Bugün yaşamakta olan bir süngerin vücudu bir tarafı açık ve üzerinde ince delikler bulunan bir torbaya benzer. Hem ağız hem de anüs görevi yapan torbanın açık kısmına Osculum ve deliklerede por adı verilir. Süngerlerin gövde duvarı spiküller deniler ince iskeletten oluşmuştur ve bu spiküller yumuşak canlıyı ayakta tutar ve ona şekil verir. Spiküller çok küçük olduklarından dolayı ancak mikroskopla görülürler. Bu spiküller silis, kalsiyum- karbanottan oluşabilir. Spiküller eksen sayılarına göre monaxon, triaxon, tetraxon ve polyaxon olarak adlandırılırlar.
Monakson( Monaxon):Tek eksenli bir spikül iğne veya çubuk şekillidir.
Triakson( Triaxon):Üç eksenli, üç kolludur. Kübik simetri gösrerir.
Tetraxons: Biri diğerinden daha uzun boyda olan radyal dört dikenden oluşmuştur.
Polyaxons: Düzensiz şekilde gelişmiş dallar halindeki iskeletleri ile tanınırlar.
Şekil-2- Çeşitli spikül tipleri
Süngerlerin gövde duvarları şekilleri üç değişik şekilde olabilir. Süngerlerin gövde duvarı ascon tip (tek bir loca), sycon tip ( gövde duvarının localar oluşturacak şekilde bükülmesi) ve leucon tip ( tekrar bükülmüş localar) şeklinde olabilir. En basit yapılı torba veya vazo şekilli süngerler Ascon Tipi, delik, kanal ve hücrelerin yapısı daha karmaşık olan süngerlere de Sycon Tipi ve Leucon Tipi sünger denir.
Süngerler gövde duvarı üzerinde bulunan gözenekler içerlerine su alırlar. Suyun içerisindeki yiyecek parçalarını ve oksijeni emdikten sonra geri kalan suyu osculum denilen açıklıktan dışarıya atarlar.
Coelenteratalar, sularda yaşayan ve ışınsal simetri gösteren organizmalardır. Adları, Yunanca; coel (oyuk) ve enteron (bağırsak) terimlerinden türetilmiştir. Coelenteratalar, başlıca yumuşak gövdeli medüzler (denizanaları), deniz anomenleri ve kireçli bir iskelet salgılayan resif yapıcı mercanları içerir. Sabit veya serbest yüzücü olabilirler. Sabit form veya polip, tek bir birey olabilir veya koloni oluşturmak için diğerleri ile birleşebilir. Gövde kese şekillidir. Üst serbest kısımda hem ağız hemde anüs görevi yapan açıklık bulunur ve alt kısım kapalı ve deniz tabanına bağlıdır. Ağız etrafında besinlerin yakalanmasını sağlayan tentaküller vardır. Sıcak, sığ denizlerde daha yaygınlardır. Prekambriyenden çıkarak günümüze kadar gelen ve büyük kısmının soyu tükenmiş başlıca fosil grupları aşağıdaki gibi sınıflanmıştır:
Mercanlar sınıfı ışınsal simetrili, tek veya koloni halinde yaşayan Poliplerdir. Sığ ve sıcak denizlerde zemine bağlı olarak gelişir ve resifleri oluştururlar. Tetankülleri açık olduğu zaman deniz dibinde çiçeğe benzediklerinden dolayı Yunanca anthos: çiçek zoon: hayvan sözcüklerinden türetilmiştir. Tek mercanlara polip, kolonilerine korallum adı verilir. Mercanlar Ordovisiyen’ de çıkarak günümüze kadar gelmiş ve çeşitli karakteristik fosiller vermiştir.
Peleozoyik’e (Orta Ordovisiyen-Geç Permiyen) sınırlandırılmıştır. Rugosada septa gelişimi yandaki gibidir. İlk 6 septaya ilaveten, iskelete 4 noktadan eklenen çok sayıda ikincil septa içerir.
MOLLUSCA
( YUMUŞAKÇALAR )
Mollucca Latince yumukça anlamına gelmektedir. Bu canlıların vücutları yumuşak olduğundan bu adı almışlardır. Molluscalar bugünde yaşayan çok geniş bir gruptur. Günümüzde yaşayanlarına Mytilus ( Midye ), Ostrea ( İstiridye ), Octopus (Ahtapod ), Sepia ( Mürekkep Balığı ), Helix ( Kara Salyangozları ) örnek olarak verilebilir. Bunlardan bazıları besin olarak, bir kısmı süs eşyası veya inci üretiminde değer taşırlar. Fosil molluscalar ise Paleozoyik başından itibaren çeşitli zaman dönemlerinde ve fosillerde rastlanır. Mollucca fosilleri yaygın olarak Mesozoyik ve Senozoyik’ de çok gelişmiş, karakteristik fosiller vermiş ve çeşitlenerek günümüze kadar gelmiştir. Yanal simetri gösteren vücutları yumuşak ve halkasız olup kalkerli bir kavkıyla örtülmüştür. Kavkıları tek veya iki parçalıdır. Pelecpoda kavkıları iki parçalı, Gastropoda ve Cephalopoda kavkıları tek ve koni şekillidir. Molluscalar denizlerde,göllerde, nehirlerde ve pek azıda karalarda yaşar.
Molluccaların vücut yapıları ve kavkı özellikleri esas alınarak 4 önemli sınıfa ayırabiliriz.
Sınıf: Scaphopoda ( Kayık Ayaklılar )
Scaphopod’ lar denizel organizmalardır ve Molluscalar içerisinde sık olarak rastlanan bir fosil grubudur. Yunanca scophe: kayık; podos: ayak sözcüklerinden alınan Scaphopoda: Kayık ayaklılar anlamına gelmektedir. Bunlarda kavkı iki ucu açık ve hafif kıvrık ince bir koni veya tüp şeklinde olup bir ucu dar ve sivri, diğer ucu geniş, kesiti daireseldir. Kavkının sivri kısmı arka, geniş olan ağız tarafı ön; çukur tarafı sırt, şişkin tarafı karın bölgesidir. Kavkının ağız tarafından ayak ve tentaküller çıkar. Göz, kalp ve solungaçları yoktur, ağızda radula ( kitinli diş ) vardır. Ayaklarını kullanarak deniz tabanında hareket ederler. Silindir veya üç loblu ayağıyla kumlu-siltli zeminleri kazarak tabana gömülür. Sifondan içeriye giren su arka uçtan dışarıya çıkar, böylece hayvan yaşamını sürdürür.
Scaphopoda kavkıları aragonitlidir ve büyüme geniş olan ağız kısmından devam eder. En yaygın cinsi Dentalium’ dur
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Scaphopoda
Cins : Dentalium
Yaş : Ordovisiyen- Güncel
Özellikler : Kalkerli uzun, ince, hafif eğri bir
koni veya tüp şekillidir. Üzerinde oldukça
belirgin boyuna çizgiler bulunur. İri
olanlarının bazıları 133mm uzunluğunda,
mm çapındadır
Sınıf: Pelecpoda
Kavkıları iki parça olan molluscalardır. Denizlerde, tatlı ve acı sularda yaşarlar. Büyüklükleri 1,5- 2 m.’ ye kadar olup bunlar genellikle sığ denizlerde, deniz tabanında kum veya çamurlara gömülürler yada kayalara veya diğer organizmalara bağlı olarak yaşarlar. Bir kısmıda kayaları oyarak içine girerler.
Pelecpodlarda çenetler birbirine eşit, simetri düzlemi iki çenet arasından geçer ve çenetlerin açılma düzlemine paraleldir.
Pelecpoda; Yunanca pelekys: ufak balta , podus: ayak sözcüklerinden oluşturulmuştur. Ayakları ufak baltaya benzediğinden bu adı almıştır.
Hayvanın yumuşak organizması manto, iç organlar torbası, solungaç, ayak, ligament ve kaslardan oluşur.
Organizma iki parçalı olan bir manto tarafından sarılmıştır. Canlı hayvan kavkı içerisinde dorsal ( sırt ) tarafında ve ortada bulunur, burada kavkı boşluğunun yarısını kapsar. Ventral ( karın ) tarafta çenetlerin iki yüzeyinde serbest uzanan manto parçaları ile ayak arasında yassı levhalar veya lameler halinde solungaç bulunur.
Şekil-9- Pelecypodların morfolojisi
Pelecpodların vücudu oldukça gelişmiştir. “ S “ şekilli sindirim borusu, dolaşım, boşaltım ve sinir sistemleri vardır; ağız önde, anüs arka taraftadır. Solungaç sifonundan giren deniz suyu üstteki anal sifondan çıkar. Bu sırada mikroskobik besin maddeleri solungaçlar üzerindeki ince liflerin hareketiyle ağza ulaşır. Böylece canlı yaşamını devam ettirir.
Kavkı: Pelecpodlarda kavkı iki parçadan oluşur, bunlara
çenet adı verilir. Bunlar genelde eşit şişkinliktedir ve simetri düzlemi çenetler arasından geçer. Çenetler dorsal ( sırt ) tarafta
ligament adı verilen elastik bir organik madde ile bağlanmış ve ayrıca buradaki diş ve diş çukurları ile birbirine kenetlenmiştir. Çenetlerin açılma- kapanma sırasında iki yana kaymamasını ve sıkıca kenetlenmesini sağlayan bölgeye
eklem bölgesi veya kardiyal bölge denir. Bunların yanında çenetlerin açılıp kapanmasını sağlayan ön ve arka kaslar vardır. Dorsal kısımda kavkının sivri ve kıvrık olan kısmına
çengel, çengelin biraz gerisinde kavkının şişkin olduğu bölgeye umbo adı verilir. Çengel özellikle ön tarafa doğru eğik bulunur. Manto kavkının iç yüzeyine yapışık olduğundan fosillerde ve güncel kavkıların iç yüzeyindeki kenar bölgesinde bir çizgi halinde manto izi bulunur. Manto hattı üzerinde sifonun çıktığı yerde girinti şeklinde sifon izi bulunur.
Şekil-9- Pelecypodların kavkı yapısı
Kavkının dış yüzeyinde çengelden başlayarak iç içe halkalar halinde ( konsantrik ) büyüme çizgileri, lamelli yapılar, konsatrik ince ve kalın halkalar bulunur.
Pelecpodların sınıflandırılmasında
-
Dişlerin durumu ve şekli
-
Kas izlerinin sayısı ve şekli
-
Mantonun durumu, sinüslü ve sinüssüz oluşu
-
Ligamentin durumu ve şekli
gibi özelliklerden yararlanılır.
Önemli Pelecypoda cinsleri şunlardır:
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Pelecypoda
Cins : Inoceramus
Yaş : Liyas-Geç Kretesa
Özellikler :Kavkı orta veya büyük boyda, genel
şekli oval ve şişkindir. Çenetleri eşit olmayıp
asimetriktir. Çengeli iri ve kıvrıktır, dişleri yoktur.
Kavkı yüzeyinde kalın konsantrik kotlar vardır.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Pelecypoda
Cins : Janira
Yaş : Kretesa- Bugün
Özellikler:
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Pelecypoda
Cins : Congeria
Yaş : Tersiyer- Bugün
Özellikler : Kavkısı kalın dörtgen bazen uzun
oval şekilli, çengel iri öne doğru eğilmiş, manto
izi düzgün ve kavkı üzeri düzdür.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Pelecypoda
Cins : Osteria
Yaş : Üst Kretase- Bugün
Özellikler : Kavkı orta ve iri boylu, genellikle
oval şekilli, asimetriktir. Sağ çenet, sol çenetten
daha küçüktür. Çengeller düz, yassı, ligament
alanı çok büyük ve üçgen şekillidir. Çenet ortasında
daima iri bir kas izi vardır. Kavkı kalın, lamellidir.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Pelecypoda
Cins : Holobia
Yaş : Trias
Özellikler : Kavkı ince, basık, oval, yarı dairemsi
Kardinal çizgi düz, uzun, bazen eğri, Daonellaya
Benzer fakat önde ufak bir kulakçık vardır. Kavkı
yüzeyi düzensiz sıralanmış ince ve kalın ışınsal
kotlar ve konsantrik kıvrımlarla süslüdür.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Pelecypoda
Cins : Pecten
Yaş : Kretase
Özellikler : Yuvarlakça, eşit kenarlı, fakat kavkılar
eşit değil, sağ kavkı bombeli, sol kavkı yassıdır.
Kulakçıklar eşit büyüklüktedir. Kotlar ışınsaldır.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Pelecpoda
Cins : Daonella
Yaş : Triyas
Özellikler : Kavkının genel şekli yarıdairesel,
basık, eşit ve düzensiz çenet, kardinal çizgi düz,
uzun, Holobia gibi kulakçıklar yoktur. Kavkı
üzeri demet şekilli ışınsal kotlarla süslüdür.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Pelecpoda
Cins : Glycymeris
Yaş : Kretase- Güncel
Özellikler : Kavkı şekli dairemsi, dikdörgenimsi,
çenetler eşit ve simetrik, çengel ve umbo ufak,
kardiyal bölge geniştir. Çok sayıda dişler kenara
doğru eğik sıralanmıştır. Kavkı yüzeyi kotlarla süslüdür.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Pelecpoda
Cins : Exogyra
Yaş : Üst Jura- Kretase
Özellikler : Kavkılar ufak ve orta boyludur.
Çenetler çok farkıdır, sağ çenet daire veya elips
şekilli,düz veya hafif çukurdur. Sol çenet
şişkin olup, çanak şeklini diğer çenetten büyüktür.
Her çenetin spir şeklinde kıvrılmış çengeli vaedır.
Sınıf: Gastropoda
Gastropodalar spir şeklinde sarılmış tek parçalı konik kavkıları olan molluscalardır. Deniz, göl, lagün ve karalarda yaşarlar. Gastopodların karın tarafında etli ve yassı bir ayak vardır. Hayvan mantodan dışarıya çıkan bu yumuşak ve kaslı ayak üzerinde sürünerek haraket ettiğinden bu organizmalara Yunanca gastros: mide; podos: ayak sözcüklerinden alınan karından bacaklılar adı verilmiştir. Gastropodların çoğu bentonik, bir kısmı pelejik yaşarlar.
Bir Gastropodun vücudu gelişmiş olarak sindirim, sinir, dolaşım sistemi, boşaltım ve üreme organlarından ibarettir. İri olan baş kısmında duyu organı olarak bir veya iki çift tentakül ile bir çift göz ve ağız bulunur. Ağızda radula adı verilen kitinli dişler vardır. Kavkının içinde vücut manto adı verilen bir torba ile sarılmıştır ve kalker kavkıyı salgılar. Gastropodlarda solunun manto boşluğundaki bir veya iki çift solungaçla sağlanır. Bazı cinslerde manto kenarları uzamış ve boru şeklindeki ön ve arka sifonu meydana getirmiştir. Su solungaç boşluğuna ön sifondan girer ve arka sifondan dışarı çıkar. Sifonların izi kavkının ağız çevresinde daima bir yarık veya oluk şeklinde görülür. Kötü ortam koşullarında organizma yumuşak vücudu içeriye çekerek kavkı ağzını operkül adı verilen organik veya kalkerli bir kapakla kapatır.
Şekil-10- Güncel bir gastropodun yandan görünüşü
Kavkı: Gastropodların tek parça halindeki konik kavkının bir ucu açık diğer ucu kapalıdır. İçi bölmesiz olan bu koni uzun ve kısa bir eksen etrafında spir şeklinde sarılmıştır. Koninin kapalı olan ucu
tepe ( apex ), açık olan alt kısmına
kavkı ağzı denir. Gastropod kavkıları 360° lik bir sarılma bir tur oluşturur. İki komşu tur arasındaki sınıra
sütür çizgisi denir. Tepe noktasından son tura kapar olan kısma
spir denir. Canlı daima son tur içinde yaşar. Kule şeklinde sık sarılmış kavkılarda turlar birbirine değerek sarılma ekseni bölgesinde bir sütün oluştururlar buna
kolümel denir.
Şekil-11- Gastropodların kavkı morfolojisi
Gastropodlarda iki tur sarılım vardır:
-
İnvolut sarım: Bu sarılımda son tur diğer turları örter.
-
Envolut sarım: Bu sarılımda tüm turlar gözükür.
İnvolut sarım
Şekil-12- Gastropodların sarılım şekiller
Önemli Gastropod cinsleri şunlardır:
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Gastropoda
Cins : Bellerophon
Yaş : Ordovisiyen- Alt Triyas
Özellikler : Kavkı küre şekillidir. Düzlem spiral
olarak sıkıca sarılmıştır, son tur büyüktür ve
diğerlerini örter. Kavkı üzeri büyüme çizgileri
ile süslüdür.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Gastropoda
Cins : Pleurotamaria
Yaş : Alt Jura- Alt Kretase
Özellikler : Kankısı koni şekilli olup, ağız
kenarında sifon yarığı vardır. Bu nedenle
kavkı üzerinde spiral sarılmış ip gibi bir iz
bulunur. Ağız dörtgen veya oval şekilli ve
operkül kitinlidir.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Gastropoda
Cins : Nerinea
Yaş : Üst Jura- Kretase
Özellikler : Kule şeklinde sarılmış kavkısı
vardır. İç ve dış dudak basit kıvrımlı, kavkı
kolümelli olup, kavkı duvarı kalındır.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Gastropoda
Cins : Actoenella
Yaş : Üst Kretase
Özellikler : Kalın kavkılı, orta- iri boylu,
oval, yumurta veya topaç şekilli, üzeri
düzdür. Kavkıda turlar sık sarılmış, son
tur diğerlerini örtmüş, ağız dardır.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Gastropoda
Cins : Natica
Yaş : Kretase- Güncel
Özellikler : Kavkısı yuvarlak, oval şekilli,
ilk turlar basık son tur büyük ve şişkin, ağız
yarı dairesel, kavkı yüzeyü düz ve parlaktır.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Gastropoda
Cins : Murex
Yaş : Kretase- Güncel
Özellikler : Ön sifon çok uzun ve düz
bir boru şeklindedir. Kalın olan kavkıda
enine ve boyuna kaba süsler ile çıkıntı
ve dikenler bulunur.
Sınıf: Cephalopoda
Molluscalar içerisinde vücut yapısı itibariyle en gelişmiş sınıf olan cephalopodlar yanal simetri gösteren ve denizlerde serbest yüzen ( nektonik ) hayvanlardır. Bunlar Paleozoyikten çıkarak Mesozoyikte hızlı bir evrim geçirmiş ve çok çeşitli karakteristik fosiller vermiştir.
Cephalopodların yumuşak vücudu biraz uzamış olup, ön tarafta gelişmiş bir baş vardır. Baş etrafında hareketli kollar halinde tentaküller bulunur. Onun için bu hayvanlara cephalo: baş; podos: ayak sözcüklerinden türetilmiş Cephalopoda ( kafadan bacaklılar ) adı verilmiştir. Baş kısmında oldukça gelişmiş gözler vardır. Bunlar omurgalıların gözüne benzese de mercek bulunmaz.
Şekil-13- Cephalopodların vücut yapısı
Tentaküller hayvanın hızlı yüzmesini, dipte yürümesini ve beslenmesini sağlar. Ağız tentaküllerin ortasında yer alır. Sırt tarafındaki tentaküller tabanda birleşerek bir kapüşon meydana getirirler. Kapak halini alan bu organ hayvanın dinlenmesi sırasında kavkı ağzını kapatır. Solungaçların yer aldığı boşluğa manto boşluğu denir. Manto boşluğuna ağızdan giren deniz suyu huni adı verilen iki tarafı açık olan boşluktan dışarıya çıkar. Ağız kısmında boynuz maddesinden yapılmış kalkerli iki çene ve radula ( kitinli diş ) bulunur.
Kavkı: Cephalopod kavkıları genel olarak tepesi kapalı tabanı açık, uzun konik bir şekildir. Hayvan son locada oturur, buraya oturma locası denir. Kavkının son locaya kadar olan kısmına fragmakon adı verilir. Bölmeler ağız tarafına kadar çukurdur, ortasında veya kenarından sifon geçer. Kavkı organik madde katkılı, kalsiyum karbonat bileşimindedir. Ancak çok miktarda MgCO3 içeren kavkı aragonit kristallerinden yapılmıştır.
Cephalopodlar 3 alt sınıfa ayrılır.
Alt Sınıf: Nautiloidea
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Cephalopoda
Cins : Hercoglossa
Yaş : Paleosen- Eosen
Özellikler : Kavkı involut sarımlı, biraz
şişkin, kavkı yüzeyi düz, sütür çizgisi sele
ve lopludur. Sifon ortadadır.
Alt Sınıf:Ammonaidea
Kavkı şekilleri Nautiloidea kavkı şekilerine çok yakındır. Bunların ayrımı sütür çizgileri ve sifon durumuna göre yapılır. Ammonitlerin sifonu genellikle iç kenardan veya dış kenardan geçer. Nautiloidealarda ise ortadan geçer. Ammonitlerde sütür çizgileri çok gelişmiştir fakat nautiloidealerde daha basittir.
Şekil-14- Ammonitların vücut yapısı
Ammonitlarde üç değişik tipte sütür çizgisi vardır.
Goniatitic sütür: Yuvarlak seleler ( S ) ve “ V “ şekilli loplardan ( L ) oluşur. Devoniyen- Permiyen zaman döneminde rastlanır.
Ceratitic sütür: Seleler yuvarlak, loplar testere gibi tırtırlıdır. Mesozoyik başında çok yaygındır.
Ammonitikı sütür: Sele ve loplar maydonaz yaprağı gibi dilimlenmiş, girintili çıkıntılı bir şekil almıştır. Jura- Kretase ammonitlerinde gözlenir.
Şekil-15- Ammonitlerdeki sütür şekilleri
Önemli Ammonit türleri şunlardır:
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Cephalopoda
Alt Sınıf: Ammonoidea
Cins : Arietites
Yaş : Alt Jura- Üst Kretase
Özellikler : Kavkı envolit sarımlı ve
çok turludur. Kalın ve kısa kotlar
öne kıvrıktır. Ağız kare şekillidir.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Cephalopoda
Alt Sınıf: Ammonoidea
Cins : Joannites
Yaş : Orta- Üst Trias
Özellikler : Kavkısı involit sarımlı, şişkin,
ombilik dardır.
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Cephalopoda
Alt Sınıf: Ammonoidea
Cins : Dinarites
Yaş :
Özellikler :
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Cephalopoda
Alt Sınıf: Ammonoidea
Cins : Discophylites
Yaş : Üsr Trias
Özellikler : Az gevşek sarılmış kavkının
kenarları yuvarlaktır. Sütür çizgisi dilimli
ve tırtıklıdır
Bölüm : Mollusca
Sınıf : Cephalopoda
Alt Sınıf: Ammonoidea
Cins : Phylloceras
Yaş : Alt Jura- Üst Kretase
Özellikler : Kavkı involit sarımlı, basık,
üzerinde çok az süs bulunur.sütür çizgisi
çok lopludur.
Alt Sınıf:Coleoidea
Ordo: Belemnitida
Bugün tümü fosil halinde bulunan kavkıları bir iç iskeletten oluşur. Bu iskelet çubuk şeklinde ufak, düz konilerden ibaret olup, hayvanın yumuşak vücudunu dik tutan bir eksen gibidir. Bir belemnitin iç kavkısı 3 kısımdan oluşur.
-
Proostrokum
-
Frogmokan
-
Rostrum
Şekil-13- Belemnitlerin vücut yapısı
-
Proostrokum: Kalkerli, yassı bir levha şeklinde olup aragonit kristallerinden yapılmıştır. Aragonitten yapılmış olduğundan kolay erir ve fosil olarak pek rastlanmaz.
-
Frogmokan: bu hayvanın asıl kavkısıdır. Koni şekilli olup içi bölmelerle localara ayrılmıştır. Karın tarafında bölme ve locaları kesen bir sifon vardır. Frogmokan rostrumun içine adeta gömülmüş gibi yerleşmiştir. Frogmokon ince ve narin olduğundan fosillerde çok ender rastlanır. Belemnitlerin sınıflandırılmasında frogmokanın rostruma göre uzunluğu esas alınır.
-
Rostrum: Kavkının kuyruk bölgesidir. Fosil olarak en çok rastlanan bu bölgedir. Rostrum ufak silindirik bir çubuk şeklinde ve ucu açılmış bir kaleme benzetilebilir. İçi tamamen kalsit kristallerinden oluşan rostrumun en kesiti genellikle daireseldir ve kalsit kristalleri kavkının yüzeyine dik sıralanırlar. Zaman içerisinde meydana gelen evrimsel gelişmeyle frogmokan küçülmüş, rostrum büyümüştür. Geç Karbonifer’ de ortaya çıkmış ve Eosen’de yok olmuşlardır.
ARTROPODA
Artropodalar denizlerde, karalarda, tatlı su ve acı sularda yaşarlar. Prekambriyen’ den çıkarak günümüze kadar gelen ve çeşitli fosiller veren Artropodların en önemli özelliği vücutlarının katiküla denilen çok sert bir kabuk veya dış iskeletle örtülü olmasıdır. Kitinli ve kalkerli bileşimli olan bu sert dış iskelet, hayvanın hareket edebilmesi için vücut halkaları arasında incelmiş ve esneklik kazanmıştır.
Artropodlarda vücudun her halkasından bir çift ayak çıkar ve bu ayaklar eklemlidir. Onun için bu hayvanlara arthron: eklem, podos: ayak sözcüklerinden oluşan Artropoda: Eklem bacaklılar adı verilmiştir.
Artropodlarda vücut baş, gövde ve kuyruk ( cephalon, thrax ve pygidium ) olmak üzere üç kısımdan oluşur. İki önemli sınıfa ayrılırlar. Bunlar Trilobita ve Ostracoda’ dır.
Sınıf: Trilobita
Trilobitler Paleozoyikte yaşamış önemli bir fosil grubudur. Kambriyen başında ilk defa rastlanan ve oldukça gelişmiş vücut yapısına sahip olan bu hayvanlar Permiyen sonunda tamamen ortadan kaybolmuşlardır.
Trilobitlerin vücudu elips şekilli olup üç kısımdan oluşmaktadır. Bu nedenle Latince tri: üç, lobus: lob, parça sözcüklerinden oluşturulan Tribolit ismi Üç Loblu anlamına gelmektedir.
Trilobitlarin ortalama büyüklüğü 3-10 cm dir. Trilobitler deniz tabanında sürünerek yaşamışlardır.
Trilobitin en önemli vücut parçası baş kısmıdır. Baş kısım incelenerek trilobitlerde cins tayini yapılır. Baş genel olarak yarım daire şeklindedir. Baş arka taraftan gövdeye birleşmiştir. Başın tam orta bölgesi şişkindir ve buraya glabel denir. Glabelin iki yanında yanaklar bulunur ve bunların ortasında gözler bulunur. Genellikle pelajik olanlarında iyi gelişmiş, bentoniklerde ufaklaşmış veya yok olmuştur.
Thorax başın arka tarafına eklenmiş halkalardan ibarettir. Gövdenin ortası eksen bölgesidir. Bunun iki tarafında plevralar vardır.
Hayvanın kuyruk kısmına pygidium denir ve thoraxın arkasına eklenmiştir.
Şekil-14- Trilobitlerin vücut yapısı
ECHİNODERMATA
Ekinodermler denizlerde yaşayan organizmalardır. Kavkıları birbirine iyice kenetlenmiş kalker plaklardan yapılmıştır. Derileri üzerinde dikenler bulunur. Bu nedenle bu hayvanlara Yunanca echinos: dikenli, derma: deri sözcüklerinden türetilmiş olan Echinodermata: Derisi dikenliler adı verilmiştir. Çoğu form, tipik olarak deniz yıldızlarında görülen; beşli simetrili bir gövde düzlemine sahiptir. İç organlar ağız, anüs ve bağırsaktan oluşur. Baş, kalp gibi organlar yoktur. Kavkı içerisinde deniz suyunun gövde içerisinde dolaşımını sağlayan hidrolik bir tüp sistemi vardır. Echidermataların bağlı ve serbest yaşayan formları vardır. Kambiriyenden çıkarak günümüze kadar gelen ekhinodermler çok çeşitli, karakteristik fosiller vermişlerdir.
Echinodermata bölümünün iki önemli sınıfı vardır: Echinoidea ve Crinoidea
Sınıf: Echinoidea
Echinoidea serbest yaşayan ve organizmal yapıları en gelişmiş olan echinodermlerdir. Derileri dikenlerle kaplı
olduğundan echinus: deniz kestanesi,
oid: benzemek sözcüklerinden türetilmiş olan
Echinoidea Deniz Kestaneleri anlamına gelmektedir. Yaşları Ordovisiyen ve Güncel’ dir.
Günümüz denizlerinde yaşayan düzenli bir echinidin kesitinde sindirim sistemi, sinir sistemi, su dolaşım sistemi, solungaçlar ve gonatlar ( üreme organları ) görülür.. Peristom ve periprokt ağzı ve anüsü çevreleyen bir zardır. Sindirim borusu oldukça kıvrımlıdır. Ağızda Aristo Feneri adı verilen bir çiğneme organı ( çene ve dişler ) vardır.
Su dolaşım sisteminde bir halka kanal ağzı yakınında yemek borusu etrafını çevreler ve buradan yukarıya doğru bir su kanalı vardır. Su kanalı madreporit adı verilen süzgeç gibi delikli levhaya bağlıdır. Deniz suyu madreporitten süzülerek katı parçalardan arınır ve su dolaşım sistemine geçer. Vücut içerisinde deniz suyu dolaşır ve tekrar denize dökülür.
Şekil-15- Düzenli bir Echinitin vücut yapısı
Kavkı, üst yüzeyin tepe noktasından, alt yüzeyin ağız kısmına kadar uzanan ,kolon şekilli ve birbirine kenetlenmiş 10 tane levhadan oluşur. Bunlardan beş tanesinde ufak tüpler şeklinde çıkıntılar vardır. Bunlara ambulakr ayak denir ve bu bölgeyede ambulakral bölge denir. Tüp ayakları olmayan diğer bölgeyede interambulakral bölge denir. Bu 10 kolon birlikte korona’ yı oluşturur.
Şekil-16- Düzenli bir echinitin üstten görünüşü
Echinitlerde ağzın bulunduğu alt taraf oral yüzey, anüsün bulunduğu üst taraf aboral yüzeydir. Madreprit üst, sağ taraftadır. Echinitler, kavkının gösterdiği simetri modeline göre, düzenli ve düzensiz echinitler olmak üzere iki gruba ayrılır. Koronal levhaların ışınsal simetri gösterdiği düzenli formlarda anüs üstte, ağız altta ve oral yüzeyin merkezindedir. Düzensiz formlarda ise anüs, arka interambulakrta, apikal sistemin dışında yer alır. Ağız ya oral yüzeyin merkezinde yada ön uca doğru kaymıştır.
Sınıf: Crinoidea
Crinoidler bir sapla deniz tabanına bağlanarak yaşayan echinodermlerdir. Dış yüzeyleri laleye benzediğinden bunlara Yunanca crinon: lale ; oid: benzemek sözcüklerinden türetilen Crinoidea: Deniz Lalesi adı verilmiştir. Ordovisiyenden beri değişik fosiller veren geniş bir gruptur.
Crinoidlerin organik yapısı diğer diğer echinodermler gibi sindirim sistemi, sinir sistemi, su dolaşım sistemi ve üreme organlarından ibarettir. Fakat crinoidlerin karın boşluğu diğer gruplar gibi gelişmediğinden mideleri küçüktür.
Crinoidlerin vücudu sap, gövde ve kollar olmak üzere üç kısımdan oluşur.
Sap: Crinoid sapları üst üstte eklenmiş, yassı, silindirik şekilli kalker levhalardan oluşur. Kesit daire, elips, dörtgen, beşgen olan bu plakların ortası deliktir ve bir sıra halinde dizilmiştir. Sapın alt tarafı kök şeklinde dallanmıştır. Bu hayvanı deniz tabanına veya kayalara bağlar. Sapın üzerinde yer yer sülük adı verilen ince, uzun çıkıntılar vardır. Hareket edebilen bu sülükler hem duyu organıdır hem de tutunmaya ve avını yakalamaya yarar.
Gövde: Crinoidlerde sapın üzerinde sapa bağlı olan gövdede iç organlar bulunur. Ortası çanak gibi çukur olan veya torba şeklindeki bu gövdenin üst kısmı yassıdır. Gövde beşgen şekilli bir sırt ( dorsal ) plakasıyla sapa bağlanmıştır ve iki kısımdan oluşur. Sapa bağlı olan alt tarafına sırt bölgesi ( dorsal cup ), şişkin olan üst kısmına ventral bölge veya tegmen denir. Vental bölgede ağız ve anüs bulunur. Ağızdan itibaren kenara doğru beş tane besin oluğu uzanır. Gövde poligonal şekilli kalker plaklarla kaplıdır. Gövde daima yukarıya yani ventrale doğru büyür.
Kollar: Crinoidlerden gövdeden başlayarak beş kol çıkar, bunlar hemen ikiye çatallanarak on kol haline gelir. Kollar yan kollara da ayrılır ve uca doğru giderek incelir. Ayrıca kollar üzerinde karşılıklı veya ardışık olarak ve iki taraflı sıralanan ufak çıkıntılar halinde kolcuklar vardır, bunlara pinül adı verilir. Kolların başlıca görevi hayvana besin sağlamaktır. Esnek ve hareketli olan kollar üzerindeki besin oluklarında toplanan küçük ve mikroskobik besin maddeleri oradaki yumuşak siler ( tüycükler ) yardımıyla ağza götürülür.
Şekil-17- Crinoidlerin vücut yapısı
Şekil-18- Tümüyle fosilleşmiş bir crinoid
Şekil-19- Çeşitli crinoid sapları
HEMİCHORDATA
Hemichordata, yumuşak vücudu olan ve kurtçuklara benzeyen ufak hayvanlardır.bunlarda organizmal yapının gelişimi omurgasızlarla omurgalılar arasunda kabul edildiğinden yarıkordata anlamında hemichordata adı verilmiştir. Bu grupta yalnızca Graptolitler fosilleşmiştir.
Sınıf: Graptolithina
D
enizlerde koloni halinde yaşayan graptolitlar Alt Paleozoyik içerisinde karakteristik bir fosil grubudur. Açık denizlerde pelajik yaşam sürmüş ve soyu tükenmiş bu hayvanlar Ordovisiyen ve Silüriyende hızla gelişmiştir. Graptolitlerin fosilleri koyu renkli şeyler içerisinde siyah izler ve çizgiler halinde görüldüğümden ilk araştırmacılar bunlara Yunanca
graphos: yazı;
litos: taş sözcüklerinden “ yazılıtaş” anlamına gelen
Graptolit adı verilmiştir.