321
Rusya’daki Tatar basınının kendi aralarında
birleşmek için büyük çabalar
gösterdiği de raporda yer almaktadır. Bu konuda Türk müslüman basında çıkan yazılar
örnek gösterilmiştir. Mesela,
Tercüman kendi rahatsızlığını bildirerek şunları yazıyordu,
“Kırgızlar Tatar milliyetçiliğinden uzak durmaya çalışıyorlar, kendilerine ayrı müftü ve
ayrı mahkeme istiyorlar”. İsmail Gaspıralı bu duruma şöyle cevap veriyordu:
“Biz 40
yıldır arzu ediyoruz ki bütün müslümanlar birleşsin ve tek yürekle hareket etsin. Onlar
hala, bu fikirde, birleşmeyi bilmiyorlar.”
1123
Yine rapor; Tatarların Rusya’daki bütün müslümanları Tatarlaştırma çabaları,
İlminskiy’nin okul sistemine karşı savaş açmalarını gerektirmiştir. Tatarlar her yerde
çocuklarının kendi dillerinde eğitim almalarını istiyorlar ve dile getiriyorlardı, Rus dilini
öğrenmek ve okumak istemiyorlardı; N. İ. İlminskiy de ısrarla ilköğretimin, her halkın
ana dilinde olmasını talep ediyordu. Görüyoruz ki, müslümanların ve İlminskiy’nin
talepleri aynıdır, fakat yine de müslümanlar İlminskiy’nin
okul sistemine düşmanca
yaklaşmışlardır. Buna neden olarak da, bu sistemin Tatarların diğer halkları
Tatarlaştırmak maksatlarına karşı engel koyması olarak görülmüştür.
1124
Rapor, Rusya devletinin aleyhine kurulan dernek ve cemiyetlerin kapatılması
kararına da destek mahiyetinde bilgiler vermiştir. Yine aleyhte çalışan basın hakkında
suç duyuları ve alınacak tedbirleri de içermektedir. Rapor basın yoluyla müslümanların
kendilerini güçlü göstererek Ruslara karşı avantaj kazanmak istediğine de yer
vermektedir.
1125
hakkındaki toplantı şeyh’ül-islam, Arap ve Kürt şeyhleri ve tanınmış âlimler arasında yapılıyordu. Onlar sultanın bu
ideale sıcak baktığını bildikleri zaman onun etrafında birleştiler. Aynı zamanda bu sultanın İstanbul’a gelmiş emir
Zanzibara’ya yaptığı kabul etme töreni
de dikkati üzerine çekiyor; söylentilere göre, sultan ve emir arasında islamın
Afrika’da yayılması hakkında konuşmalar yapılmıştır; sultanın çabalarına Mısır’daki büyük panislamizm harekâtı da
katılıyor ve ona İstanbul’un gizli ajanları yardım ediyor. Panislamizm propagandasının kuvvetli etkisi Hollanda
kolonilerinde de kendinî göstermiştir. Hollanda’daki müslüman ahali İstanbul’a bir din merkezi gibi bakmakla
kalmıyor, aynı zamanda onu siyasi hâkimiyetin merkezi gibi görüyorlardı. Oradaki müslümanlar kütlevî şekilde Türk
vatandaşı olmak için izin istiyorlardı. Tabii ki, Hollanda devleti
bu isteklere izin vermedi, bu durumdan çok
endişelendiler ve İstanbul’dan bazı gazetelerin gelmesini yasaklaladılar. Fakat Java edalı bazı gençler Türk
okullarında okumak için İstanbul’a gittiler. Hollanda hükûmeti açık görüyordu ki, Javalılar evlerine döndükleri
zaman panislamîzmin en tutkulu propagandacıları oldular. Yani bütün müslümanların bir baş imam gibi Türk
sultanının emri altında birleşmelerinin propagandasını yapıyorlar. Bu nedenle de
Hollanda devleti ve Portekiz
arasında anlaşmazlık çıktı.” (s. 317–18)
1123
Tercüman 1906; no. 49
1124
Maşanov, a. g. r., s. 321-22.
1125
Maşanov, a. g. r., s. 323.
322
Rapor, Rusya’daki müslümanların birleşmesi ve Tatarlaşması yolunda çaba
gösteren Tatarları, Rusların diğer halklar arasında hıristiyanlığı yaymak için attıkları
adımlarda seslerini yükseltmesiyle ilgili bilgiler de vermektedir. 1905 yılında Piskopos
Aleksey’in Kazan’daki Kreşen köylerine âdeti üzerine yaptığı gezinti Tatarlarda
endişeye sebep olmuş ve Kazan’da büyük bir kargaşaya yol açmıştır. Yine müslümanlar
Rus imparatorluğu içinde islamî kimlikle Avrupa eğitimini birleştirerek ayrı ayrı
dünyaları paylaşan Türk ve müslümanları bir fikir etrafında birleştirmeyi basını
kullanarak yapmaya çalışmaktadırlar. Rusya müslümanları içinde Osmanlı Türkçesini
yayarak bu birlikteliğin temelini hazırlamak yine bugünün en önemli müslüman
stratejisidir.
1126
Öyle ki, bu
hareket köyleri de etkilemiş, ücra köşelerde bile Tatarlar
siyasî konularda söz almaya başlamışlardır. Bu çerçeveden ilk zamanlarda sosyal-
demokrat partilerine üye olan müslüman Tatarlar son zamanlarda kendi müslüman
partilerine üye olarak desteklemeye başlamıştır.
1127
Yine rapor, misyoner karşıtı ve kilisede organize
edilen sivil teşkilatlarla
uygulamaya konulan gayrı Rus eğitiminin ne müslümanları ne de diğerlerini Ruslara
yakınlaştırdığını savunmakta
1128
aksine bu eğitim özellikle medreselerin etkisiyle gayrı
Rusları Ruslardan uzaklaştırdığını iddia etmektedir.
1129
Kazan Misyonerlik Kurultayında dikkat çekilen bir diğer konuda Rusya
müslümanları Dinî İdaresinin almaya çalıştığı hakların ve bu konuda hazırladıkları
1126
Rusya’da 1905 tarihinde dinî özgürlüğe kısmen kavuşan müslüman kesim, o zamanın gazetelerinin de yazdığı
gibi, hızla yeni kazanımlar elde etmeye başlar ve siyasi alanda okumuş müslümanlar yükselmeye başlar. Her gün
yüzlerce eğitimli müslüman toplatıdan toplantıya koşar. Rusya’da özgürlük hareketi Ruslardan daha
çok ve daha
derinden müslümanları sarmıştır. müslümanlar umumiyetle siyasi hadiselere çabuk tepki göstermeye başladılar, bu
türden her hadise onlar tarafından sıcağı sıcağına tartışılıyor ve basında geniş şekilde yerini alıyordu. (s. 324)
1127
Maşanov, a. g. r., s. 325.
1128
“İsmail Gaspıralı’nın maksadı gerçek olana karşı hükûmetin ve Rus cemiyetinin gözlerini kapamaktır. Tabii,
müslümanlar arasında da Rusya’ya gerçekten sadık olan ve devletin esasında kardeş birleşmesini arzu eden şahıslar
da vardır, bunu inkâr etmek, bu şahıslara ve onların hükûmete olan güzel hislerine saygısızlık demektir. Fakat
yukarıda gösterdiğimiz deliller ve Rusya’da yaşayan müslümanların durumları açıkça gösteriyor ki, böyle şahıslar,
özellikle de Tatarlar arasında, çok azdır.” (s. 326)
1129
“Sağlam pedagojinin ve didaktiğin talim ve tahsil sistemindeki bütün talepleri tamamıyla dikkate alınmıyor,
bütün yıl anlaşılmayan Arap metinler okunuyor; sadece dinî eğitim veriliyor, ilmî dersler hiç verilmiyor; öğrencilere
sunulan ilmî materyaller gündemden geri kalıyor; öğrencilere kendine has moral ve bunun
sonucu olarak da buradan
tamamen fanatikleşmiş olarak çıkıyorlar. Son zamanlar bu yetersizliklere bir de Tatar milliyetçiliği eklenmiştir.
Tatar-Türk milliyetçiliğinin maksadı bu mektep ve medreselerle bütün Rusya’da yaşayan müslüman halklarını
(Mesela Çuvaş, Meşeryak, Başkurt, Çeremiş, Kırgız) Türklük bilinci altında Tatarlaştırmaktır. Bu açıkça siyasi bir
maksattır. Uzun yıllar bu okullarda okuyan öğrencilerin oradan nasıl bir durumda çıkacağı açıktır. Bu durum
tamamen anlaşılırdır; Kur’an eğitimi, islamı anlatan diğer kitaplar, başka dinlere inancı olanlara karşı nefret aşılayan
kitaplar,
tabii ki, şakirtte fanatiklik yaratacaktır. Bu nedenle de ciddî müslüman ve fanatik eğitim her zaman ve her
yerde el ele yürüyor. Onlar Semerkant’da yaşayanları Ruslara karşı ayaklandırdılar ve bu şehre başından geçen bütün
felaket ve mutsuzlukları verdiler. Bu duruma en önemli katkıyı da mollalar yapmıştır. (s. 326)