Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi/Journal of Turkish
World Studies
16/1 Yaz-Summer 2016
Hunlar ve Xıongnu
*
Huns and Xıongnu
Étienne de LA VAISSIÈRE
Çev.: Yrd. Doç. Dr. Özgür YILMAZ
**
I. Hunlar, Xwn ve Xiongnu
1. Maenchen-Helfen ve Bilimsel Bir Sahanın Doğuşu
Yaklaşık 250 sene önce de Guignes,
Histoire Générale des huns, des turks, des Mongols et
des autres Tartares Occidentaux (1756-1758)
adlı eserinde Hunlar ve Xiongnu’yu
açıklamaya çalışmıştı. Bu varsayım üzerine önemli bir tarih yazımı ortaya çıktı. Ancak O.
Maenchen-Helfen elli sene önce bir dizi makalede bu varsayımı tamamen reddederek, güçlü
bir şekilde Hunlar ve Xiongnu arasında bir bağ olmadığını ortaya koymuş ve geçici olarak bu
tartışmalara bir son vermiştir. Maenchen-Helfen’in makaleleri şimdi geçerli olan bütün tarih
yazımının temelini oluşturmaktadır. Sovyet arkeolojisi hakkında eşsiz bilgi birikimiyle
Maenchen-Helfen, Avrupa Hunlarının tarihini bağımsız bir saha hâline getirmeyi başardı.
Yazarın bütün makaleleri şu amaca yönelmektedir: Hunları ve Hunların tarihini analiz etmek
için Hun meselesini, bunların Asya kökeni hakkında sonu gelmeyen sorundan kurtarmak. Belki
de bu gerekli idi: Bilimsel bir alan genellikle kendinden önceki alanları yıkarak ortaya çıkar ve
her bakımdan Maenchen-Helfen tarafından ileri sürülen çıkarımların bir ilerleme olduğu
kesindir. Bununla birlikte Maenchen-Helfen bu işte şüphesiz biraz daha ileri gitti. Bugün yeni
merkezi Asya kaynakları ile sadece Hunların eski Xiongnu İmparatorluğu’nun varisleri oldukları
ilan eden de Guignes’nin politik sezgilerini güçlendirmek değil; aynı zamanda Hunların,
Xiongnu’ların bir parçası olduğunu göstermek mümkün görünmektedir.
1945 tarihli birinci makalesinde Maenchen-Helfen Hun meselesinin uzmanlarınca az
tanınan Shiratori’nin değerlendirmelerini yeniden ele almış ve Hunların ve Xiongnu’ların
kimliklerini göstermek için tarih yazımının dayandığı başlıca Çince metnin
(
Weishu
102.2270) anlamını tamamen bozacak şekilde açıklamalar eklendiğini göstermiştir:
Hirth’ün de daha önceleri gösterdiği gibi Eskiden Yancai
olarak adlandırılan ve
Xiongnu hükümdarı Huni tarafından hâkimiyet altına alınan Sute ülkesi
Hunlar
tarafından hâkimiyet altına alınan Alanların Kırım Soğdiyanası değildi; fakat İç Asya’nın
Soğdları Çince metinde yanlış bir şekilde Alan halkının eski adı olan Yancai’ye yaklaştırılmıştır.
Böylece Hunlar ve Xiongnu arasındaki yakınlaştırmanın metinsel bir temelden yoksun olduğu
görülmektedir.
1
*
Étienne de la Vaissière, “Huns et Xiongnu”,
Central Asiatic Journal,
49 (2005), s. 3
‒26.
**
Gümüşhane Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, ozguryilmaz@gumushane.edu.tr
1
Maenchen-Helfen, 1945, Shiratori’yi kullanarak 1928, s. 98 ve devamı. Aynı konu hakkında bk. [Enoki
1955: 45] ve devamı. Diğerleri ondan önce ikinci bir görüşün yanlışlığını
göstermişlerdi -bu görüş
Özgür Yılmaz
184
Bununla birlikte 1948 yılında İran uzmanı W. Henning 313 tarihini taşıyan bir metnin,
Nanaivandé adlı Soğdlu bir tüccar vasıtasıyla Kansu Geçidi’nden Semerkand’a gönderilen bir
mektubun yeniden değerlendirmesini yayınladı. Bu mektup
Eski Soğd Mektupları
’nın ikincisiydi.
Henning burada mümkün olduğu oranda kesin bir şekilde bu metinde anlatılan Çin’in
kuzeyindeki Xwn yağmacılarının, ki bu ismi Batı kaynaklarındaki Hunlardan ayırmak
imkansızdır, Jin Hanedanına son veren Xiongnular olduğunu gösterdi. Xiongnuları
Xwn
olarak
isimlendiren bu yeni belge Maenchen-Helfen’in tezine tamamen karşı bir görüş ortaya çıkardı
[Henning 1948].
Bu metin bizi meşgul eden meselenin merkezinde yer almaktadır ve ondan nasıl bir
çıkarım yapılacağı ortaya konulmalıdır: Aslında IV. ve V. yüzyıl Avrupa Hunlarının gerçekten
Hun adına sahip olduklarına şüphe yoktur ki kendileri de bu şekilde isimlendirilmişlerdi. Bütün
Batı kaynaklarının bu manada hemfikir olmaları bir kenara, aynı zamanda bu isim çok hızlı bir
şekilde batıda Balkanlara ya da Kafkasya’nın güneyine doğru gerçekleşen Hun yayılmasından
etkilenen halklara göre de aynıdır. Bu saydıklarımız bunları ortaya çıkaranların bizzat Hunlar
olduğunu göstermektedir. Bu kelime tam olarak Soğdlu tüccarın kullandığı kelimedir. Bundan
dolayı iki ihtimalden biri karşımıza çıkmaktadır:
- Ya Nanaivandé bu kelimeyi Xiongnu’ları bilerek belirtmek için kullanmakta, yani Xwn bu
halkın gerçek olan isminin transkripsiyonu ki Xiongnu da bunun Çince transkripsiyonudur.
Burada kabul etmek gerekir ki Hunlar, açıklanmayı bekleyen bazı şartlar içinde Xiongnu adını
kullanmaya devam etmişlerdir,
- Ya da Soğdlu tüccar daha belirginleştirmek için burada başka bir kökenden gelen bir
kelimeyi kullanmıştır. Bu durumda Xiongnular ile hiçbir bağ tasarlanamaz ve geriye neden
Avrupa Hunlarının ve Soğdlu tüccarın aynı kelimeyi kullandıklarını açıklamak kalır.
Maenchen-Helfen pek çok defa bu şekilde bir çıkarıma karşı uyarılarda bulunmuştu:
Burada ya sadece isimler ya da sadece etnografik ve arkeolojik gerçekler dikkate alınmalıdır.
Fakat çok radikal bir şekilde sunulan bu tez kabul edilmezdir. Maenchen-Helfen karşı
örneklere dair pek çok tekrar yapar. Buna göre oldukça açık bir şekilde Batı Roma ile Doğu
arasında politik bir bağ bulunmaktadır ve Şarlman, bu konuda ne denilirse denilsin
Diocletianus ve II. Joseph gibi Romalı bir imparatordu. Bir ismin politik tarafı hiçbir şekilde göz
ardı edilmemelidir; aksi takdirde politik bilimlerin tarihinin önemli bir kısmı önemsiz görülebilir.
Bizanslılar Roma’nın varisleri olduklarını ilan ettiler ve siyasi tarihe de bu şekilde kaydedildiler.
Hunlar da aynı şekilde Xiongnuların varisleri olduklarını ilan ettiler. Steplerin de fikirlere ve
politik bir tarihe sahip olma hakkı vardır. Burada her şey bizi uygun bir isme götürmektedir ve
bunun neden önemsiz görüldüğü de çok açık değildir.
Bu Soğdlu tüccarın ifadelerine dayanan meselenin zorluğunun bilinciyle Maenchen-Helfen
1955 yılında ilk yanıtı yayınladı: Burada salt
Testimoniun Sogdicum
’un isimsel karakterini
belirmek için
II. Eski Mektup
’un verdiği bilgileri Hunlardan ya da buna yakın isimlerden
bahseden; fakat gerçek Hunlar ile hiçbir ilişkisi olmayan Grek-Latin metinleri ile karşılaştırmayı
denemiştir
[Maenchen-Helfen 1955].
Bu belirtilenlerin her biri üzerindeki derin analizleri
sıralayan Maenchen-Helfen’in düşüncesi meseleyi çözmüş görünmemektedir: Xiongnuları Hun
olarak adlandırılan ilk elden bilgilerin ve Hun şeklinde bir okumanın sadece bir tesadüf olduğu
kitaplarda geçen bahisler ile mukayesesinin bunu zayıflatması olası değildir. Sadece
Xwn
Xiongnu tarihinin küçük bir dönemini teşkil etmişti- Xiongnuların hükümdarlarından birinin M.Ö. 1.
yüzyılda şimdiki Taşkent’in kuzeyine yerleşmeleri- Xiongnuların Batı’ya doğru olan göçlerinin kaynağı;
bundan dolayı bu dönemin arkası olmadı [Daffinà 1969].