Cahiliye Döneminde Lât Kültü
35
ği ilk an mutlaka putuna dokunurdu” bilgisi, her evde bu putlardan
birinin bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
4. Nabati Tanrısı Allat ve Arap Yarımadasındaki Tapınakları
(Petra, Palmira, Cebel Remm, Busra, Akabe Körfezi civarı)
Yukarıda bir kısmını aktardığımız veriler Lât’ın Hicaz menşeli bir
tanrı olmadığını ortaya koymak için yeterli değildir. Aksine gerek son
zamanlarda yapılan araştırmalar gerekse değişik bölgelerde icra edilen
kazılar söz konusu bu tanrının menşeinin Hicaz’ın dışı olduğunu açık-
ça ortaya koymaktadır. Dahası bu veriler Lât ile Nebatiler arasında
bir bağın bulunduğunu, hatta Nebatîlerin en önemli tanrılarından biri
olduğunu da netleştirmektedir.
53
Öyle ki Nebatiler onu sair ilahların
annesi yani ana tanrıça olarak kabul ediyor,
54
Petra şehrinin koruyu-
cu tanrıçası olduğuna inanıyorlardı. Her ne kadar Petralıların onun
dışında farklı tanrıları bulunsa da Lât’ı hepsinin anası olarak gördük-
leri için onlardan üstün tutuyorlardı.
55
Nitekim Petra kazılarında ele
geçen bazı Nebati paralarının bir yüzünde Tiryanus’un, diğer yüzünde
ise Lât’ın resminin bulunuyor olması da bunu desteklemektedir.
56
Arap yarımadasının değişik bölgelerinde keşfedilen Hicr, Salhad
ve Tedmurlulara (mö:1.yy/ms 634) ait kitabelerde Lât’ın adına “Allat”
şeklinde rastlanmıştır. Bu da Lât’ı İslam tarihçilerinin iddia ettikle-
rinden çok daha eski bir tarihe yerleştirmektedir.
57
Tedmurluların dı-
şında Medyenliler ile Lihyaniler de ona ibadet ediyordu.
58
Dahası bazı
Semudi kitabelerinde bu isim, aynen Kuzey Arabistan’da kullanıldığı
şekliyle yani “Lât” biçiminde yer almaktadır.
59
Keza Irak’ın kuzeyinde
yer alan antik Hatra kentinde,
60
Iraklı arkeologlar tarafından 1975-
1976 yıllarında yapılan kazılarda şehir merkezinde yer alan Lat ma-
bedinde bazı kitabelere rastlanmıştır. Bu kitabelerde bahis mevzuu
53 Bkz. Muhammed İbrahim Feyyumî,
Tarihu’l-Fikred-Di, Fikr ed-Dini el-Cahilî, Beyrut 1994,
266; Bkz.
Tevfik Beru,
Tarihu’l-Arab el-Kadim, Daru’l-Fikr, yy 2001, 109.
54 Bkz. Feyyumî, 415.
55 Bkz. Muhammed Beyyumî Mehran,
Dirâsâtun fi tarihi’l-Arab el-Kadim, Daru’l-Ma’rifeti’l-
Camiiyye, İskenderiye ty, 468.
56 Bkz.
Lütfi Abdulvahhab,
el-Arab fi Asri’l-Kadime, Daru’l-Mearif el-Camiiyye, yy, ty, 446.
57 Bkz.
Cevad Ali, VI, 230.
58 Bkz. Feyyumî, 416.
59 Örnek kabilinden bkz. David F. Graf and Michael J. Zwettler, “The North Arabian “Tha-
mudic E” Inscription from Uraynibah West”,
Bulletin of the American Schools of Oriental
Research,
The American Schools of Oriental Research yayınları, No. 335, (Ağustos 2004),
s.57-58.
60 Arapça el-Hadr yani yeşil anlamına gelen Antik Hatra kenti, Kuzey Irak’ta günümüz
Bağdat’ına 280; Musul’una ise 110 km mesafede olup Partlar tarafından bir sınır şehri ola-
rak inşa edilmiş ancak mahalli yöneticilerin hâkimiyetine bırakılmıştır. Bu şehirde başta
Sümer-Akkad tanrısı Nergal, Yunan tanrısı Hermes, Arami tanrısı Atargatis ve Arap Allat
olmak üzere birçok tanrının mabedi bulunuyordu. Hatra Unesco tarafından Dünya mirası
kapsamında kabul edilmiş ve korunmaya alınmıştır. Günümüzde İŞİD’in hakimiyet sahası
içerisinde kalmış onlar tarafından tahribata maruz kaldığı rivayet edilmektedir.
36
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
tanrı hem Allat, hem de yalın haliyle Lât biçiminde geçmektedir.
61
Bu
tarihi kentte yapılan kazılar esnasında Lât’a ait olan bazı steller de
bulunmuştur. Bu stellerden birinde Lât ortada, bir tarafında Uzza,
diğer tarafında ise Menat ayakta durmaktadır. Her üçü de kadın olup
bir aslanın üzerinde tasvir edilmişlerdir.
Resim 1: Allat (Ortada), Menat ve Uzza’ya ait olduğu iddia edilen bu kabartma Hatra
arkeolojik kazıları esnasında bulunmuş olup Bağdat müzesinde korunmaktadır.
62
Lât’ın menşeinin İslam’dan çok öncelere dayandığını gösteren veri-
lerden bir başkası Yunan tarihçi Heredot’a aittir. Nitekim o milattan
önce 525 tarihinde Akabe körfezi yakınındaki bölgede Lât adına inşa
edilen bir mabetten bahsetmektedir.
63
Dahası Heredot, Lât’ı Yunan
mitolojisindeki ilahların anası Urania’ya benzeterek tanrıça olarak ka-
bul edildiğini söylemekte ve
64
Arapların birçoğunun kendisine ibadet
ettiklerini ilave ederek geniş bir coğrafyada ona ibadet edildiğini ifade
etmektedir.
65
Lât, aynı zamanda bir başka Nebati kenti olan ve daha sonra Roma
İmparatoru Marcus Ulpius Nerva (MS.93-116) tarafından fethedilen ve
Roma’nın Arap bölgesinin başkenti haline getirilen Busra’nın (Bosra)
61 Konu ile ilgili geniş bilgi için bkz. Wathiq I. Al-Salihî, “The Camel-Rider’s
Stele and Rela-
ted Sculpture from Hatra”
Iraq Vol. 60, Bağdat 1998, 103.
62 Bkz. Shinji Fukaî, “The Artifacts of Hatra and Parthian Art”
East and West, Vol. 11, No.
2/3, Istituto Italiano per l’Africa e l’Oriente (IsIAO) yayınları, June - September 1960, s.
155-156.
63 Bkz. Abdulaziz Salih,
Tarihu Şiph el-Cezireti’l-Arabiyye fi asri’l-kadim, Kahire ty, 127.
64 Bkz. Tevfik Beru, 294.
65 Bkz. Lütfi Abdulvahhâb, 172.
Cahiliye Döneminde Lât Kültü
37
da tanrılarından biri idi.
66
Busra’ya Petra’dan getirildiğini kabul et-
mekle beraber miladi ilk asırlarda ona buralarda ibadet edildiğini not
etmek gerekir.
67
Kaldı ki Lât’a Nebatilerin bir başka tarihi kenti olan
Palmira’da da ibadet ediliyordu. Bu tarihi kentte yapılan kazılarda ona
ait bir de tapınak bulunmuştur.
68
Resim 2: Suriye Palmira’daki Allat Mabedi.
69
Lât’a ait tapınaklardan bir başkası ise Ürdün’de Vadi Remm deni-
len bölgede tespit edilmiştir. Ürdün’ün en yüksek ikinci noktası ola-
rak kabul edilen Cebelu Remm’in eteklerinde tespit edilen bu tapınak
1931 yılında M. R. Savignac & G. Horsfield tarafından keşfedilmiş-
tir. Nebatilere ait olan bu tapınak, tarihi Medyen sınırları içerisinde,
Akabe’nin 50 km doğusunda yer almaktadır. Bu tapınağın içerisinde,
kuzey duvarlarında yer alan kitabe beş satırdan oluşmakta olup üç
satırı Arapça iki satırı ise Semud lehçesi ile yazılmıştı. Bu güne ulaşan
en eski Arap kitabelerinden biri olup miladi 300 ile 350 yılları arasına
tarihlendirilmiştir.
70
Yazıtın bulunduğu Lât tapınağının ise bu tarihten
daha eski olduğu ortaya çıkmıştır. Buradaki kitabenin ilk satırında
66 Bkz. F.E. Peters, “The Nabateans in Havran”, Journal of the American Oriental Society,
Vol. 97, No. 3 (Jul. - Sep., 1977), s. 273.
67 Bkz.
Robert North, “Jordan Archeology Conference at Oxford”,
Orientalia, NOVA SERI-
ES, Vol. 50, No. 4 (1981), 424.
68 Bu mabet ile ilgili geniş bilgi için bkz. Michel Gawlikowski, “Le Temple D’Allat A Palmyre”
Revue Archéologique
, Nouvelle Série, Fasc. 2, Universitaires de France Yayınları, Paris
1977, ss. 253-274.
69 Bu resim Hendrik J.W. Drijvers and H.H.W. Drijvers, “A New Sanctuary at Palmyra”,
Archaeology
, Vol. 31, No. 3, Archaeological Institute of America Yayınları, Amerika Ma-
yıs-Haziran 1978, s. 60’den alınmıştır.
70 Geniş bilgi için bkz. James A. Bellamy, “Two Pre-Islamic Arabic Inscriptions Revised:
Jabal Ramm and Umm Al-Jimâl”
Journal of the American Oriental Society, Vol. 108, No.
3 (Jul. - Sep., 1988), s.370.