadar ruh 

varsa,  e)e geçirebilecek gücüm  olaydı,  bir an duraksamazdım!»

Şeytan,  yiyip  yutan  demek  oluyor.  Anlamak:  Comprehendere:1 



katasilamvanin2  de  aynı  anlama  geliyor.  Ancak  kişi,  içindeki  canavarı 

haklayacak gerçek bir kahraman olup da, kahraman rolü oynamaya gönlü 

yatmış  değilse,  kendini  yenip  yutulmaya  bırakmamalı.  Öte  yandan, 

anlayan da Fafner3 rolünü oynamaya,  sindirilmesi güç kahramanlan  yut­

maya  hazırlıklı  olmalı.  Dolayısıyla,  kahraman  olabilecek  kişileri  «anla­

mamak»  daha  iyi  bir bakıma;  belli  olmaz,  aynı  yazgıya  kişinin kendi de 

uğrayıverir.  Yiyim  derken,  bir  de  bakar,  yenilip  yutuluvermiş.  Ne  denli

1  Com prehendere:  Latince  «Anlam ak».

2  K atasilam vanin:  Eski  Y unanca  «Anlam ak»

3  Fafner:  G erm en  m itologyasında,  cüce  kral  H reidm ar’ın  oğlu;  O tter ile  R egin’in 

kardeşi.  Odin,  H oenir  ve  Loki,  O tter’in  öldürülm esi  için  fidyelerini  ödediklerinde, 

Fafner, altına konm ak  için babasını öldürür ve  Regina ile  paylaşm ak istem ez. Hâzinesini




382

ANALİTİK PSİKOLOJİ

ahlâka  uygun,  ne  denli  insanca  görünürse  görünsün,  anlamak  isteği 

ardında  Şeytan  iradesi  gizli;  ben  farkında  olmasam  da,  onun  bütün  olup 

bitenlerden haberi var. Anlamak korkunç bir şey, insan kendini kaptırma­

ya görsün, kolay kolay kurtaramaz paçasını;  hayatî önem  taşıyan ayrılık­

lar  birörneklik  düzeyine  serildiğinde,  ruhun  canverdiği  sık  görülen  olay­

lardandır.  Bireyin  özündeki  hayat  sırrı  «kavrandı  mı»,  yok  olur  gider. 

Simgelerin sır vermek istememeleri bundandır; yoksa nedeni, altta yatanı 

açıkça kavrayamamak değildir yalnızca.

Kolay  etki  yaratan  sözde-gerçeklerden  öteye  gitmeyen  Freud'çu 

yorumlar karşısında,  simgenin, denk alması  gerekiyor ayağmı.«Analitik» 

anlayışın,  hastalarımız  üzerinde,  yakıp  kavurucu,  dağlayıcı  bir  ilaç  gibi, 

sağlıklı yokedici bir etkisi oluyor;  oysa sağlam doku  üzerindeki  yokedici 

etkisi,  sağlıklı  değil,  kahredici.  Şeytandan  öğrendiğimiz  bir  teknik  bu; 

anlama  eyleminin  bir  kere  yokedici  olduğu  kesin;  ne  var  ki,  bu,  ancak 

yoketme  gerekliyse  yararlı  oluyor.  Öte  yandan,  bu  tekniğin  ilkelerini, 

analiz  denilen  bir  psikolojiye  uygulamaktan  daha büyük  yanılgı  olamaz. 

Genel  görüş  açılarına  uymak  demek  olan  anlama  eyleminin  tümünde, 

öldürücü  bir  nitelik  var;  bir  yaşayış  biçimini  kendi  doğrultusundan 

saptırıp,  onu,  yadırgayacağı  bir  yaşayış  biçimine  zorla  sokmaktadır  bu. 

Dolayısıyla,  analizin  ileri  evrelerinde,  sert  kabuğundaki  narin  tohuma 

benzer,  onu  gizleyen,  sır vermez  simgelere  doğru  ilerlemelerinde,  hasta­

larımıza yardımcı olmalıyız. Bu açıdan bakıldığında, aslında, durum anla­

maya  elverişli  olsa  dahi,  anlamaktan  kaçınmada  yarar  var.  Ancak,  olay 

genel  bir  niteliğe  bürünür  de,  durum  apaçık  çıkarsa  ortaya,  o  zaman 

kabuğu  kırılmaya  hazır  demektir  simgenin;  çünkü,  kabuğunu  kırıp 

çıkmak  üzere  olan  tuhumu,  içinde  gizlememektedir  artık.  Bir  zamanlar 

bende derin izlenimler bırakan bir düş görmüştüm. Bahçemde ayaktayım: 

Kazdığım  topraktan  gür  bir  su fışkırıyor;  derken,  başka  bir yerde  derin

G u itah eid ’a  taşırsa  da  bu  ona  m utluluk  getirmez.  Regin,  F afn er’i  öldürmesi  için 

S u g u rd ’u  kandırır.  O  d a  bir  çukur  kazar  ve  canavar  tam  üstünden  geçerken  yüreğine 

kılıcını  batırır.  A m a  R eg in ’in  onu  öldürm ek  niyetinde  olduğunu  öğrenince  R egin’i  de 

öldürür ve  altını  ele  geçirir.  Böylece  A n d v a ıi’nin  lanetini  sürdürm üş  olur. 

(Çev.)



MEKTUPLARINDAN SEÇMELER

383


bir çukur açıyorum  ve fışkıran  tüm  suyu  orada  toplayıp,  toprağın  derin­

liklerine yeniden  gömüyorum.  Sağlık  da bize,  sırn  açıklanamayan  simge 

ile  verilir;  Şeytanın  yaşam  tohumunu  yok  etmesi  de  böylece  önlenmiş 

olur. Analizin yıldırıcı, tehlikeli yanı, bireyin yalnızca görünürde anlaşılır 

olmasıdır;  çünkü kabuğundan çıkıp,  anadan  doğma  çıplak  bir bebek gibi 

gün ışığına gözlerini açan ruhu, Şeytan kemirerek yokeder.  Yeni doğmuş 

Tanrısal  Çocuğu4  tehdit  eden  canavardır  o.  Kendini  insanlığın  «anla­

m asın d an   koruyabilmek  için,  çocuğun  yeniden  saklanıp  gizlenmesi 

gerekir.

Gerçek  anlayış,  anlamadan  didinip  durmaktır.  Bir  zamanlar  Aziz 

Ludwig5, kimliğini açıklamadan Aegidisu’yu6 ziyarete gitmiş, o güne dek 

birbirlerini  görmemiş  bu  iki kişi,  karşılaştıklarında,  birbirlerini  tanımada 

güçlük çekmemişler;  birbirlerinin  karşısında diz çöküp,  sarılıp öpüşmüş­

ler, tek söz etmemişler. Tanrıları tamyıvermiş birbirlerini, insan yanlan ise 

tanrılanna uymuş. İçimizdeki tanrısal yanımızı anlamalıyız.  Ama ötekine 

yani  insan yanımıza  ilişmemeliyiz.  Hastayı  anlamak zorundayız,  nedeni, 

ona dağlayıcı deva gerekmesi.  Oysa insansı yanımızın sırlarına kör kala- 

biliyorsak,  ne  mutlu;  çünkü  bizleri  şeytansı  şiddet olaylanna karşı  koru­

makta.  Kendi sırlarımızı görmezlikten gelmeliyiz:  ötekinin  sırlan önünde 

ise bakışlanmızı yere indirmeliyiz.  O kendini anlayamadığı, başkalarının 

«anlaması»na gerek duymadığı  sürece.

4  «Tanrısal  Çocuk»  içim izdeki  «çocuk»  arketipi.

5  Louis  I,  sofu  d iye  anılır  (778-840).  K utsal  R om a  İm paratoru,  Fransa  K ralı, 

Charlem agne’ın  üçüncü oğlu  (öl.814).

6  A ziz  Giles  (8.yy)  söylentilere  g öre  F ra n sa’ya  kaçıp,  orada  keşiş  hayatı  süren 

soylu  bir  Atinalı.  O rta  Çağın  en  tanınm ış  azizlerinden.  Sakatların,  dilencilerin  ve  cüz- 

zamlıların  koruyucusu  diye  bilinir.  İsveçli  Brigitta.  K uzey  ülkelerinin en  ünlü  azizesi.



Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   122   123   124   125   126   127   128   129   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə