96 Ali Şeriati
vurabilecekleri darbeyi vurdular. Ama bu işkenceler
müslümanlara ruh kuvveti verir. Dinin acısını çekmekten
sevinç duyanlara Fâtıma da katıldı. O, "Peygamberin kızı"
gibi
daha fedakar, daha iftiharlıdır.
Ebu Talib'in ölümünden sonra düşman atını dörtnala
koşturmaya başladı. Peygamber'in sahabelerinden bir
grubu Habeş diyarına sığınırlardı. Diğer bir grup
işkenceler altındadır. Şimdi yaşı elliye ulaşmış
Muhammed salla’llâhu aleyhi ve sellem kendi kızı Fâtıma
ile birlikte yaşıyor.
Olduğu kadar kendi işlerini görürlerdi. Perde arkasında
çalışmalar yapılıyordu. Artık Peygamber'in evinde bir
çocuk da var. O, Ali'dir!
Evet, Ebu Talib oğlu Ali öyle çocukluktan Fâtıma'nın
yanında olmalıydı, Peygamber'den sallallâhü aleyhi ve
sellem terbiye almalıdır. Bu insanların kaderi çok benzer.
Tarih kendi işini görür. O, çok sessiz anlarda, sakin bir
şekilde, düşüncelerde putperestliğin belini kıracak
tufanlar hazırlar. Sabah ise bu tufanlar cuşa gelip, ırkçılık
ve milliyetçilik, saray ruhanilerinin yalanlarının, bir sözle,
şehvet ve kan imparatorlarının köküne balta çalmalıdır.
Bu fırtına tüm batıl beşeri adetleri ortadan kaldırmalı,
insanı kemâle yükseltecek değerler yaratmalıdır. Bu
tufanın dalgaları özgürlük, eşitlik, uyanıklık, sevgi
getiresidir. Tarih meb’us olmuş son peygamberin
silsilesini her birinin sırtında tanıklık heybesi olan
varislerle devam eder. Fâtıma hakikat yolunda işkenceleri