70
Görüldüğü üzere, modern psikolojide de artık insanın potansiyeline ilişkin
tanımlayıcı birçok önemli bilgi sunulmaktadır.
İslam tasavvufunda ise insana dair çok daha önemli ipuçları vardır. Ben
kimim ve ne için varım? Bu dünyaya niçin geldim? Hayatın bir amacı ve anlamı var
mı, varsa nedir?
81
sorularının cevabını ne tek başına ne felsefe, ne siyaset yahut bilim
verebilir. Tasavvufun insanları davet ettiği ahlak yolu, hem hayatımıza anlam katar
hem de bizi her tür aşırılıktan (ifrat ve tefritten) korur. Tasavvuf varlığımıza ilişkin
temel sorulara ikna edici cevaplar vermektedir. Bu sorulara tatmin edici cevaplar
vermese, bugün İslam tasavvufunun milyonlarca müntesibi olmazdı. Bugün Arabî ve
Mevlânâ (k.s) gibi tasavvuf yolunun büyük mürşitleri sadece İslam dünyasında değil,
Batı’da da bilinmekte, eserleri okunmakta, hayatları incelenmektedir. Bir Amerikalı,
bir Fransız, bir Japon Hz. Mevlânâ’da ne bulur? İbnü’l-Arabî’den ne almak ister?
Yunus Emre’yi anlayabilir mi? Gazâlî’den feyiz alabilir mi?
Evet alabilir. Zaten almaktadır da. Çünkü insanın maneviyat arayışı
evrenseldir. Yer, zaman, ülke, cins, ırk, dil, kültür dinlemez. Arayan ile aradığı şey
buluştuğunda, her tür sınır, her çeşit engel aşılır.
82
A-
GAYE VARLIK: İNSAN
Âlem kelimesi “bilmek” mastarından türemiş bir kelimedir ve Allah'tan başka
her şeye âlem denir.
Tasavvufî düşüncede; varlıkta mülk ve melekût âlemi şeklinde bir ayrım
öngörülmektedir. İnsan, hem mülk hem de melekût âleminin husûsiyetlerini
81
Özdoğan, s. 119.
82
Halil Akgün, “Tasavvuf İnsanlığa Ne Vaat Ediyor”, Semerkand Aylık Tasavvufi Dergi, Sayı 157,
Ocak 2012.
71
varlığında toplamaktadır. Mülk âlemine bakan toplayıcılığı ile şehâdet âlemindeki
donuk varlıkların (cemâdâtın), bitkilerin ve hayvanların husûsiyetlerini varlığında
toplamaktadır. Melekût âlemine bakan toplayıcılığı ile ilâhi isimleri, meleklerden
daha yetkin bir şekilde yansıtan bir mazhardır. Bu açıdan kapsayıcılık ve toplayıcılık
özelliği, insan türünün diğer varlıklara nispetle kemâlini sağlayan özelliklerin en
önemlilerindendir.
83
İnsan âlem-i sagirdir. Arapça “küçük âlem” anlamındadır. Kainat ise âlem-i
kebirdir. Arapça “büyük âlem” anlamındadır.
İnsanın zahiren küçük âlem (âlem-i sagir) fakat hakikatte büyük âlem (âlem-i
kebir) olması onun hem yükselme ve sonsuzluğu keşfetme kapasitesini hem de
evrendeki her şeyin özünü kendi bünyesinde barındırma gerçeğini ifade etmektedir.
İnsan evrenin özünü kendi kalbinde barındırır.
İnsan görünen yapısından kat kat daha fazladır. Kendi varlığının ufuklarını ve
sonsuzluğunu keşfetmiş insanın görünmeyen yanı görünen yanından çok daha
derindir.
84
Tasavvufi düşüncede İbnü’l-Arabî ve Mevlânâ, varoluşu; gizli hazine kabul
edilen Hakk’ın sayısız sıfat ve isimlerindeki kemâlâtın zuhûra geliş süreci olarak
görmektedir.
İbnü’l-Arabî ilâhî muhabbet, ilim ve kemâl arasında ilgi kurarak
varoluşun gayesini şöyle izah eder:
“… ilâhî nefesi bilmek isteyen âlemi ve kendi varlığının hakîkatini
bilmelidir.”
83
Osman Nuri Küçük, Fusûsu’l-Hikem ve Mesnevi’de İnsan-ı Kâmil (Birinci Baskı), İstanbul: İnsan
Yayınları, 2011, s. 35.
84
Ahmet Alemdar, “Evrenden İnsana”, Semerkand Aylık Tasavvufi Dergi, Sayı 97, Ocak 2007.
72
İnsanın hakîkati Rahmânî nefesten meydana geldiğinden, kendi varlığının
hakîkâtini bilen insan, onda zuhur eden Rahmânî nefesi yani Rabbini de zarurî olarak
bilecektir.
Her şeyin gayesi, amaçlanan ilk maksat olmasına rağmen en son zuhura gelir.
Bu, adeta bir varlık kanunudur. İnsan cinsi de en son zuhûra gelmesine rağmen en
önce güdülen maksat olması hasebiyle kemâl ve yetkinliği hâizdir. İbnü’l-Arabî’nin
tüm kainata ilişkin bu değerlendirmesi insanın âleme nispetle gaye varlık oluşunu
gayet veciz bir şekilde anlatmaktadır. Buna göre âlem bir ağaç şeklinde
düşünüldüğünde insan bu ağacın meyvesi mesabesindedir. Meyve, ağacın kök, dal ve
yapraklarına nispetle en son zuhûra gelmesine rağmen ağacın gayesi meyvenin
zuhûru ile tahakkuk etmiştir. Meyve, kendisinden meydana geldiği ağacın
özelliklerini kendi varlığına uygun şekilde ve toplu bir tarzda barındırmaktadır.
85
B-ALGININ MANEVİ BOYUTU
Psişik terimi "ruh" anlamına gelen "psişe" (eski Yunanca'da psikhe)
sözcüğünün sıfatı olup, metapsişik alanda "bedene bağlı ruha ilişkin" ya da
"alışılmamış ruhsal fenomenlere ilişkin" anlamında kullanılır. "Psişik" terimi ile
"psikolojik" terimi arasındaki fark, birinci terimin "bedenli ruh"u, ikinci terimin
"zihin"i ilgilendiriyor olmasıdır.
86
Psikoloji, davranışın gözlenip incelendiği bir araştırma alanıdır. İnsan
davranışlarını bir değer ölçüsü ve iyilik-kötülük kriterleri yönünden
85
Osman Nuri Küçük, Fusûsu’l-Hikem ve Mesnevi’de İnsan-ı Kâmil, ss. 31, 32.
86
Bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Psi%C5%9Fik
Dostları ilə paylaş: |