Gürcüm, B. H. ve Arslan, A. (2016). Süfraj Hareketini Hazırlayan Etmenlerin Tekstil Sanayi Bağlamında İrdelenmesi. idil, 5 (25), s.1305-1350.
.
www.idildergisi.com
1308
ortaya çıkan modanın toplum tarafından benimsenmesi halinde yaşamın tüm
evrelerinde gelişimini sürdüreceğini, benimsenmediğinde ise yeni bir oluşum
sürecinin başladığını vurgular. Simmel ve Frisby (2003:41) modayı farklılaşmanın ve
değişimin çekiciliğini, benzerlik ile uyumun çekiciliğiyle birleştiren çoğunlukla
toplumsal bir form olarak tanımlar (Beyhan, 2010:7’dan).
İnsanın en temel ihtiyaçlarından birisi olan giyinme, zamanla sınıfsal olarak
ayırt edilmek ve kabul görmek adına gerçekleştirilen bir davranış biçimi halini
almıştır (Terlikli, 2013:1). Crane (2003:14) toplumsal sınıf ve cinsiyet kadar mesleği,
dini ve bölgesel kökeni de gözler önüne seren bir kavram olan giyinmenin tarih içinde
değişmekle kalmayıp kendisine yüklenen anlamların da değiştiğini ifade eder. Beyhan
(2010:15) ise, giyimin çeşitli toplumsal sınıfların, mesleklerin, bölge ve ülke
insanlarının farklı dönemlerdeki genel giyim tarzlarını gösteren kostüm tarihi olarak,
farklı giysi ve aksesuarların, sınıf sınırlarının aşılması veya belirli statülerin
korunmasında oynadıkları role ilişkin bilgi sunduğunu yazar. Crane (2003:23) bu
konuyu bir yaşam tarzına üyelikte bireyin eylemlilik düzeyinin toplumsal sınıf
üyeliğine göre daha yüksek olduğunu varsayarak, “bireyler yansıtmaya çalıştıkları
kimlik ya da imgelere yapacakları olası katkı doğrultusunda, tüketim mallarının ve
tüketici faaliyetlerin sürekli değerlendirilmesini ve geliştirilmesini gerektiren tercihler
yaparlar” şeklinde açıklamaktadır. Ona göre zaman içerisinde bireyin yaşam tarzı
veya çok sayıda insanın katılmasıyla yaşam tarzlarının nitelikleri değişebilmektedir.
Yıldız (2015:251) giysilerde modayı, gelenekler, savaşlar, politik ve sosyal
olaylar, sanat, felsefe, magazin, popüler kültür ve din gibi birçok faktörün etkilediği
dalgalanmalar olarak ele alır ve giyimin insan hayatı içerisinde bir olgu olarak içinde
bulunulan ortam ve olaylardan kaçınılmaz olarak etkilendiğini belirtir. Waresquiel
(1999:83) modanın toplumsal ve kültürel değerlerin etki alanı içerisinde geliştiğini,
sürekli değişimi öngörerek bireysellikten uzaklaşıp toplumsal boyut kazandığını ifade
eder (İmre, 2011:13’den). Toplumsal bir hareket olan ve 19. yüzyılda kendini
göstermeye başlayarak 20. yüzyılda da devam eden kadın hakları hareketleri (süfraj),
yüzyıllar içerisinde kadınların ev ve toplum içerisindeki rollerini değiştirmiş ve
kadının oy kullanma hakkını edinmesinden başlayarak, eğitim fırsatının, mülk edinme,
giyim gibi pek çok alanda modern standartlara ulaşmasını sağlamıştır. Bilindiği üzere
19. yüzyıl, bütün dünyanın birçok yeniliğe ve reforma sahne olduğu bir zaman dilimi
olmuştur. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında Wollstonecraft’ın “Kadın
Hakları Savunusu (Vindication of the Rights of Women)” adlı eserinde bulunan
kadınların oy kullanması, eğitimde fırsat eşitliği ve kadının mülkiyet haklarını içeren
talepler üzerine bir dizi bildiri yayınlanmış ve kadın tarihindeki ilk toplumsal hareket
olan Süfraj Hareketi ortaya çıkmıştır. Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nde, Fransız
DOI: 10.7816/idil-05-25-01 idil, 2016, Cilt 5, Sayı 25, Volume 5, Issue 25
1309
www.idildergisi.com
İnsan Hakları Bildirgesi’nde ve Doğal Haklar Doktrini’nde kadınlara ve kadın
haklarına yeterince yer ve değer verilmediğini düşünen kadın toplulukları eski ve yeni
karada pekçok toplumsal eylem yapmıştır. Bu hareketlerin sonuçları kadının
toplumsal hayatı ve giyimi kuşamı dâhil pek çok şeyi değiştirmiş ve modern kadını
yaratmıştır. Bu araştırmanın amacı Batılı toplumlarda temel bir reform niteliğini
taşıyan Süfraj hareketini hazırlayan şartları tekstil bağlamında ortaya koymak ve
dönem dinamikleri içerisinde incelemek olarak belirlenmiştir.
2. 19.Yüzyılda Tekstil Sanayinde Meydana Gelen Değişim
19. yüzyıl Avrupası’nda Sanayi Devrimi tekstil üretimi ve tüketimi alanlarında
temel bir transformasyon ortaya koymuştur. Bu dönem fabrika üretimine geçişte
tekstil sektörünün etkileri göz ardı edilemez. James Hargreaves’in 1764 yılında icat
ettiği Spinning Jenny iplik eğirme teknolojisine, 1775 yılında James Watt tarafından
icat edilen buhar makinesi dokuma tezgâhlarının otomatizasyonuna büyük katkılarda
bulunmuştur. Bunun sonucunda tekstil sanayi 18. ve 19. yüzyılda gelişmiş ve tekstil
ürünleri toplumda çok zengin desen, kalite ve çeşitte erişilebilir hale gelmiştir.
Ürünleri zenginliğin ve seçkinliğin neredeyse sembolü olan bu endüstrinin çalışanları
da fakirliğin sembolü haline gelmiştir.
19. yüzyılda Fransa lüks tüketim tekstillerinin ve lüksün merkezi haline
gelmişken, İngiltere ise teknoloji yönünden üstünlüğünü koruyarak orta sınıfın
erişebildiği orta zevk ve kalitedeki seri imalat tekstillerin merkezi olmuştur. 1785
yılında bir İngiliz, Edmund Cartwright ilk otomatik dokuma makinasının patentini
almıştır. İlk önceleri düz desensiz tekstillerin dokunmasında kullanılan bu otomatik
tezgahların 1830 yılında yaygınlaşmasıyla dört dokuma tezgâhını çalıştırmak için
gereken dokuma işçisi sayısı 2 kişiye kadar düşmüştür.
Rulo baskı ise ilk kez 1780’lerde İngiltere’de geliştirilmiş ve 1810 yılında
genel olarak kullanılır hale gelmiştir. Rulo baskı tekniği engravür baskı tekniğine göre
hazırlanmış metal kalıplarda tekstilin kesiksiz olarak basılması işlemi olduğundan
baskılı kumaş üretim hızını ve kapasitesini oldukça artırmıştır. Bir rulo baskı
makinasıyla yirmi el baskıcının işi yapılabilmektedir (Görsel.1). 1860 yılında rulo
baskı makineleri sekiz rengi ard arda basabilmektedir. 1856 yılında kimyager William
Perkin tarafından bulunan anilin boyalar, el yapımı olarak kömürden üretiliyordu ve
pahalı ve daha önceleri üretilmesi zor renkler, bu boyalar sayesinde piyasaya çıkmıştı
(Fogg,2014 :149).