Bunları çok genel başlıklarla şöyle sıralayabiliriz:
• İnsan egosunun esiridir. Bu esaretten kurtulmadan özgürleşemez. Bunu
gerçekleştirebilimek için fazlalıkların terkedilmesi gerekir.
• İnsan kendi üzerinde uygulayacağı pratik çalışmalarla bu yolda başarıya
ulaşabilir.
• İnsan varoluş itibariyle kendisinin hayal bile edemediği büyük bir
potansiyale sahiptir. İçinde gizli olan bu potansiyal, tanrısal bir güçtür.
• İçinde uyumakta olan bu tanrısal güç ancak “Kendini Bilme
Çalışmaları”yla ortaya çıkartılabilir. Bu gücün ortaya çıkmasına engel olan en
önemli etkenler: Gurur, kibir, ön yargılar ve tabulardır.
• Bu tanrısal güç her insanın özünde vardır. Ancak herkes bu gücü ortaya
çıkartamaz. Büyük bir çoğunluk bu bilgiden haberdar bile olmadan yaşar. Yani
insanlar uyumaktadır.
• Uyanmış insan bu sırra eren kişidir.
• Uyumakta olan genel insan kitleleri, birçok yaşamlar boyunca bilmeden bu
gücü ortaya çıkartmaya çalışırlar. Yani insanlar bir kez dünyaya gelmezler.
Birçok kez doğumlar ve birçok kez ölümler vardır. Yani insanlar tekrar tekrar
doğarlar.
• İnisiyasyon bu uzun süreci kısaltır.
• İnsan ruh ve bedenden oluşan bir yapıya sahiptir. Ruhun sonsuz gücü beden
içine hapsolmuşdur.
• Dünya, ruhlar için bir gelişme ortamıdır. Ruhlar bedenli yaşamları boyunca
bu okulu bitirmeye çalışırlar. Bu okulu bitiren ruhlar, daha geniş imkanlara
sahip başka okullara gitmeye hak kazanırlar.
• Dünya okulu ıstıraplarla doludur. Bu zorlukları yenen için ıstırap yoktur.
• Dünya okulunu bitirebilmek için ruhlar birçok kez dünyaya doğarlar. Dünya
okulunu bitirenlerin önünde, yeni imkanlarla dolu yeni dünyalar açılır.
• Ruhların ilk orjinleri mükemmel olduğu için onların cennetten çıktıkları
söylenmiştir. Bu üstü örtülü bilginin sırrı, sırlar öğretisinde ilerledikçe adaya
açıklanacaktır.
• Her insanda mevcut olan ama her insanın kullanamadığı ruhsal yetenekler
vardır. Bunların başında Telepati, Telekinezi, Durugörü, Astral Seyehat gibi
parapsişik yetenekler gelir. Bu parapsişik yetenekler, ruhun sonsuz gücünün
dünyadayken ortaya çıkabilen sadece küçük bir kısmıdır.
• Parapsişik yetenekler özel metotlarla geliştirilebilir.
• Tüm dinler aynı gerçekleri farklı bir üslupla insanlara anlatmaktadırlar.
Dinlerin içerdikleri bilgiler sembollerle aktarılmıştır. Bu semboller
çözülmeden dinlerin mecazi dili çözülemez.
• Halkın bildiği dinle, inisiyenin bildiği din arasında büyük farklılıklar
vardır. Çünkü halk sırlardan uzak yaşamaktadır.
• Evrende işlemekte olan bazı yasalar vardır. Bu yasalar öğrenilirse insan
yaşamını daha kolay tanzim edebilir. Örneğin her bir olayın bir sebebi ve bir
sonucu vardır. Hiç bir şey evrende tesadüflerin sonucu değildir. Bu genel
yasaya “Sebep - Sonuç Yasası” denir. Evrende bu yasa gibi daha pekçok
yasalar mevcuttur. Ve evren bu yasalarla ayakta durur. İşte adaya bu yasaların
tümü teker teker örnekleriyle birlikte özel dersler halinde akarılırdı.
• Ölüm, ölüm ötesi yaşam ve tekrardoğuş konuları, “Küçük Sırlar”
aşamasının diğer çalışmalarını oluştururdu.
***
Aday, bu bilgileri alırken, bir taraftan da kendini saflaştırmaya çalışırdı. Bu
saflaştırmadan kasıt hem bedeni, hem de ruhi saflaşmadır. Hem bedensel hem
de ruhsal saflaşmayla aday daha sonra karşılaşacağı sırlara kendisini
hazırlamaya çalışırdı. Buna “arınma” çalışmaları adı verilmiştir.
Küçük sırlar aşamasının sonlarına doğru, adaylar son derece zorlu sınavlara
tabi tutulurdu. Sınavlardan başarıyla geçemeyenler, büyük sırlar aşamasına
dahil edilmezlerdi.
“Ateş”, “su”, “şevhet”, “yemek”, “nefis” adı verilen sınavlar işte bu
aşamanın sonlarında, adayların geçmek zorunda oldukları en büyük engellerdi.
Bu engelleri aşan az sayıdaki adaylar bir üst aşamaya geçirilirlerdi.
2- Büyük Sırlar:
İkinci aşama “Büyük Sırlar” aşamasıydı. İnsanların bazı gerçeklerle
karşılaşabilmeleri ancak kendi içlerindeki gerçekleri keşfedebilmeleriyle
mümkün olabileceği için, inisiyasyonun bu safhasında, insanın bazı gerçeklerle
yüz yüze gelebilmesi için, önce kendi gerçeklerini keşfetmesi hedeflenmişti.
Yani kaybetmiş olduğu kendisini, bu dünyada şuurlu olarak tekrar yakalamaya
çalışacaktır.
Küçük sırlar aşamasından geçen adaylar artık, adaylıktan da kurtulmuş
olurlardı. Onlar birçok bakımdan kendilerini ispat etmiş sayıldıkları için, hiç
kimseye açıklanmayan “sırlar öğretisi” nin derinliklerine doğru yolculuklarına
devam ederlerdi.
Onlar artık kendi içlerinde gizli bulunan “tanrısal gücün” ortaya çıkması için
teorik olarak öğrendikleri birçok bilginin anlamlarını, derin bir şekilde
hissetmeye başlayacakları bir safhanın eşiğine gelmişlerdi. Tüm bağlardan
kurtuluncaya kadar yani içlerindeki gücü ortaya çıkartıncaya kadar, rahiplerin
kontrolü altında son derece gizli çalışmalara başlarlardı. Bu aşamada
uygulanan yöntemler arasında “oruç” ve “zikr” çalışmaları çok önemli bir yer
tutardı. Oruç çalışmaları sadece aç kalmak tarzında değildi. Oruç tutarlarken,
aç kalarak hem bedenlerine hükmetmeyi öğrenirler, hem de zihinsel tuttukları
oruçlarla olumsuz her türlü duygu ve düşünceden arınırlardı. Kısacası her
türlü duygu ve düşünceye kendi bünyelerinde hakim olurlardı.
Bu safhada yapılan çalışmaların en önemlilerinden bir diğeri de
konsantrasyon çalışmalarıydı. Konsantrasyon çalışmalarıyla düşüncelerini
belirli bir süre, belirli bir noktada yoğunlaştırabilme yeteneklerini de
geliştirirlerdi. İnisiyasyonun bu aşamasında yapılan yoğun kosantrasyon
çelışmaları eğitimlerinin çok önemli bir parçasını oluştururdu. Çünkü birçok
şeyi düşünce güçlerini kullanarak adeta sihirli bir şekilde gerçekleştirmenin
yöntemlerini öğrenirlerdi. Bu aynı zamanda majik bir uygulama ve çalışma
metoduydu…
Hedeflenen amaca ulaşılıncaya kadar yapılan çalışmalar, şu anda bizler için
imkansızmış gibi gelen bir insanın ortaya çıkmasına sebebiyet verirdi. Bu
aşamada “altıncı hisleri” gelişen öğrenciler rahatlıkla başkalarının
zihinlerinden geçenleri okuyabilirlerdi. Duyular dışı algılamaları gelişir,
sezgileri artardı. Manyetik güçlerini rahatlıkla kullanmaya başladıkları için
Dostları ilə paylaş: |