Molla Sadra’da Cebr ve İhtiyar
Problemi
99
2.2.4. İlahi İradenin Kapsayıcılığı: Varlık âleminde tahakkuk
eden hiçbir şey ilahi iradenin sınırları dışında değildir ve her şey ilahi
irade ile meydana gelir. Nitekim muradın tahakkuku iradenin tahak-
kukundan sonra zorunlu ve kaçınılmazdır. Bu ilkeye göre insanın fi-
illeri bir olgu olarak Allah’ın muradıdır ve tahakkuku kendi zarfında
zorunlu ve vaciptir. Zorunluluk ve vücubun gereksinimi de cebrdir.
Yani insanoğlu fiillerinin tahakkukunda mecburdur.
30
Buna cevap olarak şu söylenebilir: Akli ve nakli deliller imkânî ol-
gular ünvanıyla beşeri fillerin ilahi irade ve kudrete taalluk ettiğini
dillendirir. Ancak her şeyden önce ilahi iradenin hangi şekilde neye
taalluk ettiğinin incelenmesi gerekir. Eğer ilahi irade insanın filleri-
ne hiçbir şart ve kayıt (irade ve özgürlük) olmadan taalluk ederse bu
durumda ilahi iradenin kapsayıcılığı cebr sebebi olur. Ama eğer ilahi
irade seçme ve özgürlük gibi belli bazı şart ve kayıtlarla insanın fiilleri-
ne taalluk ederse bu durumda ilahi iradenin kapsayıcılığı cebr sebebi
olmamakla beraber bilakis özgür iradenin de dayanağı olur.
31
3. Tefviz veya Salt Özgürlük Düşüncesi
İslam düşünce tarihinde Cebriyyecilere karşı insanın özgür ira-
deye sahip olduğunu savunan bir grup vardı. Kendilerine Kaderiyye
denilen bu grubun öncüleri olan Ma’bed Cüheyni, Gaylan Dımeşki
ve Ca’d bin Dirhem sahabelerin son dönemlerinde insanın özgürlüğü
meselesini eksene alan bir çalışmanın içine girdiler.
32
Nitekim Mu-
tezili mütekellimler
33
de insanın fiillerindeki tefviz düşüncesini bu
gruptan almıştır.
34
Molla Sadra bu grubun görüşlerini şu ifadelerle açıklamaktadır:
“Tefviz ehline göre Allah kulları yaratmış ve onları bazı fiilleri yapmaya
muktedir kılmış ve kendilerine ihtiyar vermiştir. Dolayısıyla onlar fiili
yapmada irade ve istek sahibi olup müstakildirler.”
35
Mutezile mezhebinin kurucusu Vasıl bin Ata da konu hakkında
şunları söylemektedir: “Kul hayrın ve şerrin, iman ve küfrün, sevap
30 Cafer Subhani,
Cebr ve İhtiyar, s. 103
31 A.g.e, s. 113
32 Ebû Mansur Abdülkahir b. Tahir b. Muhammed Temimi Abdülkahir Bağdadi,
el-Fark
Beynel-Firak
, Dar’ul-Marifet, Beyrut 1417, s. 187 ve 190
33 Her ne kadar Mutezililer mutlak özgür irade taraftarları olarak bilinse de genellikle
Eşairi düşünürler tarafından Mutezililere bu nispet vermiş ve bunun için de kay-
nak zikretmemişlerdir. Ancak Mutezilenin meşhur düşünürlerinden biri olan Kadı
Abdulcebbar’ın
Usul’ul-Hamse ve
el-Muğni adlı iki kitabının yakın zamanda basılması bu
iddiaların doğruluğunu zan altında bırakmıştır. Bu hususta en fazla bazı Mutezililerin
tekvin dışında Allah’a ihtiyaç duyulmaması ve insanın mutlak özgürlüğü anlamını ifade
eden tefvizi kabul ettiklerini söyleyebiliriz. (Cafer Subhani,
Cebr ve İhtiyar, s. 359-362 ve
Muhammed
Hasan Kadrdan Karameliki,
Nigah-ı Suvum bı Cebr ve İhtiyar, s. 97-106)
34 Zühdi
Hasan Carullah,
el-Mutezile, el-Ehliyet’u
Lilneşr vel-Tuzi, Beyrut 1974, s. 8-9
35 Sadrüddîn Muhammed b. İbrâhîm eş-Şîrâzî Molla Sadra,
Mecmua-i Resail-i Felsefi (Risal-
etun fi Halk’il-Amal)
, c. 2, s. 305-306
100
Y
akın
D
oğu
Ü
nİversİtesİ
İ
lahİYat
F
akÜltesİ
D
ergİsİ
ve günahın failidir. Bundan ötürü karşılığını görecektir. Allah, kulu
bütün bunları işlemeye güç yetirecek şekilde yaratmıştır.”
36
Bu grubun inancına göre Allah Teala, insanı yarattıktan sonra fiil-
lerini eyleme dökmesi için gerekli ve yeterli kudreti insana vermiştir.
Bu yüzden insan bütün fillerinin tek failidir. Özgür iradesi ile fiillerini
eyleme döker ve fiillerinin tahakkukunda Allah Teala’ya da ihtiyacı
yoktur. Yani Cebriyyecilerin iddia ettikleri gibi insanın fiillerinin ya-
ratıcısı Allah Teala değildir, bilakis insanın kendisidir.
37
Diğer bir ifa-
de ile ilahi iradenin müdahalesi sadece âlemin tekvini ile sınırlıdır ve
varlık âlemi ilahi irade ile yaratıldıktan sonra kendi tabiatı hasebince
hareket eder. Bu, bir mühendis tarafında tesis edilen bir fabrikaya
benzer ki mühendisin etkisi sadece ilk gün fabrikayı yapmakla sınırlı-
dır. Daha sonra fabrika kendi kendine çalışır.
38
Bununla birlikte insan bazen kötü işler yapar ve başkalarına zul-
meder.
39
Eğer Allah, insanın fiillerinin yaratıcısı olursa bu fiillerin
Allah’a nispet edilmesi gerekir. Oysa Allah salt iyilik olmakla beraber
iyiliğin de kaynağıdır.
40
Tefviz taraftarları fillerin eyleme dökülmesi hususunda insanın
özgür olmaması durumunda uhrevi ödül ve cezanın, peygamberlerin
gönderilmesinin, iyilik ve kötülüğün anlamsız olacağını; bu sebeple
hiç kimsenin fiillerinden ötürü kınanmasının ya da övülmesinin söz
konusu olmayacağını söylemişlerdir.
41
3.1. Tefviz Düşüncesinin Eleştirisi
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşıldığı üzere tefviz taraftarları daha
çok dini kaygılardan ötürü insanın mutlak özgürlüğünü savunmuş-
lardır. Zira bunlar, insanın fiillerinin failinin Hak Teala olması du-
rumunda kötü fiillerin zorunlu olarak Allah’a nispet verileceği ve bu-
nunla birlikte Allah’ın adil olamayacağı ve adalet sıfatının düşeceği
endişesi ile tefviz düşüncesini dillendirmişlerdir.
42
Öncelikle tefvizcilerin delilleri her ne kadar insanın eyleme döktüğü
fiillerin kendisine mensup olduğunu ispatlasa da bu deliller ilahi ira-
denin insanın fiillerinde hiçbir etkisinin olmadığını ispatlamamakta-
36 Ebü’l-Feth Taceddin Muhammed b. Abdülkerim Şehristani,
el-Milel ve’n-Nihal, Dar’ul-
Marifet, Beyrut 1975, c. 1, s. 47
37 Ebû Mansur Abdülkahir b. Tahir b. Muhammed Temimi Abdülkahir Bağdadi,
el-Fark
Beynel-Firak
, s. 113
38 Muhammed Bakır Şeriati Sebzevari,
Tahrir-i ber Usul-i Felsefe ve Revış-i Realizm, Butsan-ı
Kitab, Kum 1387, c. 3, s. 185
39 Ebü’l-Feth Taceddin Muhammed b. Abdülkerim Şehristani,
el-Milel ve’n-Nihal, c. 1, s. 45,
40 Sadrüddîn Muhammed b. İbrâhîm eş-Şîrâzî Molla Sadra,
el-Hikmetü’l-Müte’âliye fî
Esfâri’l-Akliyyeti’l-Erba’a
, c. 6, s. 376
41 Mesud bin Ömer Taftazani,
Şerh’ul-Akaid il-Nesefiye, Mektebet’ul-Ezheriye lil-Teras, Ka-
hire 1421, s. 80 ve Abdurrahman b. Ahmed b. İzzedin İci,
Kitâbü’l-Mevakıf, c. 8, s. 154
42 Ahmed bin Halil Kadı
Abdulcebbar,
Şerh’u Usul-il-Hamse, s. 345