100 Ali Şeriati
söyleyebildi:
- Fâtıma ...
Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem ise hemen
«merheba!» Buyurur.
Ertesi gün mescidde Ali'den soruyor ki, bir şeyin var mı?
Ali aleyhisselâm bir şeye sahip olmadığını bildirir.
Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem sorar:
- Bedir savaşında sana verdiğim zırh nerede?
«Duruyor», - diye Ali cevap verir.
Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem o zırhı istiyor. Ali
aleyhisselâm koşarak, gidip zırhı getiriyor. Peygamber
talimat veren bir zırh satılsın. Zırhı Hz. Osman 47
dirheme alır. Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem
ashabı toplayıp, hutbe ve onun ardınca evlilik hutbesini
okur. Sonra Ali ve Fâtıma'ya salih mirasçılar/nesiller arzu
ediyor. Hurma dolu tabaklar getirilir. Düğün meclisi
kurulur.
Fâtıma'nın Çeyizine bakınız, el değirmeni, ahşap kasa ve
bir de kilim!
Hicretin 2. Yılı- muharrem ayının başında Ali
aleyhisselâm,
Medine
kenarında
bulunan
Kuba
mescidinin
yanında
ev
bulup
Fâtımayi-Zehrâ
aleyhisselâmı o eve aktarıyor.
Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem ve Ali’nin amcası,
büyük mücahit kahraman Hamza iki deve kesip, Medine
cemaatine şölen verdi. Namazdan sonra Peygamber
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 101
sallallâhü aleyhi ve sellem Ali aleyhisselâmın evine gitti.
Bir kap suya Kur'an âyetleri okuyup, ikisine içirtdi. Sonra
kendisi bu su ile abdest alıp, Ali ile Fâtıma'nın başına
serpti. Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem gitmek
isteyince Fâtıma hıçkırıklara ağladı. O, ilk kez olduğunu,
babasından ayrılıyordu.
Peygamber
sallallâhü
aleyhi
ve
sellem
onu
sakinleştirerek dedi:
- Seni imanda en güçlü, ilimde en bilgili, ahlakta en
güzel ve en yüce ruhlu bir kimsenin yanında emanet
bırakıyorum.
Artık "Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem emaneti"
kendi hayatının ikinci bölümünü yaşıyor. Hayat bu aileye
zorluklar hediye etmek kararında..
Zeyneb Mekke'de tüccar Ebul-Measın evindedir. Bir
zaman Ebu Leheb'in gelinleri olmuş Rükiyye ve Ümm
Gülsüm ise artık Hz.Osman'ın evinde yaşıyorlardı.
Fâtıma'nın göçtüğü evde ise tek servet aşktır.
Ali'nin evinde zor koşullar devam ediyordu. Fâtıma
zamanki tek mes’uldur. Ama bu kez babası yok, Ali
karşısında mes’uliyet taşıyor. Fâtıma güzel anlıyor ki, Ali
Allah ve O'nun yolunda cihad etmekten başka bir şey
düşünmüyor. Fâtıma böyle bir kişinin eşi olmanın
mes’uliyetini güzel anlıyor.
O, değirmen döndürür, ekmek pişiriyor, ev işi yapıyor, su
taşıyor. Ali bebeklikten çileler içinde büyümüş Fâtıma'nın
102 Ali Şeriati
yine de bin bir azap katılaşdığına baktıkça sıkılır.
Bir gün tatlı dille Fâtıma'ya:
- Zehrâ, kendisini o kadar incitirsin ki, yüreğim sıkılıyor.
Belki, babandan yardım için bir hizmetçi istesek mi?
Fâtıma fırsat bulup babası ile görüşmeye gidiyor.
Efendimiz sorar ki,
-kızım, hayırdır?
Fâtıma kendi isteğini diline getirmeye utanır
"Geldim seni göreyim", - deyib eve döner.
Ali'ye diyor ki, kastettiği sözleri söylemeye utanıp. Ali
kendisi Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellemin yanına
gidip durumu konuşur. Peygamber sallallâhü aleyhi ve
sellem buyurur:
- Ben size savaş esirini bağışlayabilirim. Bu esirler satılır
ve bu para açlık çeken halka dağıtılıyor.
Ali Efendimize teşekkür edip eve eli boş döner. Gece
düşer, eşler kendi evinde bugünkü durum hakkında
düşünürler. Ama Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem
de aynı rahatsızlığı geçiriyor.
Birden kapı dövülür ve Peygamber sallallâhü aleyhi ve
sellem odaya girer. Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem
Fâtıma'yı soğuk odada, ince bir parçaya bürünmüş,
uzanmış görüyor. Bu parçanın ona tam boy vermediğini
de yani kısa. Efendimizin gözünden kaçmaz. Onların
kalkmak istediğini görüp buyurur:
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 103
- Kalkmayın! Benden istediğinizden daha üstün bir şey
hakkında bilmek ister misiniz? Bu sözleri bana Cebrail
öğretmiştir:
"Her namazdan sonra 10 kere" Sübhanallah ", 10 kere"
elhamdülillah ", 10 kez" Allahu ekber ".
Yatağınıza girdiğinizde 34 defa "Allahu ekber", 33 defa
"elhamdülillah", ve 33 kere "Sübhanallah" deyin.
Fâtıma bir sonraki ders alıyordu. O, bu dersi bebeklikten
okumuştu. Ama bu seferki sadece bilgi almak değildi. Bu
"Nasıl olmalı" dersi vardı! "Fâtıma" olmak kolay değildi.
Artık Fâtıma Ali'nin de azablarına ortak oldu. Fâtıma
peygamberlik ve imamet arasında bir halka olmuştu.
Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem Fâtıma'yı ne kadar
sevirdiyse de, kendi öğrencisinin ilahi görevler
karşısında çektiği eziyetlerini ortadan kaldırmakta o
kadar aciz idi.
Evet, Fâtıma sürekli öğrenmekte idi. Hüseyinler
doğuracak bu pak ağacın ışığa, havaya, gıdaya olan
ihtiyacı tükenesi değildir.
Hizmetçi yerine ilahi kelimeler veridi!
Soru: bu makamı kim şuurla anlaşabilir? Sadece Ali ve
Fâtıma ilahi kelimeleri her şeyden üstün tutup, bu
kelimelerle yaşayabilirlerdi. Bu söz yağışı daim yağmalı
ve bu iki susamış fidan gelişmeliydi.
Şelale sesiyim fidanlar için,
Dostları ilə paylaş: |