Dr. Recep Albayrak Türklerin İranı



Yüklə 9,25 Mb.
səhifə30/88
tarix15.03.2018
ölçüsü9,25 Mb.
#31630
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   88

14. Gelbaği İli

Kürdistan Bölge Valiliği
Gelbaği adı hakkında anlatılanlara göre, uzun yıllar önce Azerbacan Ustaclu ili ileri gelenlerinden Abbas Ağa isimli bir şahıs, ata topraklarını terk ederek Kürdistan’a gider. Bu sırada Kürdistan’ı Ardelan aşiretinden Bige-Beg بيگه بگ isimli bir şahıs yönetmektedir. Abbas Ağa, Kürdistan hâkiminin (yönetici) yanına giderek, hayat hikâyesini anlatır. Abbas Ağa, buranın insanları arasında varlık içerisinde yaşamaya başlar. Güçlü, dayanıklı, dürüst ve sadık bir kişi olması nedeniyle hâkim kendisini beğenmektedir. İlin ileri gelenlerinden İlyas Ağa’nın kızı ile evlenir. Kendisine suyu bol ve verimli topraklar verilir. Abbas Ağa ve karısı buraya yerleşerek, toprağı işler ve bir bağ dikerler. Halk onların bağının yakınından gelip geçmektedir. Yoldan geçenlerden birini bağına davet etmek için Türkçe “Gel bağa!” diye seslenir. Kürt olan şahıs, bunu anlamaz ama bundan sonra kendisine Abbas Ağa Gelbaği adı ile seslenilir.

Abbas Ağa, Azerbaycan’daki Ustaclu iline birkaç kişi göndererek, orada kalmış olan kız kardeşini ve yakın akrabalarını yanına getirtir, burada evlendirir. Ancak Abbas Ağa’nın hâkime olan yakınlığını kıskananlar vardır. Bu şahıslar, Abbas Ağa’nın hâkimi öldüreceği yönünde suçlamada bulunurlar. Bunu haber alan kardeşinin oğlu Yarullah’ın yardımı ile aile üyelerini yanlarına alarak Bilaver’e göç ederler. Burada Lek, Süleymani, Madeki ve Kelhor aşiretleri ile birleşirler. Abbas Ağa, bunların arasında itibar kazanır.

Şah Tahmasb Safevi (1524-1576), Özbeklerle savaş için Ürgenç’e gitmektedir. Abbas Ağa ve yeğeni Yarullah, Şah’ın yanında savaşa katılır. Şah, kendisine olan bağlılıklarından ötürü, fermanla birkaç aşireti kendisine bağlayarak, Bilaver topraklarını Abbas Ağa’ya verir.

Abbas Ağa, birkaç sene burada hükümet ettikten sonra Süleymani, Madeki, Kelhor ve Remziyar aşiretlerinin kendisine katılmalarının ardından yeni bir il/ ulus oluşturur. Bu yeni il Gelbaği adıyla tanınmıştır.

Birkaç defa Gelbağiler ile Gôran illeri arasında çatışma çıkmıştır. Yarullah’ın oğlu Memmed-kulu, Mamed Beg-Gôran’ın kızı ile evlendikten sonra aralarındaki husumet son bulur.

Bir süre sonra Gelbaği ili reisi Abbas Ağa vefat eder. Bu arada Yarullah, Bige Beg’e hediyeler göndererek, Abbas Ağa ve oğlu hakkında bilgi verir. Bige Beg, Abbas Ağa’nın torunu Ali Beg’i Gelbağilerin ilbegi ve yöneticisi olarak kabul eder.

Ali Gelbaği adını alan Ali Beg, Osmanlı devletinin temsilcisi Sinan Paşa’nın muvafakatını alarak, Gelbaği ili ile birlikte Kerend ve Şeyhan’a göç etti eder. Sinan Paşa, Yarullah vasıtasıyla bu gelişmeyi mektupla Sultan Süleyman’a bildirdi bildirir. Osmanlı Padişahı, Sinan Paşa’nın bu uygulamasını uygun görerek, fermanla Kerend, Şeyhan, Çekran, Tefabad تف, Hurhure/ Horhore, Tire-Zend ve Kale-tepe nahiyelerini Ali Beg’e, Erkele, Renk é Rajan ve Sühbanan سهبانان aşiretlerini de Yarullah’a bağladı bağlar.

Ali Beg’in aldığı tedbirler sayesinde, Gelbaği ili yavaş yavaş büyüdü büyür ve zenginleşti zenginleşir. Her yıl İran Kürdistanı hâkimine vergi ve hediyelerini muntazaman gönderdi gönderir.

Bahar mevsiminin ilk günlerinde Gelbağiler hayvanları ile birlikte Kerend’e, ardından Kubad Beg yönetimindeki Zehab topraklarına giderlerdi. Kubad Beg, Gelbağilere ait hayvanların Zehab’ın otlaklarından ve sularından istifade etmesine karşı çıktı çıkar. Bu nedenle aralarında gerginlik vuku buldu oluşur. Bu arada Ali Beg öldü ölür. Oğulları Haydar Beg ve Kah Beg ilbeyi oldular olurlar. Bu esnada Yarullah Beg yüz yaşına ulaşmıştı ulaşmıştır. Ali Beg ve Yarullah’ın ölümünden sonra oğulları ilbegi oldular olurlar. Takip eden yıllarda gelenek gereği, ilbegliğine onların çocukları olan Haydar Beg ve Seğab Begler seçildi seçilir.

Bir süre sonra akraba olan bu iki il arasında anlaşmazlık baş gösterdi gösterir ve çatışma başladı başlar. Haydar Beg ve Seğab Beg öldürüldüler öldürülür. Daha sonra Hüseyin Beg, kardeşi Murad Han’ın verdiği destekle ilbegi oldu olur. Kelhor ili reisinin kızı Begüm Hanım ile evlendi evlenir. Rivayete göre, Begüm Hanım Alevi Kelhor aşiretinden bazı şahısları tahrik edip, Gelbaği ve Renkerej illerinin yönetimini elinden almak için Murad Beg’i öldürtmüştür. Bu karmaşadan istifade eden Zehab hâkimi, Gelbaği iline bir gece baskını düzenler. Hüseyin Beg, ili ile birlikte Sirvan çayını geçerek, Halo Han-Ardelan’ın yanına giderek, H/K. 1092/ 1681 yılında onun hizmetine girer. (Emir Şeref Han BidliSi, ŞerefName, Tarih-i Mufassal-ı Kürdistan, s.426-423; İrec Afşar, Îlhâ, Çâdurnişînan…, 1.cilt, s.246-247)

Ş. 1301/ 1922 yılında sonra Gelbaği ili Kürdistan’dan ayrılarak, İran’ın farklı yerlerine göç etmiştir. Araştırmacı Dr. İskender Emanullahi, “Köçnişînî der-İran” isimli kitabında şöyle demektedir: “Gelbağiler, Kürdistan’dan ayrılarak Hemedan, Isfahan, hatta daha uzak olan Yezd’e kadar gittiler. Ovalık yerlere göç ettiler. Göç sırasında zorluklarla karşılaştılar. Dağlara sığındılar, aylarca yol kesen Şakilerle çarpıştılar, yenildiler. Bir bölümü yok olup gitti. Rıza Şah’ın istifasından sonra eski yurtlarına geri döndüler. Türk dilli olan bu il, Kürdistan’ı terk etti. Devlet tarafından Gelbaği köylerine yerleştirildiler. (Dr. İskender EManullahî Baharvend, Köçnişînî der-İran, s.238)

Ş.1333/ 1954 yılından sonra Muhammed Ali Gabza, Muhammed Emir Hüseyni, Yahya Emin Gelbaği ve Tevfik Kelali ilbegi oldular.

Dr. Mesud Keyhan, Ş. 1311/ 1932 ve İhtisabiyan Ş. 1315/ 1936 yılı itibariyle Gelbaği ilinin 500 hane, Merduh Kürdistani ise, Ş. 1351/ 1972 tarihindeki nüfuslarının 2 bin aile olduğunu kaydetmiştir. Sazman-ı Umur-u Aşayir/ Aşiret İşleri teşkilatı’nın raporuna göre, 1360/ 1981 yılındaki nüfusları 3.735 hane ve 18.679 kişidir.

Gelbaği ili, iskân edilerek köylere yerleştirildi. Halen Kilekero كيله كرو , Getel گتل , Mereder مره در , Hancere حنجره , İbrahimabad, Kürsi-Ömer ve Rezine’yi yaylak ve Kışlak olarak kullanmaktadırlar. (Coğrafya-yı Keyhan, 2.cilt, s.62; Tarih-i Merduh,s.108)

Bu il Galgali, Cücereşi, Kamlı, Murad-Gôrani ve Senduli tayfalarından oluşmaktadır. Buğday, tütün ve hayvancılıkla geçimlerini sağlarlar. “Salname-i Kişver-i İran, yıl:9, s. 358”de Sünni/ Şafii oldukları yazılıdır. Ancak Gelbaği’ler, Türk-Lekler gibi Alevi’dirler. Bunun yanı sıra, zengin ve servet sahibi olmalarıyla dikkat çekerler. Her iki ilin Türk soylu olmasının yanı sıra, inanç ve zenginlik bakımından da birbirlerine benzerler.

Gelbaği, Lek, Çalabi ve Kürdistan’da yaşayan diğer Türk il ve tayfaları, Kürtlerle karışmış olan yarı Türk, yarı Kürt olan ve Türkçe-Kürtçe karışımı bir dil kullanan il ve aşiretler ile bölgede yaşayan Kızılbaş/ Gôran’lar, Kürdistan bölgesindeki etnik ayrımcılığa her zaman karşı çıkmışlar, hem Şah döneminde, hem de rejim değişikliğinin ilk yıllarındaki kargaşada bölgenin İran’dan kopmasını engelleyen unsurlar olmuşlardır. Bu anlayış ve yaklaşımları nedeniyle yönetimlerce desteklenmişlerdir.

Ayetullah Şeriatmedari’nin, Alevi/Kızılbaş ve Gôranları “Pâk” olarak nitelemesi, kendisine bağlanmalarına neden olmuştur. Vefat etmesine rağmen, hazrete ve onun takipçisi olan din adamlarına bağlılıkları devam etmektedir.

15.Gilan Bölge Valiliği

استان گيلان

Merkezi: Reşt رشت
Yüksek Elburz dağları, Gilan ve Mazenderan’ı İran ana coğrafyasından ayırmaktadır. Gilan Bölge Valiliği’nin doğusunda Mazenderan BV, batısında Erdebil ve Zencan bölge valilikleri, kuzeyinde Hazar denizi ve Azerbaycan Cumhuriyeti, güneyinde ise, Kazvin BV bulunmaktadır.

Gilan halkı Kadusi, diğer bir deyişle Gil kavmindendir. Gilan, “Gîl kavminin vatanı” demektir. Kadim dönemde, Gilan’ın dağlık kesimlerine Deylem, halkına ise “Deylemiler” denmekteydi. Bölge valiliğinin batı topraklarında Talışlar oturmaktadır. Talışlar eski dönemlerde yarı bağımsız yaşamıştır. Geçimlerini çay ve tütün tarımı ile sağlarlar. Bölgede çay tarımının yapıldığı alan 30 bin hektardır.

Gilan, Tahran’dan sonra nüfus nispeti en yoğun bölgedir. Ayrıca muhacirlerin yoğun olarak yerleştiği valiliklerden biridir. Elde net istatistik bilgisi bulunmamakla birlikte XVIII, XIX ve XX. yüzyıllarda buraya çok sayıda muhacir yerlemiştir. Gıyasvend ve Çigini illeri bunların bakiyesidir. Buraya çok sayıda Türk’ün yanı sıra, bazı Kürt tayfaları da iskân edilmiştir. Bu iskân, Safevi ve Afşar asrında Şah Abbas ve Nadir Şah’ın fermanları doğrultusunda gerçekleşmiştir. Daha çok Şahrud çayı çevresi, Deyleman sınırı ve Rahmetabad’a (Rudbar) yerleşmişlerdir.

Daha yakın dönemlerde gerçekleşen göçleri şöyle sıralayabiliriz:

1. Kafkasyalı Türk muhacirlerin Bender-Enzeli, Astara ve Güney Azerbaycan’ın muhtelif şehirlerine yerleşmeleri,

2. XIX. yüzyılda Kazvin, Talegan ve Mazenderan’dan buraya mecburi iskân için gönderilenler,

3. Özellikle Doğu Azerbaycan’dan (Erdebil BV dâhil) balık avı mevsiminde ve pirinç hasadı sırasında bölgeye gelip yerleşen mevsimlik işçiler,

4. Reşt, Enzeli ve Lahican kentlerine bölge köylerinden gelip yerleşenler,

5. Diğer bölge valiliklerinde oturan Gilanlıların evlerine-yurtlarına geri dönüşü.
Gilan Bölge Valiliği’nin güneybatısındaki Mencil kenti ve çevresi halkının ana dili Türkçe’dir. (http//astara-enzeli-az.blogspot.com)

Gilan’ın Talışdolab bölgesindeki Haşaber nehri boyunca oturan Talış (Garip bir durum, Azerbaycan’ın İran sınırında yaşayan Talışlar Farsça karışımı bir dilde, İran tarafında yaşayan Talışlar ise Azerbaycan Türkçesiyle konuşmaktadır. İran, Kuzey’de yaşayan Talışları sürekli olarak Azerbaycan aleyhine kışkırtmaktadır ve onların Fars kökenli olduğunu propaganda etmektedir. Birçok araştırmacı Talışların Kırgızistan’ın Talas vadisinden geldiğini ve Tölös Türklerinin bakiyeleri olduğunu vurgulamaktadır) etnik grubuna halkına mensup Haşaber aşireti bölgesinde Mollalı isimli küçük bir il/ ulus da oturmaktadır. Bu iki ilin Ş. 1363/ 1984 yılındaki nüfusu 50-60 bin arasındadır. (Sefername-i Esterabad ve Mazenderan ve Gilan, s.206)

Gilan’ın kuzey bölümünde oturan Talışlar, Talışça konuşur. Ancak Talışça, son dönemde yerini Azerbaycan Türkçesi’ne bırakmıştır. Talış bölgesi, İran’ın kuzeybatı bölgesine düşmektedir. Güney Azerbaycan’ın doğal sınırları içerisindedir. Talış bölgesi geniş olarak ele alınması halinde, Azerbaycan topraklarına da uzanan büyük bir araziyi ifade eder. Buranın insanları olan Gilek ve Talışlar, onurlarına ve hürriyetlerine fevkalade düşkündür. Baskıya tahammülleri kesinlikle yoktur. Tarihleri, baskıdan ötürü meydana gelen çok sayıda ayaklanma ve çatışma örnekleriyle doludur. (İrec Afşar, Îlhâ, Çâdurnişînan…, 1.cilt, s.126-128)

Azerbaycan’ın önemli şehirlerinden ve halen Erdebil Bölge Valiliği’ne bağlı olan Halhal kenti, Erdebil Bölge Valiliği’nden alınarak Gilan bölge Valiliği’ne bağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak kent halkı, kadim Azerbaycan şehirlerinden olan Halhal’ın başka bir bölge valiliğine bağlanmasına karşı çıkmaktadır. Şehirde birkaç bin Tat ve Talış etnik grubuna mensup insan da yaşamaktadır. Bu grupların Türkleşme süreci tamamlanmak üzeredir.

Gilan Bölge Valiliği, Güney Azerbaycan’ın Hazar denizine açılan doğal uzantısıdır. Gilan halkı; Gil/ Gilek, Türk, Tat ve Talış etnik gruplarından oluşmaktadır. (04 Ağustos 2007)
Gilekçe:

Gilan’ın bir bölümü ile Deylemistan’da yaşayan halkın ana dilidir. Yaklaşık 1-1.5 milyon insan tarafından konuşulmaktadır.


Talışça:

Azerbaycan Cumhuriyeti’in Lenkeran ile Gilan’ın Talış/ Tavalış bana kalırsa Tavalış’ı siliniz bölgelerinde konuşulmaktadır. Talışça, tahminen 200-250 bin insan tarafından konuşulmaktadır. Bunların bir bölümü Azerbaycan Cumhuriyeti, diğer bölümü ise Gilan’ın Talış/ Tavalış bölgesinde oturmaktadır. Gilekçe ve Talışça farklı diller olup, İrani kökenli bazı kelimeleri barındırmaktadır. Pan-İranistler, bu iki dilin İrani kökenli olduğu iddiasında bulunurken, Gilekler ve Talışlar bu görüşü reddeder. Kendilerini, bölgenin kadim yerlisi olarak görürler.

Talış halkı, çok eski dönemlerden beri Azerbaycan Türkleri ile iç içe yaşadığından akraba toplum haline gelmiştir. XX. yüzyılın başından itibaren, özellikle Gilan’da yaşayan Talışlar, Türkleşmiş ve Türkleşmektedir. Gilek ve Talış etnik grupları üzerinde çalışan doğubilimciler eserlerinde, Talışların Türkleşmesini şaşkınlıklıkla karşıladıklarına dair cümleler bulunmaktadır. Halbuki Talış aydınları, kendilerinin Türk kökenli olduklarını, Cengiz Han’ın Talış adlı komutanı tarafından bu bölgeye getirildiklerine inanmaktadır. (Marcel Bazin-Christian Bromberger, Gilan ve Azerbaycan-ı Şarki, s.19-23; Rafael Blaga , İran Halkları El Kitabı, s.142; Coğrafya-yı Kâmil-i İran, 2.cilt, s.1022, 1024, 1026, 1030) Bkz.→Talışlar
Kafkasyalı Muhacirler:

Gülistan, Türkmençay antlaşmaları ile sonuçlanan savaş dönemlerinin dışında, özellikle Birinci ve İkinci Dünya Savaşları döneminde, Kafkasya’dan Türkiye’ye olduğu gibi, Güney Azerbaycan ve İran’a da göçler olmuştur. Elde istatistik rakamları bulunmamakla birlikte, İkinci Dünya Savaşı’nda, Güney Azerbaycan toprakları ile Hazar denizi sahillerine göçenlerin sayısının 150 bin kişi civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu muhacirlerin tamamına yakını Türk’tür. Kafkasyalılardaki nüfus artış oranı esas alınarak, İkinci Dünya Savaşı’nda gelen muhacirlerin bugünkü tahmini nüfuslarını 300-350 bin olarak tahmin mümkündür.

Kafkasyalı muhacirlerin yoğun olarak yerleştikleri Güney Azerbaycan ve Hazar sahil şehirleri şunlardır: Astara, Heştber/ Tavalış, Reşt, Sume-a Sera (Gilan), Culfa, Keleyber, Miyane, Serab, Tebriz (Doğu Azerbaycan), Hoy, Maku, Poldeşt/ Maku (Batı Azerbaycan), Mişginşehr (Erdebil), Zencan, Ebher (Zencan), Kazvin, Buinzehra (Kazvin), Tahran, Pepsikola, Selsebil (Tahran), Karun ve Kasr-ı Deşt.

Astara
Hazar denizinin batı sahilinde yer alan Astara kenti, Güney Azerbaycan’ın önemli limanlarından ve ticari merkezlerinden biridir. Gilan Bölge Valiliği’nin kuzeybatısında, İran’ın Azerbaycan Cumhuriyeti sınırındaki hudut kentidir. Aynı adlı nehrin denize kavuştuğu noktadadır. Bu nehir, Astara’yı ikiye bölmektedir. Güneydeki İran’a, kuzeydeki ise Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlıdır. ticari gemilerin yanaştığı liman olmasının yanı sıra, aynı zamanda balıkçılık da gelişmiştir. Bölge, taş kömürü bakımından zengindir. Astara, tarihi seyir içerisinde her zaman Azerbaycan’ın bir parçası olmuştur. Pehlevi döneminde, Güney Azerbaycan’ın parçalanması siyaseti doğrultusunda, 1960 yılında Astaralıların muhalefetine rağmen Azerbaycan’dan koparılarak, Gilan Bölge Valiliği’ne bağlanmıştır. Halkın, Erdebil Bölge Valiliği oluşturulurken, tekrar Erdebil’e bağlanma istek ve arzusu görmezden gelinmiştir.

Astara, Türkçe bir isimdir. “ast” ve “ara” kelimelerinden oluşmuştur. Ast; “aşağı”, ara ise; “yer, mahal, mekân” demek olup, Astara; “yüksekliği az olan yer” anlamı taşımaktadır.

Kaynaklarda, Astara kentinin adının; “seturden/ setorden/ usturden” kelimesinden türediği ve “geçiş hakkı/ hakkul-ubur, vergi, haraç” anlamı taşıdığı belirtilmektedir. Talışlar, kentin adına Hesteru ve Asteru demektedir. Diğer bir izaha göre, bölgenin göl ve bataklık olması nedeniyle, buradan geçen kervanların yavaş seyretmesinden ötürü “aheste-ru”, Talış dilinde “uste-ru, huste-ru/ yavaş gitme” den kaynaklandığı ve bu adı aldığı belirtilmektedir.

Astara’da güvenlik güçleri ve devlet dairelerinin yöneticilerinin büyük bölümü Gilek azınlık mesubudur. Bu durum, Türk olan Astara kamuoyunda rahatsızlık yaratmaktadır. (18 Ağustos 2007, 09 Kasım 2008)

Meclis-i Şura-yı İslami Başkanlık Heyeti, Astara’nın Gilan’dan ayrılıp, eskiden olduğu gibi Erdebil Bölge Valiliği’ne (Güney Azerbaycan) bağlanacağını açıkladı. Ancak bu karara Gilanlıların itirazı sürüyor.

Astara kenti, Gilan BV’ne bağlı olsa da, Azerbaycan kenti olma özelliğini korumaktadır. Azerbaycan, kuzey ve güney olarak ikiye bölündükten sonra, Astara da ikiye bölünmüştür. Yarısı kuzeyde yani bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti’nde, diğer yarısı Güney Azerbaycan’da, yani İran’da kalmıştır. Bir Türk şehri olan Astara toprakları 335 km²’dir. 1996 yılı resmi rakamlarına göre nüfusu 64.000’dir. Bu bölge; Heyran, Levendvil ve Virmuni isimli üç kasaba ve 71 köyden ibarettir. Astara’nın karpuzu oldukça ünlüdür.

Hazar’ın güneybatı sahilinde yerleşen Astara kenti, Azerbaycan’dan alınıp, Gilan’a bağlanırken, ciddi tartışmalara ve Azerbaycanlıların itirazlarına neden olmuştur. Gümrük çalışanları ve ailelerinin dışında kent ahalisinin tamamı Türk’tür. İki Azerbaycan arasındaki ilişkiyi devam ettirme özelliğini korumaktadır. (http//astara-enzeli-az.blogspot.com, 29 Mayıs 2009))

Tahran’da Darül-Fünun açıldıktan kısa bir süre sonra, Astara’da “Medrese-i Millî Sadıkiyye” açılmıştır. Ş. 1300/ 1921 yılında bir kız mektebinin (Medrese-i Duhterâne) yanı sıra, bir de kütüphane kurulmuştur. 1908 yılında Astara’da Sadıkiyye Mektebi’nin açılmasına Sadıkül-Mülk himmet etmiştir. Kentin Türk aydınları tarafından kurulan Astara maarif Encümeni tarafından Bakü ve Reşt’ten muallimler getirilmiştir. Bu okulun eğitim dili Azerbaycan Türkçesi’ydi. Okulda Rusça ve Farsça da öğretiliyordu. (Coğrafya-yı Kâmil-i İran, 2.cilt, s.1040; Mehran BahaRi, 04 Ağustos 2007)

Tarum
Tarum, Güney Azerbaycan’ın nahiyelerindendir. Tarum bölgesi halen Zencan, Kazvin, ve Gilan bölge valilikleri arasında üçe taksim edilmiştir. İki Tarum nahiyesi vardır. Bunlardan Tarum-ulya (Yukarı Tarum), Hamse’nin bir parcasıdır. Bölük-ü Tarum-süfla (Aşağı Tarum nahiyesi), Kazvin’in kuzeybatısında ve Mencil’in güneyindedir. Tarum nahiyesinde hem sulu, hem de kuru tarım yapılmaktadır.

Türkçe olan Tarım adı, “tarımak, tohum ekmek” fiilinden, “Tarım yapılan yer” anlamındadır. Tarum ayrıca bir nehrin koludur. “Tarum”un, yerel dilde “Cennet” anlamına geldiği de ifade edilmektedir.

Yakut Hamavi, yerli halkın “Tarum/ Tarım” telaffuzunu kullandığını belirtmektedir. Hamdullah Mustovfi, Tarum adının zımnen Türkçe olduğunu ve “Tela, kızıl/ altın”dan kaynaklandığını ifade eder. Burada bulunan Kızıl-Özen nehrinin adı da Tarum adı ile yakından ilgildir. (http//astara-enzeli-az.blogspot.com)

Esâlim
Esalim kentinde, özellikle pazar günü düzenlenen “Şenbe-Bazar/ Pazar pazarı” adıyla anılan kent pazarında yoğun Türkçe konuşulduğu gözlenmektedir. (06 Aralık 2006)
Masule Aşiretleri
Masule, dağlık bir bölgedir. Reşt iline bağlı Fumen ilçesinin güneybatısında küçük bir şehirdir. Fumen-Makalvan karayolu güzergâhından ulaşılır. Doğudan Fumen, batıdan Halhal, kuzeybatıdan Masal ile çevrilidir. Dağ eteğinde binaların ve yolların üst üste yığılmış hissi veren kendine özgü yapılanmasıyla ilginç bir şehirciliktir.


  1. İlbegi tayfası:

İlbegi’ler, Masule hanları/ kelanterlerinin torunlarıdır. Hidayet Han zamanında Muhammed Rıza Han ve Fethali Han ilbegi olmuşlardır. İlbegiler, Fethali Han neslinden olup, nesepleri; Esed Beg oğlu Mirza Ali Beg oğlu Şirzad Beg’dir. Bunlar Masule’de kelenterlik/ yöneticik görevini yerine getirdiler.
2.Hacı Yusuf tayfası:

Masule’deki Türk tayfalarından biri de Hacı Yusuf Tebrizi torunlarıdır. Kerim Han Zend’in hükümranlığı döneminde Tebriz’den Masule’ye göçürüldüler. Göç esnasında Kerim Han kendilerine gereken yardımda bulundu.

Masule’de ayrıca Talış kökenli Alivend ve Astarayi aşiret ve cemaatleri yaşamaktadır. İnanç olarak Alevi’dirler. Aynı bölgede Şah-rud’un iki sahili ile Sefid-rud’un sağ sahilinde Rişvend de denen Umarlu ili oturmaktadır. Kürt olan Umarlu ili, I. Şah Abbas Safevi’nin fermanı ile yaşadıkları Erzurum ile Şehrizor arasındaki bölgeden 800 aile olarak bu bölgeye göç ettirildi. (SeferName-i Esterabad ve Mazenderan ve Gilan, s.118)

*

Reşt (Gilan BV) kentindeki “Müessese-i Amuzeş-i Ali Cihâd-ı Danişgahi”de eğitim gören öğrencilerin girişimi ile “Araz” dergisi yayınlandı. Kültürel ve sosyal içerikli derginin birinci sayısında okuyuculara Babek Kalesi posteri hediye edildi. (Azerbaycan Öyrenci Harekâtı Haber Bölümü-Reşt, 21 Aralık 2006)



Gilan Üniversitesi’nde okuyan Türk öğrencilerin, Azerbaycan Türkçesi olan “Qopuz/ Kopuz” dergisinin 16. sayısı yayınlandı. Derginin kapağında şu ibare yer almaktadır: “Türk Dünyası’ndan gelen bir ses Qopuz; Gilanbeyli yurdunun Türk Öyrenciler Derneyi; İsfend ayı 1385/ 2006, sayı:16; Ana dili, Ulusum millî bayramınız mübarek!”.

Gilan Bölge Vaililiği’nin merkezi olan Reşt’teki Gilan Üniversitesi’nde okuyan Türk öğrencilerin encümen kurma, gazete ve dergi yayınlama çalışmaları engellenmektedir. Benzer uygulamalara Talış azınlık da maruz kalmaktadır. (http//astara-enzeli-az.blogspot.com; 28 Novamber 2007, 16 Nisan 2008)

*

Gilan-İslami Talebe Cemiyeti Başkanı Vedud Esedi ve Gilan Reşt Üniversitesi öğrencilerinden Hüseyin Rahimi, Türk kültürü konularındaki araştırmaları ve yayınları nedeniyle Reşt kentinde tutuklandı. Vedud Esedi, Güney Azerbaycandaki insan hakları ihlalleri konusundaki çalışmaları, Hüseyin Rahimi ise, daha çok Türk kültürü konularındaki araştırmalarıyla tanınmaktadır. Adı geçenler siyasi polis tarafından tutuklandı. Reşt’te Türk dağcıları ile görüştükleri gerekçesiyle casuslukla suçlandılar. İnşaat bölümü öğrencisi olan Hüseyin Rahimi, mahkemece bir yıl altı ay cezaya çarptırıldı. Her ikisi de Türkçülük ve Turancılıkla suçlandı.



Vedud Esedi ve Hüseyin Rahimi’nin tutuklanması, uluslararası insan hakları kuruluşlarınca kınandı. Vedud Esedi, basına kapalı yapılan mahkemede bir yıl hapse mahkum edildi. Esedi, Mayıs 2006 tarihinde “İran” gazetesinde Azerbaycan Türkleri’ni hamam böceğine (tarakan) benzeten karikatürün yayınlanmasını protesto ettiği için de tutuklanmıştı. (http//astara-enzeli-az.blogspot.com, 06 Mart 2009, 19 Mart 2009)

*

Karşı Propaganda ve Casusuluk Olayı:
Talış’ın Sesi (Bakı)
Tolişi Sedo/ Talış’ın Sesi”nin Başredaktörü’ne, İran’dan Para Gönderilmesi Konusunda Yüzleştirme
Nevruz-Ali Memmedov ve Elman Kuluyev, bu yıl yakalanmışlar. Resmen açıklanmamış bilgilere göre, her iki şahsa karşı “Cinayet Mecellesi”nin 274. (Devlete İhanet) Maddesi ile itham ileri sürülüb. Onlar, İran’ın Keşfiyyatı (Espiyonaj/ Casusluk) teşkilatı ile işbirliği ile suçlanmışlardır.

“Tolişi Sedo” gazetesinin Başredaktörü, Millî İlimler Akademisi’nin Dilcilik Enstitüsü’nün Bölüm Müdürü Nevruz-Ali Memmedov’un ve gazetenin Sorumlu Kâtibi Elman Kuluyev’in hapsedilmesi üzerine, soruşturmanın gidişatı sırasında Memmedov’un gardaşı Meherrem Ali Memmedov, Azerbaycan Millî Tehlikesizlik Nazırlığı/ MTN’na (Millî Güvenlik Bakanlığı) çağrılarak dinlenmiştir. Bu konudaki bilgiyi “Medyaform” saytına (sitesine) Novruz-Ali Memmedov’un Haklarını Koruma Komitesi’nin Başkanı Hilal Memmedov vermiştir.

Memmedov’un ifadesine göre; MTN’da Meherrem Ali Memmedov ile yüzleştirilen bir kişi bildirmektedir ki, “Astara’da onların köyüne gelerek, ona 300 Dolar verdi” demektedir. Ki, bunun İran’da yaşayan esasen de Talışşinas/ Talışolog olarak tanınan Tarihçi-Etnolog Ali Abdili göndermiş ve bu paranın N. Memmedov’a ulaştırılmasını istemiştir. Meherrem Ali Memmedov’un dediğine göre, Nevruz-Ali Memmedov bu ithamı reddetmiştir.

Nevruz-Ali Memmedov, Meherrem Ali Memmedov’un oğlu, Millî İlimler Akademisi’nin aspirantı (asistan), karate hocası Çingiz Memmedov’un da defalarla MTN’na çağrılarak sorgulandığını, ona para verdiğini söyleyen şahıslarla yüzleştiridiğini doğrulamaktadır. Ancak, Çingiz de bunları yalanlamış, hiç kimseden para almadığını ifade etmiştir.

Nevruz-Ali Memmedov’un ifadesine göre, İranlı Tarihçi Ali Abdili, Azerbaycan’a sık sık gelip giden şahıslardandır. Onun, Talışların tarihinden bahseden “Kadusiler Tarihi” kitabı 2002 yılında-halen MTN’da muhafaza edilen Elman Kuluyev tarafından Farsça’dan Azerbaycan Türkçesi’ne çevrilmiş, aynı yıl Tahran’da basılmıştır. O kitabı, Bakı’nın kitapçılarının büyük bölümünden satın almak mümkündür. “Kadusi”, Talışların kadim adıdır.

Nevruz-Ali Memmedov’un Haklarını Koruma Komitesi’nin Başkanı, genellikle “Tolişi Sedocuların” işi ile ilgili güney bölgesinden çok sayıda insan MTN’na çağrılarak sorgulanmıştır. Çağrılanların ifadeleri alınmıştır. Onların içerisinde tanınmış hukukçular, parlamenter milletvekili seçimlerine aday olarak katılmış ayrı-ayrı şahıslar, hatta parlamenterler de vardır.

N. Memmedov hakkında hapis hükmünün kesinleşmesine gelince, Meherrem Ali Memmedov’un sözlerine göre, bu karar Nevruz-Ali Memmedov’un avukatları Ramiz Memmedov ve Akif Aliyev’den habersiz çıkarılmıştır.

Hatırlatmak gerekir ki, Nevruz-Ali Memmedov ve Elman Kuluyev, bu yılın gurbesinde Gurbe kelimesinin anlamını bulamadım ne demektir??????? Bence onun Türkcesini yazın tutuklanmışlardır. Resmen açıklanmamış bilgilere göre, her iki şahsa karşı “Cinayet Mecellesi”nin Ceza Kanununun 274. Maddesi (Devlete İhanet) ile itham ileri sürülmüştür ve onlar İran İstihbaratı ile işbirliği ile yapmakla suçlanmaktadır.

Millî Tehlikesizlik Nazırlığı’nın İctimaiyetle Alakalar Merkezî’nin Toplumsal İlişkiler Merkezi Rehberi başkanı Arif Babayev, ayın yedisinde “Medyaform”Mediaforum açıklamasında, Nevruz-Ali Memmedov’un ve Elman Kuluyev’in işi mahkemesi ve sorgulaması üzere soruşturma sürmekte devam etmektedir, intensiv sorgu harekâtları devam etmektedir. (http//astara-enzeli-az.blogspot.com, 25 Nisan 2007; Metnin diline müdahale edilmemiştir)




Yüklə 9,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   88




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə