Gürcüm, B. H. ve Arslan, A. (2016). Süfraj Hareketini Hazırlayan Etmenlerin Tekstil Sanayi Bağlamında İrdelenmesi. idil, 5 (25), s.1305-1350.
.
www.idildergisi.com
1340
Görsel.35- İlk kadın hakları toplantısı New York’ta Seneca Falls’da düzenlenmiştir (URL36)
1844 yılında Massachusetts’de kadın tekstil çalışanların dayanışma için Lowell
Kadın İş Reform Derneği’ni (Lowell Female Labor Reform Association-LFLRA)
kurarak çalışma şartlarının iyileştirilmesini örneğin çalışma sürelerinin günde 10 saate
indirilmesini talep etmişlerdir. Bu Birleşik Devletler ’de çalışan kadınlar için ilk ciddi
çalışma derneklerinden birisi olmuştur. 1848 yılında Birleşik Devletler‘deki ilk kadın
hakları toplantısı New York’ta Seneca Falls’da düzenlenmiştir (Görsel.35). Pek çok
katılımcı ortaya çıkan kadın hareketinin ana sorunları ve amaçları özetleyen “Fikirler
ve Çözümler Bildirgesi” imzalayan kadınların toplantıları düzenli olarak devam
etmiştir. Köleliği kaldırmak için yürütülen hareketin iki öncü eylemcisi Lucretia Mott
ve Elizabeth Cady Stanton’dır. Stanton, New York’un merkezi dışında Seneca
Falls’da yaşıyordu ve orada Wesleyan Şapeli’nde, bir mücadele bildirgesi hazırlamak
için iki yüz kadar kadının bir araya geldiği bir toplantı düzenlemiştir
(Heater,2007:186). Tıpkı Olympe Gouge’un Fransız Haklar Bildirgesi’ni taklit ettiği
gibi, Seneca Falls Düşünceler Bildirgesi de, aşağıda alıntıda görüldüğü gibi daha sert
bir tonda, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nin taklidi şeklinde yazılmıştır:
İnanıyoruz ki şu doğrular apaçık ortadadır: Tüm erkekler ve kadınlar eşit
yaratılmıştır (…) İnsanlık tarihi, erkeğin kadına sürekli yaptığı eza ve zulümlerin
tarihidir.(…) Erkek hiçbir zaman kadının devredilemez seçme hakkını kullanmasına izin
vermemiştir. Onu, yapılırken kendisine söz hakkı tanınmayan yasalara boyun eğmeye
zorlamıştır. Hem yerli hem de yabancı, en cahil ve aşağı düzeyde erkeklere tanınan
haklarını ondan esirgemiştir. (…) Şimdi (…) kadınlar kendilerini mağdur, ezik ve en
DOI: 10.7816/idil-05-25-01 idil, 2016, Cilt 5, Sayı 25, Volume 5, Issue 25
1341
www.idildergisi.com
kutsal haklardan hile ile yoksun bırakılmış hissettikleri için, Birleşik Devletler ’in
yurttaşları olarak onlara ait olan tüm hak ve ayrıcalıklara bir an önce kavuşmalarını
istiyoruz (Beard ve Beard,1944:517; Heater,2007:187’den).
1850 yılında Süfraj hareketin içinde bir aktivist olan Amelia Jenks
Bloomer kendi adını taşıyan bir kostüm ile giysi reform hareketini başlatmıştır
(Görsel.36). Bloomer kostümü, daha ciddi kadın hakları sorunlarından dikkati
azaltmasından korkan pek çok süfrajet tarafından daha sonra terk edilmiştir.
1861-65 yılları arasında Amerikan Sivil Savaşı, kadınlar Kuzey ve Güney’de,
enerjilerini savaş işlerine yöneltmesine rağmen süfrajet hareketini dağıtmıştır.
Ancak savaşın bizzat kendisi, kadınların savaş sonrası örgütsel aktivitelerinde
daha sonra kullanacakları önemli örgütsel ve mesleki beceriler kazanması için
bir eğitim zemini olarak hizmet etmiştir
.
Görsel.36(solda)-Reform giysisi hareketi (URL37)
Görsel.37(sağda)- Amerikalı ilk süfrajetlerden, Susan B. Anthony, (URL36)
Elizabeth Cady Stanton ve Susan B. Anthony, evrensel süfraj amaçlarına
adanmış beyaz ve siyah kadın ile erkeklerin örgütlenmesi için Amerikan Eşit Haklar
Derneği’ni (American Equal Rights Association) kurarak, adaletsiz devlet yasalarına
karşı Anayasa’nın korumasını tüm vatandaşlar için genişletmeye uğraştılar. 1872’de
Susan B. Anthony (1892-1900) kadınlara oy kullanma hakkı verilmediği halde oy
kullanmaya çalışırken yakalanmıştır (Jo ve Buhle, 1978: 293; Örnek,2015:109). Bu
reformlarda,1890’daki birleşmelerine dek var olan iki oy hakkı hareketinin payı az
Gürcüm, B. H. ve Arslan, A. (2016). Süfraj Hareketini Hazırlayan Etmenlerin Tekstil Sanayi Bağlamında İrdelenmesi. idil, 5 (25), s.1305-1350.
.
www.idildergisi.com
1342
değildir. İki hareketten daha kavgacı olanının başında, kadın hakları hareketleri kadar
köleliğin kaldırılması ve alkolle mücadele faaliyetlerinde de yer almış olan, kadınların
kamusal etkinliklerinde deneyimli isim Susan B. Anthony vardır. Anthony’in
kadınların davasına katkısı gerçekten de o denli özeldir ki, 1920’de on dokuzuncu
değişiklik ile Anayasa’ya kadınlara oy hakkı yazıldığında “Susan Anthony
Değişikliği” diye adlandırılmıştır (Heater,2007:187).
Sosyolog Toby Clark’a göre, 20. yüzyıl başları radikal sanat hareketlerinin
çoğunun sınıf sorunlarını öncelikli olarak ele almaya başladığı yıllardır. Bu bağlamda,
ABD ve Avrupa’daki politik mücadeleler içerisinde oy verme hakkının elde edilmesi
için yürütülen kadın hakları kampanyaları özellikle dikkat çekici olmuştur. Genel
seçimlerde oy kullanma hakkı için propaganda yapan kadınların çoğu profesyonel
sanatçılar olmamalarına rağmen çalışmaları egemen sanat değerlerini derinden
sarsmış, kadınların sanatla buluşmalarını sağlamıştır. Bu kadınların bir kısmı
doğrudan sanat kurumlarını hedef alarak bu arenayı politik eylem alanı olarak
görmüştür. Kadınların oy kullanma hakkı için eylem yapan İngiliz Mary Richardson
1914 yılında, küçük bir balta ile Londra Ulusal Müzesi’ne girdiğinde böyle bir eylem
gerçekleştirmiştir. Richardson tutuklanmadan önce baltayla Diego Velazquez’in
(1599-1660) tablosunun camını kırıp resim üzerine birkaç yarık açmıştır. Mahkemede,
bu eylemi Londra Holloway Hapishanesi’nde açlık grevi yapan Suffragette hareketi
lideri Emily Pankhurst’a yapılan muameleye dikkat çekmek için gerçekleştirdiğini
belirtmiştir. Bu eylem, İngiltere’de kadınlara oy hakkı elde etmeyi amaçlayan ve
uygulanan yaygın ayrımcılığa karşı çıkan militanların 1905 yılından itibaren
gerçekleştirdiği propaganda eylemlerinden sadece biridir.
1880’lerin reformcu orta sınıf insanları bu yıllarda çalışanların altında
yaşadıkları ağır koşulları değiştirmeyi kendilerine görev edinmeye başlarlar.
Endüstride çalışan kadınlara nasıl yardım etmeli isimli broşürde Leeds'li bir feminist
ve sosyalist militan olan Isabella Ford, "Kadınlar kendi arzunuzla kendi kurtuluşunuz
için mücadele edin," diye seslenir. Bu yıllarda birçok orta sınıf kadın ve erkek İşçi
Partisi'ne üye olmuştur (URL38).
6.
SONUÇ VE TARTIŞMA
Kadının yüzyıllardır çeşitli toplumların inanç ve kurum sistemlerinde hareket
alanlarının daraltılması, kadına yönelik kısıtlamalar, egemen olan sosyo-kültürel
değerlerle baskı altına alınması, kadınların kimliklerini ve toplum içerisindeki
yerlerini sorgulamalarına neden olmuştur. Tarihsel süreç içinde kadınlar ataerkil
kültüre boyun eğme biçimlerinin yanı sıra meydan okuma stratejilerini de barındıran